August Blossom | Granevere

By graneveree

748 136 24

"๐’ด๐’ถ๐“‡๐’ถโ„“๐’ถ๐“‡๐’พ๐“‚๐’พ๐“ƒ โ„ฏ๐“‰๐“‡๐’ถ๐’ป๐’พ๐“ƒ๐’ถ ๐“Ž๐’พโ„“๐’น๐’พ๐“โ„“๐’ถ๐“‡ ๐’ธฬง๐’พ๐“๐’น๐’พ๐“ƒ ... More

๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ‘
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ’
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ“
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ”
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ•
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ–
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ๐ŸŽ
๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ๐Ÿ

๐“‘๐“ธฬˆ๐“ต๐“พฬˆ๐“ถ ๐Ÿ—

54 11 0
By graneveree

Arabadan atlayarak indikten sonra başımdaki şapkayı geriye doğru ittim ve koşarak kapıya yöneldim.

Yağmur şiddetli bir şekilde yağıyordu.Yağmurda ıslanmayı dert etmiyordum doğrusu.

Kapıyı açtıktan sonra derin bir nefes alıp duruşumu düzelttim ve yavaş adımlarla içeri girdim.

"Merhaba." dedi önceden babamla konuşan orta yaşlı bir kadın.

"Merhaba."

"Birisini mi arıyorsunuz?" dedi beni incelerken.

Gözlerimi geride kalan büyük merdivene çevirdim.Evet birini arıyordum fakat adı neydi? Onu nasıl bulacaktım? Odasına gitmeliydim fakat karşımdaki kadına ne cevap verecektim?

"Ben...Keman çalan bir çocuğu arıyorum." dedim utangaç bir edayla.

"Keman çalan mı?" dedi şaşkınca.

Başımla onayladım.

"Granger'ı arıyor olabilirsin fakat onunla iletişime geçen kimseyi görmemiştim."dedi düşünerek.

"Granger... "

"Onu arıyorsan eğer buradan uzakta bir ağacın altında olmalı.Her gün oraya gidiyor."dedi öfkeyle.

"O ağaç nerede? "

"Sana gösterebilirim."Benimle birlikte kapıya yöneldikten sonra bahçeye çıktı ve eliyle ilerimizde duran bir tepeyi işaret etti.

"Şurada.Çok yağmur yağıyor gidebilecek misin? "

Tepeye baktım.Gidebilirdim.

"Evet.Teşekkürler."

Hızlı adımlarla yanından ayrıldıktan sonra başıma pelerinimin şapkasını geçirdim.

Yağmura aldanmıyordum.İstediği kadar yağabilirdi.Önemli olan verdiğim sözü yerine getirmekti.

Uzun bir süre geçmişti o günün üzerinden.Zorluklarla buraya gelebilmiştim.

Eve devamlı gelmeyi gerek gören misafirlere ilk defa minnet duyuyordum.Elbette yalvarmalarımı dikkate alan şoförümüze de.

Çamurlanan yolda yürümek zordu.Eteğimi sıkıca ellerimin arasına aldıktan sonra biraz daha hızlandım.

Az kalmıştı.

Kış mevsimindeydik.Havalar soğumuştu bile.

Yeşillikler neredeyse solmuş,bir çiçek bile kalmamıştı dalında.Ağaçlardaki tüm yapraklar dökülmüştü.

Kasvetli bir hava vardı.Bu tür havalarda kendimi iyi hissetmiyordum.Kapalı,soğuk ve ürkütücü...

Kalbim sıkışıyordu.

Tepeye çıktıktan sonra soluklandım ve eteğimi bırakıp elimi kalbime götürdüm.Alnımda biriken yağmur damlalarını elimin tersiyle sildikten sonra başımı kaldırdım ve etrafıma baktım.

Ağaç buradaydı.Tam karşımdaydı.

Ağacın yanına koştuktan sonra onu buldum.Oradaydı.

Kemanı kucağındaydı.Başını eğmiş, bir şeyler düşünüyordu anlaşılan.

Yanına oturduktan sonra başımdaki şapkayı indirdim ve gözlerimi ona çevirdim.

Kafasını kaldırdıktan sonra bana baktı.

Verdiği ilk tepki şaşkınlıktı.Afallamıştı doğrusu.

"Sen..."

"Geldim." dedim içimi çekerek.

"Sözünün üzerinden uzun bir süre geçti bir anlamı yok." dedi gözlerini kaçırdıktan sonra karşıya baktı.

Karşımızda bir sürü ev vardı sırasıyla.Bir köydü anlaşılan.

"Biliyorum fakat uygun bir zamanı bulmak zordu."

"Buraya gelmen bir hata."

"Neden?" dedim şaşkınca."Seninle arkadaş olmak için buradayım."

"Sen bir prensessin."

"Bunun bir önemi yok." dedim sertçe."Prenses olmam senin gibi bir insan olmadığım anlamına gelmez."

"Neden benimle bu kadar arkadaş olmak istiyorsun?" dedi içini çekerek.

"Bunu ben de bilmiyorum." dedim sırtımı ağaca dayayarak.

Sadece onunla arkadaş olmak istiyordum.Bir sebebi yoktu.

"Adın Granger öyle mi?" dedim başımı ona doğru eğerek.

"Nereden öğrendin?"

"Keman denince akla sen geliyorsun anlaşılan." dedim kucağındaki kemana bakarken.

Bana uzun süre baktıktan sonra kemanına baktı.

"Çalmak ister misin?"

Hemen duruşumu düzelttim.

"Gerçekten mi?"

"Sadece bir şansın var." dedi inatla.

Buna rağmen gülümsedim ve başımı hızla salladım.Heyecanlanmıştım doğrusu.

Kemanı kucağıma bıraktı ve bana baktı.

"Nasıl çalacağımı bilmiyorum ama." dedim üzüntüyle.

Elimi tuttuktan sonra kemanın teline koydu.

"Şöyle."

Heyecanlanmamak elimde değildi.Kucağımda hiçbir zaman sahip olamayacağım bir şey vardı ve ben onu öğrenecektim.

İlk defa ailemin zoruyla değil de kendi isteğim ile bir şeye adım atacaktım.

Kendimi iyi hissettiriyordu baskı altında olmamak.Ciddi bakışların altında ezilmemek.

Güzel melodilere sahip olduğum söylenemezdi fakat çok eğleniyordum.

Müzik yapıyordum.Kendi başıma bir şeyler üretiyordum.Aileme ihtiyaç duymadan.Saçtıkları onca paralara bağlı olmadan.

Ve bu benim için onların verdikleri o 'kusursuz' eğitimlerden daha değerli ve özeldi.

Kemanın son teline parmağımı değdirdikten sonra derin bir nefes aldım ve azalan yağmura baktım.

Şiddeti azalmıştı.Buna rağmen ıslanmıştık.Önemi yoktu çünkü çok güzel bir gün geçirmiştim bile.

"Bu çok güzel bir şey."dedim gülümseyerek.

"Beceriksizsin."dedi memnuniyetsizlikle.

"Hadi ama daha ilk deneyimimdi."

Gözlerini devirerek kemanı elimden aldı.

"Beni o gün için affettin mi peki?" dedim yüzümü ekşiterek.

"Affetmiş olabilirim." dedi aceleyle.

Gülümsedim.

"Sık sık yanına geleceğim."

"O gün de böyle demiştin.Oysa ben seni her gün bekledim." dedi hızla.Sonra da ne dediğinin farkına varıp hemen sustu.

Beni mi beklemişti yani bunca zaman?

Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım ama bir şey demedim.Üzerine gitmek istemiyordum çünkü bu konu hakkında konuşmak istemediği belliydi.

"Üzgünüm."dedim içimi çekerek."Ailem hiçbir şeye izin vermiyor.Buraya büyük zorluklarla geldim.Yokluğumu fark etmeleri büyük sorun olurdu."

"Peki." dedi kısaca.

"Buraya geldiğim için mutluyum.Gerçek bir arkadaşa sahip oldum."

"Bir de ıslak bir elbiseye." dedi yağmurdan etkilenen üzerime bakarak.

Güldüm.Gerçekten mutlu hissettiğim için güldüm.

Oradan ayrılmadan önce son kez manzaraya baktım.

"Sahip olabileceğim tek şey özgürlüğüm."

Elimdeki bardaktan bir yudum aldıktan sonra kapıya yöneldim.Uzun süredir Granger yoktu ve şimdi gelmişti anlaşılan.

Kapıdan gelen seslerden anlaşılıyordu.

Bardağı sehpaya bıraktıktan sonra arkama döndüm.

"Harith!"

"Guinevere!"

"Guinevere!"

"Alucard."

Gözlerim kapıda gördüğüm iki kişinin arasında gidip geliyordu.Şaşkınlıkla açılan ağzımı kapattıktan sonra gerçek olup olmadıklarını hesaplamaya başladım.

"Yeter bu kadar şaşkınlık." dedi Granger bıkkınlıkla kapıyı örterken.

Harith koşarak yanıma geldikten sonra elimi tuttu ve çekiştirdi.

"Seni tüm şehir arıyor neredeyse." dedi öfkeyle."Biz de öyle!"

"Neden bize Guinevere'in burada olduğunu söylemedin?" dedi Alucard kaşlarını çatarak Granger'a dönerken.

"Şaşırın diye." dedi rahatlıkla omzunu silkerken.

Harith yanıma, Granger ve Alucard'da karşıma oturunca onca soran göz üzerimde gezinmeye başladı.

"Bunca süre neredeydin?" diye atladı söze Alucard.

"Kaçtım."

"Bunu biliyoruz." dedi Harith."Peki sen onu nereden buldun?"

"Gideceği yerleri biliyordum.Tahmin edilmesi zor yerler değildi." dedi Granger.

"Siz neden buradasınız?" dedim onlara dönerek.

"Granger gelmemizi istedi.Çok yetenekli olduğum konusunda da uzun bir konuşma yaptı değil mi Granger?" dedi Harith gülerek.

"Öyledir."

"Neden burada olduğumuzu biz de bilmiyoruz doğrusu." dedi Alucard imayla Granger'a dönerken.

"Başımı derde soktum.Bu önemli değil.Önemli olan uzun yıllardır almak istediğim intikama çok yaklaşmış olduğum."

"Hangi iblis o?"dedi Harith heyecanla.

"Bunu yeri gelince konuşuruz.Sizden birkaç kişiyi bulmama yardım etmenizi istiyorum o kadar.Gerisini ben halledeceğim." dedi öfkeyle.

"Elbette yardım ederiz." dedi Alucard.

"Ben seni özledim." dedi Harith kollarını bana dolarken.Gülümseyerek saçına ellerimi daldırdım.

"Ben de."

"Ve seni hiç özlememişim doğrusu."dedi Granger'a ithafen.

"Ailen çıldırdı." dedi Alucard.

"Eminim öyle olmuştur." dedim içimi çekerek.

"Gusion ve Lesley'i uzun bir süre sorguya çektiler fakat onlar da bir şey bilmiyorlardı."

"Umarım başlarına bir şey gelmemiştir." dedim gülerek.

"Cecillion'un sırf aileni rahatlatmak için sahne aldığını biliyor muydun peki?" dedi Harith kahkaha atarak."Carmilla'yı herkesin içinde öptüğünü biliyor muydun peki?"

"Harith!" dedi Alucard. uyarırcasına.Sonra da yüzüne yapmacık bir gülümseme yetiştirdi. "Yani canım bunların yeri ve zamanı değil dimi?"

"Peki." dedi omzunu silkerek "Sonuçta yanına isteyerek gelmedim."

"Onu zorla getirdim." dedi Alucard fısıldayarak."Çok acılar çektim."

Gülümsedim.

"Çok çalıştım ve kendimi geliştirdim." dedi Harith gururla konuyu değiştirirken."Senden başarılı olduğuma eminim."

"Peki hiç büyü yaptın mı?" dedi Alucard ciddiyetle.

"Büyü mü? O da ne?" Granger alayla bana baktı.

"Hayır uzun zamandır yapmadım."

"Neden?" dedi doğrularak."Sonuçlarının farkında mısın?"

"Evet fakat böyle kendimi daha iyi hissediyorum."

"Ölebilirsin!" dedi Harith bağırarak.

"Bir şey olacağını zannetmiyorum."

"Bunu daha önce de denemiştin.Hatırlatırım." dedi Alucard.

"Neyi daha önce denedi?" Granger kaşlarını çatarak Alucard'a döndü.

"Bunun sırası deği-"

"Neyi denedi?"

Alucard içini çekerek pişmanlıkla bana baktı.

"Geçmiş yıllarda büyü yapmayı bırakmıştı." diye sözüne başladı. "Uzun bir süre büyü yapmadı.Şu anda olduğu gibi mutlu olduğunu zannediyordu.Fakat gücü içinde birikti."

"Sonra?" dedi Harith merakla.

"Bir yerden sonra ellerinde yanıklar oluşmaya başladı.Gücünün ortaya çıkması gerekiyordu.Her geçen gün içinde birikiyordu. Bir gün hiç beklemediğimiz bir şey oldu.Bir askere önemsiz bir nedenle sinirlendiğini hatırlıyorum.Büyük bir gürültü çıktı ardından da.Gözlerimizi açtığımızda bahçedeki tüm herkes yanmıştı.Her şey yok olmuştu.Biriken tüm gücü patlama etkisi yaratmıştı..."dedi üzüntüyle.

Gözlerimdeki yaşı elimin tersiyle sildikten sonra içimi çektim.İçimde biriken vicdan azabı kalbime ağırlık yaratıyordu.Onca kişiyi katletmiştim istemeden.Mutluluk uğruna çevremi yakıp yok etmiştim.

Bu nedenle normal bir insan olmak istiyordum çünkü normal insanlar çevresini yakmazdı, zarar vermezdi kimseye bu denli büyük bir şekilde.

Granger şaşkınlıkla bana döndü.

"Bunu bilmiyordum." dedi sessizce ve dalgınca.

"Üzerinden uzun bir süre geçti dediğim gibi." dedi Alucard.

Bunlara rağmen büyü yapmama riskini alıyor olmam aptallıktı farkındayım fakat bana ait bu denli yüksek bir güç varken içimde kullanmak istemiyordum.Belki de gücüm bedenime fazlaydı.Belki de her büyü yaptığımda çevreme zarar verecektim.

Bir kişinin daha canını yakmaya hazır değildim.

Bölüm hakkındaki fikirlerinizi yorum olarak bırakır ve oylamayı unutmazsanız beni mutlu edersiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

357K 23.5K 26
Aรงelya hiรง hatฤฑrlamasa da henรผz 5 yaลŸฤฑndayken ailesinin dรผลŸmanlarฤฑ tarafฤฑndan kaรงฤฑrฤฑlmฤฑลŸ ve gรถzlerini bir yetimhanenin revirinde aรงmฤฑลŸtฤฑ. Ailesi sen...
57.4K 1K 10
04052024
220K 9.6K 39
Twitch yayฤฑncฤฑsฤฑ Meriรง DaฤŸdelen'in valorant oynadฤฑฤŸฤฑ 5'li den birinin ฤฐnternetinin gitmesi รผzerine 5. KiลŸinin kim olacaฤŸฤฑnฤฑ oyun belirler. EฤŸlencesin...
6.4M 279K 61
Her ลŸey abimin dรผฤŸรผnรผnde beฤŸendiฤŸim รงocuk yerine abimin arkadaลŸฤฑnฤฑn numarasฤฑnฤฑ almakla baลŸladฤฑ. Liya; ANALAR NELER DOฤžURUYOR Liya; KAYNANAM ABARTMIลž...