Göklerdeki Nikah (Tamamlandı)

By BursaliGelin

382K 31.7K 5.2K

-Beni istiyorsan O'dan iste . Beni seviyorsan seni sevmemi benden değil O'dan iste . Değişmek istiyorsan O'nu... More

*1. bölüm*
*2. bölüm*
*3. bölüm*
*4. bölüm*
*5. bölüm*
*6. bölüm* (Aşk Özel)
*7. bölüm*
*8. bölüm*
*9.bölüm*
*1O. bölüm*
*11. bölüm*
*12. bölüm*
*13. bölüm'
*14. bölüm*
🌌Ahsen'űl Kasãs🌌
*15. bölüm*
🌌Ahsen'űl Kasãs🌌
*16. bölüm*
*17. bölüm*
*18. bölüm*
*19. bölüm*
*20. Bölüm*
*21. Bölüm*
*22. Bölüm*
*23. Bölüm*
*24. Bölüm*
*25. Bölüm*
*26. Bölüm*
*27. Bölüm*
*28. Bölüm*
YENİ KURGU
*30. Bölüm*
*Final*

*29. Bölüm*

9.8K 939 139
By BursaliGelin


“Herşey vaktini bekler.

Ne gül vaktinden evvel açar,

Ne güneş zamanından önce doğar...

Bekle !

Senin olan sana gelecektir...”

🍃 Vâkt-i Vuslat 🍃

Şimşekler çakıyordu ruhunun gökyüzünde. Güneş batıyor, ay çıkıyor mevsimler değişiyordu. Kalbi ise gördüğü suret ile bir başka atıyordu Emir hocanın. Boğazından istemsiz bir yutkunma geçerken karşısındaki kıza doğru bir adım atmıştı.

Nefes almayı unutur muydu insan? Hümeyra unutmuştu işte. Bir yabancı beklerken karşısında yüreğinin zarif acısını görmüş, ve unutmuştu nefes almayı da, yaşamayı da. Genç imam ona doğru yavaş adımlar atarken odada duyulan yalnızca ikisinin kalp atışlarıydı. Gördüğü yüze inanamıyordu Hümeyra. Bedeni hissini yitiriyor, dizleri mecalsizce bükülüyordu. Ve dolan gözleri, donuk bakışları ile dengesini yitirirken boşluğa düşmekten onu yine o kurtarmıştı. Bir an da refleks ile birleşmişti elleri. Gözleriyse bir lahza ayrılmıyordu.

-Hafız... Sen... Ama... 'dedi yaşadığı o büyük şaşkınlık içinde mırıldanarak. Eli sıcacık bir avuçta müebbetteydi. Fakat hala içinde bulunduğu gerçekliğe çekilememişti. Genç imamında ondan bir farkı yoktu esasen. Tuttuğu nazenin tene dokunurken dahi kalbinin atışından başkasını duyamıyordu.

-Ra...rana dediler... 'dedi kendi kendine konuşur gibi mırıldanarak. Dolan gözleri taşıdığı hüzne dayanamayıp salıvermişti alev misali katrelerini. Gözyaşları akmış, sık ve düzgün sakalları arasına sızmıştı. Sesiyse hala çınlıyordu genç kızın kulaklarında. Ağır çekimde yaşarmış gibi evvela gözlerini sıkıca yummuş, denizden gözler gözyaşlarıyla ıslanırken tebessümle açılmıştı. Bakışları istemsizce birbirine sıkıca tutunan ellerine kaymıştı. Derince iç çekerken zorlukla yutkundu.

-Rüya mı bu?'dedi titreyen ince sesiyle. Sadece sesi mi? Tüm bedeni titriyordu. Bakışları sevdiğinin gözlerinde ısrarla turladı.'Uyuyor muyum? Yoksa öldüm mü?' Ürkekçe kaldırdı boşlukta duran elini. Ve uzatıp diğer elini tutan tene korkuyla dokundu. Sıcaktı... Gerçekti... Yeniden yanaklarına saldı denizden gözler inci tanelerini. 'Emir... Sen burada...'

Rüya değildi bu. Hakikatti. Rüya rüya gelmiş bir hakikat. Seneler sürmüştü belki ama gelmişti işte. Emir'in baktığı denizden gözler tüm hırçınlığını geçmişte bırakmış gibi sükuttaydı. Hızlı hızlı akan gözyaşlarını silme lüzumu bile duymadı. O da koydu diğer elini eller üstüne. Kalbi ürperdi.

-Rana dediler bana adını. Ben...'dedi durgun bir sesle. İç çekti en derinden. 'Ben hayal bile edemezdim sen olacağını.'

Gülümsedi Hümeyra. Akan gözyaşlarına tezat gülümsedi. O gözlere ömrünü vermek istedi genç imam. Çok koşmuşlardı aşklarının peşinde. Kavuşmak ümidiyle aşmadıkları dağ, geçmedikleri dikenli yol kalmamıştı. Lakin ne zaman ; bittim Rabbim, ben Sana teslimim ' diyebilmişlerdi, işte o zaman gelmişti vâkt-i vuslat... Duramadı iki aşık, yaralı yürek. Ve iki beden aynı anda atıldı birbirinin kollarına. Sımsıkı sardı helalinin narin bedenini Emir hoca. İlk kez kokusunu içine çekti. Dokunduğu bu tenin hasreti onu bir anda yakıp kül etti. Hümeyra ise tekrar kavuştuğu bu eşsiz kokuya doyamıyordu. Başını heybetli göğse iyice yaslayıp küçük ellerini genç imamın sırtına değdirdi. Diyebildiği tek kelam vardı şimdi.

-Çok şükür... Çok şükür..."

Elleri arasından kayıp giden yitiği, helal vaziyette kollarındaydı şimdi. Hemde bambaşka bir Hümeyra olarak. Üstelik onun için değil, olması gerektiği için, O'nun içindi bu değişim. Daha ne kadar mutlu olabilirdi ki Emir? İncitmekten korktuğu kibar bedeni iyice yasladı göğsüne. Keşke kalbini açıp onu baş köşesine saklayabilseydi. En çok bunu dilemişti o an. Ve şükretti her bir zerresi.

-Elhamdülillah Ya Vedud... Elhamdülillah! '

Saniyeler dakikaya hasretle dönüyordu. Zihinler başa gelen bu mucizeye kayıtsız kalıyor, inanabilmek ister gibi ayrı kalamıyordu bedenler. Derken Emir hoca kulağına dolan sessiz hıçkırıkları işitmişti. İçine kor olup düşen ağlayış bundan sonra yaşanmamalıydı. İstemeye istemeye çıkardı genç kızı kollarının arasından. Nazenin yüzünü avuçları içine aldı. Denizden gözler yağmur sonrası gibi ıslaktı şimdi. Baş parmakları gözpınarlarında gezindi.

-Ağlama Hümeyra'm...'dedi sesi fısıltıdan ibaret çıkarken. Hala inanamıyordu burada olduğuna. İnanamıyordu ona böyle dokunduğuna. 'Kurban olduğum incilerini saçma deniz gözlerinden...'

Hala rüyada gibiydi Hümeyra. Oysa ki buradaydı, karşısında. Hemde Allah katında nikahlı kocasıydı artık. Akıttığı gözyaşları hasretten değil vuslattandı gayrı. Ellerini Emir'in yanaklarına yasladığı ellerine yasladı. Değil bakışları, gözbebekleri dahi ayrılmıyordu birbirinden.

-Öyle özledim ki seni... Canım çıksa, ama bir defacık görsem onu dedim. Ruhum durmadı bedenimde, firar edip sana geldi Emir...'

Tebessüm etti Emir hoca. Aylarca kavrulduğu hisleri onun ağzından duymak güzeldi. Vuslat gelmişti ya artık, geçen tüm o acıların, mesafelerin esamesi okunmayacaktı. Aklına düşenler gönlü zelzeleye tutuldu. O günü unutamıyordu. O pişmanlığını unutamıyor... Hele Hümeyra'sına git diyişini bir lahza çıkaramıyordu aklından. Ellerini yanaklarından ayırıp sevdiğinin avuçlarına kapattı. İstese canını verecek, ama kendini affettirecekti. İç çekti en derinden.

-Gönlünü kırdığım, dinlemeden yargılayıp zulme attığım sevdiğim...'dedi sesi pişmanlıklarla doluyken. Kalbinin bu hislere parçalara ayrıldığını hissediyordu. Yine de ümitvar bakışlarını genç kızın gözlerine dikti. 'Rabbim seni bana helal kıldı. Peki ya sen affedebilecek misin bu garibanı?'

İstemsiz bir tebessüm yayıldı Hümeyra'nın dudaklarına. Bakışları sevdiği adamın yüzüne karış karış ezberlemeye yeminli gibiydi. Peki ya o kara gün? Zorlukla yutkundu. Biraz da kendisi sebep olmuştu biliyordu. Emir'den gizledikleri ayaklarına dolanmış, söylediği küçücük bir yalan yılan gibi girmişti aralarına. İmtihandı, elbet çetin olacaktı. Şükür ki geçmişlerdi o can yakan sırat misal köprüden. Ağır ağır salladı başını.

-Kokuna, sesine, adını söylemeye bile böyle hasretken nasıl kırgın kalırım ki sana sevdiğim ?'dedi denizden gözler su gibi Emir hocanın gönlüne akarken. En hoş tebessümünü takındı dudaklarına. 'Bilmeden ettiğin ne varsa aşkının ateşinde kül oldu. Karşında kırgın değil,  kara sevdalı bir kadın var.'

Yüreğindeki aşkla parıldadı genç adamın gözleri. Aidiyetin en güzel yanıydı bu yaşadıkları. Türkülerde denildiği gibi 'sen benimsin, ben senin' nidasını haykırmak istiyordu dilleri. Uzanıp içini kavuran sevda ateşine bir körük daha bastı. Dudakları sevdiği kadının pak alnına değerken huzurla fısıldadı.

-Benim kadınım... Helalim... İmanımın yarısı...'


Ağır ağır açtı küçük odanın kapısını Hümeyra. Kalbi bir güvercin gibi kanat çırptı. Eski hayatı buradaydı sanki. Eski kıyafetleri, yatağı, gelinliği... Hele gelinliği! Duvarda daha dün dikilmiş gibi asılı duruyordu hala. Üzerine minik bir toz tanesi bile değmemiş, giyemediği günden bugüne aylar geçmemiş gibiydi. Zorlukla nefes alırken bir adımla içeriye girdi.

O kutlu nikah gecesinin ertesi sabahı Recep bey ve ailesi ile vedalaşıp Ahmed hoca ile çıkmışlardı Bursa'dan yola. Yuvaya dönecek bir kuş gibi mutlu, yuvadan ayrılmış gibi mahsundu. Lakin yitiği yanındaydı artık. Helali, yüreğinin zarif acısı yanıbaşındaydı. Tüm geceyi uykusuz, ama şükürler ile tamamlamıştı iki aşık. Ayrı geçirdikleri son gece Rabbine teşekkürdeydi ikiside.

Emir huzur dolu bakışlar ile küçük odaya giren kızı eşikten izlemeyi sürdürdü. Annesi henüz herşeyden habersiz Afra'ya gitmişti. Döndüğünden haberi bile yoktu. Belki birazdan belki akşama gelirdi eve. Hümeyra ile baş başa kalmış olmalarında sakınca kalmadığı için rahatsız değildi. Aksine, geçen bunca vakit iki aşığın sabrını tüketecek cinstendi. Dayanamayıp gelinliğine bakan kıza doğru birkaç adım yaklaştı. Hayatının bundan sonrasını ona sarılarak geçirebilirdi. Hafifçe iç çekti.

-Bir yabancı ile döneceğimi sandığım halde bu odayı boşaltmayı tamamen unutmuşum. Sen hayatımda olmasanda hatıralarını silip atamamışım. 'dedi tok çıkan sesiyle. Göğsünde durmayı reddeden kalbi yerinden çıkacak gibi atarken bir adım daha atıp iyiden iyiye yaklaşmıştı. Burnunu hasretle uzatıp helalinin eşarbına değdirdi. Derin derin çekti o cennet misal kokusunu içine. Olduğu halde kıpırdamadan fısıldadı. 'Gelinliğin, kıyafetlerin, odamız bıraktığın gibi duruyor Hümeyra.'

Duygu yüklü bulutlar doluydu Hümeyra'nın gökyüzü. Denizden gözlerinden süzülen inciden taneler tebessüm asılı yüzünü ıslattı. Gelinliği, eşyaları... Yuvası onu beklemişti. Duraksadı. Yuvası beton duvarlardan ziyade aşkının hüküm sürdüğü bu yürekti. Usulca arkasına dönüp aralarında bir adım bile bulunmazken baktı sevdiği adamın yüzüne. Emir'in elleri naifçe süzülüp genç kızın beline dolanmıştı. Aralarında santimler kalmasına dahi tahammülü yoktu artık. Hümeyra tebessümle nefes aldı. Gözleri boşluğa dalgınlıkla düşmüştü.

-Ben küçükken... 'dedi huzur dolu bir sesle.'Babaannemin evinden sökülüp götürüldükten sonra anne ve babamın yanında bile gurbette hissettim kendimi. Öyle güvensiz, huzursuz... Sonra sen çıktın karşıma. Beni buraya getirdin. Burayı da yuva bildim. Ama yine koparıldım yuvamdan.' Sızladı Emir'in kalbi. O gün geldi yeniden aklına. Pişmanlığı geldi. Yutkundu. Genç kızın denizden gözleri sevdiğinin bakışlarına tutundu.
'Senden uzaktayken çok güzel insanlar tanıdım. Güzel evlerde kaldım, hepsi birer yuvaydı. Lakin anladım ki senden uzakta dünyanın en rahat, en güzel sarayında yaşasam yine biçareyim. Bir yerde okumuştum, yâr dizini memleket bilene yeryüzü gurbet olurmuş diyordu. Benim evim, yuvam, dünyam, yeryüzüm sensin Emir... '

Nasıl dayanırdı bu Emir? Nasıl sabrederdi onsuz geçecek bir geceye daha? Belindeki kollarını sıkılaştırıp hasretle göğsüne yasladı sevdiğini. Hayır... Hayır bekleyecek mecal yoktu. Elinden her an kayıp gidecekmiş hissi kalbini korkuyla sararken dayanacak gücü yoktu. Bugün gidecek, olabilecek en yakın güne nikah tarihi alacaktı. Hem iki nikahın arasını uzatmak uygun olmazdı. Genç kızın başı yuvasına sığınmak ister gibi ona sokulurken çenesini başının üstüne yasladı. Hümeyra'sı ait olduğu yerde, kalbinin üstündeydi. Ve içten bir huzurla mırıldandı.

-Sende benim bu dünyaki cennetimsin Hümeyra'm...'















Âh kalbim 😍

Emir ve Hümeyra yoğunluklu bir bölüm olsun istedim 🥰

Kavuştay ❤️


Sizi seviyorum 😘
Bursalı Gelin 👑

Continue Reading

You'll Also Like

57K 1.4K 13
Parmakları şortun üzerinden sızlayan kadınlığımı bulduğunda inleyip kendimi eline bastırdım. Hazdan ve duygu yoğunluğundan bayılabilirdim. Kalbim ağz...
139K 7.1K 53
~Tamamlandı~ İnsan yaşadığı zorlukları bahane edip yazısındaki kaderin enaniyetine sığınmaktan hep kaçar. Hep daha iyisi olsun hep düşlediği hayat ke...
637K 42.4K 107
[22.12.2020 - 05.04.2021] Bir kadın düşünün kendi halinde mesleğini yapan doktor...●■ Bir adam düşünün nişanlısını kaybettikten sonra ,nişanlısının...
133K 8.8K 80
"Muhammet abi..." Arkamı döndüğümde kız kardeşlerimin can dostu Rumeysa'yı gördüm. Gözlerini kaçırıp tekrar bana baktığında sesini duydum. Rahatsız o...