Euphoria ❧ KookU

55.Bölüm

Az önce o, tokasını bir sapan misali kullanıp yanındaki boncuk dolu kavanozun içinden aldığı boncuklardan birini kafama mı atmıştı?

Gerçi söz konusu kişi Jieun olduğunda her şey mümkündü.

"Jungkook, buraya gel."

Şu an MiNa ile yaptığımız konuşma önemliydi fakat sinirli bir Jieun'u görmezden gelmek demek: az sonra kafama bir topuklu ayakkabı isabet edeceği anlamı taşıyordu.

Adımlarımı Jieun'a doğru yönelttiğimde   aynı anda elindeki hırka ile birlikte Taehyung'a doğru adımlar atan YuBi bana "geçmiş olsun" diye mırıldandı ve o sırada hırkanın cebinden bir bileklik ayaklarımın dibine düştü.

Yüzümdeki gerginlik yerini boş bir ifadeye bırakırken yere doğru eğilip oldukça tanıdık gelen bilekliği elime aldım. Üzerinde Y ve H harfi ile birlikte minik bir fil figürü bulunan bilekliği, o berbat kazanın olduğu gün Chung Iseul'un taktığını çok net hatırlıyordum.

"Bu bilindik bir markaya falan mı ait?" diye sorduğumda Jieun yanıma gelip elimdeki bilekliğe baktı.

"Sanmıyorum."

YuBi'nin net cevabı üzerine Taehyung "o bilekliği çabuk bana getirin" diye seslendiğinde Jieun beni bir kenata doğru sürükledi. Kendimde olmadığımı fark etmiş olmalı ki "sana ne hatırlattı?" diye merakla sordu.

"O gece Chung Iseul'un kolunda da aynı bileklikten vardı."

Jieun bilekliği eline alıp "Şans bilekliği gibi duruyor. Neden kendi isminin baş harfleri yerine Y ve H olsun ki?" diye mırıldandı ve sonra histerik bir şekilde gülüp "Çünkü gerçek ismi Chung Iseul değildi" dediğinde kaşlarım çatıldı.

Taehyung bilekliği hakkında hâlâ bize seslenmeye devam ederken Jieun çantasını açıp içinden bir resim çıkardı ve bana uzattı.

Resimdeki kahverengi kısa saçlı kıza bir süre dikkatli bir şekilde baktıktan sonra "Bu kız kim?" diye sordum ve Jieun gülümseyerek "Biliyordum" diyerek kollarını boynuma doladı.

Tam olarak neler oluyordu?

"Neyi?"

Jieun yüzündeki kocaman gülümseyiş ile birlikte benden yavaşça ayrılırken "Bu resimdeki kız Chung Iseul" dediğinde duraksadım.

"Nasıl yani? Bu o kız değil, eminim."

Jieun bilekliği gözümün önüne gelecek seviyeye kadar kaldırıp "Çünkü senin ittiğin kız Chung Iseul falan değil. Eğer sanşlıysak bu bilekliğin sahibi bizi gerçeklere götürecek" diye birkaç cümle sıraladı. Fakat ben gerçekten ne olup bittiğini anlayamamıştım.