Childhood Friends | hyunin

By taehvfleur

318K 30K 46.4K

jeongin o gece eve geldiklerinde hyunjinle duşta arkadaşlık sınırları dışına çıkacağını tahmin edememişti. More

1 | let's take a shower together
2 | is champagne for you?
3 | i can not leave you
4 | i need to protect myself from you
5 | there is no co(m)ing back
6 | who did you sleep with?
7 | you keep kissing
8 | we need to talk, important.
9 | give me some time
10 | is this a date?
11 | partners in crime
12 | i miss you
13 | i do not lie
14 | just hug
15 | first and last dance
16 | jeongin's heart
17 | we can go from here
18 | you never change
19 | let the operation begin
20 | i love you and you love me
21 | my baby
22 | i promise
23 | now or never
24 | my life is black
26 | get out of here before he wakes up
27 | show your tattoo now
28 | can i kiss you?
29 | I'(m) with you
30 | our home
31 | i did not fall victim to an absurd bet
32 | jisung is cheating on me
33 | I swear it didn't happen on purpose
34 | you are affected by jeongin
35 | we were (m)ade for each other
36 | do you wanna play game?
37 | win or lose
38 | uke or seme?
39 | not that i'(m) afraid
special | hyunjin's birthday
40 | what is your problem?
41 | you either reveal the truth or live alone
42 | I'm not the only wrong
43 | i always love hyunjin.
final | pt1
final | last
özel

25 | i am being punished

5.1K 606 624
By taehvfleur

bölümü silmek zorunda kaldım çünkü baya saçma bir hata yapmışım son anda fark ettim çok uzatmadan dikkatli okumanızı tavsiye ediyorum, iyi okumalar :)

-

gece yarısı olmuştu ama ben hâlâ uyuyamıyordum bu sebeple karavandan kendimi atmış ve önündeki sandalyeye kendimi bırakmıştım. Elimde ise hâlâ içki şişesi ve onunla olan fotoğrafım vardı.

ağlamaktan gözlerimin kızardığını biliyordum ama kendimi ağlayarak rahatlatabiliyordum. Gözüm zerre uyku girmiyordu artık uykunun bile nasıl bir his olduğunu unutacak hâldeydim

içkiyi biraz daha yudumladıktan sonra yavaşça yere bırakıp telefonumu aldım daha sonra bugünki konuşmam için bir şarkı seçtim, 'lost on you'

şarkıyı oynattıktan sonra elimdeki fotoğrafı iyice incelemeye başladım.

bir yandan sırıtıyor bir yandan ise gözyaşlarımın aktığını hissedebiliyordum, "beni özlüyor musun? olduğun yerde gerçekten mutlu musun hyunjin?"

her zaman olduğu gibi kendi kendime fotoğrafa bakarak konuşmaya başlamıştım, "eğer mutluysan...neden? neden tek üzülen taraf ben oldum? bana neden böyle davrandın? bana ihtiyacın olduğunu, beni sevdiğini söylemiştin...neden o gece yanıma gelmedin?"

titrek bir nefes bıraktım, "senden nefret etmeyi deniyorum her gece, her an ama kalbim bunu yapmakta o kadar zorlanıyor ki...hissedebiliyor musun?"

"bana 'seni her şeyden koruyacağım' demiştin...neden beni kendinden korumadınki? bana neden en büyük kazıkları her defasında sen attın?"

her defasında neden diye sorsam da sorularım her gece olduğu gibi bir fotoğraf karşısında cevapsız kalmaya devam ediyordu.

bıraktığım içkiyi alıp tekrar diktim ve bu sefer bittiğinde köşede duran küçük çöp kovasının içine bıraktım.

fotoğrafa tekrar bakınmaya devam ettim, "kız arkadaşın benden daha güzel mi? umarım seni üzmüyordur."

konuşurken gözyaşlarım ısrarla akmaya devam ediyordu. Sesim bile titriyordu artık ve bu duruma alışmak berbat bir şeydi.

"bana katlanamadın bile hyunjin, kaçtın, gittin." dudaklarımın arasından hıçkırıklar kaçmaya başlamıştı artık.

"istediğini aldın ve gittin...eminim sırf vicdanını rahatlatmak için sonrasında peşimden koştun dayanamadın ve gittin.."

ağlayışım ve hıçkırıklarım daha da hızlandın, "ben..ben sana b-bu kadar ne? ne yaptım?"

fotoğraf ellerimden kaydı ve ben ellerimi yüzüme kapatıp ağlamaya devam ettim, "lütfen bana geri dön..lütfen geri dön yalvarırım."

bir süre sonra ağlayışlarım durmuştu, ağlamaktan boğazım kurumuş ve biraz sesim kısılmıştı ama ağlamak bana iyi gelmişti.

yerde olan fotoğrafı alıp tekrar ayaklandım ve çöp kovasının önüne gelip cebimden bir çakmak çıkardım.

bir süre daha fotoğrafı izlemeye devam etmiştim daha sonra ise cebimdeki çakmağı yaktım.

"tüm hislerimi öldürdün hyunjin şimdi ise bu sefer sen anılarımda ölmeye başlayacaksın..." ifadesizce konuşmamın ardından çakmağı fotoğrafa yaklaştırdım ve fotoğrafın yanmasını izledim.

yanarken öylece çöp kovasına attığımda kül oluşunu seyrettim, acımasızca.

işim bittiğinde derin bir nefes verdim ve temiz havayı içime çekip kendime sakinleşmek için biraz zaman tanıdım.

karavana girecekken bir çıtırdı duydum. Sesin geldiği tarafa bakındım bir şey görememiştim fakat dakikalar sonra bir köpeğin geldiğini fark edebilmiştim.

içeri girip minhonun getirdiği şeylerden uygun bir şey alıp köpeği beslemek adına yanına ilerledim, "merhaba ufaklık.."

yere eğildim ve onun başını okşadım. Evcil bir şeye benziyordu ve buraya nasıl geldiğini anlayamamıştım.."sanırım kayboldun ufaklık ha?"

verdiğim yemeği yerken tasmasında isim olduğunu fark ettim ve hafifçe oraya baktım, 'jeonjin'

"ismin güzelmiş ufaklık...seni tek başına bırakamayacağıma göre sanırım bir süre birbirimize eşlik edeceğiz." hafifçe tebessüm etmiştim sanırım bu uzun zaman sonra yaptığım tek tebessüm sayılırdı. uemeğini yedikten sonra onu kucağıma aldım ve beraber karavana girdik. Ona yatması için ufak bir yer hazırlamıştım ve onu yavaşça oraya bıraktım. Kendimi yattığım yere bıraktım, sarhoş sayılırdım biraz ve ağlamaktan gözlerim ağrıyor hatta yanıyordu daha sonra ise kendimi yavaşça uykuya bırakabildiğimi hatırlıyordum.

karavanın kapısının birkaç kez tekmelenmeye başladığını duyunca gözlerimi zar zor açabildim. Başım çatlıyordu ve gözlerimi açamayacak kadar yorgundum.

gelen kimse kapıya vurulmaya devam ediyordu, birkaç dakika yerimden kalkamamıştım sonra ise çoktan uyanmış olan jeonjin'i fark etmiştim.

derin bir nefes alıp yerimden kalktım ve kapıyı açtım, "noluyor sabah sabah?" karşımda jisoo vardı ve bana sinirli gözlerle bakıyordu, "sabah mı? jeongin öğlen oldu ve kaç saattir burda seni bekliyorum haberin var mı?"

derin bir nefes verdim, "gel içeri" köşeye çekildim ve girmesine izin verip kapıyı tekrar kapattım. Etrafta biraz göz gezdirmiş daha sonra sessiz sessiz duran köpeği fark edince onu kucaklayıp sevmeye başlamıştı, "aman tanrım, nerden buldun bu sevimli şeyi?"

"dün gece sanırım kaybolmuş aldım yanıma işte yoldaş olacak biri oldu en azından." demiştim o ise köpeği tekrar yavaşça yere bırakmış ve bana bakmıştı, "gözlerin mosmor jeongin, artık dönmen gerek lütfen." kendime su doldurdum, "istemiyorum noona, halimden memnunum." cümleni bitirdikten sonra suyu içmiş yanan midemi rahatlatmayı denemiştim.

"annemle babam senin için çok endişeleniyor, ayrıca ben ve arkadaşlarında. Okuluna dönmelisin jeongin." demişti ama dediklerini umursamamıştım, "bana biraz borç para verir misin?" kaşları hafifçe çatıldı, "ne yapacaksın parayı jeongin? burdan doğru dürüst çıkmıyorsun bile."

ona ne için para istediğimi söyleyemezdim. Bu yüzden bahane uydurmak zorundaydım, "köpeğe mama falan alacağım işte." bana biraz şüpheli bakmaya başlamıştı, "sana güvenebilecek miyim?" cümlesine hafifçe sırıttım, "korkma noona, bir şey yapacak olsam çoktan yapardım ya zaten."

derin bir nefes verdi ve cüzdanından bir miktar para çıkarıp masaya bıraktı, "seni yine kontrole geleceğim jeongin ve bu sefer geri döneceksin." geçiştirmek için çıkardığım mırıltılardan sonra ona sarıldım ve gitmesini izledim. Şimdi ise yiyecek bir şeyler atıştırıp akşamı beklemem gerekiyordu.

biraz canıma okuyacaktım sadece..

.

zamanımın yarısını uyuyarak harcamıştıım. Her ne kadar uyuyamıyorum desem de bazen uyumak zorunda da kalabiliyordum. Saate baktığım da 22.30'u gösterdiğini fark ettim istediğim zaman gelmişti artık. Üzerimi giyinip siyahlara bürünmüştüm, siyah kotum, tişörtüm üzerime geçirdiğim hırka ve şapkam.

bir kaba su ve mama koyup yere bırakmış, biraz jeonjin'i sevmiştim.."şimdi ufaklık benim gitmem gerek biraz geç gelebilirim uslu ol anlaştık mı?" onu biraz daha sevdikten sonra karavandan çıkmıştım. Telefonum, cüzdanım ve jisoo'dan aldığım para yanımdaydı. Ah tabii bir de aldığım içki.

ellerim cebimde yola koyulmuş gitmem gerek yere doğru adımlamaya başlamıştım. Bu yapacağım şeyi sanırsam 2.kez yapacaktım

yolda ilerlerken bir yandan içkinin şişesini açmış içmeye başlamıştım. Kendimi yavaştan kıvamaya getirmek istiyordum fakat arkamda birini hisseder gibi oldum yavaşça arkama baktığımda sadece bir orda durmuş -sanırsam birini bekliyor- bir kızı görmüştüm.

umursamadan yoluma devam etmiştim. İstediğim yere geldiğimde bir gece kulübünün arkasıydı orda hep birkaç kişi takılırdı bu yüzden burayı tercih ediyordum.

biraz bekleyip içkiyi bitirdikten sonra şişeyi bıraktım ve orda duran 2 adamın yanına ilerledim.."hey" ikiside bana baktığında beni tanımışlardı hatta bir tanesi konuşmuştu, "çocuk, yine mi sen?" kafamı onaylar anlamda sallamıştım, "geçen seferi tekrarlamak istiyorum."  adamlar bana alayla bakmıştı, "dostum kendini öldürmek istiyorsan git köprüden falan atla."

"sadece beni dövün..." cebimden parayı çıkarıp bir tanesinin eline uzattım ve sözlerime devam ettim, "para burda ikinize de yeter bence.."

paraları görünce ikisininde keyfi yerine gelmiş ve seve seve kabul etmişlerdi. Tabii dakikalar sonra güzelce dayağımı yemeye başlamıştım.

içtiğim için kafam allak bullaktı, yüzümün kanlar içerisinde olduğunu, yerde yattığımı ve tekmelendiğimi hissedebiliyordum. Bunu kendime ceza çektirtmek amacıyla yaptırmıştım. Bunu hak ettiğimi düşünüyordum. Herkes için utanç kaynağı ve yetersiz biriydim bunu kesinlikle hak ediyordum.


artık bilincimi kaybetmiş gibiydim gözlerim hafiften açıktı ama ben etrafımda ne olduğunu çözemeyecek kadar halsiz bir haldeydim. Sadece bir süre sonra vuruşların kesildiğini birkaç bağırtı ve kaçma sesini işitebilmiştim.

gözlerim doluydu ama sırıtıyordum. Etraf bulanıktı, birisi beni kendisine çevirmişti fakat yüzünü algılayamacak kadar kötü bir haldeydim.

zaten sonrası ise karanlıktı.


jeonginim, bebek ekmeğim psikopat oldu iyice..

bu arada jeonjin

Continue Reading

You'll Also Like

111K 18.3K 26
-Omegaverse- "Tahta çıkacağın gün tacın yamulur umarım." Bakışlarını sarayın soğuk zeminine değdirirken mırıldandı omega. "Bir şey mi dedin Jisung?"...
3K 391 15
[mini fic] I wanna be your lifeline but everybody can't be a millionaire I'll be in the night sky, shinin' like a light on always there ⁰¹¹⁰²³
213K 27.1K 45
Han Krallığında papatya ve inci kokuları aşkın sembolüydü. [TAMAMLANDI] omegaverse × royal
34.1K 5.6K 14
Jisung arkadaşlarıyla çıktığı bir haftalık tatilde tanıştığı Minho'yu bir daha görmeyeceğini düşünerek onunla yatar. Ancak Minho'nun çok farklı düşün...