• Aksel •

By MarsliMilena

256K 9.8K 2.7K

•Askıda• •Düzenlendi• ~♡~ Aksel Deniz, 2 yıl içerisinde çocuk sahibi olmalıdır. Barlas Soylu ise dedesinin is... More

Giriş
1|
2|
3|
4|
5|
6|
7|
8|
9|
10|
11|
12|
13|
14|
15|
16|
17|
18|
19|
20|
21|
22|
23|
24|
25|
26|
27|
28|
29|
30|
31|
32|
33|
34|
35|
36|
37|
38|
39|
40|
41|
43|
44|
45|
46|
47|
48|
49|
50|
Açıklama + Onun Işıkları

42|

2.5K 145 53
By MarsliMilena

Baktım oylar düşük, yorum yok falan hevesim kaçtı dlepdşrşf. Şaka maka yeni bir kitap yazıyorum biliyorsunuz. Ayretten o kurguda Sahir diye bir karakterim var, onun için de ayrı bir kurgu olacak. Sanırım o kurgu bu güne dek yazdığım en cesur kurgu olacak. Umarım içime siner ve sizlerle paylaşırım. Şimdi bölüme geçelim çünkü bu bölüm biraz bomba oldu.

İyi okumalar, oy ve satır arası yorumları unutmayın. Her zaman dediğim gibi. Ne kadar yorum o kadar hızlı bir bölüm.

Boynumda hissettiğim sıcak nefes beni huylandırırken uykum bölünmüştü. Bazı mırıltılar duyuyor ve bende mırıltıyla karşılık veriyordum.

"Barlas, uykum var..." diye isyankar bir fısıltı kaçtı ağzımdan. Fakat onun durmaya niyeti yokmuş gibi sürekli bir şeyler söylyordu. Dayanamayarak gözlerimi araladığımda ne kadar yakınımda olduğunu fark ettim. Üstüme çıkmış, ellerini iki yanıma koymuş beni hapsetmişti.

"Sonunda..." dedi burnumun ucuna minik bir öpücük kondururken.

"Yorgunum." diye mırıldandım tekrar. Buraya geleli 2 hafta olmuştu. Çoğu zaman ormanda ki göle gidiyor ve orada takılıyorduk.

O ormanda kendimi Havva gibi hissediyordum. Orada ki her şey yasak gibiydi ama çokta çekiciydi. Barlas çoğunun zehirli olabileceğini söylemişti.

"Bu gün ki doktor randevusunu unutmuş olamazsın." diye mırıldandı yanıma yığılırken. Kafamı onun çıplak gövdesine koyup, elimi de kafamın bir kaç karış aşağısına yerleştirdim.

"Unutmadım," elimle karnına dairlere çiziyor, bir yanda da düşünüyordum. "Duyacaklarımdan korkuyorum sadece." diye dürüst bir cümle kullandım ona karşı.

"Ben de..." diye itiraf etti. "Ama unutma güzelim, ne olursa olsun seni asla bırakmayacağım." bu sefer karnında gezdirdiğim elimi kavradı zarifçe, dudağına götürdü ve öpücük kondurdu parmaklarıma. "Hem..." ellerimizi karnına geri koydu. "Çok fazla sevgiye aç çocuk var, değil mi?" yutkundum. "Biz yine de umudu kesmeyelim, olur mu?" kafa salladım yavaşça. Yerinde doğrulduğunda kafam yastığa düşmüştü yavaşça. Sarıldığım çarşafı üstümden çekip kenarda duran tişörtünü uzattı bana. Bedenime geçirdiğim tişörtten sonra ayağa kalktım.

Elimi tutup beni kendine doğru çekerken o da banyoya yöneliyordu. Gülümsedim ve peşinden ilerledim. Banyonun kapısını açıp içeri girdi. Elimi yavaşça bırakıp küvetin sıcak suyunu açtı ve dolmasını beklerken içine köpükte koymuştu. Eliyle bir kaç kere karıştırdıktan sonra bana döndü ve yanına gelmemi işaret etti. Onun yanına gelirken çapkın bir gülümsemeyle üstümdekini yere indirdim ve küvetin içine girdim. Hemen ardımdan oda karşıma geçtiğinde köpükle tüm bedenimi örttüm ve saçlarımı omuzlarımdan aşağıya saldım.

Avucunda ki köpüğü bana doğru üflediği sırada bende ona bir parça köpük fırlattım. Kıkırdayarak beni kendine çektiğinde sırtım ona dönmüştü. Belimden sarılarak kafasını omzuma koydu. Nefesi omzuma çarpıyordu.

...

"Buradan çıkmak garip olacak, 2 haftadır buradayız." diye mırıldandım çantamı alırken. Yavaşça kafa salladı bana. Arabanın kapısını benim için açarken teşekkür edip bindim. Kemerimi takmadan önce çantamı ayak uçlarıma bıraktım. Barlas'ta yan koltuğa oturdu ve kemerini takıp arabayı çalıştırdı.

"Evlendiğimizi açıklamak istiyorum..." diye mırıldandı toprak yolda ilerlerken. Kaşlarımı çatıp ona döndüm.

"Tamam, neden?" omuz silkti ve elimi tuttu tek eliyle. Bir bana bir yola bakıyordu.

"Saçma haberlerden bezdim artık. Neden saklayalım ki?" kafa salladım yavaşça. "Düğünde çekildiğimiz fotoğraflardan seçer misin?" kafa salladım ve telefonumu çıkardım. Galerime girip fotoğraflara bakmaya başladım. Yüzümüzün mümkünse gözükmediği, sade bir fotoğraf bulmak zor değildi. Zaten abartılı bir kutlama olmamıştı.

@AkselSoylu; Les gens qui s'aiment se marient

Bu gönderi için yorumlar kapatılmıştır/ 700K beğeni

...

Bir kaç dakika sosyal medya da gezindikten sonra etiketlendiğim haber sayfalarına girip okumaya başladım sesli bir şekilde.

"Bu gün ki gönderdiği fotoğraftan önce de soyadını değiştiren Aksel Soylu bunu kısa yoldan duyurmuştu ama resmi bir açıklama gelmemişti kendisinden. İnsanlar iyice kabullenirken gelinlik ve damatlıkla çekilmiş bir fotoğrafın altına Fransızca bir not düştü. Sevincini 'Birbirini seven insanlar evlenir' cümlesiyle paylaştı. Bla bla bla..." diyerek bitirdim cümlemi. Kıkırdadı. Bende ona eşlik ettim.

"Geldik, hadi bakalım." kafamı kaldırdığımda büyük bir hastanenin önünde durduğumuzu gördüm. Barlas sadece tek düşük yaptığımı biliyordu ve tekrar bir bebek düşündüğü için bunun ne kadar riskli olduğunu bilmek istiyordu. Halbu ki ben ondan iki kat daha fazla korkuyordum. Tek düşük değil, iki düşük yapmıştım.

Elimi tuttu arabadan indikten sonra. Dönen büyük kapıdan içeri girdik ve gözlüklerimizi çıkardık. Danışmana randevumuzu sorduk. Bilgisayardan bilgileri doğrulayıp 3. kata çıkmamızı söylediğinde asansöre yöneldik. İçimde kaygı, endişe ve heyecan vardı.

Asansörün kapıları açıldı ve işte o kattayız. Bazı hamile kadınların beklediği, bazılarının ise ağladığı kattayız. Yutkundum.

Duvarda ki televizyonda ismimiz çıktığında hemen yanımızda ki kapıyı tıklattık ve içeri girdik. Kadın doktor bize gülümsediğinde biz de ona karşılık verdik.

"Merhaba ben Doktor Alev." dedi elini uzatırken. Biz de kendimizi tanıştırdık ve deri koltuklara yerleştik.

"İlk öncelikle Aksel hanıma bazı testler yapalım. O sırada ise konuşalım." hemşireler kanımı aldıktan sonra odayı terk ettiler.

"Nasılsınız?" diye basit bir soruyla başladı.

"İyiyim, teşekkürler." devam etmesini bekler gibi baktım gözlerine.

"Baktığım kadarıyla düşük yapmışsınız." kafa salladım.

"Geçmiş olsun... Ve geçmişte kasıklarınızdan aldığınız bir darbe nedeni ile önümüzde ki 1 buçuk yıl içinde çocuğunuz olmazsa bir daha bu şansa erişemeyeceksiniz." kafa salladım yutkunurken.

"Özel değilse sebebini sorabilir miyim?" Barlas'ta bana bakıyordu.

"Geçmişte çok şey yaşandı... Kolay bir çocukluk yaşamadım, buraya gelene kadar canımı dişime taktım. Ve geçmişmi hep arkamda bırakırım," elimle havada bir çizgi çizdim sertçe. "Her zaman." anladığını belli eder bir şekilde kafa salladı.

"Peki bir önce ki düşüğünüzü nasıl yaşadınız?"

"Bilmiyorum... Sebebini bilmiyorum."

"İki düşüğün de sebebini bilmiyor musunuz?" gözlerim doktorun gözlerinde anlık olarak asılı kalırken kalbim göğüs kafesine vurmaya başlamıştı bile.

"E-efendim?" diyebildim sadece.

"Yanlışınız var, karım sadece bir defa düşük yaptı." kafamı Barlas'a çevirdiğimde iki haftadır eğlenceli ifadesi gitmiş ciddi bir ifade yer almıştı. Kafamı iki yana salladım, şuan olmaz...

"Hayır, kayıtlarda gözüktüğü üzere Aksel hanım 2 defa düşük yapmış. Birini 2012 yılında, bir diğerini de aylar önce." Barlas kaşlarını çatıp bana döndüğünde onun yüzüne bakıyordum sadece.

"Yanılıyor muyum Aksel hanım?" doktor bana döndüğünde tepkisizce Barlas'ın yüz ifadesini izliyordum.

"Aksel bir şey der misin? B-böyle bir şey olmadı ki..." yutkundum.

"Açıklayabilirim." diye fısıldadım. Bir anda ayağa fırladığında göz pınarlarım dolmaya başlamıştı.

"N-neyi? Sen..." kuşkuyla süzdü beni. "Sen, sen... Sen bana nasıl..." ben de ayağa kalktım. Koluna uzandım.

"Beni bi-" kolunu sertçe geri çekti.

"Bana söylemedin! Bana böyle bir şeyi... Bana nasıl..." şokla bir şeyler söylüyordu. "Bana yalan söylrdin!" diyebildi en son. "Sen bana yalan söyledin! Üstelik söz vermişken..." kenardaki ceketini alıp kapıya yönelirken ardından ilerlemeye başladım.

"Beni bir dinler misin lütfen! Yalvarırım bir dinle..." insanları sıyırırken merdivenleri inmeye başlamıştı bile. Bende arkasından olabildiğince ona yetişmeye çalışıyordum. Bahçeye kadar onu takip ettiğimde kolunu yakaladım en son.

"Beni dinle!" dedim çaresizce. "Bir dinle..."

"Dinleyeyim? Dinleyeyim öyle mi? Ben sana defalarca sordum, ne var dedim. Yok bir şey dedin. Geçmişimi açtım. Kimseye açmadığımı sana açtım. Söz vermedik mi biz? Söz verdik. Dürüst olacaktık hani? Ne oldu şimdi?"

"Bilmediğin şeyler var..."

"O zaman bana söyleseydin! Bana neden söylemedin? Bilmediğim şeyleri anlat dedim sana, anlatmadın."

"Biliyorum ama dinle. Ben seni dinledim, sen de beni dinle." kolunu çekti.

"Şuan... Şuan bunu yapabileceğimi zannetmiyorum Aksel. Arabayı alabilirsin." ardında bakmadan yürürken pınarlarım akmaya başladı bir deniz gibi.

"Lütfen beni dinle! Geri döner misin? Yalvarırım..." sesim gittikçe kısılır ve çaresizleşirken beni dinlemeden gözden öylece kayboldu.

Benim ise onun gidişini izlemekten başka yapabileceğim bir şey yoktu. O haklıydı, ben haksızdım. Yalancı, sözünde durmayan biriydim. Yavaşça yere çöktüğümde boğazıma oturan yumru yutkunmamı engelliyordu.

Kaç dakika yerde öylece kaldım bilmiyordum. En sonunda haber malzemesi olmamak adına ayağa kalktım ve göz yaşlarımı silerek arabaya ilerledim. Yedek anahtarı takıp çalıştırdığımda adresi navigasyonun geçmişinden öğrenip yola koyuldum.

Düşüncelerim yeşilliklerin ardına kadar uzanıyordu. Kendimi öylesine suçlu hissesiyordum ki. Öylesine haksızdım, öylesine suçluydum ki kendimi cezalandırmak istiyordum.

Barlas'ın yapacaklarıyla ilgili düşüncelerim süre geçtikçe bir başka düşünceye gebe kalıyordu.

Sinirle direksiyona vurduğum sırada yüzümü buruşturdum. Bu kadar aciz olmamam gerekiyordu. En başında ona söylemem gerekiyordu. Neden yapmamıştım, bilmiyordum.

Eve vardığımda arabayı park ettim. Bedenim bir ruh misali evin girişine geldiğinde çantamdan çıkardığım anahtarlığa baktım. Barlas vermişti... İçinde minik bir kilit vardı ve onu temsili olarak koyduğunu, kalbimizin anahtarlarını her zaman benim taşımamı istediğini söylemişti.

Anahtarlığı kenarda ki heykel kafasının içine koydum. Hiçte dağınık olmayan eve baktım. Mutfakta gezdi gözlerim. Evin herbir yanı camla kaplıydı. Saklanacak bir şey yoktu.

Dolabın yanında duran büyük koliye baktım.

"Lütfen Barlas, açalım!"

"Hayır güzelim. Yarın sabah açacağız. Doktordan sonra."

Yanına doğru yürüdüm kolinin. Önünde diz çöktüm. Elimi kartonun üstünde gezdirirken çıkardığı ses bu sessiz ortamda duyuluyordu.

Kenardan bir bıçak alıp bantları söktüm. Kutuyu açtığımda içinden çıkan beyaz bir örtü, bir kaç yastık ve demir çubuklarla kaşlarımı çattım. Üstünde bir de kullanım klavuzu vardı. Yutkunarak klavuzu aldım elime.

Sadece dakikalar sonra kendimi bahçede bu güzel çadırımsı şeyi kurarken bulmuştum. Bahçede üstü oval ve kademeli bir şekilde açılan ama aynı zamanda bir yatağa da benzeyen daha önce görmediğim bir şeydi bu. Yastıkları içine yerleştirdiğinizde uzanabiliyordunuz. Tahminimce yıldızları izlemek içindi. Sabah ise güneşten korunup kitap okumak ve ya sarılıp şekerleme yapmak için ideal bir eşya oluyordu.

İçine oturup bağdaş kurduğumda onun şuan yanımda olmasını diledim. Yanımda olmasını ve tüm bunlara son vermesini diledim.

___

(3 hafta sonra Barlas'tan)

Derin bir nefes aldım kapının önündeyken. Sürekli buranın çevresine gelmiş, cesaret bulamadan geri dönmüştüm. Anahtarı kapıya sokup kapıyı araladığımda tahminim doğruydu. Hala burada yaşıyordu. Kokusu buradaydı hala.

Ayağımı bastığım her yer derli topluydu. Gözüme ilişti, ön bahçede duran bahçe yatağı olarak adlandırdığım şey kurulmuş, yastıkları düzenle yerleştirilmişti. Adımlarım tüm evde gezinirken anahtarlığa baktım. Anahtarlık doluydu. Ev de olmalıydı.

Tüm salonu gezdim fakat onu bulamayınca üst kata çıkmaya karar verdim. Üst katta kimse yoktu. Son çare ses gelmeyen banyo kalmıştı. Kapıyı araladım. Boştu. Sadece yerde minik bir kutu ve yanında bir çubuk duruyordu. Kaşlarımı çatarak yere eğildim.

Hamilelik testi.

Çatılmış kaşlarım bir anda havalandığında çubuğa döndü gözlerim.

Çift çizgi.

Elim titrediği sırada yüzümde beliren gülümseme kahkahaya dönüştü önce. Bir dakika, pozitif oluyordu bu değil mi? Kutuyu hemen okumaya başladığımda düşüncelerim tekrar doğrulduğunda ayağa fırladım ve kahkaha atmaya başladım. İçim sevinçle ve sıkıştırılamaz bir heyecanla dolduğu sırada etrafımda dönüyor ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.

Cebimden çıkardığım telefonu az kalsın zemine düşürüyordum. Resmen ellerim titriyordu. Rehberden bir çok kez aramaya çalıştığım Aksel'i bulup aradığımda telefon çalmış ve bir süre sonra kapanmıştı. Nerede olduğunu bilmiyordum ama bulmalıydım. Bir an önce...

---

Bir süredir soruluyordu. Aksel hamile kalsın deniyordu! Az kaldı, bebeği olmayacak diye feryatlar duyuluyordu...

Bölüm nasıldı?

Dedim ki daha fazla bekletmeyeyim canım okurlarımı, artık Aksel'imiz anne olsun. Biz de onun hamiş hallerini okuyalım. Tabi boş boş okumayacağız herhalde. Yani olur arada bir şeyler...

Şimdikkk, aklımda bir cinsiyet var. Ama size de sormak isterim. Bebeğimizin cinsiyeti ne olsun? Aklımda ki cinsiyeti istiyorum ama sizden daha farklı bir tepki alırsam ona göre davranırım.

Buraya bebeğimizin cinsiyetini yazabilirsiniz.

Sizleri çok seviyorum, yorumları esirgemeyin. Muah❤

Continue Reading

You'll Also Like

4.5M 334K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
494K 15.7K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
78.8K 4.6K 43
~Bu kitap +18 ögeler ve cinsellik içerir!! Rahatsız olacaklar okumasın lütfen..~ Yaz Yağmuru isimli kurgumun devam kitabıdır. İlk kitaba profilimden...
584K 26.7K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...