10 ocak 2021
kaldığım karavanın kapısının ısrarla çalmasıyla gözlerimi araladım. Başım gerçekten çatlıyordu ve inanılmaz bir ağrı çekiyordum gerçi bu ağrılar zamanla beni kendisine alıştırıyordu, yaşanan her şey gibi.
uzandığım yersen yavaşça kalkıp kapıyı açtım, karşımda birkaç poşetle duran minhoyu görünce hafifçe içeri girmesi için kenara çekildim, "isteklerini getirdim beyefendi."
içeri girmesiyle elinden poşetleri alıp bir kenara bıraktım, bana lazım olan şeyleri minho'ya söylüyordum. Benim için elinden geldiğince her şeyi yapıyordu, "yine mi içtin jeongin?"
gözlerimi ovaladım, "ağrılarım durmuyor." bana göz devirdi, "ağrılarının uyuşması için içki içmeyi kes, bu iyi bir şey gözükse bile aksine daha da bok gibi bir hâle geliyorsun."
dediğine yanıt vermeden poşetlerin içinden enerji içeceğini alıp kendimi tekrar yattığım yere bıraktım, minho ise karşıma geçmiş yüzüme bakıyordun, "ne bakıyorsun minho?"
"6-7 ay oldu jeongin, geldiğin hâle bakıyor musun hiç? kendini buraya kapattın durmadan içki ve sigara içmeye başladın. Kimseyle doğru dürüst iletişime geçmiyorsun. Okula zaten uğradığın yok." beni çocuk gibi azarlamaya başlamasıyla sırıttım. Hemen hemen herkesten bu lafları duymaya alışmıştım.
"evet, evet yine her zamanki laflar...bu hâlime alışamadıysanız problem sizin minho, yapabileceğim hiçbir şey yok." diyebilmiştim. Çok durmadan enerji içeceğimi yudumlamaya başlamıştım.
"herkes senin için endişeleniyor, döndükten bir süre sonra kendini buraya kapattın. Sana yardım etmemize bile izin vermiyorsun." derin bir nefes verip kafamı geriye yasladım, "minho, öğüt veya azar işitecek hâlim yok anlıyor musun? bunları getirdiğin için teşekkür ederim şimdi ise gitsen iyi olur gece soğuk oluyor burası."
fazla uzatmadan ayağa kalkmıştı, "bir şey lazım olursa ve ihtiyaç duyarsan söylersin." demesiyle kafamı salladım ve karavandan çıkışını izledim.
hayatımda kesinlikle her zaman büyük dönüm noktaları olmuştu fakat sonuncusu tamamen beni bambaşka birine döndürmüştü. Nefret ettiğim sigarayı içmeye başlamış, çok sık kullanmadığım içkiyi neredeyse her gün içmekle uğraşıyordum.
kendimi bu hayata alıştırmıştım çünkü bundan sonrasının düzeleceğini asla düşünmüyordum. Bir oda düşünün...simsiyah, karanlık işte ben orda tek başına kalan birisi gibiydim. Hayat şartları, zaman beni bu duruma mahkum etmişti.
kimseyle konuşmak, takılmak veya eskisi gibi vakit geçirmek bile istemiyordum. Tam 6-7 aydır hayatım böyle ilerliyordu.
beni bu duruma sürükleyen tam olarak neydi? hyunjin'in beni kandırması veya sonrasında peşimden koşması mı?
hayır aslında benden tamamen vazgeçmesi, bir insanın dünyası kaç kere başına yıkılabilirse benimki de o kadar yıkılmıştı. Ben bunu o gün o gece anlayabilmiştim.
- Flashback
"jeongin!" duyduğu sesle heyecanla arkasına dönen jeongin beklediği kişiyi görememişti. Aksine karşısında changbin vardı.
jeongin beklemediği yüzle biraz şaşırmıştı, "hyunjin nerde?"
changbin birkaç adım karşısında duran çocuğa yaklaşmıştı, "sen iyisin...bir şey yapmadın değil mi?"
jeongin onun sorusunu es geçmiş merak ettiği soruyu yöneltebilmişti, "hyunjin nerde?"
changbin gözlerini kaçırmış kuracağı cümleyi toparlamaya çalışmıştı, "jeongin.."
"bana artık cevap verecek misin?" jeongin biraz sesini yükseltmişti.
changbin derin bir nefes verdi, "jeongin üzgünüm ama o....o gelmeyecek."
jeongin yutkundu ama yine de ümitli kalmaya devam etti, "tamam o zaman yarın ben konuşurum onunla.."
changbin dudaklarını birbirine bastırdı, "jeongin o hiç gelmeyecek."
jeongin'in gözleri yavaştan dolmaya başlıyordu, 't-tamam ben, ben giderim."
"bir yere gidemezsin jeongin, o gitti. Okulunu okuyacağı yere tamamen gitti.." jeongin duyduğu cümleyle dudaklarını ısırdı
gözleri dolu bir şekilde etrafa bakındı, "mesajı gördü değil mi?"
changbin gözlerini kaçırdı ve susmayı tercih etti, jeongin alayla güldü..."anlıyorum..anlıyorum seni buraya o yolladı.."
jeongin yutkundu ve sözlerine devam etti, "tamam, peki...haber verebilirsin ona zaten bir şey yapmayacaktım."
jeongin arkasına dönüp ilerlemeye başladı, changbin ise arkasından ona seslendi, "jeongin!"
ismini duymasıyla tekrar arkasına döndü, "üzgünüm jeongin ama...ama hayatına baksan iyi olucak."
jeongin'in dudakları titredi, "bakacağım."
- flashback son
o gece her ne kadar 'bakacağım' desem de bakmamıştım. O günden sonra benim için güneş asla doğmamış aksine karanlıkta yaşıyor gibiydim. İçimde hiçbir duyguyu hissedemiyordum.
mutluluk, sevinç, neşe, aşk, heyecan hiçbirine hayatımda yer yoktu. Tek bildiğim hüzün, kalp kırıklığı falandı.
o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı zaten. Herkes benim için çabaladı bunu görebildim fakat hiçbirine karşılık veremeyecek kadar ruhsuzdum artık.
onu asla rahatsız etmedim çünkü beni hayatından tamamen sildiğini kız arkadaşı olduğunu öğrendiğimde anlamıştım zaten.
- flashback
jeongin
BSNNN YYYİİNNNE İCTİMMMM
hyunjknnnnnn
bwni özliyo msusjn
😭🥺🥺🥺🥺😭😭😭😭
küçğk tikkşm snei özlşyo
bugük naptln
bwn naltkm biliyo muajn
olsayıdn biliddn
hyunjin
ummm affedersiniz,
erkek arkadaşım yok fakat
sanırım yanlış numara yazıyorsunuz?
- flashback son
bu mesajlar zaten bir hayal kırıklığıydı. Her şeye rağmen ilk 15 gün onu bekledim. Aramasını, yazmasını ama 15 gün sonunda aldığım o mesajla kendime gelmiştim.
renkli hayatımın, siyah tonlara karışmasını kendi gözlerimle izlemiştim ve hiçbir şey yapmamış sadece izlemiştim.
telefonumun hattını parçalamış, hatta dayanamayıp telefonumu bile parçalamıştım. Jisoo noona bana döndükten sonra yeni hat ve telefon almış onunla idare etmiştim.
herkes benim için üzülüyordu, ben de kendime üzülüyordum en çokta ne kadar gerizekalı bir insan olduğum için üzülüyordum.
herkes ara sıra buraya uğruyor benimle konuşmayı deniyordu. Hepsinin yanıtları çok başarılı değildi.
mesela bir süre sonra yeji yanıma gelmişti. Başta kimseyi görmek istemediğim için onunla konuşmamıştım ama tekrar uğradığında benden abisi adına özür dilemişti. O gün beni bu hâlde gördüğünde hyunjine haber vermiş miydi bilmiyordum ama onun umrunda olacağını da düşünmemiştim. Yejiyi terslememiştim, kimseye kinli, kırgın veya kızgın değildim. Ben en çok kendime kırgın ve kızgındım...ve hyunjine.
okula da gitmiyordum zaten son senemdi falan içimden gelmiyordu. Bırakmış sayılırdım. Jisoo noona benim için gidip hocalarla ve okul yönetimiyle konuşmuş halimden bahsetmişti bu sebeple onlar bu durumu normal karşılamıştı. Devamsızlık konusu bir şekilde hallediliyordu ama benim umrumda bile değildi. Annem ve babam bana ne olduğunu anlayamıştı jisoo onlara yine bir şeyler uydurmuş en sonunda kendimi buraya kapatmıştım.
biten enerji içeceğimi fark edince ayağa kalktım ve bir köşeye bırakıp elime içkilerden bir tanesini aldım. Duvarda asılı duran aynaya bakınca bok gibi gözüktüğümün de farkındaydım. Ağzım yüzüm yara bere, morluklarla dolu, kilo kayıplarım, vücudumdaki bazı izler...tatilden döndüğüm an boyattığım siyah saçlarım gözümün önünde duruyordu.
kendime ceza çektirtmek için birilerine kendimi dövdürtmüştüm. Sağlam bir dayak yemiştim. Aklınca kendime bir ceza çektiriyordum.
pansuman işini momo halletmiş bir iki gün benimle kalmış sonra onu zar zor göndermiştim.
içki şişesini açıp hızlı hızlı yudumluyordum çünkü geceleri asla uyuyamıyordum ve bu ağrılar geçecek gibi değildi. Buna bağımlı olmuş gibi hissediyordum.
sarhoş olunca hyunjinle olan fotoğraflarıma bakıp ağlıyordum gece yaptığım tek aktivite buydu. Yüzüne söyleyemediklerimi fotoğrafa bakarak söylüyordum.
acınası ilerleyen hayatıma acınası bir şekilde bakıyordum.
-
jeongin'in depresif ilerleyen hayatına tanıklık ettiniz diğer bölüme acısına ortak olabilirsiniz 👉🏻🥺👈🏻