KIRMIZI ODA

By yazarlola

131K 7.3K 4.7K

*Laris adında bir kız tesadüf sonucu yanlış girdiği linkle oyuna benzeyen bir siteye girer. Normal bir oyunda... More

Oyun
Parti
Kırmızı Oda
Karanlık
Kutu
Kesit
Avcına "Merhaba"de!
Bir Yere Mi Gidiyorsun?
Siyah Atlı Kahraman
Gerçeklik Algısı
Okula Dönüş
Veliaht
Beni özledin mi?
Kırmızı Not
00.00
İddia
Kumsal
Çarpışma
Kaos
Azrail
Fırtına Öncesi Sessizlik
Birilerinin Canı Fena Yanacak
Sipariş
Siz tanışıyor musunuz?
Şef
Elektrik Kesintisi
Kaza
Yeni Yıl Kutlaması
Dilek
Yangın Alarmı
Davetsiz Misafir
Ajan

Süperwoman

620 85 87
By yazarlola

Yavaşça netleşen görüntüyle gözlerimi araladım. Bu uğultu da neydi böyle? Ah! Bu koku... Hastanede miydim ben? Tamamen netleşen görüntüyle etrafıma bakındım. İçeride hemşire olduğunu tahmin ettiğim bir kadın dışında kimse yoktu. Yalnızdık.

"Uyandınız demek. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

"İyiyim." dedim sadece. Tam olarak ayıldığımı sanmıyordum.

"Tamam. Birazdan doktorla beraber tekrar geleceğim." diyerek kapıya ilerledi.

"Arkadaşlarınız da sizin için meraklandılar uyandığınıza göre yanınıza girebilirler." diyerek odadan çıktı. Hemşire'nin çıkmasının ardından birkaç dakika geçmişti ki içeriye Arez, Deniz, Uraz, Ilım ve Pars girdi. Hafiften endişeli gözlerle beni süzerlerken hatırladığım şeyle gözlerim irice açıldı.

"Çocuk, o iyi mi?"

"Ufak bir iki sıyrık dışında gayet iyi." dedi Ilım. Deniz yanıma gelip bana sıkıca sarıldı.

"İyi olmana o kadar sevindim ki." benim için endişelenmişti tıpkı diğerleri gibi.

"Güzel kurtarıştı. Boş zamanlarında süperwomanlık yaptığını bilmiyordum." Uraz ortamdaki gerginlikten dolayı olsa gerek şaka ile karışık beni takdir ettiğinde güldüm diğerleri de katıldı gülüşüme.

"Upss. Kimliğim deşifre oldu." dedim ben de.

"İyisin değil mi? Ağrın falan var mı?" Pars'ta en az Deniz kadar endişelenmişti sesinden bunu anlamak pek de zor değildi.

"Ben iyiyim, cidden!" dedim inanmalarını umarak.

"Geliyorum ben birazdan." diyerek odadan çıktı Arez. Arez'in tam çıktığı esnada doktor ve hemşire girmişti odaya.

"Nasıl hissediyorsun Laris." dedi doktor elindeki dosyaya bakarak.

"Son derece iyi." dediğimde içtenlikle gülümsedi.

"Hiçbir sorun görünmüyor taburcu olabilirsin." dediğinde rahatladım.

"Ama yine de her ihtimale karşı eğer baş dönmesi ya da buna benzer belirtiler fark edersen kendinde beni aramanı istiyorum." Onaylar anlamda başımı salladığımda kapıya yöneldi ikisi de.

"Geçmiş olsun." Dedikten sonra odadan çıktılar.

"Hastanede kalmam gerekmediği için mutluyum." dedim.

"Tüh! Birkaç gün başımı dinlerim diyordum oysaki." Deniz sanki az önce neredeyse ağlayacak bir modda titrek ses tonuyla bana sarılıp korktuğunu dile getirmemiş gibi bu cümleyi kurduğunda önce şaşırdım sonra ise kahkaha attım.

"Sus be!" diyerek onu yanımdan iterek yataktan kalkmasını sağladım.

"İkizler burcu muyum neyim? Bendeki bu döneklik nereden geliyor ben de bilmiyorum." dediğinde güldüm.

"Burcunu bilmem ama dönek olduğun kesin Deniz!" dedim dil çıkararak. O da bana el hareketi çekiceği sırada içeriye birinin girmesi nedeniyle durdu.

"Anladın sen." dedi onun yerine imalı bir şekilde.

"Sana kucamaaan teşekkür ederim. Kahramanım!" dedi küçük kollarıyla bana sarılmaya çalışan Yağız. Arez onları getirmeye gitmişti demek ki.

"Ben ne desem bilmiyorum canım o kadar minnettarım ki. Sen olmasaydın... Olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum." dedi Yağız'ın annesi. Sonlara doğru sesi çatallaşmıştı.

"Lafı bile olmaz. O iyi ya önemli olan tek şey bu." dedim Yağız'a sarılarak.

"İyisin değil mi küçük adam?" Eliyle saçını düzelterek cevap verdi.

"Çok iyiyim." dediğinde dayanamayıp düzelttiği saçını gülerek elimle dağıttım.

O kadar tatlıydı ki!

"Bunu duyduğuma sevindim acaba senden bir şey isteyebilir miyim?" diyip kulağına doğru fısıldadım.

"Özel bir görev." hemen merakla baktı ve hızla başını aşağı yukarı salladı.

"En önemli kural nedir biliyor musun, Yağız ?" hayır anlamında başını salladı.

"En önemli kural her zaman annenin sözünü dinlemektir. Senden istediğim özel görev de bu. Annenin sözünden çıkmayacağına dair bana söz verebilir misin?" dediğimde asker selamı vererek bağırdı.

"Söz veriyorum kahramanım!" gülerek son kez sarıldım.

"Anlaştık çak bakalım" diyerek elimi uzattığımda bir beşlik çaktı.

"Tekrar çok teşekkürler, biz sana daha fazla rahatsızlık vermeyelim.

"Ne demek ben iyiyim zaten, aklınız kalmasın. Eminim ki sizin için de zor bir gün oldu. Evinize gidip dinlenin." dedikten sonra onunla da sarıldığımda el sallayarak odadan çıktılar.

"İşlemlerini hallettim, çıkalım mı?" Arez'in kurduğu cümleyle gülümsemem mümkünmüş gibi daha da genişledi.

"Duyduğum en güzel haber Arez! Hadi gidelim bir an önce." dedim ayaklanarak.

°

Sonunda eve gelmiş olmanın verdiği hissiyatla rahatladım. Karnımın guruldamasıyla yüzümü ekşittim. Arez gülerek bana baktı.

"Birileri acıkmış sanırım." karnıma dokundum.

"Fazlasıyla!"

"Sen odana çıkıp bir duş al, rahatlarsın. Bu sırada ben de bir şeyler hazırlarım sana." dediğinde başımla onayladım.

"Minnettarım." dedim merdivenlere yönelip seri adımlarla odama çıktım.

"Banyoma girdiğimde kapıyı kapatıp kitledim. Üstümdeki kıyafetlerden kurtulup kirli sepetine atmadan önce küveti su ile doldurmaya başladım. Sevdiğim duş jellerinden ikisini aldım ve suya ilave edip elim yardımıyla köpürttüm. Küvet yeterince dolduğunda üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp kirli sepetine attım. Ardından küvete girip suyun içinde kaybolurken suyun rahatlatıcı etkisinin vücudumu etkisi altına almasına izin verdim. Gözlerimi kapayarak etkiyi arttırıldığımda bu daha da iyi hissettirirmişti. Bu pozisyonda ne kadar kalmıştım bilmiyordum kapının tıklanması ile irkildim.

"Laris, yatıya mı girdin?" bu cümlesine göz devirdim görmesede.

"Göz devirme bana, küçüğüm." demesi ile gözlerim irece açıldı.

"Sen... Ne? Nasıl?" diyerek gevelediğimde güldü. Hızla etrafı bakınmaya başladım.

"Seni tanıyorum şapşal bunu yapacağını tahmin etmek zor olmadı. Ki her iddiasına girerim şu anda kamera mı var diye etrafı inceliyorsundur." Bu çocuk... Tüm tanımlar yetersiz kalıyordu onun için.

"Beş dakikaya çıkmış ol ki yemeğin soğumadan yiyebilesin." dedikten sonra uzaklaşan adım seslerini duydum.

Doğrulup ayaklanarak hızlı bir şekilde saçımı köpükleyip duruladım ardından çalkalanarak duştan çıktım. Bornozumu giyip kemerimi bağladım. Saçıma da havlumu sardığımda odama geçtim. Hızlı ve bir şeyler seçerek giyinmeye başladım. Rahat bir şeyler giymek istemiştim bu yüzden sıcak tutan kadife taytımı giyip üzerime bol bir sweat geçirdim. Kalın çoraplarımı giydikten sonra pandufları mı da giydim. Saçımı tarayıp kuruttum ardından bornozumu ve havlumu yerine koydum. Saçımı toplarken merdivenlere yönelerek aşağıya indim. Mutfaktan güzel kokular geliyordu.

