Otuz Üç

179 19 38
                                    

Yan yana ve el ele oturuyorlardı. Mira korkuyor, Bora bunu çok iyi hissedip elini sıkıca tutarak ona destek olmaya çalışıyordu. Sadece ikisi vardı bekleme salonunda ve sessizlik de onlara eşlik ediyordu.

''Mira Hanım.'' dedi kapı tarafından gelen ses. ''Buyurun, doktor bey sizi bekliyor.''

Mira sesi duyduğu an kadına dönmüştü. Sonra yanında oturan Bora'ya baktı. Yerinden kalkabilmesi için yine onun desteği ve teşvikine ihtiyacı vardı. Yavaşça kalkıp kadının peşinden de el ele ilerleyip bir kapının önüne vardılar. Bora, kapının üzerinde kuzeninin adını okudu. Aile üyelerinin içinde en sevdiklerinden biriydi amcasının oğlu. Mesleğinde ilk yılıydı, insanlara iyi gelen bir yanı vardı, Mira'ya da iyi gelecekti ve gönül rahatlığıyla ona emanet edebilirdi.

''Hadi, içeri gir.''

''Korkuyorum.''

''Korkulacak hiçbir şey yok.''

''Sen de benimle gel.''

''Tek başına girmen daha doğru olur. Ben burada seni bekliyor olacağım.''

''Söz ver.''

''Elbette.''

''Çıktığımda seni burada bulacağım.''

''Tam burada olacağım.''

Mira tebessüm etti ve biraz yükselip Bora'nın boynuna sarıldı. İçeri girmeden önce biraz güç toplamalıydı. Her şey yeniden başlayacaktı o odada. Hepsiyle tekrar yüzleşecek ve onlarla savaşıp galip gelmeye çalışacaktı. Kendini geri çekerken Bora'nın yanağını öptü.

Bora yanağına konan öpücüğün şaşkınlığını atlatmaya çalıştı. ''Bir şey mi söyleyeceksin?'' diye sordu, gözlerinin içine bakan Mira'ya. Bir şey söylemek istiyor gibiydi.

Mira öncekinden daha büyük bir tebessüm etti. ''Söyledim bile.'' Öptüğü yeri parmak uçlarıyla okşadı. Kapıya doğru döndü, derin bir nefes alıp içeri girdi.

Yan yana ve el ele oturuyorlardı. Yine. Bu halleri Mira'ya eski zamanlarını hatırlatmıştı. En zor günlerinde hep böyle tutmuştu ellerini Bora. Yanında olmuş ve büyük bir sabırla beklemişti.

''Tek bir çift kaldı.'' dedi Bora, heyecanlı bir sesle. Döndüğünde Mira'nın tebessüm eden yüzüyle karşılaştı. ''Bana mı bakıyordun sen?''

''Etrafta senden daha güzel başka bir şey yok.''

''Utandırmak mı istiyorsun?''

''Hayır, mutlu etmek istiyorum.''

''Zaten çok mutluyum.''

Mira bu mutluluğu çok net görebiliyordu. Bunda payı olduğunu bilmekle kendi mutluluğu katlanıyordu. Belki böyle adım adım ona olan borcunu ödeyebilirdi. Hepsini değil elbet, buna ömrü yetmezdi. Ancak hiç değilse biraz azaltabilirdi.

''Neden bu kadar çok seviyorsun beni? Nasıl yapabiliyorsun bunu?''

''Nedeni önemli mi?"

"Merak ediyorum."

"Etmemelisin."

"Böyle geçiştirme." dedi Mira, hafif bir kızgınlıkla. "Bir neden söyle. Neyim bu kadar iyiymiş, ben de bileyim."

"Bir mi?" deyip güldü Bora. "Sana bir değil, yirmi bir neden sayabilirim."

"Abartma!"

İki AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin