Yirmi Dört

252 23 35
                                    

Ekrandaki modelleri uzun uzun inceleyip bir diğerine geçiyor, parmağını aşağı yukarı ağır hareketlerle kaydırıyordu. Evlendiğinde nasıl bir gelinlik giymek isteyeceğini düşünmemişti hiç daha evvel. Şimdi bir sürü seçenek olunca işi oldukça zor olacaktı. Sade bir tanede karar kılıyor, sonra gösterişli olan bir başkasında aklı kalıyordu.

"Ben geldim."

Mira'nın ofisinin olduğu taraftan girmişti Bora içeri. Masaya yaklaşıp bir adım gerisinde durdu. Bu arada Mira da telefonunu çabucak kapatıp masaya bıraktı.

"Bu kadar erken gelmeni beklemiyordum."

"İşinden etmek istemedim."

"Ee, ne yaptı seni görünce?"

"Sevinçten boynuma atıldı." deyip gülümsedi Bora. Çalıştığı yere gidip Ayhan'ı ziyaret etmişti. "Belki elli defa özür dilemiştir. İyi olduğumu kendi gözleriyle görmek rahatlattı onu. Ben de gördüğüme memnun oldum. Patronu da ondan çok memnunmuş."

"İyi." dedi Mira, ilgili bir sesle. "Sevindim."

Bora ellerini beline koyarak konuştu. "Sen neler yaptın ben yokken?"

"İş güç. Ne yapayım başka? Bir de seni bekledim işte."

"Toplantı için her şey hazır mı?"

"Hazır olduğunda Uğur haber verecek."

Bora saatine baktı. "Vakit var." deyip yine Mira'ya çevirdi bakışlarını. "Öğleden sonraya iş bıraktın mı?"

Mira heyecanlı bir sesle konuştu. "Bir yere mi gideceğiz yoksa?"

"Üzgünüm, seni mutlu edecek bir yer değil ama gitmek zorundayız. Sen yine devamsızlık yapınca beni aradı Erhan abi. Bir uğrayalım diyorum."

Sıkkınlıkla soludu Mira. "Tamam." dedi. Bu iş de aradan çıkardı. Artık bir doktora ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu. Bunu Erhan'a da söyleyecekti.

"Bir de..."

"Evet?"

"Harika bir mekân bir buldum."

"Ne konuştuk Bora? Aceleye getirmeyeceğiz."

"Öyle dedik de... Yavaştan başlamakta fayda var. Bence sen de gelinliğini bakmaya başla."

"Oldu! Başka işim yoktu."

"Mira sen ne kadar ilgisiz olursan ol, en geç on güne yapacağım ben o düğünü."

"Sen bilirsin. Kendi başına evlenirsin."

Mira umursamaz görünüp önündeki kâğıtlara bakındı. Bora iyice sokulup koltuğunun yakınına geldi ve yüzünü ona dönüp masanın kenarına oturdu.

"Ne yapıyorsun Bora? Biri görecek."

"Görüyorlar zaten. Meraklı gözler bizi izliyor."

Mira gözünün ucuyla odanın dışına bakınca Bora'nın haklı olduğunu gördü. Dikkatlerden kaçması mümkün olmayan yüzüğü de çoktan konuşulmaya başlanmıştır.

"Ciddiyetimizi kaybetmeyeceğiz. Burası bizim iş yerimiz. Ona göre davranacağız."

"Bunu sen sen mi söylüyorsun? Beni tam şurada öpmüştün."

"O zaman perdeler kapalıydı."

"Fırsattan istifade etmiştin yani?"

"Fırsatçılığı senden öğrendim Bora Yalım."

"Yok, ben senin eline su dökemem Mira 'müstakbel' Yalım."

"Bir defaya mahsustu."

"Laboratuvarda falan da öpmüştün ama..."

İki AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin