MARAL VE CESUR | Yarı Texting

By Asli_Han1453

4M 307K 111K

Cesur: Seni fena hâlde merak etmeye başladım. Cesur: Adını söylesene. Maral: Adımı ne yapacaksın? Maral: Bir... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
Özel Bölüm
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8.
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1 | Alisa ve Cihangir
7.2
F İ N A L
Özel Bölüm

2.7

56.3K 4.1K 2.5K
By Asli_Han1453

Merhaba,

Fena bir bölüm daha 😈👌🏻

Bir sürü yeni okur gördüm yorumlarda. Bundan sonra herkesi görmek isterim 🙇🏻‍♀️💜

Keyifli okumalar diliyorum. Uzun bir bölüm oldu. Yorumlar da bölüme yakışır sayıda olur inşallah.

Oylamayı unutmayın.

Fotolar bölümden de fena 😌⤵️

🐣

Cesur üzerine düşen gölge ve yüzüne değen nefesle aniden gözlerini açtığında Elif'i görmüş ve hızla dudaklarına değmek üzere olan teması yanağını çevirerek engellemişti.

Elif'in dudakları belli belirsiz yanağına temas ederken öfkeyle yanan bakışlarıyla hızla Elif'i kollarından tutup kendinden uzaklaştırdı.

"Ne yapıyorsun lan sen?"

Bugüne kadar hiçbir kadına sesini yükseltmeyen Cesur, ilk kez kendini bu denli kaybediyordu. Bu düpedüz tacizdi.

Maral uzaktan izlediğinden Elif'in Cesur'u dudaklarından öptüğünü zannetmişti. Cesur'un arkası dönük olduğundan öpücüğün yanağına denk geldiğini görmemiş ve öfkeden deliye dönmüştü.

Kalbine batan keskin ağrıyla ve göz çeperini saran yaşlarla gözlerinin yandığını hissediyordu. Cesur'un ona hiç öpüşmediğini söylediği an gözlerinin önünden film şeridi gibi geçti. Cesur'un ilkini izinsizce almıştı, Elif. Elleri yumruk hâlini alırken, dişlerini birbirine bastırdı.

Elif, Cesur'un sert sesi ve tutumuyla korkuyla yutkundu. "Ben," dedi zar zor çıkan sesiyle. Böyle bir tepki beklememişti. Hangi erkek dudaklarına değen dudaklara karşılık vermezdi ki... Cesur kendisine karşılık verir zannetmişti.

Maral için kazdığı kuyuya kendisi düşmüştü. Hilal ve Maral'ın kantindeki konuşmalarına kulak misafiri olmuş ve dersten erken çıkarak basketbol salonuna gelmişti. Amacı Cesur'un yorgun anından faydalanarak onunla yakınlaşmak ve Maral'ı Cesur'dan uzaklaştırmaktı.

Maral hızla Cesur ve Elif'in bulunduğu yere ilerlerken Murathan ve Yiğit'te bir terslik olduğunu anlayıp oturdukları yerden kalkarak arkadaşlarının yanına geldiler.

Murathan, "Cesur, bir sorun mu var kardeşim?" diye sordu. Elif'ten hiç hazzetmiyordu. Ne hikmetse kız liseden beri Cesur'un yakasından düşmüyordu. Cesur'un Maral'la ilişkisi başladığında arkadaşı yapışkan kızdan kurtulur zannetmişti ama şimdi hiç de öyle olmadığını görüyordu.

Burun kanatları öfkeyle genişleyip sönen Cesur hiddetli soluklarının arasından arkadaşını yanıtladı.

"Beni öpmeye kalkıştı! İznim olmadan!" Cesur tek kelime edemeyen Elif'e burnundan soluyarak, "Yaptığın taciz farkında mısın?" dedi. "Sana benim bir ilişkim var benden uzak dur demiştim."

Elif düştüğü duruma rağmen omuzlarını dikleştirdi. "Cesur ben seni seviyorum." dedi rahat bir tavırla. "Bu da sana sevgimin kanıtı olsun. Sevmesem öpmek ister miydim?"

Cesur, "Sevgi bu değil Elif!" dedi sertçe. "Benim bir sevgilim var. Bu yaptığın çok iğrenç bir davranış. Ya haberim olmasaydı! O zaman ne olacaktı?"

Elif ağzının içinden mırıldandı. "Maral'dan ayrılırdın.

Murathan duyduklarıyla, "Yuh Elif." diyerek tepkisini ortaya koyarken, Yiğit yüzünü buruşturdu. "Bu kadar düşme be," dedi.

Maral yanlarına ulaştığı gibi Cesur'un çıplak kolunu tutarak "Bırak!" dedi buz gibi bir sesle.

Cesur, Maral'ın sesini duyar duymaz çatık kaşlarıyla yanındaki küçük bedene baktı. Ardından öfkeden yanan gözleri Elif'i buldu. Maral'ın geleceğini bilerek oyun oynadığını o an anladı ve sinir uçları sivrildi. Elif düşündüğünden katbekat kurnazdı.

"Cesur!" Maral dişlerinin arasından tıslamaya benzer bir ses çıkardığında, Cesur Elif'in kollarında duran ellerini indirdi.

Maral öfkesinin bedenine yaydığı adrenalinle Elif'in yüzüne okkalı bir tokat attı.

Elif'in yüzü sol tarafına doğru düşerken Maral boğazını acıtarak bağırdı. "Ahlaksız!"

Salondaki herkes film izler gibi pür dikkat onları izliyordu.

Elif aldığı darbenin etkisiyle yanan yanağının üzerine elini kapattı. Ardı ardına yutkundu. Herkesin ortasında Maral'ın ona tokat atması gururunu incitmişti. Gözlerini kısarak yanağındaki elini havalandırdı.

Maral'a vuracağı an Cesur hızla Elif'in havadaki elini tuttu. "Deneme bile!" dedi sertçe. Hem suçlu hem güçlüydü.

Elif ağlamaklı bir sesle, "O bana vurdu ama!" dedi. Suçunu örtpas etmek istiyordu. Neredeyse yere oturup tepinecekti.

Maral öfkesinden kudururken alayla güldü. "Hah! Delireceğim Allah'ım." deyip sinirinden sıktığı dudaklarını yavaşça yaladı. "Sevgilimi taciz ediyorsun! Üstüne bir de zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorsun! Nesin sen? Şizofren falan mı?"

"Sensin şizofren!"

Maral kendisine nefretle bakan Elif'in saçlarına asıldı. "Seni öldürürüm kızım!" diye bağırıp var gücüyle asıldığı saçları çekti. Elif acıyla inlerken gözleri dolmuştu. "Seni mahvederim, beyinsiz!"

Elif elleriyle çırpınıp Maral'dan kurtulmaya çalışsada bu hamlesi boşa çıkıyordu, zira Maral tüm gücünü kullanıyordu.

Bir eliyle omzuna bastırırken, ayağıyla Elif'in diz kapağının arkasına sert bir tekme atarak önünde diz çökmesini sağladı. Boylarının eşitlenmesi için yapmıştı bunu.

"Bırak saçlarımı!" Elif'in çığlığı salonu doldururken, Cesur kolunu sevgilisinin beline doladığında Maral onu sertçe ikaz etti.

"Sakın Cesur! Bu kızdan hıncımı çıkarmazsam çıldırırım!"

Cesur kararsızlıkla arkadaşlarına bakarken, Yiğit gözleriyle geri çekilmesini işaret etti. "Yenge haklı abi, bırak sıçsın ağzına. Elif yeterince çizgiyi aştı."

