Pardon, Benimle Evlenir misin?

By azram_36_GS

26.3K 5K 1.6K

Yaşlısın" "Küçüksün!" "Yaşlısın!!" diyerek burnumu havaya kaldırdım. O inatçı ise ben ondan daha çok inatçıyd... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
23. Bölüm Part 2
24. Bölüm
25. Bölüm
26. bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm

12. Bölüm

637 178 40
By azram_36_GS

"Annesi yüzünden nefret ederdi."

Bu sözle beynimde dönerken kaşlarım biraz daha çatılmıştı.

Bir çocuk neden annesi yüzünden nefret ederdi ki bir şeylerden.

Kötü düşünme hemen Nare. Belki de farklı bir nedeni vardır.

Haklısın iç ses.

"Neden ki?" diye sordum elimdeki yeşil zeytin tabağına bakarken.

"Sonra anlatırım olur mu canım." dediğinde birşey demedim.

Tabağımda ki yeşil zeytinlere acıklı bir bakış atarken ilk defa yeşil zeytini bitirmeden masaya bırakmıştım. Önümde ki şekersiz çayımdan bir yudum alırken gözlerimi masadakilerin üzerinde gezdirdim.

Herkes bir hüzünlü olmuştu. Demek ki Maya'nın annesi sevilen biriydi.

Neden içime ince bir sızı düşmüştü bilemiyordum.

Kıskanmış olamayız değil mi?

Tabi ki de hayır!

"Sen yeşil zeytini beğendin mi kızım?"

"Nare abla o kadar iştahla yedi ki canım çekti baba." diyerek gülümseyen kıza baktım. Bu tatlılık yenirdi.

"Afiyet olsun." dedim kısılan sesimle.

"Sen niye yemiyorsun Nare abla? Hadi beraber bir tane daha yiyelim mi?" diye sordu.

O bu kadar masum ve bu kadar tatlılıkla sorarken ben emindim ki zehir olsa yerdim.

"Olur." dedim tabağı ona uzatırken bir tane yeşil zeytin alırken gülümseyerek bana bakıyordu.

Bende ona gülümseyip bir tane yeşil zeytin aldım elime.

"Üç deyince beraber atalım mı ağzımıza ne dersin?" diye sordum.

"Olurr!" diye sevinç ile bağırdı. Ama hemen sonra hızlı ve üzgün bakışları babasına dönmüştü.
"Ama babam nimetle oyun olmaz der." dedi kısık bir ses ile. Üzülmüştü. Bu hali bile çok tatlıydı.

"Bence baban buna birşey demez." dedim Efkan'a uyarıcı bakışlarımı atarken.

O ve kuralları..

Canı cehennemeydi!!

"Tamam asma suratını Maya hanım." dediğinde Maya başını sevinçle kaldırmıştı.

Bana baktığında ona göz kırptım. Oda bana göz kırpma şeklinde şebeklikler yaparken bu hali ile buradan kalkıp onun o yanaklaını falan ıstırasım gelmişti.

"Bir, iki, Üç.." dediğinde ikimizde aynı anda yeşil zeytinlerimizi ağzımıza atıp gülücükler eşliğinde yemiştik.

Kahvaltının geri kalanı da eğlenceli geçerken Maya'nın gelen okul servisi ile onun okula gidişinin ardından Efkan ve Kaan'ı ise şirkete postalamışlardı.

Ben ise keyfinden ödün vermemiş kıçını yerinden oynatmamıştım.

Ne ben böyle gayette iyiyim.

"Eee Nare okulun ne alemde?" diye soran Emel'e baktım.

Çok gereksiz bir soruydu bu soru artık benim için. Önce yapmam gereken bir işim vardı.

Anne ve babama gerçekte ne olduğu gibi..

Doktor olmak şimdi bakıyorum da bana göre değildi. Açıkçası neden o bölümü seçtiğimi bile bilmiyordum.

Sahi neden hep doktor olmak istemiştim ki.

Baban hep seni doktor kızım diye sevdiği için olabilir mi?

Kaşlarım çatılırken yüzüme vuran gerçekler bir osmanlı tokatı etkisi yaratmıştı.

Boğazım da bir yumru oluşurken beni buna yiten en sevdiklerim olması gurur kırıcıydı.

Büyükler aslında istetiklerini bize öyle bir aşılıyordu ki biz bir müddet sonra kendi hayalimizmişiz gibi davranıyorduk.

Bunu şimdi fark ediyor oluşum uyandığımda ki bütün enerjimi alıp gitmişti.

"Nare... Nare.." diyerek omuzuma dokunan el ile irkildim. O kadar çok dalmıştım ki düşüncelere Emel'i unutmuştum.

"Ha" diye bir ses çıkarmıştım.

"İyi misin Nare? Yanlış bir soru mu sordum?"

Kafamı iki yana salladım. Göremeyeceğini bile bile alışkınlıklarım bu yöndendi. N yapabilirdim ki.

"Yok.." dediğimde bir değuşuk çıkan ile boğozımı temizleyip tekrar konuştum.
"Hayır yani iyiyim. Ve tabiki de yanlış birşey sormadın. Ben doktor olma için okudum lise'yi. Açıkçası doktor olmak istiyor muyum?" dedim yutkunup kahvaltı masasında ki kahvaltılıklarda gezdirdim gözlerimi.
"Galiba ben doktor olmak istemiyorum Emel." diye sızlandım.

Hayır ben kan görmeye bile alışık değilim ki... Neşterle insan keseyim.

Düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyordu.

Liseyi nasıl okuduğumu sormayın. Derslerin sıkıcılığından yeni yeni haberim oluyordu. Ben nasıl girmiştim o derslere.

Ama şimdi ne olacaktı? Ne yapacaktım?

"Ben doktor olmak istemiyorum." diye sızlandım tekrardan. "Ama ne yapmak istediğimi de bilmiyorum. Neden buradayım? O vasiyet niye yazıldı? Neden bunları yaşıyorum? Anneme ve babama gerçekte ne oldu?" Emel'e doğru iyice yaslanıp başımı omuzuna koydum.

"Hiştt sakin ol. Sadece kafan karışık. Biraz zaman ver bunlara... Elbette ne istediğini bileceksin."

"Düşüncelerim bile bir öyle bir böyle."

"Bırak düşünmeyi yaşa Nare sadece yaşa..."

....

Arkama yaslanırken evin içindeki ölüm sessizliğinin bitmesini bekliyordum. Allah'ım bu ev bir ruhtan farksızdı.

Bu eve bir neşe lazımdı. Şöyle bir eğlenceden anlayan şirin mi şirin bir ben lazımdım.

Yine çok mütevazısınız Nare Hanım!

Öyleyimdir iç ses.

Ne yapabilirim diye düşünerek beni kendine çeken küçük göletin önüne doğru ilerledim. Burasını çok benimsemiştim.

Göletin içindeki rengarenk balıkları izlerken onların suda çıkarttıkları sesleri dinledim. Bu oldukça huzur vericiydi. En çok bu evde burayı sevmiştim.

Çünkü benim o geniş odamda da duvara gömülü bir akvaryum vardı. Odamın duvarı aslında tümden akvaryum ile kaplıydı.

Zenginlik işte.

Babama küçüklükten beri hep böyle bir akvaryum istediğimi söylemiştim. Ve 13'üncü doğum günümde babam ile annem odamın bir duvarını boydan boya akvaryum ile kaplatmıştı.

O kadar güzeldi ki her akşam onları izleyerek uyurdum. Sahi benim o balıklarıma ne olmuştu.
Onlarda benim gibi o evden atılmışmıydı ki? O kadar hızlı kovulmuştum ki evimden kendi eşyalarımı bile zor alabilmiştim.

Hayır eşyaların değil Nare sadece bir valiz!!.

Evet eşyalarımı bile tam alamamıştım. Hayallerim ve 18 yıllık hayatım.. Hepsi ama hepsi bir haftada elimden alınmıştı.

"Nare kızım." diyen sese baktım.

"Buyur Esma teyze." dedim en içtenlikle.

Bu kadın ve Emel o kadar sıcakkanlılardı ki kendimi iyi hissetmemi sağlıyorlardı.

"Balıkların yemini verecektim. İstersen sen ver." diyerek elindeki küçük kaseyi bana uzattığında gülümseyerek aldım. "Aslında bu işi hep Maya yapardı ama bugün unuttu."

"O yani Maya'da mı çok seviyor balıkları." dedim elinde ki yem olan kaseyi alıp göletin yanına yaklaşıp yemleri atarken.

"Burasını babasından isteyen oydu. Hatırlıyorum dört yaşına henüz basmıştı. Ben ölet istiyorum diyerek bir hafta babasının başının etini yemişti." dedi hafif gülümseyen yüzü genişlerken.

"Ölet?" dedim gülerken.

"Ölet istiyoyum ölet istiyoyum." diyerek küçük çocuk sesi çıkararak yanımıza gelen Emel ile Hepimiz kahkayı basmıştık.

"Maya aynen böyleydi işte."

Yeni yeni fark ediyordum ki Emel o kadar iyiydi ki. Uzaktan gören onun görme engelli olduğunu fark etmezdi. Sağında solunda ne olduğunu iyi anlıyordu.

Göletin yanına gitmiş ama tam yerinde durmuştu. Kendince bir yol bulmuştu. O engellerini çoktan aşmıştı.

Peki ya ben birgün aşabilecek miydim engellerimi?

...

Somurtarak içeri giren Maya ile ona odaklanmıştım. Ela gözleri sulu sulu o güzel yüzü ise aşağı doğru düşmüştü.

"Ne oldu sana birtanem." diyerek Emel teyze yanına gitmişti.

Daha o yanına varmadan mavi peluşlu çantasını yere atıp ofladı.

"Ben çirkin miyim Esma teyze." diye söylendi. "Saçlarım mısır püskülü gibi mi? Ayrıca mısır püskülü ne demek? Yanaklarım domates gibi mi? Burnum patlıcana mı benziyor? Ben çirkin miyim Esma teyze?"

Soruları sırayla devam ederken bir an kendimi bir işkence odasında gibi hissetmiştim. Of gına geldi.

"Maya'cım olur mu öyle şey güzel kızım. Sen çok güzel bir kızsın." diyerek Yanına eğilen Esma teyze onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Ama Özgür bana öyle dedi."

"Şu turuncu kafa olan mı?"

"Evet o. Off ben çirkin değilim." diyerek kollarını bağladı.

"Maya?" diyerek yanına ilerledim. Bu kızın küçüklüğüde ne çok bana benziyordu.
"Biliyormusun ben okula giderken okulda ki arkadaşımda bana böyle demişti. Hatta ne demişti biliyor musun?" dedim gözümü irileştirip saçlarımı gösterdim..

"Ne dedi?" diyerek merakla sorduğunda işte o zaman onun ilgisini çekmiştim. Bunun sevinci ile gururla gülümseyip devam ettim.

"Kıvırcık salata dedi. Ben kırıvık salatamıyım yahu." diye sordum.

"Alınma ama Nare sen kıvırcıksın." dedi kıkırdarken.

"Yaa öyle mi ela gözlü hanım." diyerek onu gıdıklamaya başladım.

"Yaa Nare.." diyerek gülerken bende daha çok güldüm.

"Şimdi o turuncu havuç kafalıyı kafaya takma. Sende ona havuç kafalı dersin olur biter."

Yanımdan bir öksürük sesi geldiğinde Esma teyzeye baktım.

"Ne Esma teyze. O bize neler demiş. Biz bir havuç kafa demişiz çok mu?"

"Evet Esma teyze." diyerek bana destek veren Bal gözlüye baktım.

Gitmeden bu kızı kendime benzetmeyen ne olsun...

Yüzümde oluşan sinsi ifade ile şeytanca kıvrıldı dudaklarım. Efkan Beyi delirtmek mi? Of ne güzel olurdu o yaşlı bunağın her an delirdiğini bilmek. Görmekte isterdim. Ama bir daha buraya gelmeyeceğim gerçeği vardı.

Hala daha suratı asık olan bal gözlüye baktım. Evet artık ismi Maya değil Bal gözlüydü. Ve surat asması olmazdı. Onu eğlendirmem gerekirdi.

"Hadi herkes halaya!"

Ne? Halay önemlidir. Bakmayın öyle...
...

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Yazım hatalarım varsa affedin.

Bir daha ki bölüm Muratgilin damından atlıcaz inşallah..

Bizimlemisiniz!??

Continue Reading

You'll Also Like

ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

46K 2.3K 10
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
1.6M 116K 28
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
396K 21.1K 46
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...
67.5K 4.2K 14
Unutulmuş bir kadın, Yüzbaşı Hazal Unutulmuş. [Kurgudaki kişi ve olaylar tamamen hayal ürünü olup hiçbir kurum ve kuruluşlarla alakası yoktur]