Göklerdeki Nikah (Tamamlandı)

By BursaliGelin

383K 31.7K 5.2K

-Beni istiyorsan O'dan iste . Beni seviyorsan seni sevmemi benden değil O'dan iste . Değişmek istiyorsan O'nu... More

*1. bölüm*
*2. bölüm*
*3. bölüm*
*4. bölüm*
*5. bölüm*
*6. bölüm* (Aşk Özel)
*7. bölüm*
*8. bölüm*
*9.bölüm*
*1O. bölüm*
*11. bölüm*
*12. bölüm*
*13. bölüm'
*14. bölüm*
🌌Ahsen'űl Kasãs🌌
*15. bölüm*
🌌Ahsen'űl Kasãs🌌
*16. bölüm*
*17. bölüm*
*18. bölüm*
*19. bölüm*
*20. Bölüm*
*21. Bölüm*
*22. Bölüm*
*23. Bölüm*
*25. Bölüm*
*26. Bölüm*
*27. Bölüm*
*28. Bölüm*
*29. Bölüm*
YENİ KURGU
*30. Bölüm*
*Final*

*24. Bölüm*

7.4K 764 67
By BursaliGelin


Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
kimbilir hangi iklimdesin, Ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle

🍃 Firar-ı Esrar 🍃

Öfke doluydu son günlerde Aras Karaca. Önüne gelen ne varsa yakıp yıkıyor, bir parça sükuneti bile hor görüyordu. Gitmişti Su Hümeyra! Teklifini kabul etmemiş ve çekip gitmişti! Nasıl yapardı bunu, nasıl yapabilirdi? Hayatında onunla evlenmekten daha güzel bir fırsat mı bulacaktı sanki? Bir de unutamadığı şu imam bozuntusu vardı tabii! Ona gitmemişti elbet. Hem kendi dememiş miydi evlenecek diye?

Elindeki bardağı öfkeyle masaya bıraktı. Lakin o kadar sertti ki hareketleri, yanıbaşında duran Davud bardağın dibinin çatladığına adı kadar emindi. Öfkesi ve gururu gözünü kör etmiş gibiydi. Günlerdir aramadık yer, sormadık firma bırakmamıştı. Ama değil gün, hafta geçmiş olmasına rağmen Su Hümeyra'dan ne bir ses, ne bir nefes yoktu! Yer yarılmış da içine girmiş gibiydi. Ona aldığı telefonu giderken bıraktığı için arayamıyordu da. Deli gibi dört yana dolanıp durdu yalının içinde. Bu evlilik meselesini annesinden başka bilen yoktu. Peki ya Su Hümeyra vereceği red cevabını onunla paylaşmış olabilir miydi? Günler sonra aklına düşen fikirle bir kez daha işi gücü bırakıp ayaklandı. Öyle bir inat, öyle mağrur bir his kaplamıştı ki içini günlerdir Balkız Hüma ile ilgilenmemişti bile. Kararlıydı. O kız bu yalıya dönecek ve paşa paşa kabul edecekti bu evliliği! Arabaya binip arkasına yaslandı. Davud çoktan şoför mahalline geçmiş komut bekliyordu. Karanlık bakışları camdan dışarıya dönerken kutusundan çıkardığı siyah güneş gözlüğünü gözlerine geçirdi. Ve kısık ama tok bir sesle mırıldandı.

-Anneme gidiyoruz Davud...'

-Bunu nasıl yaparsın anne? Onu istediğimi bile bile nasıl yaparsın?!'

Aras'ın öfke dolu sesi salonu antika mobilyaların dolu olduğu salonu boğuk bir yankıyla doldurdu. Üzgündü Zeynep hanım. Tedirgindi. Oğlu kapısına dayanıp onu Su Hümeyra konusunda sıkıştırınca gidişine yardım ettiğini söylemeye mecbur hissetmişti kendini. Lakin şimdi bu yaptığına değil pişmanlık duymak, içten içe iyi ki diyordu kendine. Iyi ki o kızcağıza yardım etmişim de iyi ki oğlumun hırslarına kurban etmemişim. Başını kaldırıp kırgın bakışlarını evladına çevirdi. Şeytan gurur ve inat ile avucunun içine almıştı bir tanecik oğlunu.

