"Sessiz ol sana nedeni açıklayacağım fakat aramızda kalacak." Cidden mi? İşte bu itirafı hiç beklemiyordum. Abim mutfağın kapısını kapatıp dibime kadar yaklaştı. Gerçekten de kimsenin duymasını istemiyor gibiydi. "O Meriç denen adamı daha önce gördüm. Yalnızca bir kez gördüğüm için tam olarak çıkaramamıştım. Sonra adını söyleyince taşlar yerini oturdu." Ne demeye çalışıyordu. Kapıya göz atıp tekrar bana döndü. "Onun kuzeni olan adam Şahin Korhan bana iş verdi. Onun barında güvenlik şefi olarak çalışıyordum. Bu yüzden ona Şahin'i tanıyıp tanımadığını sordum. Patronum kuzenin burnunu kırdığımı öğrenirse kesin beni işten kovar ki bunu katiyen istemem. Yeni işimi seviyorum. Bu sayede çok kısa süre içinde bütün borçlarımı bitirip kendime temiz bir sayfa açacağım. Beni anlıyorsun değil mi?"

Uğradığım şokla sandalyeyi çekip oturdum. Biraz daha ayakta kalırsam kardeşim gibi düşüp bayılacaktım. Şahin abime iş vermişti. Ona iş vermişti ama bana söyledi. Peki, ya şimdi ne olacak patronun kocam olduğunu öğrenirse paraya falan bakmaz hepimizin canına okurdu. Kardeşim bu haldeyken üstelikte abim bir nedenden ötürü sakinleşmişken ona gerçekleri katiyen anlatamazdım. "Sana inanamıyorum abi sen bir barın ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyorsun? Hangi akla hizmet orada çalışırsın? Yengem de orada çalıştığını biliyor mu?"

"Kızım kafayı mı yedin aylık kazancım on bin! Çalıştığım şartlarsa çok iyi altımda kaç tane adam var biliyor musun? Beni öyle korumasız sanma beni de koruyan adamlar var. Bak sana güvendim sırrımı söyledim. Sakın kimseye ses etme ben zamanı geldiğinde herkese söyleyeceğim. O zamana kadar o çeneni kapalı tutsan iyi edersin." Ne diyebilirdim ben ne söylersem söyleyeyim bu işten vazgeçecek gibi değildi. Aniden mutfak kapısı açıldığında yengem içeriye girerek Ekin'in kendinde geldiğini söyledi. Abim bana baktığında yutkundum. Kocaman adamdı. Kararlarını sorgulasam bile söz hakkım yoktu. "senden rica ediyorum abi Ekin'in üstüne gitme. Sen böyle sert şekilde davranırsan bebeği düşürebilir. Her ne kadar kötü bir adam gibi davransan da yeğenini kaybetmeyi göze alamayacağını biliyorum."

"Ever, canım kardeşin doğruyu söylüyor. Artık olan oldu. Ne yaparsan yap zamanı geri alamayacaksın." Abim son kez bana baktığında iyi gidin söyleyin demişti. Onu affetmese de bir şey yapmayacağını ekledi. Abim mutfaktan çıkınca yengeme gülümseyerek ayaklandım. Odaya girdiğimde Meriç diz çökmüş Ekin'in bileğini ovalıyordu. Kardeşim gözü yaşlı ona bakarken burnumun direği sızladı. Sanki gerçek gibiydiler sanki gerçekten birbirlerini seviyor gibiydiler. Yengem onlara abimin söylediklerini iletince kardeşimin gözleri patlamıştı. Bir saat içinde her şey olup bitmiş o sırada abimi biri arayarak gelmesini söylemişti. Çünkü abim akşam olduğunda işe yetişmesi gerektiğini söyleyip ayaklanmış bana da gelip gelmeyeceğimi sormuştu. Bende Ekin'lerle gideceğimi söyledim.

Abimler gittiğinde kardeşimin yüzü gülmese de daha iyiydi. Bizde yemeği yediğimizde Meriç bizde kalkalım dedi. Annem bu gece kalın dese de işlerinin olduğunu en kısa sürede İstanbul'a beklediğini söylemişti. Hatta bir adam gönderip aldıracağını ekleyince annemin gözüne epeyce girdi. Bizimkilerden ayrıldığımızda hala telefon elimdeydi. Şahin bir kez olsun beni arayıp sormamıştı. Oysa onu en son Pazar akşamı görmüştüm. Bana sinirle bakan gözlerini hatırlayınca mideme kramplar girdi. Neden böyle yaptığını anlamıyordum. Ona katil dedikten sonra yüzüme bakmaz olmuştu. Oysa ağzımdan kaçıvermişti.

İçimden başka bir sesse onun başka bir kadını sevdiğini söylüyordu. Kocamın başka bir kadı sevmesini artık hazmedemez hala gelmiştim. "Ablacım sana söylüyoruz." Ha diyerek ona baktığımda bana gülmüşlerdi. "Diyoruz ki bu gece bizde kal beraber sabah kahvaltı yapar biraz vakit geçiririz. Hatta enişteme de haber o da gelsin." Ben mi? Ben onu arayamazdım. "Şey onun çok önemli işleri var. Ben yine de gelirim. Söylediğin gibi sabah alışverişe çıkar kafa dağıtırız."

"Mavi, açığa alınmana çok üzüldük. Şahin halledeceğini söylese de benim yapabileceğim bir şey varsa elimden gelen yardımı yaparım." Başımı olumsuz anlamda salladığımda kardeşim uzanıp elimden tutmuştu. Ol boyunca Şahin'i arasam mı diye düşünmüş sonra da o beni arasın diyerek vazgeçmiştim. Ekin'lere geldiğimizde bana odamı göstermişlerdi. Odaya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra küçük salonlarına geçtim. Şahin'in evinden sonra bana her yer küçük geliyordu. Hep beraber kahve içip sohbet ettiğimizde Meriç saat bire geliyor dedikten sonra hayırlı geceler dileyip gitti. Ekin'de o gittikten sonra dibime oturup biraz aralarındaki ilişkiden dem vurdu. Abim konusunun çözüme ulaştığı için artık gözüme hiçbir şey korkutamaz diyordu. Onu bu halini görünce bende mutlu olmuştum.

En sonunda gözü koridorda takılıp kalınca git sende uyu demiştim. Bunu bekliyor gibi yanağımdan öpüp neşeyle gitmişti. Yalnız kalınca iç çektim. Onlar bile bizden sonra tanışmalarına rağmen aralarından su sızmıyordu. Oysa bizimde böyle olmamız gerekmez miydi? Benim kocaman beni arayıp sormuyordu bile. Sonradan Rıdvan'ın sözleri aklıma geldi. İstediğiniz yere gitmekte özgürsünüz demişti. Aman Allah'ım yoksa Şahin özgürlüğümü bana geri mi vermişti. Ben artık o eve gitmek zorunda değilsem? Beni açıkça evde kovduysa bunu nasıl öğrenecektim? Belki de beklemeliydim. Şahin'in beni arayıp ne zamana eve döneceksin demesini beklemeliydim. Elbette böyle yapacaktım. O beni arayıp sormadığı sürece o eve bir daha adım atmayacaktım.

Ertesi gün kararımda kesindim. Beni evde istemediği sürece o eve adım atmayacaktım. Bir gün boyunca kardeşimle deli gibi gezip Şahin'i unutmaya çalıştım fakat her fırsatta aklıma düşüyordu. Sanki her an bir yerlerden çıkıp bileğime yapışacağını hissediyordum. Her geçen saat içimdeki boşluk artarken yerini doldurulamayacağını anlar hale gelmiştim. Gün sonunda yine Ekin'lere gelmiştim ki yengem arayarak biraz rahatsız olduğunu söyledi. Abim de geceleri işe gittiği için oradan ayrılıp yengemlere geldim. Yol boyunca Rıdvan'a sevgili patronunu sormak istesem da ağzımı açmamıştım. Cuma günü de yengemlerde kaldıktan sonra beraberce Ekin'lere girmiştik çünkü bugün babamlar ev ziyaretine gelecekti. Hatta abim bile akşam olduğunda eve gelmişti

"Ben bakarım." Zil çaldığında kalabalığa bakıp ayaklandım. Hızla kapıya ulaşıp açtığımda nefesim kesilmişti. Onu görmeyeli neredeyse bir hafta olmuştu ve bu süre bana yıl kadar uzun gelmişti. Bana çatık kaşlarıyla bakmaya devam ettiğinde aramızda ki esen rüzgarlar üşümeme sebep olmuştu. Bu adam bana kırgındı. Şu anda idrak ediyordum ki sinirlenmekten daha çok kırgın bakışlar atıyordu.

"Beni içeriye alacak mısın?" Sonunda ağzımı kapatıp elimi kapıdan çekmiştim. İçeriye girdiğinde kapıyı kapatıp bir anlığına bile olsun gözlerini üstümden çekmedi. Karnıma ağrılar girerken parmak uçlarım ona dokunmak için yanıyordu. Ona sarılmak istiyordum. Ben onu özlemiştim. Bu özlem canımı yakmıştı. "Bir şey mi söyleyeceksin yoksa içeriye gireceğim." Onca gün sonra seni görmüşken sana ne söyleyebilirdim ki? Beni neden aramadın mı? Beni evden kovdun mu? Yoksa beni neden evde istemiyorsun gibi mi? Yoksa boşanacak mıyız, diye sormalı mıydım? "Mavi bir sorun varsa söyle."

"Hiç! Seni burada görmeyi beklemiyordum. Abim de burada olduğu için sorun olabilir.

"Burada senin kocan sıfatıyla gelmedim. Buraya kuzenim daveti üzerine geldim."

"Şahin..."






BU SON KAVGA OLSUN DİYENLER?

YENİ BÖLÜM İÇİN KALPERİMİZİ ALALIM

Bölüm sonlarında yıldızlamayı da unutmayın





AŞKA TUTSAK 🚬 BİZE SEN KALA 3Where stories live. Discover now