August Blossom | Granevere

By graneveree

748 136 24

"๐’ด๐’ถ๐“‡๐’ถโ„“๐’ถ๐“‡๐’พ๐“‚๐’พ๐“ƒ โ„ฏ๐“‰๐“‡๐’ถ๐’ป๐’พ๐“ƒ๐’ถ ๐“Ž๐’พโ„“๐’น๐’พ๐“โ„“๐’ถ๐“‡ ๐’ธฬง๐’พ๐“๐’น๐’พ๐“ƒ ... More

๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ‘
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ’
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ“
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ”
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ•
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ–
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ—
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ๐ŸŽ

๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ๐Ÿ

70 10 1
By graneveree

İçimi çekerek elimdeki bardaktan bir yudum daha aldım ve dışarıya baktım.Hava ne kadar da güzeldi böyle!Güneş sıcacık görünüyordu.Yeşil bitki örtüsünü parıltılarla çerçevelemişti sanki.Açık mavi gökyüzü tüm kederlerimi unutturmaya yetecek kadar güzeldi.

Bazen bulutların arasına atlayıp içlerinde kaybolmak uzun bir süre onlarla birlikte yaşamak isterdim fakat her şey hayallerde kurulan gibi olmazdı.Mükemmel olduğuna inandığımız tüm güzelliklere kendimizi öyle kuşkusuz teslim ederiz ki, bir bakmışız içlerinden geçip gitmişiz. Düşmüşüz hayallerimizden.

Çakılmışız gerçekliğin zeminine.

Kendi kurduğum o kusursuz dünyama değerli onca hayal eklemiştim.Şimdi ise hiçbirisinden eser yoktu.Mutlu bir hayat yaşamayı amaçlarken sevdiklerimle,bir bakmışım o sevdiklerimden kaçıp gitmiş, uzaklaşmışım.

Sebepsiz ayrılıkların kalbime vurduğu keder canımı zamanla yakıyordu doğrusu.

Başarılı bir öğrenciydim, güzel bir eğitim görüyordum.Birçok sevdiğim arkadaşım ve bana tüm ihtiyaçlarımı önüme seren bir ailem vardı.Bir prensestim.Ne hoş geliyordu kulağa.

Bazen eski hayatımı özelediğimi hissediyordum.Sonra yaşadığım bir diğer hayat geliyordu aklıma,zihnimin her köşesini kaplıyordu.

Hayatım için etrafımda yer almaya çalışan birçok samimiyet yoksunu insan,ufak hatalarımı büyüten bir ailem.Beni sadece küçük bir çocuk yerine koyan abim.

Lancelot'u özlüyordum.Beni beş yaşında bir çocuk yerine koyan bir abiye sahiptim fakat onu seviyordum.

Evimizde uzun bir süre kalmıyordu veya devamlı yanımızdan ayrılıp bir yerlere gidiyordu.Onunla gerçek anlamda çok az vakit geçirebilme fırsatı bulmuştuk.

Çok uzun bir süre olmuştu onu görmeyeli.Suçlulardan kaçarken sevdiğim sayılı kişilerden birisini daha gerimde bırakmıştım.Bu sebeple zordu karar vermek.

"Şehire inmem gerekiyor."

Bardağı yanıma bıraktıktan sonra ilgiyle ayağa kalktım.

"Bende geleceğim."

"Guinevere bu..."

"Ne olduğu umurumda bile değil.Uzun süredir bu ormanın ortasında yaşamaya çalışıyorum.Hem senin yanında olacağım."

"Birisi seni tanıyabilir." dedi ilgisiz görünmeye çalışarak.

"Dikkat edeceğime eminim."

"Ne istersen onu yap.Sorumluluk almıyorum."

"Alamana gerek yok."dedim kendimden emin bir şekilde.

İnsan arasına karışmak bana iyi gelecekti.Dünya görmek.Uzun aranın ardından...

Elbisemin üzerine siyah pelerinimi geçirdikten sonra şapkasını başıma kaldırdım ve altında kalan saçlarımı düzelttim.

"Çıkalım. "dedim hevesle.Bir gözüm dışarıdaydı.

Granger memnun görünmüyordu ama onu umursayacak vaktim yoktu.

Kendimi dışarı attıktan sonra etrafıma baktım.Her zaman gördüğüm dünya daha farklı geliyordu sanki gözüme.Mesela şu köşedeki menekşe bugün daha bir mordu.Ağaçlarda açan çiçekler daha büyüktü.

Gülümseyerek hızlı adımlarla ormanın içerisinde ilerledim.Gri renk taşlarla döşenmiş yolu sessizce takip ediyorduk.Bu yolun şehire indiğine emindim.Geride kalan evi bir kere bile özlememiştim.

Genelde sevdiğim şeylerden ayrılınca hemen içimi bir burukluk kaplardı.

O evi sevemiyordum demek ki.

"Ne düşünüyorsun?" dedi yüzüme bakarak.

"Dünyanın güzelliğini."dedim yanından geçtiğimiz büyük uçuruma bakarak.Uçsuz bucaksız bir sonsuzluğa açılan kapı gibiydi.

Periler çıkacaktı sanki her ağacın arkasından.

"Şimdi mi farkına varıyorsun? "

"Hayır.Önceden hissettiğim aynı duygular aslında.Eskiden de dünyanın güzelliğini saydam bir şekilde gördüğümü zannederdim fakat yanılmışım.Şu an olduğu gibi."Sesimdeki imayı fark ettiğini umarak ona döndüm ve yüzüne baktım.

Mesajımı almıştı.Başarılıydım.

Yüzündeki ifade gönderdiğim mesajın iletidiğinin kanıtıydı.Aslında yalan söylemiş olabilirdim.Onunla birlikteyken gerçekten dünya güzeldi.Yanıldığımı zannetmiyordum.Bazen gurur uğruna hisler geri plana atılıp,küçük yalanlar söylenebilirdi.

Ormandan çıktığımız sırada şehire baktım.Evlerle dolu bir kasabaydı.Birçok insan vardı.Şehirliler.

Çarşının ortasında aynı sessizlikle ilerledik.Şapkamı elimle tutmaya ve kimse ile göz teması kurmamaya özen gösterdim.Birisinin en küçük tanıması sonucunda büyük sorunlara yol açabilirdim.

Arada bir pişman oluyordum çıktığım için.İşler yolunda gitmezse eğer suçlu ben olacaktım ve uzun süre hatta hayatım boyunca suçlanacaktım.Haklı olarak.

Israr eden bendim.

Merakla Granger'a döndüm.Etrafını dikkatle ve ciddiyetle inceliyordu.Elinde tuttuğu küçük kağıdı fark etmem zaman almıştı.Ne yazıyordu merak ediyordum fakat arada bir kağıda bakıp ardından da etrafına bakıyordu.

"Neyi veya kimi arıyorsun?" dedim elindeki kağıda bakarken.

"Önemli birisini değil.Bar gibi bir yer arıyorum." dedi yüzüme bakmadan.

Bar mı?

Alakasını çözmek zordu.

"Gel." dedi eliyle dar bir sokağı işaret ederek.Peşinden ilerledikten sonra çevrede kimsenin olmadığını fark edip şakamı indirdim ve durmakta olan Granger'ın karşısına geçtim.

"Sorun nedir?"

"Bir sorun olmadığını söyledim.Benimle gelmek isteyen sendin." dedi umursamazca ve eski terkedilmiş olduğuna inandığım evin önündeki banka otururdu.

Yanına oturduktan sonra derin bir nefes alıp başımı kaldırdım.Sıcak ve bunaltıcı bir gündü.

Bacaklarımı hafifçe sallayarak etrafıma baktım fakat burası eski evlerin dizili olduğu bir sokaktı.Kimse geçmiyordu.Terk edildiği çok belliydi.

Evlerin kırık camları ve camlarından hafifçe dışarıya süzülen perdeler minik bir kanıttı.Camdan görebildiğim kadarıyla da içlerinde herhangi bir eşya yoktu.

Bankın yanında yeşermiş büyük bir gül  vardı.Gülerek bir tanesini koparttım ve elime aldım.Rengi çok canlı ve taze bir kırmızıydı.

"Beni neden terk ettin, neden uzaklaştın?Açılamanı istiyorum."dedim gözlerimi gülden ayırmadan.Birçok kez aklımı bu sorular kurcalıyordu.Sormamak için uzun bir süre tutmuştum kendimi.Ama bir yerden sonra neden istiyordu insan.

Acımazsca terk edilişinin bir nedenini.

"Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma, boş yere mağaradan çıkarma beni, alışkanlıklarım özellikle yalnızlığa alışkanlığım kaybettirme."dedim yorgunlukla.

Haklıydım.Bir öyle bir böyle hayat istemiyordum.

Yüzümü uzun süre inceledi.Birçok şeyi düşünmekte olduğu anlaşılıyordu.Sonunda ayağa kalktı ve elindeki kağıdı cebine yerleştirip yürümeye başladı.

Soruma doğru dürüst cevap alamamanın hayal kırıklığı ile peşinden ilerledim yüzümü gizlemeye aynı özeni göstererek.

Birçok mağazanın önünden geçtik.Bir sürü insan bize anlamsızca ve merakla bakıyordu.Bazıları bizi başlarıyla selamlayıp yanımızdan geçiyordu.

"Nereye gidiyoruz?"

"Az kaldı." dedi sağdaki bir sokağa yönünü çevirerek.Koşar adımlarla yanına yaklaştıktan sonra durduğunu fark ettim.

Baktığı yöne çevirdim gözlerimi.O bahsettiği bar mıydı burası?

"Ne kadar iğrenç." dedim yüzümü buruşturarak.Tiksinmiştim.Ayakta durmakta zorluk çeken tahta bir binaydı burası.Büyük, altın rengi solgun bir tabelası vardı girişinde.

Bu sokak, bu binaya özeldi anlaşılan.Her yer içki kokuyordu.Kapıdan çıkan birçok adam sarhoş hâlde çıkıyordu.Düşmemek için merdivenlerin korkuluklarına tutunuyorlar,en sonunda da ilk basamağı inmeden yığılıp kalıyorlardı.

Burada ne işimiz olduğunu anlayamıyordum.

Ailem burada olduğumu görseydi ne tepki verirlerdi acaba?Ben bile kestiremiyordum.

Sürgün olurdum herhalde.

"Burada kal." dedi bana bakarak.Gözlerinde anlayamadığım bir gariplik vardı.Hırsla bakıyorlardı.

"Oraya mı gireceksin?" dedim kollarımı birbirine sararak.

"Birazdan dönmüş olacağım."dedi beni gerisinde bırakırken.Hızlı adımlarla yanımdan ayrıldı ve kısa bir süre sonra içeri girdi.

Oraya girdiğine inanamıyordum.Bize göre bir yer değildi burası.

Korkunç ve terk edilmişti.İnsanlar neden yapıyordu bunu kendisine?

İçimi çekerek arkama döndükten sonra tedirginlikle etrafıma baktım.

Granger'ın dönmesi ne kadar sürerdi?

Görüş alanıma giren küçük erkek çocuğunu fark edince şaşkınca ona baktım.

"Senin burada ne işin var?" dedim çocuğa bakarak.

Çocuk bana baktıktan sonra arkama baktı ardından yanımda durup yüzüme baktı.Bu yaştaki bir çocuk ne arardı bu sokakta?

Tehlikeliydi.

Ağzıbı açtığı sırada artarda yükselen kurşun sesleri ikimizin de korkmasına ve ufak bir çığlık atmasına sebep oldu.

Korkuyla tekrar arkama döndükten sonra binaya baktım.Camlara sıçrayan kanlar...

Neler oluyordu?

Ne yapacağımı bilemez hâldeydim.Titriyordu ellerim.Tırnaklarımı tedirginlikle avuçlarıma bastırdım.

"Granger..." diyebilmiştim sadece fısıltıyla.

"Baba!" Yanımdaki çocuk bağırarak beni itti ve koşarak yanımdan geçti.Cama  uzatmıştı ellerini.

O zaman fark ettim bir adamın cama dayalı hâlde duran elini.Çocuk babası için buradaydı.

Sakinleşmeye çalışarak çocuğun yanına yaklaştım ve omuzlarından tutup durdurdum.İçeri girmesine izin veremezdim.

"Bırak beni!İçeride babam var.Neler oluyor?"

Ağlayarak bir bana bir de cama bakıyordu.

"İçeri girmen çok tehlikeli olur.Lütfen burada kal."

"Ne oldu orada?" dedi bana öfleyle bakarak.

"Ben...bilmiyorum."

Granger'ı kapıda gördüğüm sırada çocuğun omuzlarındaki ellerimi gevşettim ve doğrularak ona baktım.

Kaşlarım çatık,bakışlarım öfkeliydi.

Yanıma sakince geldikten sonra yüzüme baktı ardından da ağlayan çocuğa baktı.Çocuğa bakınca yüzündeki o şaşkınlığı yakalayabilmiştim.

"Neler oluyor?" dedim onu itip kendimden uzaklaştırırken.

"Ben..."

"Babam nerede?" dedi çocuk Granger'a bakarken.

"Açıkla!" dedim öfkeyle.

Bir şey söylemiyordu.Bu beni daha fazla sinirlendirmişti.

Çocuk dayanamayıp yanımızdan ayrıldı ve koşarak içeri girdi.Artık engellemem imkânsızdı onu.

"Ne yaptın sen?"

"O çocuk kim?" dedi.

"O mu? O babası için burada!Peki ya babası nerede?" dedim elimle camı göstererek.

Afallamıştı.

"Neler oldu orada?"

"Ben sadece... intikam aldım." dedi.Sesi gittikçe kısılmıştı.

Şaşkındım.

"Kimden?"

"Ailemi benden alanlardan. "

Ne tepki vermem gerekiyordu? Ne demem, ne yapmam gerekiyordu bilmiyordum.Bunu beklememiştim.Bunun olacağını bilmiyordum.

"Kendi çocukluğun için aldığın intikamda, bir başka çocuğu kendi hâline çevirdin!"

"Bilmiyordum."

"Önemi yok!Biz bu değiliz,biz bunu yapmayız.Onlar yaptı çünkü basitlerdi ama biz değiliz.Onlarca gün bunu planladın yani öyle mi?"

"Sen değilsin,siz değilsiniz evet." dedi bana bakarak."Ama ben buyum.Senden farklı olduğumu söylemiştim."

"Haklısın." dedim yaşadığım hayal kırıklığıyla."Biz farklıyız ve sen bunu bana söylemiştin.Ben inanmak istememişim." dedim elimle binayı göstererek. "Senin bu olduğuna..."

Ve arkamı dönüp sadece oradan ayrıldım.Yanından ayrıldım.Sözlerini, yaptığını,o iğrenç sokağı terk ettim.

"Farklı olduğumuzu mu düşünüyorsun?Artık değiliz.Çünkü ikimiz de birçok kişiyi katlettik.Biz öfkesine yenik düşen aptallarız sadece!" diye bağırdı arkamdan.Durmak istedim fakat durmadım.Haklı mıydı?

İkimiz de katletmiştik onca insanı gerçeğinde.Ama ben bilerek yapmamıştım.Hataydı!

Uzun bir süredir bunu planlamış, hesaplanmıştı ve ben bunu fark edememiştim.Aynı çatı altında nefes alırken o ailesini katleden insanlardan alıcağı intikamı planlamıştı.Onları aramıştı.uzun bir süre.Harith ve Alucard'ı da katmıştı demek ki işin içine.

Ona kızmak istiyordum.Kızgındım da ama buruk bir kızgınlıktı benimki.Saf nefret etmek istiyordum oysa ondan ama başaramıyordum.

Ailesinin kırgınlıklarını telafi edeceğini düşünen ve aptallık yapan birisiydi o.

Yaptığı yanlıştı fakat.

Böyle olmazdı.Bu şekilde doğru değildi.

Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildikten sonra hızlı adımlarla yönünü bilmediğim yola devam ettim.

Ne hissetmem gerektiğini bilmediğim için, ne istediğimi bilmediğim için de kırgındım kendime.

Ben de suçluydum.Duygularımı hissetmekten aciz olduğum için.

Yalnızca içinde huzur olan insanın bedeni hassas olurdu. Oysa benim ruhumda savaş vardı.Durmadan ölüyordu içimdeki insanlar.

Bölüm hakkındaki fikirlerinizi yorum olarak bırakır ve oylamayı unutmazsanız beni mutlu edersiniz.

Granger'a kızsam mı ya da onu anlamaya çalışsam mı karar veremedim.Ailesi için çok fazla acı çekti gerçeğinde.

Guinevere'in de yaşadığı şaşkınlığı ve hayal kırıklığını kavrayabilmem çok zor doğrusu.

Continue Reading

You'll Also Like

635K 18.6K 26
(Cinsel iรงerikli sahneler, yaลŸ farkฤฑ ve daddy isuess iรงermektedir.) ร–lรผ รงocukluklar yaลŸamaya devam eden รถlรผ insanlar doฤŸurur... Kapak @-necirvan a ai...
101K 2.7K 46
ArkadaลŸฤฑ tarafฤฑndan para iรงin ihanete uฤŸrayan bir kฤฑzzฤฑn adama mahkรผm edilmesi รถn izleme : 3.bรถlรผm Helin ben รงok รถzรผr dilerim piลŸman oldum gerรงektenn...
366K 19.9K 45
ลžanlฤฑurfa โ˜ž MuฤŸla 0546****; FotoฤŸraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yรผrรผmรผลŸsรผn... 0546****; Yoksa etraf bรถyle รงiรงeklenmezdi. ฤฐlsu; Var รถyle marifet...
57.1K 1K 10
04052024