Tehlike Çetesi 3

By cilginkanarya1907

131K 7.2K 5K

Tehlike Çetesi serisinin 3. kitabıdır. More

TÇ3- 1
TÇ3- 2
Tç3- 3
TÇ3-4
TÇ3-5
TÇ3-6
TÇ3-7
TÇ3- 8
TÇ3- 9
TÇ3- 10
Duyuru!
TÇ3-11
TÇ3- 12
TÇ3- 13
TÇ3-14
TÇ3- 15
TÇ3- 16
TÇ3-17
TÇ3-18
TÇ3-19
TÇ3-20
Tç3- 21
TÇ3- 22
TÇ3-23
TÇ3-24
TÇ3- 25
TÇ3-26
TÇ3- 27
TÇ3-28
TÇ3- 29
TÇ3- 30
TÇ3-31
Bölüm Duyurusu
TÇ3- 32
TÇ3-33
TÇ3-34
TÇ3-35
Bölüm Açıklaması
Bölüm Tarihi
! Bölüm!
TÇ3-36
TÇ3-37
TÇ3-38
İZMİR
TÇ3-39
TÇ3- 40
TÇ3-41
TÇ3- 42
Kitap Gidişat Duyurusu
TÇ3-43
TÇ3- 44
Sorularınızı Bekliyorum
Soru-Cevap
TÇ3- 45
TÇ3- 47
TÇ3- 48
TÇ3- 49
TÇ3-50
TÇ3- 51
TÇ3-52
TÇ3- 53
FİNAL
YARDIM
Kapak Seçimi
Yeni Kitap

TÇ3-46

979 106 70
By cilginkanarya1907

Şarkı Önerisi: 
V feat. Peakboy- Snow Flower 

Zümra'nın Ağzından:

Mısra'nın anlattıklarını şok içinde dinlemiştim. Yalın böyle bir şey yapabileceğini hiç belli etmemişti ki. Hep sakin biri olarak gözüküyordu.

"Peki öptükten sonra odaya geçince n'oldu? Bir şey dedi mi?" Mısra elinde ki içeceğinin pipetiyle oynarken düşünceli görünüyordu.

"Hayır, 3 gün geçti bunun üzerinden ve hala Yalın bir şey demedi. Hiç olmamış gibi davranıyor. Soğuk değil sadece artık."

"Neden olmamış gibi davranıyor ki? Oldu sonuçta." dedim sinirlenirken.

"Gerçekten bilmiyorum. Odaya çıktığımda çorbasını verdim. Ve normal sohbet etti. Hiçbir şekilde bu konuyu açmıyor. O açmayınca bende açmıyorum. Belki de pişman olmuştur." dedi ve hayal kırıklığı ile gözlerime baktı. Mısra için tabii ki önemli bir olaydı. Çünkü ilk öpücüğüydü. Ve yanlış anlamadıysam Yalın'a karşı içinde bazı hisler vardı.

"Ulaş'la konuşmamı ister misin?''

"Hayır hayır, muhtemelen Ulaş'ın haberi yoktur. Söylememiş olabilir. O yüzden söyleme. Olmamış gibi davranmaya bizde devam edeceğiz. Bunları ben sana anlatmadım tamam mı? Sende duymadın.''

"Ama Mısra-"

"Senden rica ediyorum." Omuzlarımı düşürüp kafa salladım.

"Peki, sen öyle istiyorsan öyle olsun." dedim.

Ulaş'ın Ağzından:

"Ben odaya gelince konuşmasını beklemiştim. Ama hiçbir şey konuşmadı. Sadece çorbasına baktı öylece. Belli ki pişman oldu. Ve bana sinirlendi. Ama hasta olduğum için bir şey demek istemedi. Bende havadan sudan açtım sohbeti."

"Acaba senin açmanı mı bekledi?"

"Ulaş ben bir adım atmışım zaten. Konuşmayı onun başlatması gerekirdi. Birde dedim ki çorbayı al gel. Bu odaya gelince konuşalım demek. Daha ne dememi bekliyor ki?"

"Yalın sen kızı bir anda öpmüşsün. Kız da şaşırmıştır doğal olarak. N'olurdu yani sen açsaydın konuyu?"

"Bende şaşırdım yaptığım şeye. Hem ya pişman olduysa?"

"Sen pişman mısın?"

"Hayır, asla. Pişman olacak olsaydım öyle bir şey yapmazdım."

"Hala hiçbir şey olmamış gibi mi davranıyor peki?"

"Evet, aramız iyi ama eski günlerde ki gibi."

"Bu meseleyi hiçbir şey olmamış gibi kapatmanız normal mi?"

Zümra'nın Ağzından:

"Değil, ama beni öpen oydu. Konuyu açması gereken kişi de o."

"Acaba ilk adımı ben attım, konuyu da Mısra açsın diye mi düşünüyor ki?"

"Off bilmiyorum, düşünmek istemiyorum artık yeter. 3 gündür adam gibi uyuyamıyorum zaten."

"O zaman kalkalım da dinlen biraz. Bir duş muş al kendine gel. Bize mi gidelim yoksa Esim teyzemlere mi?"

"Eşyalarım halamlarda. Onlara gidelim, dediğin gibi bir duş alırım. Sonra da yatar uyurum. Ulaş, Yalın'ın yanında galiba?"

"Evet, bende seninle gelirim işte. Yalın'a bakarım bir, sonra da Ulaş'la çıkarız."

"Hesabı ödeyelim hadi." dedi ve montunu üzerine geçirerek ayağa kalktı.

Eslem' in Ağzından:

"Söylüyor musun söylemiyor musun?" Serdar nefes nefese kalırken kanlı dişleriyle gülümsedi ve yorgun gözlerini bana çevirdi.

"Konuşacak olsaydım çoktan konuşurdum. Beni tanımıyormuşsun gibi konuşma Kanarya-" Yakasından tutup kendime çekerken cümlesi yarıda kesildi.

"Bana Kanarya deme sakın! Ben Kanarya falan değilim. Ayrıca seni tanımıyorum. Eski sen olduğunu mu düşünüyorsun? Karşımda eski senden eser yok." deyip resmen iterken yakasını bıraktım.

"Eski ben olsaydım, o adamı bırakıp bana geri döner miydin?" Yüzümde bir sırıtma olurken

"Hala 18 yaşında olsaydım ve sen benim sevgilim olsaydın bile, Meriç'i tanıdıktan sonra seni bırakıp ona giderdim Serdar. Meriç ve sen asla aynı kulvarda olamazsınız." Serdar bu dediğime öfkelenirken

"Öldür o zaman artık beni. Daha hala neden yaşatıyorsun söylesene!" Tırnaklarımda ki bakışlarımı Serdar'a çevirdim ve merakla gözlerine baktım.

"Sen hala seni sevdiğim için mi öldürmediğimi düşünüyordun?" Serdar hayal kırıklığına uğrar bir şekilde bakınca bir anda kahkaha atmaya başladım.

"Güldürme beni Serdar. Senden alacağım bilgiler var. Yoksa inan şu dakika kafana sıkardım."

"Sık o zaman. Benden bilgi falan alamayacaksın." Kolumda ki saat titrerken koluma baktım. Meriç'ten mesaj vardı.

Serdar' ın anlatmadıklarını biz bulduk. Gerek kalmadı Ejder ;)

Yazmıştı. Yüzümde bir sırıtma olurken belimde ki silahımı çıkarıp tetiği çektim ve Serdar'a doğrulttum. Serdar'ın gözlerinde ki korkuyu görmüştüm.

"Bu ölüm sana basit gelir gibi geliyor bana ama neyse." deyip bir anda ciddileştim.

"Yıllar boyunca senin yüzünden acı çektim. Cehennemde görüşürüz." deyip alnından vurdum. Kafası geriye doğru gidip ardından önüne düştü. Cesedine bakıp

"Alın temizleyin bunu." dedim ve silahımı belime koyarak odadan çıktım. Meriç bilgisayarların olduğu odadaydı. Kapıda ki adam ıslak bir bez uzattı ve elimi silmeye başladım. Ellerim kandan temizlenince bezi adama verdim ve odaya girdim.

"Kimle alakalıymış?" Meriç'in yüzünde hiç hoşuma gitmeyen bir sırıtma vardı.

"Sana Aslan' ın, Zenci'nin, Serdar'ın ve Bulut'un bağlantı içinde olduklarını söylesem ne derdin?" Öfkeyle kıkırdarken telefonumu çıkardım. Ve bir arama yaptım. Telefonu kulağıma götürüp Meriç'in gözlerinin içine baktım. Arama cevaplanırken

"Saat 22.00. Herkes gelecek." deyip kapattım. Meriç' in yüzünde ki sırıtma daha çok büyürken düşünceler içine daldım.

°°°

"Teyze geleceğim tabii ki. Hasta değilim ayrıca artık. Konu kapanmıştır."

"Tamam, hazırlanın o zaman. Hazır olan çıksın."

"Okay." dedi ve kapattı Yalın. Herkese bulunan bilgiden bahsetmiştik. Ve hazırlanmak için eve gelmiştik. Selvi yine çocukların başındaydı. Çocuklar yemeğe gidiyoruz diye biliyorlardı. Meriç hazır bir şekilde indi. Silahıyla ilgileniyordu. Ulaş'ta hazırdı. Bende hazırdım.

"Ulaş, orda sadece izleyin ve dinleyin. Bu gece daha önce görmedikleriniz de orada olacak. Yer altında tam olarak anılmaya başlayacaksınız."

"Merak etme anne babamla konuştuk."

"Tamam oğlum. Biz çıkalım o zaman. Birer kahve alırız. Sonrasında geçeriz." Ulaş ve Meriç kalkarken Selvi'ye çıktığımıza dair bir bakış attım. Ardından çıktık evden.

°°°

Arabadan inerken Ulaş ve Meriç'le restoranta doğru yürüdük. Herkes gelmişti. Biz hariç. Adamlarımız hemen yerlerini alırlarken kapılar açıldı ve herkesin olduğu salona girdik. Geldiğimizi görenler ayağa kalktı. Elimi oturmaları için hareket ettirince yerlerine oturdular geri. Ve geçip yerime oturdum. Meriç ve Ulaş'ta otururken nefesimi bıraktım. Tam karşımda Bulut oturuyordu. Gözlerinin içine bakarak

"Hepiniz hoşgeldiniz." dedim. Ardından ise garsona gelmesi için işaret yaptım.

"Kim ne içmek ister?" dedim keyifli keyifli. Ben siparişimi verip geriye yaslandım. Herkes keyfimin yerinde olduğunu görünce gevşemişti. Sandalyemi biraz kaydırarak bir kişilik daha yer açtım. Ve Oğuz gelip yanıma bir sandalye daha koydu. Bir sandalye daha koyulduğunu herkes farketmişti. Merakla bana baktılar.

"Hayırdır Ejder? Birini mi bekliyoruz?" dedi Metal. Kafamı olumlu anlamda salladım. Ve saatime bakıp

"Geldi bile." deyip kapalı kapıya baktım. Kapılar açılırken içeri babam girdi. Yüzümde ki sırıtma büyürken herkesin gerildiğini, gerilmekten daha çok korktuğunu gördüm. Benim ayağa kalkmamla herkes kalktı. Ve babam bastonuyla beraber bize doğru ilerledi. Boş bıraktığım sandalyeye oturmadan önce herkese kısaca baktı. Bakışları Bulut'ta kaldı kısa bir süre. Ve sonra bana döndü. Başımla selam verdikten sonra ise oturdu. Onun oturmasıyla herkes oturdu. Babam bastonunu yanına koyup şapkasını masanın üzerine koydu.

"Herkese iyi akşamlar." demesiyle masadakiler başlarını eğdi. Bu esnada siparişler de gelmişti. Babamın ve benim önüme viskileri koyduktan sonra diğer siparişleri verdiler garsonlar.

"Ejder, nasıl bir mesele var ki Eski Ejder bile burada?"

"Öncelikle Ejder'in eskisi yenisi olmaz. Ejder her halükarda Ejder'dir. İkinci olarakta biliyorsunuz ki Kanarya Tehlike Çetesi üyelerine silahlı bir baskın yapmıştı. Kurtulamadı bunun sonucunda tabii ki. Yaklaşık 34 gündür elimizdeydi."

"Kanarya eski sevgilin değil miydi Ejder?" Soruyu soran kişiye çevirdim bakışlarımı ve

"Evet öyleydi. Ama bu inanın ki hiç umrumda değil. Benim sevdiklerime kim zarar verirse versin yakarım." Bardağımı da alarak ayağa kalktım ve dolaşmaya başladım. Bir yandan da anlatmaya devam ediyordum.

"Bunu herkes biliyor. Kanarya'nın da bilmesi gerekiyordu. Bilgileri vermeyi reddetti her defasında." Bulut'a kaçamak bir bakış attım. Biraz rahatlamış gibi görünüyordu. Gözlerimi ona dikip

"Ama ben istediğim bilgiyi alırım." Bulut'un beti benzi atarken

"Kanarya'nın tek başına olmadığını zaten tahmin ediyordum. Ödleğin tekiydi çünkü. Ona destek veren güçlü biri lazımdı. Ya da kendini güçlü sanan." deyip bardağımı Bulut'un yüzüne geçirdim. Masadakiler şok olurken Bulut acıyla bağırdı. Elimi Bulut'un ensesine attım ve sıkmaya başladım.

"Siz hala benim kim olduğumu anlayamamışsınız belli." Öfkeyle hepsine bakarken bakışlarımı babama çevirdim. Gözlerini dahi kırpmadan bana bakıyordu. Konuşmak için dudaklarını araladı ve

"Ejder'in büyüklüğünü şuradan anlayın. İş söz konusu olduğunda babası hatta sizin deyişinizle eski Ejder olduğumu bırakıyor." deyip yanında ki adamına işaret verdi. Ve bir ses duyuldu.

"Saat 22.00. Herkes gelecek." Telefonda ki ses biterken

"Kızım olduğu için demiyorum ama korkmanız gereken kişi aslında ben değilim. Ben asla onun kadar acımasız biri olmadım. İnfaz edeceğim kişilerin gözlerine hiçbir zaman bakmadım mesela. Ama o gözlerinin içine baka baka yapıyor yapacağı işi. Ve canını kim sıkarsa sıksın, bu kişi yakın çevresinden biri bile olsa gözünün yaşına bakmıyor. Beni buraya ayağına kadar getiren birinden söz ediyorum. Sizlere şaka gibi mi geliyor?" Bulut kıpırdanmaya çalışırken öfleyle saçlarından tutup masaya vurdum kafasını.

"Rahat dur burda alırım canını." dedim dişlerimi sıkarak.

"Biz Ejder'i ciddiye alıyoruz ama yaşı daha genç olduğu için bazen aklımızdan çıkıyor onun Ejder olduğu. Mesela çocuklar da öyle. Yaşları ne ki bizimle aynı masada oturuyorlar-" Adam cümlesini tamamlayamadan bir ses geldi ve sandalyesine kart saplandı.

"Ses tonunu beğenmedim. O yüzden sus." dedi Yalın ve ciddi bir şekilde adamın gözlerine baktı. Babam kıkırdarken

"Çocuklar dediğin kişiler bu masada oturan bazılarınızdan daha çok hakediyor oturmayı emin ol. İkinci olarakta bu işler yaşla gelişmiyor. Ne başardığıyla ilgili. Ejder'in başarısı kadar başarısı olan var mı bu masada? Varsa söylesin." Kimseden ses çıkmazken Oğuz'u çağırdım ve Bulut'u götürmeleri için işaret verdim. Ardından ise masada ki peçeteyi alıp elimi sildim. Ve belimde ki silahı çıkarıp tetiğini çekerek masaya koydum hızla.

