İki Aşık

By SnowYuki_

12.7K 870 1.3K

Dünya bir yana, sen bir yana. More

Bir
İki
Üç
Dört
Beş
Altı
Yedi
Sekiz
Dokuz
On
On Bir
On İki
On Üç
On Dört
On Beş
On Altı
On Yedi
On Sekiz
On Dokuz
Yirmi
Yirmi Bir
Yirmi İki
Yirmi Üç
Yirmi Beş
Yirmi Altı
Yirmi Yedi
Yirmi Sekiz
Yirmi Dokuz
Otuz
Otuz Bir
Otuz İki
Otuz Üç
Otuz Dört
Otuz Beş
Otuz Altı

Yirmi Dört

255 23 35
By SnowYuki_

Ekrandaki modelleri uzun uzun inceleyip bir diğerine geçiyor, parmağını aşağı yukarı ağır hareketlerle kaydırıyordu. Evlendiğinde nasıl bir gelinlik giymek isteyeceğini düşünmemişti hiç daha evvel. Şimdi bir sürü seçenek olunca işi oldukça zor olacaktı. Sade bir tanede karar kılıyor, sonra gösterişli olan bir başkasında aklı kalıyordu.

"Ben geldim."

Mira'nın ofisinin olduğu taraftan girmişti Bora içeri. Masaya yaklaşıp bir adım gerisinde durdu. Bu arada Mira da telefonunu çabucak kapatıp masaya bıraktı.

"Bu kadar erken gelmeni beklemiyordum."

"İşinden etmek istemedim."

"Ee, ne yaptı seni görünce?"

"Sevinçten boynuma atıldı." deyip gülümsedi Bora. Çalıştığı yere gidip Ayhan'ı ziyaret etmişti. "Belki elli defa özür dilemiştir. İyi olduğumu kendi gözleriyle görmek rahatlattı onu. Ben de gördüğüme memnun oldum. Patronu da ondan çok memnunmuş."

"İyi." dedi Mira, ilgili bir sesle. "Sevindim."

Bora ellerini beline koyarak konuştu. "Sen neler yaptın ben yokken?"

"İş güç. Ne yapayım başka? Bir de seni bekledim işte."

"Toplantı için her şey hazır mı?"

"Hazır olduğunda Uğur haber verecek."

Bora saatine baktı. "Vakit var." deyip yine Mira'ya çevirdi bakışlarını. "Öğleden sonraya iş bıraktın mı?"

Mira heyecanlı bir sesle konuştu. "Bir yere mi gideceğiz yoksa?"

"Üzgünüm, seni mutlu edecek bir yer değil ama gitmek zorundayız. Sen yine devamsızlık yapınca beni aradı Erhan abi. Bir uğrayalım diyorum."

Sıkkınlıkla soludu Mira. "Tamam." dedi. Bu iş de aradan çıkardı. Artık bir doktora ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu. Bunu Erhan'a da söyleyecekti.

"Bir de..."

"Evet?"

"Harika bir mekân bir buldum."

"Ne konuştuk Bora? Aceleye getirmeyeceğiz."

"Öyle dedik de... Yavaştan başlamakta fayda var. Bence sen de gelinliğini bakmaya başla."

"Oldu! Başka işim yoktu."

"Mira sen ne kadar ilgisiz olursan ol, en geç on güne yapacağım ben o düğünü."

"Sen bilirsin. Kendi başına evlenirsin."

Mira umursamaz görünüp önündeki kâğıtlara bakındı. Bora iyice sokulup koltuğunun yakınına geldi ve yüzünü ona dönüp masanın kenarına oturdu.

"Ne yapıyorsun Bora? Biri görecek."

"Görüyorlar zaten. Meraklı gözler bizi izliyor."

Mira gözünün ucuyla odanın dışına bakınca Bora'nın haklı olduğunu gördü. Dikkatlerden kaçması mümkün olmayan yüzüğü de çoktan konuşulmaya başlanmıştır.

