PAYİDAR ERVAH

By serap078

33.2K 4.5K 5.7K

Askerdi onlar, herkes gibi. Türk doğan herkes asker değil miydi zaten. Onlar bu lafı fiile döken yegâne insan... More

-1-ŞEHİT-
~ KARAKTERLER 1 ~
-2-UZAKLAŞTIRMA-
~KARAKTERLER 2~
-3-KÜÇÜK HANIM MIŞŞŞ?-
~KARAKTERLER 3~
-4-ZORLU EĞİTİMLER-
~KARAKTERLER 4~
-5-ASIL SEN KİMSİN LAN-
-6- SON EĞİTİM-
-7-Işıl Melek Özgen 🌿
-8- PENÇE TİMİ 🇹🇷
-9- ANKA-
-11- HERŞEY VATAN İÇİN-
-12-VATAN SAĞOLSUN KOMUTAN
-13- İNTİKAM VAKTİ-
-14- CAN! CAN! CAN!
-15-KORUYAMADIM💔
Bir bölüm değildir

-10- ŞEHİTLER ÖLMEZ🇹🇷

1K 188 191
By serap078

Evetttt ben geldim.
Selamünaleyküm . Nasılsınız?
Öncelikle oy  vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız sevnirim.

Arkadaşlar şöyle bişey var ki gerçekten üzücü bir durum herkes kurgusuna emek harçıyor eğer kitabınızda hak ettiği değerin verilmesini istiyorsanız sizde değer vermelisiniz. Okuyucular oy verenlerin iki katı ve bu üzücü. Kitabı yazan bir insan eleştiriye açık olmalı beğenmediğiniz yerler olabilir gelip söyleyebilirsiniz? En doğal hakkınız bu . Ama size yapılmasından hoşlanmayacağınız şeyleri başkalarına da yapmayın lütfen.

Bu aralar çok meşgulüm o yüzden bir süre buralarda olmazsam kusuruma bakmayın lütfen. Bölüm paylaşamasam da alıntı paylaşmaya çalışacağım. Sizi seviyorum. İyi okumalar. 🤗🤗
♥️♥️♥️
Hiç bir masal anlatıldığı kadar ne masumdur, ne de hayal ürünü. Duyduğun herşeyde biraz gerçeklik payı aramalı insan.  Ama söz konusu VATAN  ise dile ELHAMDÜLİLLAH demek yakışır.

-"Bırak lan onu..." diye bağıran birinin sesini kulakları sağır eden ve nefesimizi kesen kurşun sesi kesti.

-"ANKAAAAAAAAA...."

Telsizden duyulan son ses bir çığlık ve kurşun sesiydi.  Hakan ve ben etrafı taramaya başladığımız da diğerleri de bizimle aynı şeyi yapıyorlardı. Merve ise donmuş bir şekilde hala binbaşının elinde  olan telsize bakıyordu.

- Merve hemen kendine gel.

Diye kükreyen binbaşı ile gözlerini hepimizin üstünde dolaştırıp olduğu yere diz çöktü. Bahar hem etrafı kolaçan ediyor hem de Merve' ye çatık kaşlarla bakıyordu. Kesin bizim bilmediğimiz bişey biliyordu.

- Anka yaşıyor. Anka yaşıyor. Anka yaşıyor.

Delirmiş gibi aynı şeyi söyleyip durması istemsizce kaşlarımı çatmama sebep oldu. Kim bu Anka? Merve nerden tanıyor? Asker mi?

  Merve' nin her anka deyişinde boğazıma  bir yumru oturdu kaldı. Ne yutkuna bildim nede başka bişey. Tekrar harakete geçtiğimiz de hepimizin üstüne ölü toprağı atılmıştı sanki. Konuşursak boğazımı keseceklerdi. Ayak sesimiz bile duyulmuyordu. Sadece Merve'nin arada nefesi yetmiyormuş gibi aldığı derin nefesler hariç.

Anka'yı  tanıyordu büyük ihtimalle, ya da rehinelerin arasında bir yakını tanıdığı kişi vardı.

" Ama görev emri verilirken değil, rehine durumu söylendiğinde de bu kadar kötü olmamıştı. Altını çizerim hani"

Mahallenin meraklı Pakize teyzesi gibi bir anda  fırlayan iç sesim yine haklıydı. Burada bilmediğim veya bir kaçımızın bilmediği şeyler oluyordu. Ve bu durum hiç hoşuma gitmedi.

Kampa yaklaştığımızda herkes mevzi alırken biz hem kampı hem de ekibi rahat görebileceğimiz ama onların bizi göremeyeceği şekilde Hakan ile konumlandık.

-"Çiler ve Hakan ilk ateş sizden " binbaşının kulağımı dolduran sesiyle yüzümde sadist bir gülümseme yer edindiğine yemin edebilirim. Eğlence başlıyor bebek.

-"GAME OVER HEVAL".  diyip vatan'ı ateşledim. Hakan da benimle birlikte sözde kapı olarak adlandırdıkları kamp girişinde ki şerefsizlerden birini indirdi. Ortalık ana baba gününe dönerken rast gele ateş edenler , sağa sola kaçışanlar cil yavrusu gibi dağılmışlardı.

Gördüğümün beynini dağıtıp olduğu yere yığıyordum. Bir yandan ise etrafı tarıyor ekibi koruyordum. Gözüme ellerinde ki Kalaşnikofları yere atıp başlarının etrafına kollarını sarmış on dört,on beş yaşlarında ki çocukları gördüğümde kan beynine sıçradı.

Zorla ailelerinden koparılan, ellerine silah tutuşturup masum insanların üstüne salan bu canileri diri diri yakmak gerekiyordu.

Timin sırasıyla attıkları el bombaları patlatmaya devam ederken Can'ın sesiyle kahkaha attım.

-" Üç harfliler geldi götler".

Herkesin güldüğünü emindim. Ekip yavaş yavaş konumlandıkları yerlerden çıkıp kampa girerken biz gördüklerimizi indirmeye devam ediyorduk.

Teslim olan ve zorla çıkarılanlar hariç geri kalan tüm şerefsizler ölmüştü. Mağaralara girip çıkıyorlardı ama kimsenin yanında rehine yoktu. Burnuma pis kokular gelmeye başladı. Dürbünü kamp alanından karşı dağlara çevirdiğimde dört keskin nişancı görmem ile sıkmaya başladım.Bir yandan da Hakan'a sesleniyorum ama ses vermiyordu. Yüreğime bir sızı peyda olurken beslenme çekip ateş ediyordum. Dört piçi öldürmem ile ensemde soğuk namluyu hissetmem bir oldu. 

-"Bırak silahını esker. Ölmek istemiyirsen bırak". diye silahı enseme bastırıp tepemde cığıran götü  bulunduğum tepeden atmam saniyeleri mi almazdı ama şuan timin durumu da benden farklı değildi. Herhangi birimizin yanlış bir haraketi ölmemizle sonuçlanabilirdi.

Şerefsizin telsiziden tahmin ettiğim gibi ekipte ellerine düşmüş, rehine olarak alınmıştı. Silahımın üstünden ellerimi çekip görebileceği şekilde kaldırmam ile arkamdaki seslerin çoğalması ve enseme silahın kabzasını yiyip bilincimi kaybetmem bir oldu.

####

Parmaklarımın ucunda oluşan uyuşukluk rahatsız etmeye başladığında gözlerimi açamadan yüzüme çarpılan buz gibi su ile dişlerimi sıkıp tıslarcasına küfür etmem bir oldu. Burnuma dolan leş gibi koku midemi altüst ederken başımı şişiren iğrenç ses cabasıydı.

-"Hele uyan esker. Senin keyfini mi bekleyeceğiz senin ha." dedikten sonra karnıma yediğim yumrukla, gözlerimi sonuna kadar açmam ve nefessiz kalmam bir oldu.

-"Bırak lan onu şerefsiz".

-"Ulan piç, senin ceddini sikicem lan bırak onu , dokunma ona lan".

Ve daha niceleri. Tabi her seste bir yumruk. Bir kükreme, bir iğrenç kahkaha.

Yüzüme ,karnıma aldığım yumruklarla nefesim kesilirken , ağzıma dolan kanı hiç tereddüt etmeden, önümde tekrar vurmak için el kaldırmış köpeğin yüzüne tükürdüm.

Havada asılı kalan eliyle önce yüzünde ki kanı sildi şerefsiz. Daha sonra elinde sopayla kapıda bekleyrn köpeğinin elinden sopayı kaptığı gibi nereme geldiğini önemsemeden vurmaya başladı.

Canım yandığı  halde böyle köpeklerin karşısında ağzımı açmak bile karakterime hakaret olurdu.Dişlerim sokmaktan kırılma düzeyine gelse de yarım ağız gülerek bakmaktan başka hiç birşey yapmadım. Ben güldükçe daha çok vurdu, o vurdukça ben daha çok güldüm. Tim delirdi, bağırmaktan çoğunun boğazı tahriş bile olmuş olabilir.

Sadece Can ,Bahar ve Işıl sessizce bu saçma işgençenin bitmesini bekliyorlardı. Biliyorlardı bu piçe neler yapacağımı çünkü.

-"APOOOO". diye elleri arkasında birleştirilmiş heybetli asla bu dağlara uymayan bir kılık kıyafet ve duruşla mağaranın ağzında dikilen ellili yaşlarında olma ihtimali yüksek adama tek gözüm kapalı baktım alttan alta.

Apo denilen adam bir süre ona seslenen ve dik dik bakan adama bakıp öfkeyle mağaradan çıktı.
Yavaşça tek haraket ettirebildiğim yerim olan başımı çevirip timin geri kalanına baktığımda, Binbaşı ve yüzbaşıların ellerinden benim gibi asıldıklarını , diğerlerinin ise ellerinden sırt sırta oturtup ellerinden bağlamışlardı. 

-"Siz Apo'nun kusuruna bakmayın lütfen." diyip bir kaç saniye nefeslendi.  Robotik bir sesi vardı. Rahatsız edici bir ses. Yüzünü göremeyeceğimiz şekilde karşımızda duruyordu. O bizi görürken bizim onu göremememiz doğru mu peki. Ona göre evet. İlerde gırtlağına binebiliriz çünkü.

-"Siktir git lan göt". diye tıslayan Bahar ile gülerek başımı önüme eğdim. Bahar konuştuysa eğlence başlasın.

-"Sizin gibi güzel bir hanımefendiye hiç yakışmayan kelimeler bunlar. " diyip cık cıkladığında ağzına çakasım geldi. 

-"Aaa olmadı ama şimdi"  Bahar adamı dalgaya aldığını belli edercesine konuştuğunda Can dahil herkes ona şaşkın gözlerle bakarken ben ve Işıl yarın ağzı gülüyor bulunduğumuz ortamdan zevk alıyorduk.

Dayak yemekten iyidir sonuçta. Güzel güzel konuşuyoruz şurda.

-"Amaaağğğ erkekler küfür eden kadınları seviyor kiii". Diye ağzını yaya konuştuğun da istemsizce kahkaha attım. Işıl gülmemek için kendini tutarken kızardığından habersizdi garibim.

-"Ben asabi ama güçlü kadınlardan hoşlanırım Eroğlu tıpkı annen gibi."

UPS. Bahar'ın gözlerinde ki eğlenen ifade gitmiş yerine ölümün soğuk nefesini taşıyan bir ruhsuz gelmişti sanki.

-"Sen kimsin lan ,annemin hakkında düşünceni dile getiriyorsun. Sen kimsin annemi nereden tanıyorsun?"

Yüzümüzde ki eğlenen ifade piçin yüzüne geçmişti kesin. Bahar yerinde debeleniyor, ellerinde ki iplerden kurtulmaya çalışıyordu.

İnsanın içini sıkan ,leş gibi kokan bu Taşdan duvarlar birde piçin gülüşüyle daha da iğrenç geldi gözüme bir anda.

-"Ahh annenin o miss gibi çiçek kokusu. Belki de ikinci adını annenin kokusundan almışsındır ha ne dersin Bahar?"

Gözlerimi sonuna kadar açıp eceline susamış köpeğe bakmaya başladım. Bahar derisini yüzüp tuz basardı artık. Yada dilini kesip yedirirdi. Ya da parmaklarını ve dilini keser tırnaklarını söker derisini kazır ve ölüme terk ederdi bir direğe baylayıp çırılçıplak. Artık Bahar'ı kimse tutamazdı.

-"Öldüreceğim lan seni puşt herif. Ecelin benim lan. " diye kükreyen Bahar ile adam tekrar iğrenç kahkahası ile kulaklarımızı kabarıp bizi leş gibi mağarada yanlız bıraktı.

Herkes önüne dönmüş Alphan'ın vereceği emiri bekliyorduk. Buradan kurtulmamız saniyelerimizi almazdı ama o durmamız gerektiğini düşünüyordu anlaşılan. Neden kalıyorduk Allah aşkına bu leş gibi mağarada.

-"Çiler, Efkan, Furkan ve Hüma az sonra gelecek olanları sessizce indireceksiniz ".

-"Emredersiniz komutanım" diye kısık seste hep birlikte cevap verdiğimizde gelecek olanları beklemek için hepimiz başımızı mağaranın girişine çevirdik. Ne kadar oldu bilmiyorum belki iki belki de üç , dört saat. Aç ,susuz, yorgun ve dövülmüş. Gözlerim yorgunluktan hafifçe kapanmaya başladığında, kulaklarıma dolan seslerle hızla açıp, mağaranın girişini gözetlemeye başladım.

Elleri arkalarından bağlanmış beş asker üstü başı toz toprak ve kendi kurumuş kanlarıyla  yer yer parçalanmış kıyafetleriyle ayaklarımızın ucuna getirilip diz çöktürüldü.

Sabah beni döven piç arkadan elinde kalişkanikof ile hepsini dürtüp yaralarına yaralarına baskı uyguladığın da inleyen askerler ile yüreğim bin parçaya bölündü belki de.
Bir anda silahın kabzası ile askerlere vurmaya başladığında tim delirmiş gibi bağırmaya başladı.

Önümüzde eziyet gören aslan parçaları ise şehadet şerbetini içmek için dillerinde tekbir köpeği kudurtuyorlardı.

-"Senin gibi oruspu çocuğundan da bu beklenir zaten lan göt.Az sert vur bari adam olamamamışsın erkek densin bari kalıpsızlığınıza" diye bağıran yaralı bir asker ile kırmızı görmüş boğaya dönen Apo piçi kabzagı sadece o askerin başına sert bir şekilde indirmeye başladı. Bir süre sonra  asker hareket etmeyi kesince arkadaşları üstüne çıkıyor yada kabzanon önüne geçip , ona vurmasını önlemeye çalışıyorlardı.

-"Ahmet , Ahmet kalk kardeşim". Bir yandan bağırıp bir yandan aldıkları darbelere karşı hala onu korumaya çalışıyorlardı.

Boşuna demiyorlardı eğitimlerde.
Sizi bir silahınız bir de sırtınızı yasladığınız arkadaşınız korur ,canı pahasına derken.

Askerlerin yaraları tekrar kanamaya başlarken Apo piçi iğrenç gülüşünü sergileyip  binbaşıya döndü.

-"Sizin bir laf vardı binbaşı" diyip olmayan aklıyla düşünür gibi yaptı önce sonra da bulmuş gibi saçma bir haraket sergiledi.

-"Şehitler ölmez'di değil" diyip diğer dört askerin kafasına sıktuğunda yüzüme sıçrayan kanla şoka girdim. Beş can gözlerimizin önünde gitmişti.

Az önce beş evlat bir köpeğin silahından çıkan kurşunla şehit oldu. Az önce beş eve ateş düştü. Beş ana yaşayan ölüye döndü. Az önce belki de beş sevda mahşere kaldı. Evlatlar babasız ,eşler dul kaldı. Az önce askerim şehit oldu. Kahramanca şehadete yürüdü beş melek. Cennete gitti beş güzel insan.

Öfkeden gözlerimin beyazlarının kırmızıya dönmüş olduğuna emin  olduğum ve ağlamak için sızlayan burnuma inat dik başlı bir şekilde piçin gözlerinin içine bakmaya başladım.

-"TASMANI TUTAN SAHİPLERİNE SÖYLE ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ 🇹🇷 ÜÇ HARFLİLER SÜLALEMİZE KADAR ÇARPMAYA GELDİ DE. DAMARLARINA BASTIK, CANLARINI YAKTIK DE. ECELİME KÖPEKLER GİBİ SUSADIM AĞZIMA SIÇACAKLAR DE" demem ile ellerimi kurtarıp belinde duran bıçağı aldığım gibi üç köpeğin boynuna ardı ardına hızlıca geçirdim.

Üstüme sıçrayan iğrenç kanlarıyla midem tepe taklak olurken gözümün önüne çoktan perde inmişti. Apo piçinin bacağına bıçağı geçirmem ile kulağına yaklaşıp dağdaki piçlerin korktuğu cümleyi tekrar dile getirdim.

-"Zebani, Ruhsuz ve Turna burada sizin için geldi. " Ve sonra kesilen bir boğaz ve yüzümde iğrenç sıcak kan damlaları...

Evet evet kısa bir bölüm oldu özür dilerim. 

Evet şehidimiz var.

Sizce bizim deli üçlü artık neler yapar ?

Çiler artık durur mu?

Merve Anka'yı nerden tanıyor?

Rehineler nerde tutuluyor olabilir?

Diğer bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın🤗🤗

Continue Reading

You'll Also Like

845K 37.2K 19
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
25.6M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
151K 8.1K 51
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...
195K 9.6K 20
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?