𝑇𝑟𝑜𝑖𝑠

Start from the beginning
                                    

"Taehyung? Ne oluyor, neredeyiz?"

Taehyung, Jungkook'un yanına ilerleyecekken içeri gelen doktorla geri adımladı.

"Merhaba Bay Jeon, nasıl hissediyorsunuz?"

"Bilmiyorum, garip."

"Baş dönmeniz ve mide bulantınızın olması normal. Bunun dışında bir sorununuz var mı?"

Jungkook derin bir nefes verip yutkundu.

"Ben, buraya neden ve nasıl geldiğimi bilmiyorum."

Doktor kaşlarını çatıp Jungkook'a yaklaştı. Elindeki ışıkla Jungkook'un gözlerini kontrol ederken sözlerine devam etti.

"En son ne hatırlıyorsun?"

Jungkook bir süre düşündü, "Evdeydik, sergiye-"

Sergi dedikten sonra durdu Jungkook, hatırladıklarıyla kaşlarını çatıp gözlerini yumdu. Elini kaldırıp alnını ovdu.

"Sergide bir eser gördüm, gerisini nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Her şey bir anda oldu."

Bu sırada Jimin, birkaç adım yaklaştı doktora.

"Belki de bir psikolog veya psikiyatr daha iyi anlar onu. Ne dersiniz doktor bey?"

"Haklı olabilirsiniz Bay Park. Ben size Bay Jung'u yönlendireceğim."

Jimin, telefonunu çıkarıp yakın arkadaşı Hoseok'u aradı.

'Jimin, bir şey mi oldu?'

'Umarım seansının ortasında aramamışımdır.'

'Hayır hayır, saat dörde kadar seansım yok. Yoongi'yle kafeteryada oturuyoruz. Bir şey mi oldu? Sesin tedirgin geliyor.'

'Ben senin çalıştığın hastanedeyim, rica etsem Yoongi'yle beraber 123 numaralı odaya gelebilir misiniz?'

'Tamam, hemen geliyoruz.'

Jimin telefonunu cebine koyup Jungkook'un yanına ilerledi. Kollarını göğsünde bağlayıp derin bir nefes aldı.

"Baş ağrın var mı?"

"Şu an daha iyiyim, ilgin için teşekkürler. Ayrıca sergini mahvettiğim için özür dilerim. Ne olduğunu ben de anlamadım, üzgünüm. Hem, keşke sergini bırakıp gelmeseydin."

Jimin istemeden gülümsedi, "Kendimi kötü hissettim. Hem sergim bozulmadı merak etme, misafirler güzelce ağırlandı ve sergi bitti zaten. Bu yüzden hiç sorun yok."

Onlar konuşurken içeri Hoseok ve Yoongi girdiğinde Jimin onlara baktı.

"Geldiğiniz için teşekkür ederim."

"Her zaman Jimin."

Hoseok Jimin'e gülümserken Yoongi Jungkook'a yanaştı,

"Merhaba, ben psikiyatr Min Yoongi."

Hoseok da Yoongi'nin yanına geldi, "Ben de psikolog Jung Hoseok. Jimin'in yakın arkadaşlarıyız. Bu yüzden rahat olabilirsin. Adın ne?"

"Jungkook."

"Pekala Jungkook bize ne olduğunu, hatırladığın kadarıyla anlatır mısın?"

Jungkook yattığı yerde doğrulup boğazını temizledi.

"Sergide bir eser gördüm, o an hissettiklerimi nasıl anlatacağım bilmiyorum."

"Aklından neler geçiyorsa söyle. Kelimelerin mantıksız olsa da sorun yok."

Jungkook derin bir nefes aldı, başını eğip biraz düşündü.

"Eseri gördükten sonra bir anda kalbim hızlandı. O kadar hızlandı ki, bedenimin sarsıldığını hatırlıyorum yarım yamalak. Resmin beni içine çektiğini hissettim, bilincim yerindeydi ama değil gibiydi. Hatırlamakta zorlanıyorum üzgünüm. Sonra sesler boğuk gelmeye başladı, görüşüm bulanıklaştı ve sonrasını kesinlikle hatırlamıyorum."

Hoseok duyduklarını not ederken Jungkook biraz daha düşündü.

"Ayrıca çok iyi hatırladığım bir şey daha var. Kalbimin deli gibi hızlandığı anlarda çok fazla haz duydum. Resme baktığım an çok büyük bir haz kapladı bedenimi."

Yoongi, Hoseok'un yazdıklarını yeniden okuyup başını olumlu anlamda salladı.

"Pekii" Taehyung'a döndü, "Tansiyonu yükselmiş miydi?"

"Evet, çok fazla yükselmişti hem de."

"Peki uyku düzeni nasıl? Jungkook'u yormamak için sana soruyorum."

Taehyung Jungkook'a baktı, "Bildiğim kadarıyla düzgün. Gece çok geçe kalmaz, sabah da en geç saat 9-10 gibi kalkarız."

"Tamam, yemek düzeni? Mesela bugün kahvaltı yaptınız mı?"

"Yemeğimiz her zaman düzenlidir, ara öğünlerimizi bile atlamayız."

Yoongi bunları önündeki kağıda not edip yeniden okudu tüm yazılanları. Hafifçe mırıldanıp Hoseok'a baktı. Hoseok da onu onayladığında Yoongi Jungkook'a baktı.

"Stendhal sendromu gibi görünüyor."

"O ne?"

"Bu, sanat eserlerine karşı aşırı bir hassasiyet sonucu ortaya çıkan psikosomatik bir rahatsızlıktır. Yani demek istediğim, bir veya daha çok eserden etkilenme durumudur. Kişi, karışık ve etkileyici bir eser gördüğünde bünyesine göre bu durumu yaşayabilir, eserin güzelliği karşısında kendinden geçer ve büyük bir haz duyar."

Üçü de şaşkınca bakıyordu Hoseok ve Yoongi'ye. Özellikle Jungkook hiç böyle bir şey beklemiyordu.

"Tüm belirtileri taşıyorsun ve fiziksel olarak her şeyin normal. Ama korkma, atlatması kolay bir rahatsızlık bu. Belirtilerin artışına göre en fazla beş seansta halledilebilir."

"P-Peki, bu benim hayatımı ne kadar etkileyecek?"

"En ağır durumda halüsinasyonlar görmeye başlarsın. Boş alanda bir anda beliren sanat eserleri gibi, bu durumda ilaç ile tedaviye başlarız. Ama bu en ağır durum, içini rahat tutman ve stres yapmaman çok önemli. Kalp atışların düzensiz olabilir, tansiyonun bir anda artabilir ve panik atak krizleri geçirebilirsin. Bunlar da gün içinde yaşayabileceğin diğer rahatsızlıklar."

Jungkook kendini tutamayıp Jimin'e baktığında göz göze geldiler. Eserlerini beğeneceğini düşünmüştü fakat böyle bir şey yaşayabileceği aklının ucundan geçmemişti.

❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥

Selam!

Umarım, sendromun hissettirdiklerini kelimelere az da olsa dökebilmişimdir.

Okuyan sana, çok teşekkür ederim :)

Sizi çok seviyorumm, kendinize iyi bakın...

Sonraki bölümde görüşmek üzere~ 💜

~JikookShipperB

Stendhal Syndrome |Kookmin| ✔️ Where stories live. Discover now