Bölüm 30

3.6K 389 1K
                                    

NE GÜZELDİK OYSA BİZ!

"İç!"

Uzattığı suya baktığımda bir kez daha içmemi söylemişti. Beni az önce öyle bir sinirlendirmişti ki nevrim dönmüştü. Sinirden seni öldürürüm dediğimde kulaklarıma inanmış sanki dünya ayaklarımın altından kayıp gitmişti. Şahin tam zamanında kollarımdan tutarak oturmamı söylemişti. Titreyen ellerimle bardağı aldığım iki yudum içip ellerimin arasında sıktım. Şahin yakınlarıma oturduğumda artık kendime gelmeye başlamıştım. Yalnızca birkaç dakika önce uçurumun dibindeymişim de sanki beni kollarımdan tutup çekmiş gibi hissediyordum.

Sonunda dayanamayarak başımı kaldırıp kararan gözlerine baktım. Onca zaman sonra onu görmek içimden bir şeylerin kopmasına neden almıştı. Sanki iki ay boyunca nefes almayı unutmuşumda sonunda nefes almış gibiydim. Ben yeniden hayata dönmüş gibi hissediyordum. Tekrardan kuruyan dudaklarımı araladığımda sesim çıkmamıştı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Onun bana senin zerre kadar önemin kalmadı dedikten sonra aklım başıma gelmişti. Bana öyle güçlü vurmuştu ki sonunda onu gerçekten kaybettiğimi anlamıştım. "İyi misin?" Başımı olumlu anlamda salladığımda aç mısın, diye sormuştu.

Aç mıydım, kendimi aç hissetmiyordum. Başımı olumsuz anlamda salladığımda yerinde hareketlendi. "Bana yalan söyleme. Öğleden sonra kaçırılmışsın. Sana orada yemek verdiklerini sanmıyorum verseler de ölür yine yemezsin." Beni bu kadar iyi tanıması ne acıydı. "Odaya çıkıp üstündeki kirlerden kurtul bende yemek hazırlamalarını söyleyeceğim." Kime söyleyecekti evde kimse yoktu. "Ben kirli değilim, bana dokunmadılar bile." Kirli olduğumu de nerden çıkarmıştı. Sen bilirsin diyerek Rıdvan'a seslendi. Ona yemek hazırlamasını söylediğinde yemeyeceğim dememiştim. Doktor kendime dikkat etmemi söylemişti. Aptal gibi kendimi ne kadar çok aç bıraktığımı hatırladım. Üstelik neredeyse bir keresinde vurulacaktım. Arkadaşım bir saniyelik gecikmeyle beni çekseydi vurulmuş olacaktım. Kanım çekilirken iki ay gözümün önünden film şeridi gibi geçip gitmişti.

Yanımıza bir gediğinde iki ayın bana ne kadar acı çektirdiğini düşünmekten vazgeçmiştim. Artık geçmişe sünger çekecektim. Geçmişte yaşanmıyordu. Bunca zaman yaşadığım yeterdi. Önüme konulan yemeğe baktıktan sonra ona baktım. Acaba o da yemiş miydi?

Saçmalama düne kadar cehenneme kadar yolun var dediğin adamı önemsiyor olmazsın. Yemeğimden birkaç lokma aldıktan sonra tıkanmıştım. Artık konuşsak iyi olacaktı hiç gitmek istemesem de gitmek istiyordum. "Odaya çıkıp dinlen yarın sabah doktora gideceğiz sonra adamlar seni evine bırakacak eşyalarını topladıktan sonra kardeşinin evine geçersin." Ne güzelde söylüyordu. "Bana fikrimi sormayacak mısın?"

"Hayır, sonradan düşündüm ki seni bir eve tıkamam. Mutlaka yanında birileri olmalı. Yabancı olamayan seni seven birileri..." Cidden mi? "Ne kadar da düşüncelisin." Her ayrıntıyı iki dakika da düşünüp karar mı vermişti. "Odana çık Mavi." Oda... Benim odam... Hangisiydi. Odamız mıydı yoksa misafir odası mıydı? Onunla daha fazla tartışmayacaktım. Ne kadar çabuk uyursam o kadar erken sabah olurdu. Ayaklandığımda tekrar başım döner gibi olsa da sessizce oradan uzaklaştım. Merdivenlerden çıkarken nedendir bilinmez peşim sıra geldiğini fark etmiştim. Son basamakta durup ona baktığımda o da bana bakıyordu.

"Korkma kaçmayacağım." Biliyordum dediğinde ne çok şey biliyorsun diye içimden söylenmiştim. Durup nereye gideceğimi düşündüğümde içimden özlem duyduğun odaya git diye birileri bağırıyordu. Korkuluktan tutunarak oraya gidecektim ki sesiyle olduğum yere çivilendim. "Misafir odası o tarafta değil, ne çabuk unutmuşsun." Oraya gitmeme izin yok muydu? Ben hasret çektiğim o yatağa gitmek istiyordum. Midemde kasılmalar devam ederken yutkundum. Haklıydı oraya gidemezdim. Ona bakmamaya çalışarak eski odaya geçtim. Arkamdan geleceğinden emin olduğum için mi yoksa gelmesini istediğim için mi bilinmez kapıyı aralık bıraktım. Yatağa oturduğumda etrafıma bakıp burayı bile özlediğimi fark ettim.

AŞKA TUTSAK 🚬 BİZE SEN KALA 3Where stories live. Discover now