"Ciddiyetimizi kaybetmeyeceğiz. Burası bizim iş yerimiz. Ona göre davranacağız."

"Bunu sen sen mi söylüyorsun? Beni tam şurada öpmüştün."

"O zaman perdeler kapalıydı."

"Fırsattan istifade etmiştin yani?"

"Fırsatçılığı senden öğrendim Bora Yalım."

"Yok, ben senin eline su dökemem Mira 'müstakbel' Yalım."

"Bir defaya mahsustu."

"Laboratuvarda falan da öpmüştün ama..."

"Bora!"

Mira'nın hep yaptığı gibi umursamaz bir tavırla omzunu salladı Bora. "İş disiplinine daha sonra bakarız. Kafalarındaki soru işaretlerini kaldırmamız gerektiğini düşünüyorum ben." Biraz eğilip parmağının ucunu Mira'nın saçına uzattı. Yüzünden uzaklaştırdığı saçları kulağının arkasına sıkıştırdı. Sonra da Mira'nın büyüyen gözlerine aldırmadan parmaklarının tersiyle yüzünü okşadı.

"Yapma."

"İnanılmaz çekici görünüyorsun. Araya mesafe koyamayacağım, kusura bakma."

"Aferin Bora, iyi örnek oluyorsun. Sayende aşk yuvasına dönecek burası."

"Ne güzel olur."

Mira daha fazla dayanamayıp Bora'nın eline vurdu. Bora neşesini kaybetmeden güldü. Kollarını göğsünde birleştirip bedeninin üst kısmını geriye eğdi. Kapı tarafına bakmadan oraya doğru konuştu.

"Gel Uğur. Ağaç oldun."

Uğur kapıya kadar gelmiş ve içerideki manzarayı görünce duraksamıştı. Bora'nın çağrısıyla kapıyı açtı.

"Rahatsız ediyorum, özür dilerim. Toplantı için her şey hazır, sizi bekliyoruz."

"Hemen geliyoruz." dedi Mira. Masasının üzerindeki bir dosyayı ve telefonunu alıp koltuğundan kalktı. Kasıtlı olarak Bora'nın dizlerine çarpıp, onun rahatını bozup geçti önünden. Bora da gülüşünü devam ettirip gitti peşinden. Birkaç adımda ona yetişti.

Toplantı masasının sadece iki ucu boştu, diğer katılımcılar yerini çoktan almıştı. Kapıya yakın uca Mira oturdu. Bora diğer uca yürüdü ve sandalyesine oturduğu an başlaması için Sena'ya bir işaret verdi. Sena daha önceden Bora'ya rapor ettiklerini şimdi herkese anlattı. Ardından Bora konuşmaya başladı.

"Sonuçlar iyi. Beklediğimiz gibi. Memnunluk yüzdesinden ziyade eksik kaldığımız taraflar üzerine yoğunlaşsak daha iyi olacak."

Bora'nın gözü sürekli karşısındaki Mira'ya gidiyordu. Bakışlarında bir hinlik vardı. Başına bir iş açacak gibiydi.

"Mir için çok emek verdik. Yüzde yüzü istemek imkânsız olur ama test sonuçlarının buna yakın olmasını istiyorum."

Tüm gözler Bora'nın üzerindeydi, salondaki tek kamera arkasında kalıyordu. Bunların verdiği rahatlıkla Mira kaş göz işaretleri yapmaya başladı. Saçlarını omuzlarının gerisine atıp arkasına yaslandı. Bir de alt dudağını ısırıp göz süzmeye başladığında Bora'nın dikkatini dağıtmayı başarmıştı.

"Ne diyordum?" diyerek gözlerini kaçırdı. "Mir'in üzerinde yapacağımız yeni denemelerde izleyeceğimiz yolu belirledik. Önünüzdeki dosyalarda bir örneğini görebilirsiniz. Yapılacak değişikliklerle..."