-İstiyorum diyor ama seviyorum bile diyemiyorsun Aras! Sen Su Hümeyra'yı sadece yanına yakıştırıyorsun oğlum. Şimdide seni reddettiği için işi inada bindirdin. Yapma. Bırak kızcağız hayatına baksın. '

Cevap vermek yerine salonda öfkeli adımlar atmayı sürdürdü Aras. İstiyordu işte! Su Hümeyra'yı evinde, yanında, yatağında istiyordu! Her ne şekilde olursa olsun bu evlilik yapılacaktı! Katiydi kararı. Şimdi annesinden onun gittiği yeri öğrenip yalıya geri götürecek, ve evlilik teklifini kabul edene dek gözünün önünden ayırmayacaktı. Hastalıksa hastalık! İnatsa inattı bu! O kız eninde sonunda Su Hümeyra Karaca olacaktı! Sakin kalmaya çalışarak dönüp annesinin karşına oturdu. Derin bir nefes aldı.

-Balkız da bende hayatımızda onu istiyoruz anne. Bir başkasını değil, onu. Ve şimdi sen bana onun yerini söyleyeceksin. 'dedi olağanca bir sakinlikle. Zeynep hanım gözlerini kıstı. Oğlunu tanıyamaz olmuştu. Sert mizacı ezelden beri vardı ancak bu tavırlar kalbine kötülük yerleştirdiğine delaletti. Hayır... Hayır kimsesiz bir kızı gözünü hırs bürümüş bir adamın eline mahkum etmeyecekti. Ki bu adam oğlu bile olsa. Yerinden kalkıp başındaki örtüyü kibarca düzeltti. Ve dönüp salondan çıkmadan hemen önce sertçe konuştu.

-Onun yerini sana asla söylemeyeceğim. '

Annesinin salondan çıkıp gitmesinin ardından öfke içinde dakikalarca düşünmüştü Aras. Eğer Zeynep hanım kimsesiz bir kıza yardım etmek için kolları sıvadıysa onu başı boş bırakmamış, çok güvendiği birine emanet etmişti. Kendi yanında olmadığına göre bu kişi yalnızca süt annesi Tevhide hanım olabilirdi. Çanakkale tarafında ufak bir köyde yaşayan yaşlı kadın senelerdir yalnızdı ne de olsa. Bulduğu seçenek ile fırladı çıktı konaktan. Yüzünde belirsiz de olsa mağrur bir gülüş asılıydı. Onu bulmuştu. Ve bu kovalambaç sona ermişti.

Kucağındaki çanta ile dönüp dönüp arabanın çıkmak üzere olduğu köye baktı Hümeyra. Yaşlarla doluydu denizden gözleri. Haftalardır kaldığı bu yere, can yoldaşı olduğu Tevhide teyzeye çok alışmış, onun sıcacık sevgisi babaannesi ve Halide teyzeyi anımsatmıştı yanında geçirdiği günlerde. Bu yüzden ayrılık çok zor geliyordu. Lakin mecburdu. Zoraki bir evliliğe boyun eğmemek için mecbur...

Herşey saatler evvel Zeynep hanımın ona verdiği telefonu yana yakıla araması ile başlamıştı. Aras onu arıyordu. Dahası, ona yardım edenin Zeynep hanım olduğunu öğrenmiş ve süt anne Tevhide hanımın evine gelmesi an meselesiydi. Çarçabuk toparlanıvermişti Hümeyra. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilmiyordu ancak ayrılmalıydı bir an evvel buradan. Sonunda Tevhide hanımın ricası üzerine köydeki ahbabından dönen bu hanımın arabasına binmişti. İstikamet Tevhide teyzenin yeğeninin eviydi onun için. Kadın sağolsun onu en yakın terminale bırakmayı kabul etmişti. Mahcup hissetse de kabul etmişti bu yardımı. Ve şimdi köyden çıkıp ana yola girmişlerdi bile.

Bakışları arabanın sarsıntısı ile yola çevrildi. Derinlere dalmıştı yine. Ve yine Emir'i hatırlamış, yine burnunun direği sızlamıştı. Öyle çok özlemişti ki canının bu hasret ile acı çektiğini hissediyordu. Lakin yapacak bir şey yoktu. Yutkunarak başını cama dayadı. Yanındaki kadın çalan telefonunu açmış hararetli bir konuşma yapıyordu. Hümeyra'nın ise aklında, kalbinde tek bir isim vardı. Emir... Kalbinin sahibi Emir... Unutmalıydı artık onu. Aylar evvel evlenmiş olmalıydı. Allah bilir belki de baba olmaya hazırlanıyordu. Yanağına damlayan bir gözyaşı tanesi ile burukca tebessüm etti. Nasıl yakışırdı ona babalık...

Derken dikleşti yerinde birden. Düşünmemeliydi onu. Başkasına helal kılınmış bir adamı daha fazla aklında tutmamalıydı. Artık hayatına devam etmeliydi. Rabbinin ona verdiği imtihanları güzelce geçmeli, amaçladığı gibi iyi bir insan olmalıydı. Hatta saliha bir hanım... Ellerini kucağında birleştirdi. Daha fazla birilerinin omuzuna yaslanıp devam edemezdi. Dik durmalı ve kendi başına birşeyler yapmalı. Dönüp göz ucuyla telefonu henüz kapatan kadına baktı.

-Siz nereye gidiyordunuz acaba?'dedi çekingen bir tavırla. Dudaklarını mahcubiyetle ısırdı. Vazgeçmişti. Tevhide teyzenin yeğenine gitmeyecekti. Hem onu Tevhide teyzede bulan adam elbet yeğeninde de bulurdu. Kadın direksiyonu çevirirken tebessümle başını salladı.

-Bursa'ya gideceğim ben ablacığım. Sevdiğim bir abime uğrayıp sonra İstanbul'a kendi evime geçeceğim. '

Hümeyra aldığı cevap ile başını salladı. Bursa'ya daha evvel hiç gitmemiş, ancak Emir ve Halide teyzenin çokça anlatmasıyla gitmiş kadar sevmişti. Şimdi kadın da böyle diyince kesin kararını vermişti. Bursa'ya gidecek, hayatını orada kurmaya çalışacaktı. Zorlukla yutkundu.

-Abla siz beni terminale bırakmasanız da bende sizinle Bursa'ya kadar gelsem? Şehre varınca münasip bir yerde inerim. 'dedi kalbi küt küt atarken. Kadın başını salladı. Zaten oraya gidecekti, bu kız yanına yoldaş olsa fena mı olurdu?

-Olur tabii kardeşim. Ama Tevhide teyze yeğenime gidecek demişti. Bursa da ne yapacaksın sen?'

İşte gelmişti Hümeyra'nın çekindiği o soru. Ama cevap vermek durumundaydı. Kucağındaki elleri birbirine işkence ederken huzursuzlukla kıpırdandı yerinde.

-Önce kalacak bir yer, sonra da iş bulacağım inşallah. Sağolsun Tevhide teyze çok destek oldu bana. Ama artık kendi yolumu çizmeliyim. '

Kadın kızcağızın çekingenliğini fark edip daha fazla üstelemedi. Kendi de gençliğinde bu yollardan geçmemiş miydi? Genç kız kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışıyordu işte. Düşünceyle yola bakarken aklında onu incitmeden nasıl destek olurum mevzusu vardı. Bir an durdu ve dönüp yüzüne bir bakış bıraktı.

-Ne işi arıyorsun peki? Diploman varmı? 'dedi belki bir yerden görüşme ayarlayabilirim umuduyla. Hümeyra başını salladı. Üniversite okumuştu ama o çeşit bir işe girerse sigorta işlemleri vesaire derken Aras onu eliyle koymuş gibi bulurdu.

-Üniversite okudum ama şimdilik mesleğimi yapmıyorum. Daha çok bebek, çocuk bakıcılığı gibi birşey arıyorum. 'dedi durgunlukla. Aklına Balkız Hüma düşmüştü. Gidişinin onu yaraladığının farkındaydı ama başka çaresi kalmamıştı. Hem Güzide ona Hümeyra'dan daha iyi bir anne olabilirdi. Hümeyra düşünceler denizinde kulaç atarken kadının konuşması ile doğruldu. Galiba aradığı çıkış yolunu bir kez daha bulmuştu.

-Peki yaşlı bakar mısın? '

-Kendi kişisel bakımlarını yapabiliyorlar. Senden istediğimiz evi çekip çevirmen ve ilaç kullanımını, beslenmeyi düzenli tutman kızım.'

Tebessüm ile başını salladı Hümeyra. İçinde dolup taşan bir mutluluk vardı. Zülal abla ile birlikte Bursa'ya gelmiş, bahsettiği abisinin evine varmışlardı. Ve kısmete bak ki aradığı iş tabiri caizse kucağına düşmüştü.

Kırklarının sonlarındaki Recep abi yurt dışında ailesiyle beraber yaşıyordu. Yaşlı babası ve alzheimer hastası anneciği ise ikizi olan Rana hanımla birlikte bu bahçeli evlerinde kalıyordu. Lakin gel gör ki Rana hanımı geçen günlerde kısa sürede ilerlemiş bir rahatsızlıktan dolayı kaybetmişlerdi. Şimdide yurt dışına geri dönmeden anne ve babasına bakacak düzgün birini arıyordu. Görünen o ki bulmuştu da. Hümeyra tam istediği gibi hem güler yüzlü hemde terbiyeli bir kıza benziyordu. Gözü arkada kalmayacaktı. Ağır işitse de zar zor babasına anlatmıştı vaziyeti. Fakat annesi bambaşka bir dünyada yaşıyor gibiydi.

Yaşlı kadın başındaki namaz örtüsünü düzelterek kalkmıştı yerinden. Hepsi bir an susmuş onun nereye gittiğine merakla bakıyorlardı. Mümine teyze gitti ve onların varlığının farkında dahi değilmiş gibi Hümeyra'nın yanına oturuverdi. Sevgi dolu gözlerle bakıyordu ona. Sanki uzun zamandır görmediği birini görüp mutlu olmuş gibiydi. Elini uzatıp Hümeyra'nın dizinde duran elini avuçlarına aldı. Sonra öptü öptü ve hasretle yasladı yanağına. Ve orada bulunan herkesin gözlerinden yaşlar dökülüp genç kızı bağrına basmışken mırıldandı.

-Hoşgeldin yavrum. Seni çok özledim Rana'm... '










Âh Mümine teyze sen bizde ciğer bırakmayacaksın anlaşıldı🤧

Sizi seviyorum ❤️
Bursalı Gelin 👑

Continue Reading

You'll Also Like

78.8K 5.9K 32
Afitap:Bana bak pide hırsızı! Afitap:Ben o pide kuyruğunda kaç saat bekledim biliyor musun? Afitap:Şu mübarek Ramazan ayında hırsızlık yapmaya utanmı...
La Havle By H.

Spiritual

127K 12.8K 30
Aslında ismimi seviyorum. Asr-ı Saadet'te yaşamış her biri çok değerli iki hanım sahabenin ismi. Ama gel gelelim çevremdeki kimse olaya bu açıdan bak...
141K 7.2K 53
~Tamamlandı~ İnsan yaşadığı zorlukları bahane edip yazısındaki kaderin enaniyetine sığınmaktan hep kaçar. Hep daha iyisi olsun hep düşlediği hayat ke...
3.5M 200K 36
Kız kardeşinin hatası yüzüden ceza alan ve ailesinden veto yiyen Rojbin, parasız pulsuz bilmediği bir şehre sürgün edilir. Tabi bu sürgüne ek deli do...