"Benden iyi olduğunu düşünen varsa şayet ya da yeraltının onun hakimiyeti içinde olmasını düşünen silahımı masaya koydum. Alnıma sıksın ve yerimi alsın." Herkes birbirine bakarken kimseden ses çıkmadı.

"Yok mu kimse?" Yine ses çıkmazken silahımı aldım ve

"Madem ki ses yok, benden iyisi de yok demektir. He benden iyisi birkaç yıl içinde gelir." deyip yandan Ulaş'a baktım. Ulaş' ın gerildiğini hissetmiştim.

"Şunu unutmayın, yıllar önce de Ejder baştayken arkasından bir sürü kişi iş çevirdi. Peki hepsine ne oldu?" Silahımı iki elimle sardım ve ellerimi arkada birlaştirdim. Hepsinin arkasından gezinmeye başladım ardından.

"Öldüler. Dedem bu işlerle uğraşmış evet ama lider miymiş? Hayır. Babam sizlerin yapamadığınızı yapıp lidere karşı gelmiş ve sonuç?" Babamı işaret ettim.

"Liderliği almış. Onun ardından da Sarı Bela ya da Ejderin Ateşi devralabilirdi liderliği. Ama ben aldım. Çünkü ikisinden de daha iyiyim. Var mı itirazı olan?" Ablamdan da Serkan'dan da ses çıkmadı.

"Az önce size sorduğumda sesiniz çıkmadı madem, benim başta olduğumu kabul ettiniz demektir. Bu günden sonra, arkamdan iş çeviren olduğunu duyarsam sadece o kişinin canını almam. Ailesinden kim varsa, hepsini yok ederim. Soyundan kimse kalmaz. Bulut arkamdan iş çevirmeye kalkanlardan birisi. Aslan, Zenci ve Kanarya ile iş birliği yapmış. Beni düşürecekti sözde. Ama kötü haber, Kanarya ve Aslan öldü. Zenci'nin haberi de yakında gelir. Bulut'u da duyarsınız. Şuna da eminim bazılarınızın bu işbirliğinden haberi vardı. Ama beni istemediğiniz için sessiz kaldınız. Şu an tüm odağım Bulut'ta olduğu için diğerlerini görmezden geliyorum. Ama bir dahası olmaz. Sizin ne işler çevirdiğiniz inanın kulağıma geliyor. En yakınlarınıza bile fazla güvenmeyin derim." dedim ve herkesin gözlerine baktım teker teker. İçlerine kurt düşürmüştüm. Böyle olması en iyisi olmuştu.

"Bugün ki toplantının konusu buydu. Başka bir şey eklemek isteyen var mı?"

"Ejder, Tehlike Çetesi olarak bir kumarhane açacağınızı söylemiştiniz. Bu ne zaman gerçekleşecek?"

"Hala konuşmakta olduğumuz bir konu bu. Karımız ne olur, zararımız ne olur bunları düşünüyoruz tabii ki. O yüzden kesin bir şey yok. Açılacak olursa zaten hepiniz mutlaka duyarsınız. O zaman yemeğe geçebiliriz." dedim ve yerime geri oturdum. 

Yalın'ın Ağzından:

Eve gelince annemlerle bir süre toplantıda olan olayları ve konuşmaları analiz etmiştik. Ardından herkes odasına geçmişti. Kendimi çok daha iyi hissediyor olmama rağmen Mısra'nın benimle aynı odada kalması için oyun oynuyordum. O gün ki olan olayı hala konuşmamıştık ve içim içimi yiyordu. Pişman mı olmuştu, bana öfkeli miydi bilmek istiyordum ama bir türlü cesaret edipte soramıyordum. Duştan çıkmış saçlarımı kurulayarak odama geçmiştim. Geldiğimde Mısra'nın laptop ile uğraştığını gördüm. Bakışlarını laptoptan çekip bana baktı. Gözlüklerini takmıştı ve saçlarını kalem ile topuz yapmıştı. 

Çok tatlı duruyordu. Ona bakarak gülümsediğimi farkederken yutkundum ve önüme döndüm. Havluyu sandalyenin üzerine bırakıp yatağa geçtim direk. Mısra ayağa kalkıp havluyu aldı ve omuzlarımdan tutarak yattığım yerden kaldırdı. Şaşırırken yüzüne baktım. 

"Zaten hastasın daha çok mu hasta olmak istiyorsun acaba? Kaç defa uyardım seni saçlarını kurutmadan gelme diye." dedi ve saçlarımı kurulamaya başladı. Ben ise cevap vermeyip öylece yüzüne bakmaya başladım. O yüzüme hiç bakmadı ve her zaman yaptığı gibi işine yoğunlaştı. Saçlarımı yumuşak bir şekilde kurutuyordu. Benim ise kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Saçlarımı kuruttuğu süre boyunca gözlerimi yüzünden hiç çekmemiştim. Havluyu kafamdan alıp gülümsedi ve gözlerime baktı. 

"Yüzüne krem sürelim bir de. Hava soğuk kurumuş gibi duruyor. Yarın da sana maske yapabilir miyim?" İtaatkar bir şekilde başımı salladım. Gülümsemesi yüzünde büyürken havluyu odamda bulunan kirli sepetine attı. Sonra ise çantasından bir krem aldı ve tekrardan önümde durdu. Elleriyle saçlarımı geriye itti ve elinde ki tokayla tutturdu. Sonra kremin kapağını açarak azar azar yüzüme değdirmeye başladı. Gerçekten o hiçbir şey hissetmiyor muydu? Düşünceli bir şekilde öylece yüzüne bakıyordum. O ise gülümseyerek kremi yüzüme yedirmekle meşguldü. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı ve yine onu öpmek istiyordum. Ama ne tepki vereceğini asla tahmin edemediğim için cesaret edemiyordum. Elini yüzüme son kez değdirip geri çekildi. 

"Ohh mis gibi oldu, son olarakta şunu sürdük mü..." deyip cebinden lip balmını çıkardı. Ve kapağını açıp elini çenemle yanağım arasında bir noktaya koyup dudaklarımı araladı. Bakışlarım kısa bir süre dudaklarına kaysa da kendime hakim oldum ve gözlerine bakmaya başladım. O ise doğrudan dudaklarıma bakıyordu. Ve son kez balmı değdirip geri çekildi. Ardından kendi dudaklarına sürüp iki dudağını birbirine bastırdı. Gamzeleri açığa çıkarken 

"Sende böyle yap. Dudakların çok kuru iyice yesin." dedi ve arkasını dönüp çantasına gitti. Çıldıracaktım cidden. Bu son cümleyi uzaktan görünüşü öyle olduğu için mi söylüyordu yoksa öptüğümde mi hissetmişti. Gözlerimi kapatıp geriye bıraktım kendimi. Şu 3 gündür düşün düşün kafayı yiyordum ve uyuyamıyordum. Mısra çekingen bir kız değildi. Eğer ki bana karşı hisleri olsaydı bu konuyu mutlaka açardı. Demek ki yok saymak istiyordu çünkü o gece yanıma geldiğinde hiçbir şey dememiş sadece çorbamı verip beni izlemişti. Çorbayı bitirdikten sonra ise tabağı götürüp ateşime bakmış ve yatmıştı. 

"İyi geceler." deyip yerimden kalktım ve yorganın altına girdim. Sonra ise ona sırtımı dönüp gözlerimi kapattım. 

____ 

Sizi seviyorum.

AAnonimbirii ithaf ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

23.1K 986 23
Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Ve Ala Ali Seyyidina Muhammed ♡♡
784K 54K 34
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
911K 60K 49
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
1.7M 103K 62
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.