Mira elinin tersini boynuna sürmeye başladı. İnsanı çıldıracak kadar yavaş ve baştan çıkarıcıydı. Bora hafif yutkunarak konuşmaya devam etti.

"Bu değişikliklerle daha iyi bir netice elde etmeyi planlıyoruz."

Mira parmağını gömleğinin yakasına geçirdi. Sıcaklamış gibi yakasını havalandırdı. Bunun üzerine Bora da kravatını gevşetti.

"Ee... El birliğiyle Mir'i simge ürünlerimizden biri yapacağımıza inanıyorum."

Bora düşüncelerini toparlayabilmek için biraz zamana ihtiyacı olduğunu düşündü. Bunun için sözü Sena'ya verdi. Sıra tekrar ona geldiğinde ise yine aynı tahrik edici hareketlere maruz kalarak zor da olsa konuşmasını bitirdi.

Mira kasıtlı olarak hiç konuşmamıştı. Onun yerine Uğur sormuştu her şeyi. Yani ikisi beraber terletmişti Bora'yı. Toplantı bittiğinde sandalyeler birer birer boşaldı. Herkes çıkmış ve Mira ile Bora kalmıştı.

"Gelmiyor musun?" diye sordu Mira, sandalyesinden kalktığında. "Tüm gün orada mı oturacaksın?"

"Bir de ciddiyet istediğini söylüyorsun. Neydi o yaptıkların?"

"Tatlı bir intikam diyebiliriz."

"Ya senin yaptıklarını biri görseydi?"

"Kimse senden gözünü alamıyordu, sevgili ortağım. Yani görmezlerdi. Ki görmediler."

"Oyun istiyorsan oynarım Mira. Pişman ederim seni."

"Beni pişman edeceksin?" derken buna inanamıyormuş gibi gözlerini açarak güldü Mira. "Sen?" Gülüşünü büyütüp salonun kapısına doğru yürüdü.

Bora oturduğu yerden kalktığında ona yetişmek için acele etmedi. Arada mesafe bırakarak yürüdü peşinden. Odasına gireceği an dönüp ona baktı Mira. Yanına gelmesini bekledi. Kapıdan girerken birbirlerine gülümsediler. Mira geriye doğru bir adım atarak yürümüştü. Yüzünü masasının olduğu tarafa dönünce pencerenin önünde dikilen birini gördü ve tanıdı. Bora da ondan hemen sonra oradaki genç adamı fark etti.

"Cenk?" dedi Mira, şaşkın gözlerle. Abisi daha önce hiç ofisine gelmemişti. Şimdi de iyi bir şey için gelmediğini hemen anlamıştı.

"Merhaba küçük kardeş."

"Hoş geldin." diyerek yaklaştı ona. Sarıldı. "Burada olduğunu söylemediler bana."

Bora bir iki adım geride, ellerini ceplerine koyarak konuştu.

"Hoş geldin Cenk."

Cenk bir kaşını kaldırarak baktı Bora'ya, bir karşılık vermedi. Sarılmayı bitirdiği an kardeşinin yüzüne bakarak konuştu.

"Hoş buldum. Kısmen. Toplantıda olduğunu söylediler, rahatsız etmek istemedim."

"Çok bekledin mi?"

"Sayılır. Vaktin benim için ne kadar değerli olduğunu bilirsin."

"Keşke arasaydın."

"Aniden karar verdim. Aramaya fırsat olmadı. Mümkünse seninle konuşmak istiyorum. Baş başa!" Bora'ya bir bakış atıp son kelimelerini bastırarak söylemişti.

"Buraya kadar geldiğine göre canını sıkacak bir şey yapmış olmalıyım. Ve Bora ile alakalı bir şey olduğunu hissediyorum. Bu yüzden onun yanında konuşmamızda bir sakınca yok."

"Duysun istiyorsan benim için sorun değil Mira. Hatta daha da iyi olur."

Bora dayanamayıp araya girdi. "Ne oluyor Cenk?"

"Madem kalıyorsun, sesin çıkmasın. Kardeşimle konuşacağım."

Bora bir şey söyleyecek oldu, Mira hemen kolunu tutup onu durdurdu. Gözlerindeki ricacı bakışlarla sessiz kalmasını istedi.

"Tamam, neyse mesele sakince konuşalım." Koltuğu işaret etti. "Buyur, otur."

"Gerek yok. Söyleyeceklerimi bitirip gideceğim. Evet, buraya seninle Bora ile alakalı konuşmaya geldim. Birinin artık seni uyarması gerekiyor."

"Hangi konuda?"

Cenk uzun bir konuşma yapacağını belli edercesine vücudunu dikleştirdi. Boyu uzundu, yapılıydı. Şimdi iyice heybetli görünüyordu. Sanki gözdağı vermek ister gibiydi.

"Çok zor dönemlerden geçtin, oldukça hassastın. Bu sebeple yaptığın pek çok şeye göz yumduk. Aile şirketin yerine burada çalışman, bu adamla ortak olman ve onunla arkadaşlığını devam ettirmen gibi... Elbette aranızda arkadaşlıktan fazlası olduğunu biliyordum. Ancak bir gün bunun çok büyük hata olduğunu fark edeceğine inanarak bir müdahalede bulunmadım. Demek ki işi sana bırakmamak gerekiyormuş. Arkadaşlığınıza, takılmanıza bir lafım yok. Ama aynı evde yaşamaya başlamışsınız. Muhtemelen evliliği de düşünüyorsunuzdur. Bunlar olmayacak şeyler Mira. Bu adamla evlenemezsin."

"Bitti mi?"

"Ayrıca buradaki ortaklığını da bitireceksin ve benim yanıma geleceksin."

Mira derin bir nefes alıp verirken elini saçının içinden geçirdi. İhtiyacı olduğunda yanında olmazlardı ama biraz mutlu olacağı zaman kara bulut gibi çökerlerdi üzerine. Bunların birisi abisi ve diğeri de babasıydı. İstese de görmezden, duymazdan gelemiyordu.

"Ne yapacağımı sana sormayacağım Cenk. Senden müsaade de istemiyorum."

"Şu kısmı çok iyi anla Mira. İstesen de istemesen de ben buna müsaade etmeyeceğim."

"Bana karışamazsın. Buna hakkın yok."

"Var. Ben senin abinim."

"Bunu neden sadece böyle vakitlerde hatırlıyorsun?"

Cenk biraz bocaladı. Ama tavrını bozmadan konuştu. "Seni ve ailemizi korumak benim görevim. Bir yanlışa doğru gidiyorsun, seni durdurmalıyım."

"Bora'da yanlış hiçbir şey yok."

"Ailesinde var."

"Ailesiyle değil, Bora ile evleniyorum."

"Kolay mı sanıyorsun sen bunu?" Sinirle sırıtırken kravatı ile oynadı. "O ailenin gelini olarak tanıyacak seni bütün cemiyet. O kadının gelini olacaksın."

"Hayır!"

"Evet Mira!"

"Yeter!" diyerek araya girdi Bora. Zaten Mira'nın hatırına sabretmişti şimdiye dek. "Sen konuşmaya değil, emir vermeye gelmişsin. Tek bir lafınla istediğini yaptırmaya alışmışsın ama bu kez öyle olmayacak."

Cenk ileri doğru bir adım attı. "Sana sessiz olmanı söyledim."

"Ailem hakkında konuşmaya devam edersen sessiz kalamayacağım."

"Defol git o zaman. Söylediklerimi duymazsın."

Bora da bir adım ileri gitti. "Benim şirketimde olduğunu unutuyorsun galiba. Defolup gitmesi gereken biri varsa o da sensin."

Mira iki eliyle yüzünü sıvazladı. "Cenk!" derken sesi biraz yükselmişti. "Bora... Lütfen."

"Bu adamı dinlemeye devam mı edeceksin Mira?"

"Bırakalım bitirsin." Abisine baktı. "Başka bir şey var mı?"

"Elbette var. Sen illaki bunu duymak istiyorsun, tamam." Bora'yı işaret ederek konuştu. "Bununla evleneceksin, öyle mi? Annemizin katili olan kadının oğluyla?"

Bora öfkeyle konuştu. "Laflarına dikkat et!" İleri atılacakken Mira göğsünü tutup onu durdurdu.

"Düğünde fotoğraf falan çektirirsiniz. Boy boy çıkar dergilerde. Anne de dersin sen o kadına... Hatta annemizin yerine koyarsın."

"Sus Cenk artık! Sus!"

"Susmayacağım Mira. Belki ancak böyle girer kafana. Daha da kötüsü ne, biliyor musun? Bu adamla evlenirsen o katil çocuklarının babaannesi olacak."

Bir sessizlik çöktü odaya. Mira titrediğini hissediyordu, bu halini fark etmeyen Bora ise öfkeden deliye dönmüştü. Bu yüzden dilinin ucuna geleni duraksamadan söyledi.

"Esas sen bir katille aynı evde yaşıyorsun. Her gün aynı sofraya oturuyorsun onunla! Anneni öldüren babandan başkası değil. Bunu anla artık!"

Öfkelenme sırası Cenk'e geçmişti. Onunki biraz daha büyük oldu ve bunu yansıtırken sözlerini kullanmadı. İyice yaklaşıp Bora'nın yüzüne bir yumruk attı.

"Seni gebertirim!"

Bora belki karşılık vermeyi aklından geçirmişti. Ama gözü Mira'ya takılınca duraksadı. Ne haliniz varsa görün, der gibi kenara çekilmiş ve masasının önündeki koltukların birine oturmuştu. Başını ellerinin arasına almıştı ve önüne bakıyordu.

Cenk de öfkesini dizginledi. Ceketinin yakalarını düzelterek kardeşine doğru yürüdü.

"Ağzından çıkanları duydun, değil mi Mira?"

"Yeter Cenk! Söyleyeceğini söyledin, git artık."

"Yaptığın hatanın farkına var kardeşim. Bitir artık şu saçmalığı!"

Sözlerini bitirip odanın kapısına doğru yürüdü Cenk. Dışarıya toplanmış kalabalık kenara çekilip ona yol verdi. Bora'nın bakışını görünce de hepten dağıldılar.

Bora yüzünü tutup çenesini ovdu. Şimdilik sessiz kalmayı tercih ederek Mira'nın karşısına oturdu. Önce onun konuşmasını bekleyecekti. Kendisinin canı benzer şeyi duymakla ne kadar sıkılıyorsa Mira'yı da istemeden de olsa üzmüş olmalıydı.

"Memnun musun?" diyerek ona baktı Mira. "Sessiz kalamaz mıydın? İçini döküp gidecekti."

"Sabredemedim."

"Kabahat bende ama. Seni sahiden göndermeliydim."

"İyi ki gitmedim Mira. Beynini yıkamaya gelmiş. Buna izin veremezdim."

"Gördük. Çok güzel izin vermedin." Ellerini dizlerine vurup arkasına yaslandı. "İyi misin bari? Acıyor mu?"

"Senin bu abinin yumrukları... Hâlâ çok iyi. Çenemi oynatamıyorum."

Mira sinirleri bozulmuş gibi güldü. "Bunu bildiğin halde üzerine yürüdün bir de. Yedin yumruğu, şimdi öyle otur bakalım."

"Orada yanılıyorsun işte." Elini ceketinin iç cebine atıp telefonunu çıkardı. "Şirketin avukatlarını meşgul etmeyelim. Tuna bu işi halleder."

"Ne yapacaksın?" derken Mira'nın sesi tedirgin çıktı. Bir tahmini vardı.

"Elbette şikayetçi olacağım. Dağ başımı mı burası? Eşkiya mı senin bu abin?"

"Ama Bora..."

"Ne? Yaptığı yanına kalmayacak."

"Tamam, yaptığı şeyi savunmayacağım. Ama şimdi ondan şikayetçi olman imajını zedeleyecek. Ne kadar başaralı olduğunu bili..."

Mira'nın ses tonu giderek azalmıştı. Aniden sustu. Bora'nın kararını etkilemekle yanlış yapacağını anladı.

"Peki, nasıl istiyorsan öyle yap. Ara Tuna'yı. Hak etti."

Bora oldukça kararlıydı aslında. Ama elbette Mira'nın abisi için endişesini gördükten sonra yapamazdı bunu. İyi ya da kötü olsunlar, aile üyeleri her zaman insanın elini kolunu böyle bağlıyordu. Telefonu kapatıp tekrar cebine koydu.

"Ne oldu? Neden aramadın?"

"Abinle sonra hesaplaşırız." deyip kalktı Bora. "Öğle yemeğine erken çıkalım mı? Oradan da Erhan abiye geçeriz."

"Bora, lütfen, doğru olduğunu düşündüğün şeyi yap."

"Öyle yapıyorum zaten. Hadi, kalk. Çıkalım buradan, havamız değişsin."

Mira oturduğu yerden bir süre baktı Bora'nın yüzüne. Hafif bir tebessümle gösterdi ona minnettarlığını. Bakışlarıyla özür de diledi ondan. Kalktı, alacaklarını içine koyup çantasını koluna astı.

Bora elini uzatıp önden yürümesini istedi. Mira yavaş adımlarla yürüdü kapıya. Üzerlerinde dolaşan kaçamak bakışları hissediyordu. Sena ve Uğur'u çağırdı, geri gelmeyeceklerini bildirdi. Yine önden asansöre doğru ilerledi.

Birkaç adım sonra durdu. Şimdiki bakışlar kaçamak değildi, herkes ikisine bakıyordu. Arkasına döndü. Aradaki mesafeyi koruyarak Bora da durmuştu ve soran gözlerle bakıyordu yüzüne. Abisinin vurduğu yere, kızarmış yanağına baktı. Kendisi yetmezmiş gibi şimdi de aile üyeleri yakıyordu canını. Ve Bora yine onun tek bir lafıyla her şeyi sineye çekiyordu.

Ona doğru gitti, iyice yaklaştı. Hiç duraksamadan ve etrafına aldırmadan parmaklarının üzerinde yükselip Bora'nın yanağını öptü. Ayakları tekrar tamamen yere bastığında yüzüne bakmayı sürdürdü. Şaşkınlıkla karışık bir tebessüm görüyordu.

"Ne yaptın sen?"

"Haklısın Bora. Ne yaptım ben? Şimdi mecburen on gün içinde seninle evleneceğim."

Mira lafını bitirdiğinde gülümsedi. Yoluna devam etmek için döndüğünde salınarak yürüdü. Ortamdaki sessizliği bozan tek şey onun topuklu ayakkabılarının çıkardığı ritimli sesti. Bora şaşkınlığını atlatmayı başardığında biri arkasından itmiş gibi ileri atıldı ve asansörün önüne varmış Mira'ya yetişti.

Continue Reading

You'll Also Like

304K 5.2K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
315K 13.2K 45
Geçmişi güzel olmasada geleceğin ona neler getireceğini bilemeyiz... Lise hayatı kabus olsada desteği hiç eksik olmadı. Eskiden ailesini kaybetmeden...
12.2K 546 34
Birbirlerine tutkuyla bakan iki Âşığın hikayesi...
1.1M 45.6K 42
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...