Cesur kolunu çektiği an Maral, Elif'in saçlarındaki ellerini hırsla çekti ve kopan saç tutamlarını kızın suratına fırlattı. Kehribar irisleri gözlerinde ateş gibi yanarken, "Nasıl bu kadar gurursuz olabilirsin ya?" dedi dişlerinin arasından.

"Ben gurursuz değilim!" dedi Elif tıslayarak.

Maral ellerini Elif'in omuz başlarına sertçe bastırıp tırnaklarını derisine sapladı. "Yorgun hâlinden faydalanıp öptün Cesur'u! Birde bunu benim gözlerimin içine bakarak yaptın! Sen sevgilimi taciz ederken ben durup öylece izleyeceğim öyle mi? Hatta küçük beyninden geçenlere göre, sırf senin izinsizce öptüğün adamı terk edeceğim. Kızım sen gerizekalı mısın?"

Elif kıskançlığın verdiği hırsla, "Sen olmasaydın beni sevecekti!" diyerek kendini küçük düşürmeye devam etti.

Maral dişlerini gıcırdattı. Elif'e laf anlatamayacağını anlamıştı. "Bu kadarı fazla Elif. Senin yerine ben utanıyorum. Daha fazla küçük düşürme kendini!"

"Kapa çeneni! Sen kimsin de bana akıl veriyorsun aptal."

"Aptal sensin. Kafedeki tehditlerini unutmadım! Ben sindirebileceğin biri değilim. Ama sen inatla hâlâ benimle uğraşıyorsun. Yaptığın davranışın sonuçlarını düşünmedin değil mi?"

Elif alayla güldü. "Ne yapabilirsin ki? Küçük boyunla beni hırpalayabileceğini düşünüyorsun."

Maral ense kökündeki saçları çekerek kulağına eğildi. "Yaptığın tacizin cezasız kalacağını mı zannettin beyinsiz!?"

"Kanıtlayamazsın!"

Cesur hayretle bakakaldı. Bu nasıl bir aptallıktı böyle.

Yiğit alayla, "Kameralar var," deyince Elif'in yüzündeki ifade dondu. Ancak kendini çabuk toparladı.

Maral alayla gülümsedi. "Cesur ve ben, senden şikâyetçi olacağız. Bakalım o zaman da gururun ayaklarının altında olmaya devam edecek mi?"

"Sevgilinin ve arkadaşlarının arkasına saklanmaktan başka bir bok yapamazsın, cüce!"

Maral'ın sabrının tamamen taştığı nokta Elif'in son sözleri olurken hiç düşünmeden Elif'in suratının ortasına yumruğunu indirdi. Elif aldığı sert darbenin etkisiyle yere düşerken, Maral onun karnının üzerine oturup hırpalamaya devam etti. "Seni gebertirim pislik! Boyumla ilgili tek kelime daha edersen gözlerini çıkarırım yerinden!"

"Çıkarsana hadi!" deyip Maral'ın yüzüne attığı tırnak darbesiyle, genç kızın elmacık kemiğinin altı açılmıştı.

Cesur atik bir hareketle Maral'ı belinden tuttuğu gibi Elif'in üzerinden kaldırdı. Olayın seyri değişmeye başlamıştı. Maral'ın canının yanmasını istemiyordu.

Bedeni aniden havalanan Maral öfkeyle ayaklarını salladı. "Cesur, indir beni!"

Cesur indirmek bir yana, Maral'ın ince belini daha sıkı sardı. Murathan ve Yiğit'e hitaben, "Siz şunun bir yere gitmesine izin vermeyin. Ben Maral'ı sakinleştirip geleceğim," deyip soyunma odasına doğru ilerlemeye başladı.

Maral belini saran güçlü kolların arasında debelenmeye devam ediyordu. "Cesur bırak beni! Biraz daha dövmem lâzım o şeytanı!"

Cesur burnundan güler gibi nefesini verdi. "Olmaz bebeğim. Yüzünü yaraladı. Daha fazla zarar verecekti sana, olay büyümesin!"

Soyunma odasına girdiklerinde kapıyı kilitleyerek Maral'ı yere indirdi. Maral zemine basar basmaz yüzünü arkasındaki Cesur'a çevirdi. "Ne demek büyümesin! Seni öptü. İlk öpücüğünü o beyinsiz izinsizce aldı! Büyüsün olay! Onun o pis dudaklarını yerinden sökeceğim!" deyip kapıya doğru koşunca, Cesur küçük herkülünü belinden yakalayarak kollarının arasına hapsetti.

Maral'ın söyledikleri hoşuna gitmişti. Kıvrılan dudaklarını Maral'ın dalin kokan, bal köpüğü rengindeki yumuşak saçlarına bastırdı. Minik sevgilisinin kokusunu solurken sakinleştiğini hissediyordu. "Öpmedi, yavrum." dedi dudaklarını ipeksi tutamlardan ayırmadan.

Maral irkildi. "Öpmedi mi? Ama ben gördüm."

"Yaklaştığını fark edince hemen yüzümü çevirdim. Yanağıma denk geldi anlayacağın."

Maral kaskatı duran bedeninin gevşediğini hissederken rahat bir nefes aldı. Sonra yeniden kaşları çatıldı. "Yanağını yıkayalım," dedi keskin bir sesle. Ellerini belini çevreleyen kolun üzerine koyarak, "Hadi Cesur!" diye diretti.

Cesur iç çekerek, Maral'la birlikte duş aldıkları bölüme ilerledi. Maral'ı yere indirip musluğu açtığında Maral, duvar kenarındaki rafta duran şampuandan eline sıktı. "Kapat gözlerini sen. Onun nefesi değmiştir yüzüne. Yüzünün her yerini yıkayalım."

Cesur sırıtarak Maral'a doğru eğildi. "Şu işimiz bitsin, senin şu somurtunca tombikleşen yanaklarını ısırarak öpeceğim."

Maral'ın da duyduklarından sonra nihayet çatık duran kaşları düz hâle döndü. "Cesur!"

"Bebeğim..." deyip Maral'ın yanaklarını sıkıştırdı.

"Hadi kapat gözlerini."

Cesur gözlerini kapatınca avucundaki şampuanı güzelce yüzüne yedirdi. Sakallarının arasını, yanaklarını, çenesini suratındaki her kıvrımı köpükle kapladı. "Dudaklarına da süreceğim, sırıtma!"

Cesur daha geniş sırıtınca elinin sırtıyla dudaklarının üzerine hafifçe vurdu. "Cesur!"

Cesur uslu bir çocuk olup dudaklarını kapattığında Maral nefesini toparlayarak dudaklarına da köpükten bir miktar sürdü. Duş başlığını eline alarak suyu açtığında gözden kaçırdığı bir şey vardı. Cesur onu kollarıyla kıskacına almıştı. Cesur'un yüzü köpükten arındıkça aralarındaki mesafe kayboluyordu.

Cesur ıslak kirpiklerini geriye kıvırdığında Maral sertçe yutkundu. Forması ıslanarak üzerine yapışmış ve gövdesini saran tüm kaslar belirginleşmişti. Siyah saçları da yüzünü yıkarken ıslanarak dağılmış ve asi tutamlar alnına doğru sarkaç misali düşmüştü.

Yeşillerinde dolanan gölgeler bakışlarını koyu bir renge bürüyordu. Kemikli suratındaki su damlacıkları yavaşça boynuna doğru süzülürken, Maral titrekçe soludu.

Cesur, kendisine hayranlıkla bakan kehribar irislere bakarken kalbine söz geçiremiyordu. Maral'ın başının yanında yaslı duran ellerinden birini yavaşça sevgilisinin yüzüne yaklaştırdı. Maral'ın yanağını avcunun içine yerleştirirken, kalp atışlarının sesi bulundukları dar alanı kaplamıştı. Dört parmağı Maral'ın ince boynunu sararken, baş parmağıyla pamuk şeker misali kızarmış olan, yumuşak ve narin yanağı okşadı.

Cesur dudaklarındaki ıslaklığı diliyle giderdikten sonra, "Bence ilk öpücüğümü sen almalısın," dedi erkeksi bir ses tonuyla.

Maral ensesinden sırtına doğru inen ılık esintiyle ürperdi. Boğazına tırmanan soluk çaresizce dudaklarından sıyrıldı. Yanakları pespembe olmuştu.

"Cesur..." dedi gözlerini usulca kırparken. Olumsuz bir tepki veremiyordu. Cesur ona böylesine güzel bakarken ona karşı koyamıyordu.

Cesur eğilerek alınlarını birleştirdi. "Seni öpebilir miyim güzelim?"

Maral kabullenmişlikle gözlerini kapattı. Duş başlığı usulca yere düşerken ellerini Cesur'un göğsüne koydu.

"Civciv," dedi boğuk sesiyle. "Cevabını sesli bir şekilde söylemediğin müddetçe bekleyeceğim."

Maral gözlerini sımsıkı kapattı. Usulca göz kapaklarını geriye itelediğinde göz bebeklerini saran çember genişlemişti. Göğsü minik iç çekişiyle kabarıp sönerken kısık sesiyle konuştu.

"Öpebilirsin."

Cesur başını biraz daha eğerek Maral'ın küçük yüzüne yaklaştı. Küçük ancak dolgun görünen pembe dudakları dudaklarıyla kavradı.

Dudakları usulca birbirini tamamlarken, Cesur Maral'ın ayaklarını yerden keserek tek koluyla onu gövdesine doğru yasladı.

Maral çekingenliğini yavaşça üzerinden atarken, Cesur'un geniş göğsünde duran ellerini ensesine doğru çıkarttı.

Ateş gibi yanan dudakları hareketsizce dururken, her ikisi de tecrübesizce ilk öpücüklerini birbirlerinde tecrübe ettiler.

İlk öpücükleri zihinlerinin en kuytu köşesine yerleşmiş ve onlar için daima hatırlayacakları güzel bir anı hâlini almıştı.

İlkler asla unutulmaz, o yüzden bu kadar değerlidir.

🐣

Dırırırım 💅🏻💃🏻

İlk öpücüğü Elif'e kaptıracağımı mı sandınız? 🥂

Elif'i yazarken cinnet geçirecektim 🤐 Çevremdeki tüm pişkin ve zekası geri insanları düşünerek yazdım ve Maral'a dövdürdüm 😈👌🏻

Maral ve Cesur'u yazmaya doyamıyorum 🐣

Bölüm hakkında düşünceleriniz neler?

Elif'i şikâyet etseler tacizden ceza alır mı? Bu konuda bilgisi olan varsa yazsın, ben bilmiyorum çünkü.

Seviliyorsunuz.

Mavi kalp ve civciv 💙🐣

Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 167K 60
Ulaş: Hani sen bana ilk mesajında demiştin ya Ulaş: Dizi, film ve kitaplarda herkesin sevdiği yan karakterler gibisin diye Ulaş: O zamanlar bu benim...
ANKA By ㅤ

Short Story

120K 9.2K 15
❝Fakat anladım ki ben aslında seninle değil, kendimle bir savaş içindeymişim. Çünkü sevgilim, ben sana zaten seni ilk gördüğüm gün yenilmişim.❞
11.9K 737 33
Yasak Elma'nın 85.bölüm sonrası için kurguladığım, yeni olaylar örgüsünü konu alan bir hikâyedir
441K 17.7K 41
"sare sence sigarayı bıraktıran mı yoksa ona bakarak dumanı üflediğin kişi mi daha çok sevgiyi hak eder?" kollarımı göğsümde birleştirdim. "ardıç abi...