Ağır Abilerim

By seymanizzz

138K 7.9K 7.3K

Nefes alamadığım için elimi boğazıma getirip derin derin nefes almaya başladım. Tüm uzuvlarımın acıdığını his... More

Ağır Abilerim-1
Ağır Abilerim-2
KARAKTER TANITIMI
Ağır Abilerim- 4
Ağır Abilerim-5
Ağır Abilerim- 6
Ağır Abilerim-7
Ağır Abilerim- 8
Ağır Abilerim-9
Ağır Abilerim-10
Ağır Abilerim-11
Ağır Abilerim-12

Ağır Abilerim- 3

9.6K 569 363
By seymanizzz

Bölüm Şarkısı: Lewis Capaldi / Someone You Loved

Bölüm:3
"Kötüyüm, gitgide daha kötü olacağım ama yalnız kalmaya alışıyorum, bu bile bir şeydir, bir avantaj, bir zaferdir..."

/ Frida Kahlo/

***

Havalimanına gelmemizle derin bir nefes vererek arabadan indim.  Şüphesiz göreceklerimle üzüleceğimi ve kırılacağımı biliyordum çünkü çok büyük bir ihtimale karşı Savaş abim sevgilisine benden çok daha iyi davranacaktı ve yine ben, bana değer vermeyen kişi için saatlerce  ağlayıp, üzülecektim.

Arabadan inen Gökmen abimin yanına hızlıca varıp gitti yere doğru gitmeye başladım. Kısa bir yürüme sonrasında bekleme salonu gibi bir yere gelmiştik. Çok fazla havalimanına gelmediğim için neyin ne olduğunu bilmiyordum.

Abim yan yana olan koltukların birine oturduğunda ben de vakit kaybetmeden yanına oturdum. Annemler daha gelmemişti, aslında şimdiye kadar gelmeleri gerekiyordu ama bilmiyordum.

"Annemler neden yok?" diye Gökmen abime sorduğumda, baktığı telefonundan kafasını kaldırmadan, "Gelmeyeceklermiş." demesiyle ofladım. Bu hiç iyi olmamıştı işte. Savaş abim ve Gökmen abim bir olup eve gidinceye kadar beni perişan edebilirlerdi. Böyle şeyleri daha önce birçok kez yaşamıştım. Şüphesiz ikisi çok iyi anlaşıyorlardı.

Karşıdan gelen Savaş abimi ve yanındaki kızı görmemle gülümseyerek ayağa kalktım. Her ne kadar bana kötü davransa da onu seviyordum ve özlemiştim. Ellerinde bavullarıyla yanımıza gelmeleriyle Savaş abime kollarımı dolayıp, kokusunu derince içime çektim.

Dört ay kadar uzun bir süre görmeyince, her kardeş gibi ben de abimi özlemiştim. Savaş abim bana sarılmamıştı ama olsundu. Sarılmama izin vermesi bile benim için büyük bir şeydi.

Savaş abimden kollarımı çektikten sonra, yanında ki sevgilisi olduğunu tahmin ettiğim kıza elimi uzatıp, "Şeyma." diyerek gülümsedim. O da elimi sıktıktan sonra sahte bir şekilde gülerek, "Alev." demesiyle onun aksine tatlı bir şekilde gülümseyerek geri çekildim.

Tam fiziğine yakışan bir isimdi. Gerçekten çok beğenmiştim. Zaten Savaş abime de böyle bir kız yakışırdı çünkü o da karizmasıyla tüm dikkatleri üzerine çekebilecek bir adamdı.

Gökmen abim ve Savaş abim de erkek bir şekilde selamlaştıktan sonra Gökmen abim sadece sevgilisine, "Hoş geldin." dedi. Alev abla da kafasını sallamakla yetinmişti. Umarım bana iyi davranırdı çünkü bir ablamın olmadı şu dünyada istediğim şeylerin arasındaydı ve biz Alev ablayla abla kardeş gibi olabilirdik.

Savaş abim ve Alev abla korumaların getirdiği arabalarına bindiğinde biz de Gökmen abimle tekrardan çok beğendiğim arabasına binmiştik. Tam bir Range Rover hastasıydım.

Tam yola odaklanan abime bir şey söyleyecekken elimde çalan telefonum araya girmişti. Ekranda bilinmeyen numara yazıyordu ve bu beni nedensizce korkutmuştu.

Aramayı onaylayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo?" Duyduğum tanıdık sesle rahatlamıştım. Arayan Mertti, onu daha fazla bekletmemek için cama yaklaşıp güldüğümü belli eden bir ses tonuyla ben de konuştum "Efendim, Mert ?" ismini söylememin sebebi o olup olmadığını teyit etmek istediğim içindi.

"Iı, şey sen abinin seni alacağını söylemiştin ama biz sizin evden geçerken abinin arabasını göremedik. Bir sorun mu var?" Mert'in sesinden mahçup olduğunu anlamıştım ama dikkatimi çeken bu değildi, beni merak mı etmişti?

"Hey, bende burdayım!" Buğra birden bağırınca telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım.

Birkaç hışırtıdan sonra Mert'in sesini duymuştum, "Tamam, telefonu kazasız belasız aldım." Savaşı kazanan Mert olunca bu sefer dişlerimi göstererek gülmüştüm ama bu gülüşüm pek uzun sürmemişti çünkü abim sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Abime korkulu bir bakış atıp telefonun diğer ucunda benden cevap bekleyen Merte döndüm."Hayır bir sorun yok." Daha demin sesimde olan rahatlık gitmişti ve sesim gergin çıkıyordu.

Abimin sorun çıkarmasından korkuyordum.

Eve varmadan Mert ve Buğra'nın oradan uzaklaşması lazımdı. Mertin bir şey demesine izin vermeden yine ben konuştum. "Sizde gidebilirsiniz aileniz merak etmesin ve son olarak telefon numaramı nereden buldun?" En başta derin bir sessizlik olsada daha sonra tekrar ve tekrar Buğra araya girmişti.

"Bak bir de kazasız belasız diyor! Allahım Müge Anlı küfür etse daha inandırıcı olurdu. Lan beni yere attın yere!" Buğrayı tanıdığım kadarıyla her arkadaş grubunda olan neşeli çocuktu. "Iı neyse, yarın görüşürüz malum bizimkiler merak eder. Ha bir de Buğra denen koca bebekle ilgilenmem lazım. Görüşürüz." Konuşmama fırsat vermeden telefon yüzüme kapanmıştı.

"Kimdi o?" Bir dakika şu an ikinci şok geliyor, abim benle iletişime geçti. "Arkadaşım." Daha deminki neşem gitmişti onun yerine içime mükemmel simsiyah bulutlar dolmuştu.

Hep böyle oluyordu, biri ile konuşunca ne kadar neşelensemde bu neşemi ya abim veya onun davranışları bozuyordu. On dört yıldır bir türlü alışamamıştım.

"Geçen gün kafenin önünde sarmaş dolaş olduğun arkadaşlar mı?" dediğinde sarmaş dolaş kısmını pek anlamasam da dert etmedim. Galiba Buğra'yı bana sarılırken görmüştü ve ondan bahsediyordu.

Onaylarcasına kafamı salladığımda, "İnsanlarla arana mesafe koy, senin yüzünden soyadımızın kirlenmesine izin veremeyiz." demesiyle ağzım açık bir şekilde abime bakakalmıştım. Zavallı ben, beni kıskandığını falan düşünmüştüm.

Bugün kaç kere dolduğunu bilmediğim gözyaşlarımı silerek zorla da olsa kafamı salladım. Bu ciddi manada çok ağırıma gitmişti. Her şeyi beklerdim ama bana böyle bir ima yapması hiç beklemediğim şeylerin arasındaydı.

Ve en zoruma giden de asla ve asla ses çıkaramıyor oluşumdu. Sebebini bilmediğim bir şekilde sevdiklerim beni azarlasa bile onlara bir şey diyemiyordum. Bu huyum bir şekilde üstümden atmalıydım aksi takdirde hayatım boyunca ezik ve pısırık bir kız olarak yaşayacaktım.

Havalimanı ve evimizin arasında neredeyse yirmi dakika vardı belki daha çok vardı bilmiyorum ama bildiğim tek şey; eve çabuk gelmemizdi. Çantamı tek omuzuma takıp telefonumu sol elime aldım.

Arabadan indiğim gibi gözlerimi bahçenin ve kapının oralarda gezdirdim. Mert ve Buğra'nın gittiğini görmek içime su serpmişti. Önümüzde duran arabadan en başta Alev abla ardındanda Savaş abim inmişti.

Annem, Bizim geldiğimizi görmüş olacak ki güzel gülümsemesiyle kapıyı açıp, "Hoş geldiniii, sefalar getirdiniz." demesiyle abim de gülümseyip anneme sarıldıktandan sonra yanaklarından öptü. "Hoş bulduk annem."

İlişkilerini hem üzüntü hem de mutluluk içinde izliyordum. Abilerimin, annemle ilişkisi her zaman güzel olmuştu ve ben onları hem çok kıskanıyor hem de çok mutlu oluyordum.

Bazen gerçekten sorunu kendimde arıyordum. Ben mi çok kötüydüm de bana böyle davranıyorlardı, ben çok mu gıcıktım da bana böyle davranıyorlardı, çok mu sinir bozucuydum, çok mu çirkindim?

Yine çıkmaza girdiğimi anlayınca düşünmeyi boş vermiştim aksi takdirde bu soruların cevaplarını hiçbir zaman bulamıyordum. İçeri giren abilerim, annem ve Alev ablanın arkasından ben de içeri girmiştim.

Babam da buradaydı, sanırım işten daha yeni gelmişti büyük ihtimal Savaş abim gelecek diye erken gelmişti, sırf bana ders çalıştırmak için erken geleceğini zannetmiyordum.

Babamla da selamlaşma faslından sonra koltuklara yerleşmişlerdi. Ben de ayakta dikilmenin anlamı olmadığını bildiğim için hemen annemin yanına oturdum. Onlar konuşup, kaynaşırken ben her zaman ki gibi unutulmuştum.

Hep böyle oluyordu, ne zaman eve biri gelse ben birden unutulup köşeye atılıyordum. Gözlerinde bu kadar değersizdim işte, belki de Alev ablaya benden çok daha iyi davranıp ,onu el üstünde tutacaklardı. Düşüncesi bile tüylerimi diken diken etmişken yaşamasının ne kadar zor olduğunu tahmin ediyordum.

Daha fazla burada umursanmamaya dayanamayacağımı bildiğim için ayağa kalkıp odama doğru ilerledim. Zaten gözlerinde o kadar yoktum ki ayağa kalktığımı görmemişlerdi bile.

Odama girdiğimde üstüme rahat bir şeyler giyinip kendimi yatağa attım. Bugün benim için gerçekten yorucu ve yıpratıcı bir gündü. Gözlerimi kapatıp, bir süre dinlendikten sonra telefonuma gelen birkaç bildirim sesiyle gözlerimi açarak telefonumu elime aldım.

Mesajlar Mert'tendi. Mert'in mesajına girdiğimde birinin bile beni düşünmesi gerçekten çok iyi hissettirmişti.

Mert: Şeyma eve geldin mi?

Mert: Abinin arabasının kapının
önünde olduğuna göre, evet.

Mert: Boş boş sorular
soruyorum ya 🤦🏿‍♂️

Mert: Bir de kapınızın önünde
bir tane daha araba var.

Mert: Misafir mi geldi?

Mert: Erkek var mı?

Mert: Yani şey eğer erkek varsa
ben de tanışayım diye.

Mert: Yanlış anlama.

Ahsen Şeyma: İlk önce hangi soruna cevap
vereceğimi bilmesem de
galiba ilk yazdığından başlamalıyım :D

-şeyma eve geldin mi?- yanıtladı
Ahsen Şeyma: Evet, eve geldim.

-misafir mi geldi?- yanıtladı
Ahsen Şeyma: Misafir sayılamaz ama misafir de sayılır :D
Abim ve sevgilisi uzun zamandır yurtdışındaydı ve onlar geldi.
Zaten eve o yüzden geç kaldım. Onları karşılamaya gitmiştik.

Ahsen Şeyma: Sorularınızı eksiksiz yanıtlayabildiysem
ne mutlu bana efendim. :D

Mert: Şey, kusura bakma ben sadece
merak etmiştim de :)

Mert: Bu arada bir tane daha
abin olduğunu bilmiyordum.

-şey, kusura bakma ben sadece merak etmiştim de- yanıtladı
Ahsen şeyma: Yok yok sorun değil.

-bu arada bir tane daha abin olduğunu bilmiyordum- yanıtladı.
Ahsen Şeyma: Çok uzun zamandır
yurtdışındaydı o yüzden
bilmemen normal. Zaten
birbirimizi çok iyi tanımıyoruz.

Mert: Abin geldiyse neden telefonla
ilgileniyorsun ki? Onu hiç özlemedin mi?

Çok özledim ama o beni hiç özlememiş.

Ahsen Şeyma: Özledim ama (17:25)

Ahsen Şeyma: Ama öyle işte (17:30)

Mert: Sen iyi misin? (17:30)

Attı mesajla daha fazla dayanamayacağımı bildiğim gözyaşlarımı serbest bırakıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Hiç iyi değilim Mert, geberiyorum. Günden güne sevgisizlikten yok oluyorum.

Biraz daha ağladığımda Mert'i telaşlandırmamak için buğulanan ve akan gözyaşlarımla cevap verdim.

Ahsen Şeyma: Evet, iyiğö.(17:36)

Ahsen Şeyma: İyiyim*

Mert: Şu an müsait misin? (17:36)

Ahsen Şeyma: Müsaitim ama neden ki?
|Görüldü!|

Görüldü olmasıyla ekrana bakakalmıştım. Ne planlıyordu bu çocuk? Hızla gözyaşlarımı silip, tekrardan mesaj atacakken Mert'in görüntülü aramasını görmemle istemesizce telefon yere düşmüştü.

Hiç vakit kaybetmeden yere eğilip telefonu aldığımda hâlâ aradığını görmemle aynadan kendime baktım. Ağlamaktan yanaklarım ve anlım kızarmış ve aynı zamanda gözlerim kan çanağına dönmüştü. Ağladığım zaman yüzümün kıpkırmızı olmasından nefret ediyorum böyle telefonu açabileceğimi zannetmiyordum.

Ama aramaya devam ettiği için açmaktan başka çarem yoktu aksi taktirde çok büyük ayıp olacaktı. Görüntülü aramasını kabul edip telefonu beni çekmeyecek şekilde yatağa koydum. Eğer yüzümü görürse ağladığımı kesin anlardı.

"Şeyma?" diye soru sorar şeklinde konuştuğunda sesimin pürüzlü çıkmaması için hafifçe öksürüp, "Efendim?" diye mırıldandım. Yine de sesim pürüzlü çıkmıştı ama yapacağım bir şey yoktu. Umarım ağladığımı falan anlamazdı.

"Neden kendini göstermiyorsun? Bir sorun yok değil mi?" diye sorduğunda derin bir nefes vererek ne yalan uyduracağımı düşündüm fakat bir sorun vardı, yalan söylemekte gerçekten çok beceriksizdim. Yalan söyleme başladığım an, ıılıyor ve takılıyordum.

"Bir sorun yok," diye mırıldandım bu kez de. "O zaman kendini göstermende de bir sorun yok diye düşünüyorum." neden bu kadar ısrar ettiğini anlayamamıştım. İyi olmadığımı falan mı anlamıştı?

Mert'i daha fazla ısrar ettirmeyerek odamın en karanlık yerine geçtim ve olabildiğince telefonu kendimden uzaklaştırdım. Belki böyle ağladığımı anlamazdı. Görüş alanıma girdiğinde salak gibi elimi merhaba dercesine iki yana  salladım. Sonra yaptığım şeyin çocukça ve aptalca olduğunu anladığım için  hemen elimi yere indirdim.

Salak Şeyma sanki yolda karşılaştınız, çocuk gibi elini sallamakta ne?

Mert'e baktığımda bu halime güldüğünü gördüğümde ben de daha fazla dayanamayarak gülümsedim ve, "Aradan çok uzun zaman geçmedi ama nasılsın?" diye sordum. Pat diye neden beni aradığını soramazdım.

"Çok iyiyim, seni gördüm daha iyi oldum ama sen pek iyi değil gibisin?" dediğinde gözlerimi pörtlettim. Bu çocuk müneccim falan mıydı? Nereden anlıyordu böyle şeyler?

"Yoo, nereden çıkardın ki?" diye sordum. Biraz salağa yatmam lazımdı. Zaten salaktım, salağa yatmana gerek yoktu ama neyse.

"Şeyma buradan kızaran gözlerini ve yanaklarını görebiliyorum. O yüzden bir daha ki sefere daha iyi yalanlar bul." dediğinde yalan söylediğimin verdiği utangaçlıkla kafamı yere eğdim.

Mert benim utandığımı görmüş olacak ki, "Neyse bakalım, neden ağladığını söylemeyeceğini biliyorum o yüzden sormayacağım fakat yanına gelebilirim. İster misin? Yani şey odana değil, aşağıya, bahçeye."

Beni düşünmesine gülümseyerek kafamı iki yana salladım. Eğer buraya gelirse cidden iyi şeyler olmayabilirdi. Abilerimin sorun çıkaracağını adımdan daha iyi biliyordum, özellikle Savaş abim çok katı kuralları olan bir insandı.

Şort giymeme falan kızıyordu fakat ben onun yokluğunda cidden çok fazla şort giymiştim. Zaten soyadları kirlenmesin diye yapıyorlardı, bunu bugün çok güzel bir şekilde öğrenmiştim. 

" Iııı Mert gelmesen gerçekten çok daha iyi olur. Yani yanlış anlama tabii ki gelmeni çok isterim fakat yeni gelen abim bu duruma tepki gösterebilir." diye kızaran yanaklarımla mırıldandım. Onu geri çevirmek gerçekten çok kötü hissettirmişti.

"Hayır hayır sorun değil. Anlıyorum ben seni. Başka zaman artık." deyip beni rahatlatmak amacı ile gülümsediğinde ben de gülümsedim. Mert gibi bir arkadaş bulduğum için gerçekten kendimi çok şanslı hissediyordum.

"Tamam o zaman ben seni daha fazla tutmayayım. Sadece kötü olduğunu bildiğim için aradım ve hiçbir şey senden değerli değil, bunu unutma tamam mı?" dediğinde kafamı salladım.

"Aradığın için teşekkür ederim, gerçekten iyi hissettirdi." deyip gülümsedim. Gerçekten de iyi hissettirmişti, belki o olmasaydı saatlerdir ağlıyor olabilirdim. "Rica ederim. Her kötü hissettiğinde beni arayabilirsin." dediğinde tekrardan gülümseyerek kafamı salladım.

Görüşürüz faslından sonra telefonları kapatmıştık. Telefonu yatağıma atıp yerden kalktıktan sonra lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Lavabodan çıktıktan sonra biraz ders çalışmak için masam oturup kitaplarımı açtım.

Umarım bir an önce şu LGS stresi biterdi.

***

"Şeyma, yemek hazır annem. Hadi gel." çözdüğüm Matematik testinden kafamı kaldırıp anneme baktığımda, "Tamam anne geliyorum." dedim. Annem benden komut alıp, çıktığında kafamı ovdum.

Sabahtan beri ders çalışıyordum ve kafam kazan gibi olmuştu. Bu çalışmalarımın sonucunu umarım bir gün alabilirdim. Oturduğum yerden kalkıp ellerimi yıkadıktan sonra aşağı indim.

Hepsi yemek masasına oturmuş yemek yemeye başlamışlardı bile. Ben de annemin yanına oturup, "Afiyet olsun." diye mırıldandım. Onlarda dediğinde tabağıma birkaç şey alıp, yemeye başladım. Sebebini bilmediğim bir şekilde karnımı hiç aç hissetmiyordum.

Güle oynaya hepsi yemeklerini yemişti ve hiçbiri sabahtan beri odanda ne yapıyorsun diye sormamıştı. Hatta babam Alev ablaya o kadar iyi davranıyordu ki bizi bilmeyen biri Alev ablayı gerçek kızı zannedebilirdi.

Babama dolu gözlerime bakıp tekrardan önüme döndüm. Beni görmemişti zaten. Oysa ben babamın beni sevdiğini falan düşünürdüm. Doyduğumu hissedince anneme, "Ben doydum, yukarı çıkıyorum." diye fısıldadım.

Annem bana bakmayarak kafasını salladı ve Alev ablaya bir şey sordu. Bu hareketiyle dolu olan gözlerim zaten dopdolu olmuştu. Her zaman annem yemek ye diye ısrar ederdi ve bugün her gün yediğimden çok daha az yemiştim, bu annemin umrunda dahi olmamıştı.

Yavaşça yerimden kalkıp, merdivenlerden yukarı çıkmaya başladığımda hıçkırığımı tutamamış ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.

Unutuluyordum.

Ve bunu iliklerime kadar hissediyordum. Kim bilir belki torunları olurdu ve beni iyice unuturlardı. Benim her gözyaşıma şahit olan annem bile bana böyle davrandıysa tabii ki herkes böyle davranacaktı.

Odama girdiğimde kendimi yatağa atıp sarsılan vücudumla daha fazla ağlamaya başlamıştım. Bir an Mert'i aramayı düşünsem de her an onu arayamayacağımı bildiğim için vazgeçtim.

Daha sonrasında acıyan göz kapaklarıma ve gözümden akan yaşları umursamayarak gözlerimi kapatıp, iğrenç uykuma dalmayı bekledim.

***

Merhaba,

Bölüm geç geldi fakat yazamadım.

Bu arada Abilerim'i yazdım fakat hiç içime sinmedi bu yüzden tekrardan yazacağım.

Bu Kitapta istediğiniz şeyleri buraya yazar mısınız?

Panomda spoiler paylaşıyorum, takip ederseniz bildirim gelecektir ❤️

💃💃

Kendinize iyi bakın ✨🌕

Continue Reading

You'll Also Like

43.8K 152 11
Bir gün Şeker iş bulamadığı için aklına şey gelir. vücudu güzel ve çoğu erkeği etkilediğinden paralı Sex yapmaya karar verir. Her zaman aylık parasın...
75.3K 4.4K 41
~Bu kitap +18 ögeler ve cinsellik içerir!! Rahatsız olacaklar okumasın lütfen..~ Yaz Yağmuru isimli kurgumun devam kitabıdır. İlk kitaba profilimden...
3.2M 196K 50
Başak, askerdeki abisine saçma sapan mesajlar atıp eğlendiğini zannederken, telefonun ucundaki kişi gerçekten abisi miydi? Rastgele#1 {28.03.2023} Ge...
123K 3.8K 29
Uyarı: Cinsellik argo sigara küfür bulunmaktadır rahatsız olan okumasın lütfen Okulda geçen eğlenceli bir kurgu 🗝️ "Gör beni artık belki de gerçek...