mine' yoonmin

By adorekimh

914K 73.3K 37.1K

min yoongi, park jimin'in iş arkadaşı olması dışında, aşığıydı. More

0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60 [Final]
Mine 2

•özel bölüm part 1•

10.5K 647 435
By adorekimh

the weekend, die for you
lana del rey, venice bitch
bruno mars, versace on the floor

🍷

•Yoongi•

Zorlukla kapıyı açabildiğimde elimdeki poşetleri portmantonun hemen önüne bıraktım, ayakkabılarımdan ve üzerimdeki siyah hırkadan kurtularak onları yerlerine yerleştirdim. Bu evi sessiz görmek benim için mucize gibiydi, Taehyung sevgilisini de alarak Daegu'ya gitmişti ve benim sevgilim, bir arkadaşı ile buluşmak için dışarıdaydı.

İlişkimiz benim kendime güvensizliğimin aksine sorunsuz bir şekilde ilerliyordu, kavgalarımız yok denecek kadar azdı. Jimin'i gördüğüm an, her şeyi unutuyordum ve bundan çok fazla mutluydum, ona olan hislerimi kelimelere dökmeye bir kez kalkmıştım ve Jimin, baş ucuna bıraktığım mektubu gözyaşları içinde okumuştu.

Poşetleri mutfak tezgâhının üzerine bırakmanın ardından dondurma kutularını çıkararak buzluğa yerleştirdim, yemek malzemelerini kenara dizerek lazım olmayacak olanları dolaba yerleştirdim.

Boş poşetler ortadan kalktığında mutfak daha iyi görünüyordu, üzerime Jimin'in şortlarından ve tişörtlerinden birer tane geçirerek mutfağa döndüm. Gelmesine iki saatten az kalmıştı, bir an önce işe girişmem gerekiyordu, hemen.

Bugün, Jimin'in bana aşık olduğu ilk gündü ve üzerinden tam iki yıl geçmişti.

O günü net bir şekilde hatırlamamın tek sebebi çok önemli bir konferansın bitmesi ile restoranta gelmiş olduğumdu, internet üzerinde araştırmış olduğumda tarihi direkt olarak karşıma çıkmıştı.

19 Haziran.

O gün gelememiş olsaydım ya da Jimin daha dikkatli olup elini kesmemiş olsaydı, bu hale gelir miydik emin değildim. İçimdeki hisleri ortaya çıkaran, tüm korkuları bitiren Jimin'in bana karşı olan sevgisi olmuştu. O beni sevmeseydi, onu sevmiş olsam bile yaklaşamazdım ama emindim ki, ben Jimin'i yine çok fazla severdim.

Tavukları hazırlayarak fırına atmanın ardından yanına bir şeyler hazırlamaya koyuldum, biraz baş ağrım olmasına rağmen Jimin'in yüzünde göreceğim mutluluk için her şeye değerdi. İç geçirerek havuçları doğramayı bıraktım, biraz ilaç almanın iyi olup olmayacağını bilmiyordum.

Saatler ilerlerken salondaki küçük masayı hazırlamış, pembe gül yapraklarını beyaz örtünün üzerine bırakmıştım. Jimin yeniden saçlarını o zamanki kadar pastel bir ton olmasa da pembeye boyamıştı.

Ona her baktığımda nasıl bu kadar güzel olabildiğini anlamıyordum, herkesin ilgisi onun üzerinde oluyordu, bundan hoşlandığı da her halinden belliydi.

Tüm ilgimi ona veriyor olsam da bazen bunun ona yetmemesinden deli gibi korkuyordum, biri benden daha fazla ilgi verir ve ben onu kaybedersem, delirirdim.

Zihnimin bu konularda susmasını sağlayan tek şey, yine Jimin oluyordu. Onun bana olan sevgisi her düşüncemi siliyor, bana kısık gözleri ile gülümsediğinde ondan başka hiçbir şey kalmıyordu.

Kapının açılma sesini duyduğumda üzerimi yeni değiştirmiş, fırını kontrol ediyordum. Jimin  benim üzerimde en çok siyah v yakalı tişört, siyah pantolon ikilisini seviyordu. Onun bana aldığı ucunda J harfinin bulunduğu zincir bazen tenime değerek ürpermeme sebep oluyordu.

"Sevgilim."

Beni beklemiyor olacak ki ses tonu şaşkın, dudakları aralık, gözleri hafif büyümüştü. Ona ilerleyerek kollarımı beline doladım, başımı boynuna gömerek kokusunu içime çektim. Şeftalili duş jeli kullanıyor olmasına rağmen saçlarından ve kendinden yayılan koku, biraz daha sertti. "Seni özledim." dedim ondan ayrılırken, şimdi tatlı bir gülümseme ile bana bakıyordu.

Dudaklarına bir öpücük bırakarak elinden tuttum, salona çekiştirdiğimde masayı gördü, kıkırtılarını dinkerken kollarımı karnına dolayarak sarıldım. "Nereden çıktı bunlar?" diye sordu, dudaklarımı boynundan çekerek "Bugün senin bana aşık olmanın ikinci yılı." Mırıldanmam ile kollarımdan ayrıldı, bal gözleri hafif dolduğunda gülümsedim, yanağını sevdim.

"Bunu hatırlıyor olman imkansız."

Üst dişleri alt dudağına baskı yaparken konuştuğunda ağlamamaya çabalıyordu, iç geçirerek onu yeniden kollarımın arasına aldım. "Sana dair her şeyi zihnime kazıyorum, Park Jimin." dediğimde bu sözüm onu güldürdü, "Sen de benim zihnime kazılısın." dedi, hala ağlamamaya çabalıyor gibiydi.

Yemeğin soğuyacağını bahane ederek onu elini yıkaması ve üzerini değiştirmesi için odaya gönderdim, yemekleri tabaklara koyarken dolapların açılıp kapanma seslerini duyuyordum.

Kadehlere de kırmızı şarap koymanın ardından odanın uçlarında duran lambaderleri açtım, ana ışığı kapattığımda loş kırmızı ışıkların ortasında kalmıştım.

Jimin salona geri döndüğünde onun için sandalyeyi çektim, otururken teşekkür etti, yanından ayrılmadan önce giydiği gömleğinden açıkta kalan boynunu öptüm.

Karşılıklı oturmuş yemeğimizi yerken Jimin arkadaşları ile yaptıklarını anlatıyordu, ben ise sadece hareket eden, arada dili ile üzerinden geçtiği dudaklarını izliyordum.

Üzerimde öyle bir etkisi vardı ki sadece ona bakmak bile içimdekileri yakıp küle döndürebiliyordu, bazen bana attığı bir bakış bile elinden tutarak onu yatağa çekmeme, altında saatlerce kıvranmama yetiyordu.

Yemeğe devam ederken suskunluğumu fark etmiş olsa da bir şey demedi, kadehinde kalan şarabı bitirmenin ardından yenisini doldurdu. "Sen neler yaptın?" diye sordu, dudakları şarabın ve sürekli dilini gezdirmenin etkisi ile koyu pembe bir hale bürünmüştü, "Bunları hazırlamak için uğraştım." Gülümseyerek bana bakarken doyduğunu söyledi, "Harika bir aşçısın, sevgilim." Sandalyeden kalkarka yanıma geldi, arkadan kollarını boynuma dolayarak saçlarımı öptü.

Jimin salonda kalarak televizyon izlemek istiyor olsa da bu gece için planlarım farklıydı, bir haftadan fazladır birbirimizi iş yeri dışında pek göremiyorduk ve ben, onu çok fazla özlemiştim. Bugünü kutlamanın bahanesinin yanında Jimin'in beni sevmesine açtım.

Onun odasına girdiğimizde elinden tutarak yatağa çektim, ben kenara otururken bacaklarını iki yana açarak dizlerimin üzerine oturdu. Bal gözlerini benim gözlerimden bir saniye bile çekmezken alnımda gezinin parmakları saçlarımın ucuyla oynuyordu.

Beline sarılı ellerim gömleğinin içinden geçerek tenini hissederken dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı, "Jimin..." Fısıldamam gülmesine sebep olurken elleri omzuma tutundu, çenesine dudaklarımı dokundurdum.

"Sevsene beni."

Buraya kadardı.

Jimin'in anında kararan gözleri ile omuzlarımdaki ellerini öne doğru çekmiş, gömleğimin düğmelerini açmaya başlamadan önce kulağımın altına bir dokunuş bıraktı. Parmakları hızla gömleğimin düğmelerini çözerken kucağımdan indi, gömleği omuzlarımdan geriye iterek ondan kurtulmamı sağladı.

Tenime değen gümüş kolyede parmaklarını gezdirdi, benim gözlerim onun boynundan sarkan Y harfindeydi, bir gece bu iki kolye ile eve geldiğimde nasıl şaşırdığını hatırlamak gülmeme sebep oldu.

Omuzlarımdan geriye iterek yatağa düşmemis sağladığında elleri önce kemerimi çözdü, sonra pantolonun düğmesini ve fermuarını açtı. İç çamaşırım ile birlikte yeri boylamanın ardından elleri kendi gömleğine gitti.

Bacaklarımı kırarak ona yer sağladığımda boynunda sallanan kolyesi, kararmış gözleri, saçları ile uyumlu pembe dudakları ile belirdi hemen üstümde.

Alnımı, yanaklarımı, çene hattımı öperken öyle nazik dokunuşlar bırakıyordu ki, ona dair en sevdiğim şeylerden biriydi bu, Jimin nazik davranışlarına hayran olduğumu biliyordu.

Boynuma inen nazik dokunuşları köprücük kemiğimin hemen üzerinde biten noktayı ısırması ile son buldu, bedenim gerilirken ellerini belime yerleştirerek beni yatağa sabitledi.

Dokunuşları boynumdan göğüş ucuma inerken bacaklarımı birbirine bastırmak istiyor, tüm vücudumdan yayılan sıcaklıkla kavruluyordum. İlk inlemem Jimin'in göğüs ucumu dişleri arasına sıkıştırarak çekiştirmesi ile oldu, ellerim pembe saçları arasına girerken başım geriye doğru gitti.

Jimin'in elleri belimde, uyluklarımda, baldırlarımda gezerken dudakları yavaşlıkla aşağıya iniyor, her geçtiği noktaya ısırık bırakıyordu. Sızlayan penisimi es geçerek uyluklarıma birer öpücük bırakmanın ardından kalktı, elimden tutarak kalkmamı sağlarken istediği şeyi biliyordum.

Terden alnıma yapışmış saçlarımı geriye atmanın ardından parmaklarım kemerine gitti, onun aksine yavaş bir şekilde çözdüğüm kemeri yere attım, fermuar kısmında oyalanırken kendini belli eden penisine dokunuyor, dudakları arasından sabırsız tıslamaların dökülmesine sebep oluyordum.

"Yoongi."

Kesik nefeslerle, sabırsız bir tonda mırıldandığında fermuarı indirdim, ellerim pantolonun lastik kısmına ilerleyerek iç çamaşırı ile birlikte yere indirdim. Tamamen dikleşmiş penisinde dilimi gezdirmem, parmaklarının siyah saçlarımı kavramasına sebep oldu.

Ellerim kalçalarını kavrayıp sıkarken tamamını ağzıma alarak dilimi boydan boya gezdirmem ile beni kendine daha fazla çekmeye çabaladı. Dilim yeniden ucunda gezinerek sızdıran suyu yaladığında Jimin ilk inlemesini bıraktı, dünya üzerinde şarkı söyleyen Jimin'den sonraki en sevdiğim ses buydu.

Yavaş hareketleri bırakarak hızlanırken Jimin'i tutuyor, kendisine bastırdığım başım ile boğazıma değen peniste dilimi gezdiriyordum. Jimin'in inlemeleri odaya yayılırken penisim karnıma değiyor, gittikçe acı içinde kıvranıyordum.

Gelmeye yaklaştığında dudaklarımı geçerek ondan uzaklaştım, dolmuş gözlerime bakarken biraz önce dağıttığı saçlarımı düzeltti, yeniden yatağa yatmamı sağlarken dizleri üzerinde yükseldi.

Bir bacağımı omzuna alarak diğerini de yana açtı ve "Hazırlamamı ister misin?" diye sordu, bana eğilerek dudaklarıma minik bir öpücük bırakırken ensesine tutundum. "Hayır, gerek yok." dedim, kendini deliğime konumlandırırken ilk küçük bir kısmını içine soktu.

Acı tüm bedenime yayılırken bu kez tamamını içine aldım, elleri yatakta ellerimle birleşmiş halde yavaş gel gitlerine başladığında bacaklarımı beline doladım. Jimin sabırsız inlemelerim ile hızını arttırırken başım geriye gitmiş, vuruşlarının etkisi ile tüm kan penisimde toplanmıştı.

Giderek sona daha fazla yaklaşırken "Jimin." diye mırıldandım inlemelerimin arasında, dudakları boynuma değmenin ardından tenlerimizin birbirine çarpma sesinin arasında "Biliyorsun." dedim, gülümsedi, bu anda bile gözleri tatlı bir sıcaklığa büründü.

"Biliyorum."

İkimiz de aynı anda boşaldığımızda Jimin içimden çıkmadan üzerime uzandı, kollarım onu sararken parmaklarım sırtında geziniyordu. Nefeslerimiz birbirine karışıyor, kalplerimiz beraber atıyordu. "Yer değişimi?" diye sordu gülerek, asla tek bir tur ile bırakmıyorduk ama bu gece, "Sadece böyle kalalım ve sonra duş alıp uyuyalım." dedim, çenemi öpmenin ardından yeniden göğsüme uzandı.

Öylece uyuyakaldık.

🍷

uzun zaman oldu,
nasılsınız?
70K küsür olduk,
aslında aklımda asla smut yazmak yoktu ama yapayım dedim, zaten olmadı da..
ikinci bir özel bölüm gelir belki..
kendinize çok dikkat edin 💜

Continue Reading

You'll Also Like

24.7K 3.5K 14
Kore Milli Basketbol takımı kaptanı Min Yoongi, Olimpiyatlarda ülkesini zirveye taşıdığında, Monkeys Queen adlı bir sponsor, milli takıma, Jeju Adas...
395K 36.2K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
157K 14.1K 26
agust d, park jimin"e bu kadar çabuk kapılacağını tahmin etmemişti.
682 119 10
"Sevgilim, artık bedenlerimiz suyun üstünde savrulan bu yapraklar gibi özgürleşecek"