"Imm. Güzel kokular alıyorum." diyerek mutfağa girdim.

"Gel bakalım, otur şöyle." diyerek sandalyeyi işaret ettiğinde dediğini yapıp sandalyeye oturdum.

"Al bakalım." tabağımı önüme koydu.

"Mercimek çorbası mı bu?" dedim yarı şaşkınlıkla.

"Hıhım. Miğdene sağlıklı bir şeyler de gitsin." dediğinde başımla onayladım.

"Mükemmel! En sevdiğim çorbadır zaten mercimek çorbası." dedikten sonra yemeye başladım. Tadına baktığımda Arez'e bir kez daha imrendim.

"Ciddi anlamda yemek yapma konusunda bir hayli iyisin."

"Evet, öyleyim." dediğinde güldüm.

"Tabii bir o kadar da alçak gönüllüsün." dediğimde gülmekle yetindi. Tabağım bittiğinde et sote olduğunu tahmin ettiğim yemeği koydu tabağıma bu sefer. Onu da önüme koyduğunda büyük bir keyifle yedim. Yemeğim bittiğinde Arez ile etrafı toparlamaya başladık. Aklıma daha yeni gelen ayrıntıyla afallayarak duraksadım.

"Arez! Dur bir saniye."

"Noldu?" dediğin de birkaç kez daha düşündüm doğru hatırlayıp hatırlamadığımdam emin olmak için.

Doğru hatırlıyordum!

"Ben sana hastanedeyken resmen Arez!" dedim. Özellikle Arez'e vurgu yapmıştım.

"Evet?" dedi cümlemin devamını bekleyerek.

"Ve ne Deniz ne Ilım ne de Pars sana Yekta yerine Arez dememe takılmadı?" Bunu daha yeni fark ediyordum! Açlıktan olsa gerek o an bu durumu kavrayamamıştım.

"Ha, o mesele. Ben o durumu hallettim." dediğinde kaşlarım yay gibi gerilerek havalandı.

"Nasıl?"

"İki ismim olduğunu söyledim."

"Ne zaman?"

"Hallettim işte kısaca Laris. Ne önemi var?"

"Peki, tamam. Haklısın." dedim daha fazla uzatmayarak. Salona geçtiğimizde koltuğa attım kendimi boylu boyunca. Doğrusu uyumak güzel olurdu. Hem saat kaçtı ki? Saatin 23.10'a geldiğini gördüm. Ne de hızlı geçiyordu zaman.

"Yarın ne var, Laris?" Arez'in sorusuyla ona baktım.

"Okul mu?" dedim aklıma gelen ilk cevabı dile getirerek. O ise göz devirdi.

"Yarının tarihi ne?" dediğinde biraz düşündüm.

"Bilmiyorum. Neden ki?"

"Yarın gece yeni yıla giriyoruz şapşal!" hızla doğrularak oturdum.

"Hadi canım!" dedim.

"Evet canım." dediğinde içimde ani hızla kendini belli eden tuhaf hissi görmezden geldim.

"E, peki ne yapacağız?" dedim merakla.

"Deniz ve Uraz bir şeyler ayarlayacaklarmış." dediğinde başımla onayladım.

"Yarın sabah bize de haber verirler."

"Tamam." diyerek ayaklandım.

"O halde bugünlük bana ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Gidip kendimi uçak moduna alıp dinlenmeliyim yarına full enerjiyle 'merhaba' demek için." dediğimde başıyla onayladı.

"Evet. Uzun bir gün oldu dinlensen iyi olur." dedi.

"Sen de uyu. Senin için de uzun bir gündü." dedikten sonra cevap vermesini beklemeden merdivenlere yönelerek odama çıktım. Yatağıma uzanıp uykunun tatlı kollarına bıraktım kendimi. Yarın için şimdiden heyecanlıydım!

∆ BÖLÜM SONU

✓OY VERİP YORUM YAPMAYI ATLAMAYIN TATLILARIM!

∆GELİŞMELERDEN HABERDAR OLMAK İÇİN TAKİP EDİN

🌠 SİZİ SEVİYORUM 🌠

Continue Reading

You'll Also Like

YUVA By _twclr

Teen Fiction

899K 43.6K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
2M 119K 64
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
927K 64.7K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
5.6M 292K 98
Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi. Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekir...