VİCDAN AZABI

1.4K 82 24
                                    

Hilal elimi bıraktı ve volta atmaya başladı. Duyduklarını kabullenemiyormuş gibiydi. Titrediğini gördüm. Bana bakmıyordu daha doğrusu bakamıyordu. O şerefsiz Barlas ona gerçeği söylemişti. Benim herkesten sakladığım, kendime bile itiraf edemediğim sırrı ona söylemişti. Bunu ben bile kaldıramıyorken o nasıl kaldıracaktı? Yapamazdı. Kalbimin ağrıdığını hissettim. Ona sarılıp "yapmadım" diye feryat etmek istiyordum ama ne işe yarardı?

"Hilal..."

"Hayır hayır Akın... Doğru söylüyor olamaz! Çok saçma yani! Hem sen yapmazsın! Güveniyorum ben sana!"

Bunları söylerken bana bakmıyordu. Gözlerini kapamıştı. Nefes alamıyordum. Kalbim sıkışıyordu. Hilal yapamazdı. Buna dayanamazdı. Diyecek bir şey bulamadım. Sustum. Sustum ama içimde fırtınalar kopuyordu. Özür dilemek istedim. Ayaklarına kapanıp ağlamak istedim ama yapamazdım. Ne zaman ona dokunmak istesem beni uzaklaştırıyordu. Bu sefer aramızda kilometreler vardı. Yanı başımdaydı ama benden uzaktaydı.

"Hilal..."

"Bir şey söyle bana Akın!! Doğru değil de!! Yalan söylüyor o yavşak ben böyle bir şey yapar mıyım de!! Desene!"

Gözlerimin içine baktı. Yalvarıyordu. Kıyamadım ona... O kadar narindi ki... Sanki ona dokunsam parçalara ayrılacak gibiydi. Nefesimin kesildiğini hissettim. Hilal benden uzaklaşıyordu. Kaçıyordu. Yine onu kaybediyordum ve bu sefer yaptığım hatanın özrü yoktu. Affet beni diye bağırmak istedim ama affetmesi gereken o değildi. Asla o olmamıştı. Korkuyordum. Çok korkuyordum. Beni yine terk edeceklerdi.

Söyleme dedi iç sesim. Yalan söyle! Onu kaybetme! Yalvarırım yalan söyle!! Ama yapamazdım. Gerçekleri bilmeye hakkı vardı. Beni sevecekse veya sevmeye devam edecekse bilmeliydi. Ona yalan söyleyemezdim. Sevdiğim kadındı o.

"Gerçeği bilmek istiyor musun?"

"Evet!!"

Bu dert seni öldürür yapma! Diye bağırdı iç sesim bu sefer. Gözümden akan yaşlara dokunmadım. Ona bakamazdım. Sevgilimin yıkılışını görmeye kalbim dayanmazdı. İçime yüzlerce bıçak saplanıyor gibi hissediyordum. Daha önce çok yaralanmıştım ama bu en kötü yaramdı. Acıyı kalbimde, ruhumda ve benliğimde hissediyordum. Enkaz altından beni çıkaran kadını enkaza altında bırakıyordum. Gözlerimi daha sıkı yumdum ve ikimizi de öldürecek kelimeyi söyledim.

"Doğru..."

Sessizlik... Bizi ele geçiren sessizliği hissedince gözlerimi açıp Hilal'e baktım. İnanamıyormuş gibi bana bakıyordu. Tepkisizdi. Nefes almıyordu. En sonunda derin bir nefes aldı. Göz yaşlarını gördüm. Hiç durmadan akıyordu. Yüzünü okşamak ve silmek istedim. Ona doğru adım atınca elini uzattı. Geriye doğru adım atınca sırtı duvara değdi ve en sonunda... Yıkıldı. Hilal'den kopan bir feryat duydum.

Sesimi çıkaramadım. Ben bu yükün altında aylarca ezilmiştim şimdide sevdiğim kadına yüklemiştim. Kalbimin ağırlaştığını hissettim. Nefes alamıyordum. Ciğerlerim parçalanıyordu. Ne olduğunu anladım ama umursamadım. Şu an öncelik ben değildim. Yavaşça dizimin üstüne çöktüm. Hilal elleriyle yüzünü kapatmış hıçkırıklar içinde ağlıyordu. Bir süre sonra sesini duydum. Kırgınlık ve hayal kırıklığı doluydu.

"Akın... Sen dedeni mi öldürdün?!!"

Tekrar feryat etti ve daha çok ağlamaya başladı. İnanmak istemiyor gibiydi. İkimizin de canı yanıyordu. Mahvolmuştuk. Uçurumdan atlamadan önceki son adımdaydık. Göz yaşlarımı silmeye çalıştım ama ona baktıkça daha da çok yıkılıyordum. Sevdiğim kadını öldürmüştüm... Bana hayat veren kadının canını yakmıştım. Pisliğin tekiydim!

MetrukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin