Otuz Bir

305 23 49
                                    

Kapının önüne kadar el ele gelmişlerdi. Üç katlı bir apartmanın giriş katındaydı ev. Bahçesi olması sebebiyle seçmişti burayı Mira. Evin içindeki eksiklikleri bu yüzden görmezden gelmişti. Sonra ise yavaş yavaş eksik olan ne varsa tamamlamıştı. Ancak evin en büyük eksiği Bora'nın içeri girmesiyle tamamlanmış olacaktı.

"Elimi bırakırsan kapıyı açacağım."

"Hayır." derken başını sağa sola salladı Bora. "Tek elinle aç, yardım ederim."

"Böyle mi dolaşacağız bundan sonra?"

"Başka türlü kaçıyorsun."

Mira hafif bir sinir haliyle gözlerini devirdi. Kapının önündeki paspasa doğru eğilip altındaki anahtarı aldı.

"Paspas altına anahtar mı saklanır Mira?"

"Elimde taşımak istemedim."

"Burada bir başına yaşarken bütün tehlikelere açık bırakmışsın kendini. Boşuna endişe etmiyormuşum demek ki."

"Abartma Bora." deyip anahtarı kilide soktu Mira. "Güvenli bir mahalle burası. Devriyeler sıklıkla geçiyor. Geldiğimden beri en ufak bir şey olmadı." Bora'nın yardımıyla kapıyı açıp içeri girdiler.

Geniş bir alana açılmıştı kapı. Oturma odası ve mutfak burasıydı. Diğer iki kapı da buraya açılıyor, bahçeye mutfak tarafındaki bir kapıdan çıkılıyordu. Bora bir yandan evi süzmeye devam ederken karşıdaki koltuklara doğru yürüdüler. Mira elini bırakmasını sabırla bekledi ama Bora bunu kendiliğinden yapmayacakmış gibiydi.

"Gözünün önündeyim, bir yere kaçamam. Bırak artık elimi. Bir şeyler hazırlayayım da yemek yiyelim."

"O gece de gözümün önündeydin. Hatta kollarımın arasındaydın."

"İyi oturalım böyle el ele. Açlıktan öl."

"Aç olduğumu nereden çıkarıyorsun? Değilim."

"En son ne zaman yemek yedin?"

"Mühim olan yemek mi şimdi?"

"Yüzünün haline bakılırsa bence öyle. Ayrıca gücünü topla ki daha iyi laf sokabilesin. İki lafından biri seni terk edişim.''

"Sadece bu akşam, gece ya da yarın değil, bütün bir ömür bunu başına kakacağım. Elime büyük bir koz verdin."

"Yaa!"

"Evet, öyle. Diyelim ki doğum gününü unuttum, sen de beni terk etmiştin diyeceğim. Ya da mesela evlilik yıldönümümüzde beni terk edişini hatırlatacağım yine sana."

Mira iyice yaklaşıp bir tebessümle konuştu. "Sen özel günlerin hiçbirini unutmazsın Bora. İlk regl günümü dahi hatırlıyorsun."

"Pedini bana aldırmıştın. Nasıl unutabilirim?"

"Çocuklarımın babası olmak istiyorsan biraz çabalaman gerekiyordu."

Bora mutfak tarafına doğru bakıp sessizce güldü. ''Oraya da geleceğiz, çocuklarımıza kadar konuşacağız.'' Biraz sessiz kalıp derin bir nefes alıp verdi. ''Şimdi bırakacağım elini. Ancak bu evin kapısından yine el ele çıkıp kendi evimize gideceğiz.'' Ellerini ayırıp ileri yürüdü, bar tipi masanın taburelerinden birine oturdu. Mutfak tezgâhına yaklaşan Mira'yı gözleriyle takip etti.

''Tekrar o kaosun içine girmek istemiyorum.'' dedi Mira, yemek hazırlığına başladığında. ''Bununla savaşacak gücüm yok.''

''Hani her şeyi benim için yapıyorsun ya, bunu da yapacaksın. Kaçmanın bir çözüm olmadığını anlamışsındır.'' Eliyle mutfağın bir köşesini işaret etti. ''Hasretiyle yandığın adam için turşular kurarak mı geçireceksin burada hayatını? Kendin için istediğin gelecek bu mu?''

İki AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin