MARAL VE CESUR | Yarı Texting

By Asli_Han1453

4.1M 308K 111K

Cesur: Seni fena hâlde merak etmeye başladım. Cesur: Adını söylesene. Maral: Adımı ne yapacaksın? Maral: Bir... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
Özel Bölüm
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8.
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1 | Alisa ve Cihangir
7.2
F İ N A L
Özel Bölüm

2.8

61.4K 4K 1.7K
By Asli_Han1453

Merhaba,

Nasılsınız bakalım bebekler?

Yorumlarınızla motive olmaya ihtiyacım var. Yazarınız duraklama devrine girdi. 🥺

Uzun bir bölüm oldu. Keyifli okumalar diliyorum. 💜

Fotolar 🔥💜🐣

🐣

Islak saçları alnıma hafifçe sürtünürken dudaklarımdaki yoğun baskısını sona erdirdi. Sımsıkı kapattığım gözlerimi yavaşça araladığımda Cesur yeşilin en koyu tonuna bürünmüş olan irislerini gözlerime sapladı.

Nefesi sıcak bir esinti hâlinde yüzüme ve özellikle dudaklarıma dağılırken, yanağımla boynum arasında duran parmakları hareketlendi.

Avcunun içine sığdırdığı tenim yanıyordu. Boynuna doladığım kollarımı gevşettiğimde alnını itiraz eder gibi sertçe alnıma bastırdı.

Boğazımı düğümleyen yutkunuşumun ardından sesimi bulabildiğimde, "Hasta olacaksın," dedim ıslak kıyafetlerini kast ederek. Yüzünü yıkarken elbette üst bedeni ıslanmıştı. Kış ayındaydık ve hastalanma ihtimali oldukça yüksekti.

Göz bebeklerindeki parıltı genişledi ve oyunbaz bakışlarıyla yüzümü talan etti. "Kalbim oldu galiba," dedi kalbimi titreten erkeksi ses tonuyla.

Dudaklarım engel olamadığım bir biçimde iki yana doğru kıvrıldığında, Cesur'un da gülümsemesi belirginleşti. Kalın dudaklarındaki aydınlık gülümseme içimi ferahlatıyordu.

Gözlerimi yüzünden çekerek ıslak formasının yapıştığı göğsüne indirdim. "Bizi bekliyorlar." dedim belli belirsiz bir mırıltıyla. Yanaklarım sımsıcak bir baskıyla alevlenmiş yanıyordu.

Cesur beni öpmüştü. Hem de hiç masum olmayacak bir biçimde. İlk öpücüğümü almıştı, ilk öpücüğünü vermişti. Bu çok kıymetliydi. Aramızdaki bütün duvarlar, uzaklık bir anda tamamen yok olmuştu.

"Bence beklemiyorlardır, bebeğim," dediğinde biraz merak biraz da şaşkınlık içinde gözlerimi yüzüne tuttum.

"Neden?"

"Yani bu kadar gecikmeden sonra bekleyeceklerini zannetmiyorum. Anlamışlardır işimiz olduğunu," sonlara doğru sırıtışı pisleşmişti.

Kaşlarım hızla çatılırken omuzlarına tutunan ellerim yumruk hâlini aldı. "Kafanı kıracağım, az kaldı!" dedim agresifçe.

Suratındaki imalı ifade silinip yerini masumiyet maskesi alırken, kaşlarını kaldırmıştı. "Ne yaptım ki?"

Tatlı diliyle iş güzarlık yaparak kendini hemen affettiriyordu.

Yumuşayan ifademi toparlayarak, "Beni sinir ediyorsun!" diye söylendim. "Edepsiz konuşmaların yüzünden bir gün gerçekten döveceğim seni." diyerek sahici bir tehdit savurdum.

Parmakları yanağıma gömülürken dudaklarım baskısı yüzünden öne doğru büzüştü. Elini itelemeye çalışsamda başaramadım. Sinir bozucu sırıtışıyla, "Sinirliyken dehşet tatlı bir şey oluyorsun, bebeğim." deyip yanaklarımı acıtmadan sıktı.

Yanağımdaki ellerini iteledim. "Sende dayak yemek için dehşet çabalıyorsun, insan irisi!"

"Hayda," dedi gülerek. "İlk tanıştığımızdaki sıfatıma döndük iyi mi?"

"Hak ettin." ayaklarımı salladım hafifçe. "Yere indir beni."

Sırtım duvardan ayrılırken, Cesur'un adımları duştan çıkarak soyunma odasına yönlendi. Ben hâlâ tek koluyla sabitlemiş olduğu kucağındaydım ve o sanki ben yokmuşum gibi hareket ediyordu. "Cesur indirsene. Belin ağrıyacak şimdi. Maçın var, unuttun mu? Benim yüzümden çıkamazsan vicdan azabından ölürüm bak."

Elini başımın arkasına yerleştirip yüzümü boynuna bastırdı. Dudaklarım nemli tenine değdiğinde tüm kelimeleri yuttum. Şampuanın mentollü kokusu buram buram burnuma sızmaya başlamıştı.

"Ağzın yoruldu." dedi muzip bir sesle. "Hararet yaptın."

Beline çimdik atmayı düşünürken elim yanlışlıkla karın kaslarına kaymış ve tırnaklarım sert kaslarına sürtünmüştü.

"Bana halleniyor musun kız?"

"Oha!" diye cırladım. Omuzlarını yumruklarken, "Pislik!" diye bağırdım.

"Ne yapayım kızım, oramı buramı mıncıklıyorsun?"

"Cesur!" dedim sertçe.

Yanağımı dişleriyle kavradığında yüzünü ittirmeye çalıştım. Dişlerinin hafif baskısı ve dudaklarındaki ıslaklık yanağımı kaplamıştı. "Ya çek şu dişlerini!" diye bağırdım. Isırdığı yere ıslak ve sert bir öpücük bıraktığında ani baskısından dolayı başım sarsıldı. "Oh bal." dedi sırıtarak.

Soyunma odasında ortada bulunan oturağa oturduğunda beni de dizine oturtmuştu. Hızlıca kucağından kalkmaya yeltendim ancak belimi mengene misali saran kolu buna engel oldu. "Cesur bırakacak mısın artık?"

Büyük avcunu başımın üzerine yerleştirip saçlarımı karıştırdı. "Bırakamıyorum ki," deyip göz kırptı.

Dudaklarım bana ihanet ederek kıvrılmaya kalkışınca bıkkınca nefesimi üfledim. "Elif'ten şikâyetçi olacağız daha. Giyin de gidelim."

Suratında sıkıntılı bir ifade oluştu. Saçlarımda duran elini yavaşça yüzüne yerleştirip kısa sakallarını sıvazladı. "Bebeğim o da senden şikâyetçi olur,"

"Olsun," dedim omuz silkerek. "Hak ettiği dayağı yedi."

"Olmaz," dedi kaşlarını çatarak.

"Cesur saçmalama istersen. Kız resmen seni taciz etti. Haberin olmasaydı istediği gerçekleşecekti."

"Güzelim karakola gitsek, kamera kayıtlarına bakılacak. Şahitlerimiz de var ama senin de başın yanacak. Bu bariz belli." deyip gözlerini kapattı.

"Bir şey olmaz, Cesur. Biz şimdi bir şey yapmazsak o kız yaptığının doğru olduğunu sanacak."

"Amcam polis onu arayacağım birazdan. Durumu anlatırım. Umarım işimize yarar bir şeyler söyler."

"Umarım..." deyip iç çektim. "Hadi üzerini değiştir."

"Senin de kazağın ıslanmış," deyip üzerimi süzdüğünde gözlerimi gövdeme düşürdüm. Yakın temasta olduğumuzdan kazağım epey nemliydi. "Yedek kıyafetlerimden bir şeyler ayarlayalım sana da." dediğinde dizinden kalktım. Dolabından iki kazak bir de kot çıkardı. Kazaklardan birini bana uzattı. "Biraz bol ve uzun ama,"

"Olsun," dedim omuzlarımı silkerek.

"Sen burada giyin istersen. Ben duşta giyinirim."

Cesur'un odadan gidişiyle hızla üzerimdeki kazağı çıkardım ve tıpkı onun gözlerinin renginde olan yumuşak kazağı giydiğimde kokusu beni esir almıştı. Parfümü üzerine sindiğinden mis gibi Cesur kokuyordu.

"Maral giyindin mi?" Duştan gelen sesiyle, "Evet gelebilirsin." dedim.

Elinde ıslak formasıyla yanıma geldiğinde gözleriyle bedenimi süzdü. Kazak dizlerimin bir karış yukarısına ulaşmıştı. Kolları da balon kollu kazaklar gibi olmuştu.

"Küçük herkül," deyip burnumu sıktı.

Elini tutup ittim. "Bana diyene bak ya, sürekli bir yerimi mıncıklıyorsun!"

Gözleri kısıldı ve tehditkâr bir ifadeyle üzerime doğru bir adım attı. Gölgesi bedenime düşerken bir anda bana doğru eğildi ve belimin arkasına doladığı koluyla beni sertçe kendine çekti. Gövdesine yapıştığımda gözlerim ardına kadar açılmış, dudaklarım o şeklini almıştı.

"Çok tatlısın ne yapayım!" dedi baskın sesiyle. Yüzündeki etkileyici gülümsemeyle bakışları dudaklarıma düştü. "Minicik bir şeysin ama kalbimde kapladığın alan öyle geniş ki... Beni temas bağımlısı yaptın, kızım. Seni severken kendime hâkim olamıyorum."

Kirpiklerimi hızlı hızlı kırptım. Yanaklarım içe doğru kıvrılırken titrekçe soludum. "Cesur..."

Sert yutkunuşunun sesini işittim. "Ulan ismimi söyleyişine bile deli oluyorum. Nasıl sevmeyeyim ben seni." deyip parmaklarının sırtıyla cayır cayır yanan yanağımı okşadı. "Şuna bak, yanakların pespembe oldu. Sen böyle utanıp sinirlenince yanakların elma şekeri gibi oluyor ya, yiyesim geliyor küçük suratını."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bu kadar açıksözlü olman beni öldürecek!" dedim hoşnutsuzca mırıldanarak.

Sırıttı. "Haşince öpebilir miyim şimdi seni?"

Kaşlarımı kaldırdım. "Az önce izin almadan öpmüştün,"

Alt dudağını yavaşça diliyle ıslattı. "İzne gerek yok, yanaklarımı yiyebilirsin diyorsun yani."

Gözlerimi irileştirdim. "Lafı nasıl da işine geldiği gibi anlıyorsun."

Serseri diye adlandırabileceğim bir ifadeyle, "Biz de böyle bebeğim. İşine gelirse. Sevgilim olduğun an yanakların otomatik olarak bana tapulanıyor. Mıncırmak, öpmek, ısırmak hepsi dâhil." deyip göz kırptı.

Seslice güldüm. "Şapşalsın ya."

🐣

Basketbol salonundan çıkıp karakola gelmiştik. Cesur'un amcası Elif'in ailesine haber vermişti. Ailesine durumu anlattığımızda annesi Elif'i güzelce fırçalamış ve ikimizden kızı adına özür dilemişti.

Elif altı saatliğine nezarete alınacaktı. Yaptırımı buydu. Sebebi ise benim onu dövmemdi. Elif benden şikâyetçi olmak istese de annesi buna karşı çıkmıştı.

Karakolda işimiz bittiğinde Cesur'un abisi bizi almaya geldi. Arabaya bindiğimizde kendimi gergin hissediyordum. "Selam gençler," diyen Cihangir abi arabayı çalıştırdı.

"Selam," dedim dikiz aynasından bana bakan adama hafifçe tebessüm ederek.

"Sonunda tanıştık, Maral. Ben Cihangir."

"Memnun oldum Cihangir abi."

"Ben de." deyip samimiyetle gülümsedi. Bakışları yoldan kısaca ayrılırken, "Son durum ne? Kıza bir yaptırım uygulandı mı?" dedi Cesur'a bakarak.

"6 saat nezarette tutulacak,"

Cihangir abi yüzünü buruşturdu. "Bir gün kalsaydı da aklı başına gelseydi."

"Maral biraz hırpaladı abi. Kamera kayıtları falan var. Olay büyümesin diye bir şey diyemedik."

"Helal kız," dedi Cihangir abi. "Normalde şiddet asla kabul edeceğim bir şey değil ama taciz, tecavüz gibi konularda hak edene hak ettiği muamele."

Gülümseyip ensemi kaşıdım. Cesur sırıtarak omzunun üzerinden bana bakıyordu.

Araba apartmanın önünde durunca Cihangir abiye iyi akşamlar deyip eve bıraktığı için teşekkür ettim.

Cesur'da benimle birlikte arabadan indiğinde kısaca mahallede göz gezdirdim. Radar teyzeler ya da anmem etrafta olabilirdi.

Cesur, "Yarın maça kiminle geleceksin?" diye sordu. "İstersen abim seni alabilir."

"Babam bırakır, abine zahmet vermeyelim."

Omzumdaki saçlarıma dokunurken, "Zahmet olmaz yavrum, aynı yere geleceksiniz sonuçta." dedi.

"Sen de eve gidince iyice dinlen olur mu? Yarın çok yorulacaksın, dinç olman lâzım."

"Uyumadan benimle motivasyon konuşması yapmalısın bence,"

Güldüm. "Yaparız,"

Cihangir abi kornaya basınca Cesur omzunun gerisinden arabaya baktı.

"Abini çok bekletme," dedim ellerimi montun cebine sokarak.

Yüzünü yeniden bana çevirdi. "Hiç ayrılmak istemiyorum senden. Evlensek mi, ne yapsak?"

Gözlerim kocaman açıldı. "Cesur..." dedim şaşkınca.

Sırıtarak bana sarıldı. Kafam kalbinin üzerine yaslandığında başımın arkasındaki eliyle saçlarımı sevdi. "Korktun mu sen?" dedi göğsü gülüşünün etkisiyle sarsılırken. "Bu yolun sonu evlilikten geçer yalnız, civciv."

"Daha küçüğüz Cesur. Ne evliliği Allah aşkına?"

"Şaka yapıyorum, sakin ol." deyip yüzüme eğildi. "Ama üniversite biter bitmez, şaka gerçek olur."

Dudaklarımı ısırdım. "Belki o zaman düşünebiliriz."

Çarpık gülümsemesi yüzünü esir aldı. "Ha şöyle." deyip baş parmağıyla yanağımı okşadı. "Of var ya, evli olsak seni nasıl haşin severim."

"Cesur, kapat artık şu konuyu!"

"Yanaklarını son kez kızartıp hüpleteyim, konuyu kapatacağım." der demez yanaklarımı kocaman kocaman öptü.

🐣

Bizim de senin yanaklarını hüpletesimiz var, biz napalım 😈🔥

Cesur'u yazarken ölüp bitiyorum ya 🥺💜

Böyle güzel (🤤) ve haşin (😼) seven var mıdır ya??

Gelecek bölümde maçımız var 💪🏻🥂

Elif'in cezası az oldu ama hiç olmamasından iyidir diye düşünüyorum. Maral'ın başını yakmadan en fazla bu kadarı oluyordu...

Şimdilik hoşça kalın ❣

Mavi kalp ve civciv 💙🐣

Çokça Seviliyorsunuz...

Continue Reading

You'll Also Like

3.2K 421 10
"Onun bakışları denizlerde yangın çıkarırdı." Başlangıç tarihi; 9 Nisan 2024
406K 31.9K 46
Siz: canım sıkıldı Siz: o yüzdende sana yazdım Miraç: ne? Miraç: kimsin sen? Siz: anoniminim . Derste canınız sıkıldığı için okulun popüler ç...
4.4M 262K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...
1.6K 115 5
Ada ve okyanus ikiz kardeştir. Biri Annesinde diğeri babasında kalır. biri zenginken diğeri fakirdir. okyanus okuduğu kolejde ezilen bir genç kızdı...