4.BÖLÜM: HEDİYE

Start from the beginning
                                    

Merdivenleri aşıp evden tamamen çıktıktan sonra yolun karşısına geçtim ve sahil yolu boyunca ellerim cebimde adımlamaya başladım. İlerledikçe benim gibi yürüyüşe çıkmış birçok insanla karşılaştım. Belki ben onlara göre daha yavaş ve daha temposuz yürüyordum ama umursamadım, yol boyunca denizi izlemeye devam ederek yürüdüm.

Evdeyken hissettiğim o enerjimi yavaş yavaş kaybettiğimi fark ediyordum. Sıkıntılı bir nefes verdiğimde neden kendimi böylesine hüzünlü hissettiğimi bir türlü anlayamıyordum. Belki bu hüzün de değildi, adını koyamadığım garip bir his vardı içimde ve bu sanki bedenime sığmayarak dışarıya taşmak istiyordu.

Ceplerimdeki ellerimi yumruk yaparak önüme odaklandım. Şu yolu sonsuza kadar yürüyebilmeyi ve yolun sonunun hiç bilmediğim ve asla geriye dönemeyeceğim bir yere çıkmasını diledim. Bu dileğimi sanki gerçekleşmesi mümkünmüş gibi kafamda şekillendirmeye başladım ve tahmin edemeyeceğim dakikalar boyunca artık ayaklarımın ağrıdığını hissettiğim ana kadar devam ettirdim. Az da olsa hızlanan nefesim dinlenmem gerektiğini hatırlattı bana, o yüzden sahile konulmuş bankalardan birine oturdum ve nefesimi kontrol altına almaya çalıştım.

Cebimden telefonumu çıkarıp ekrana baktım, bir saatten fazla zamandır yürüdüğümü fark edince şaşkınlıkla geldiğim yöne doğru baktım ve ucu bucağı gözükmeyen yolda evden çok uzağa geldiğimi anladım. Bir anda oldukça yorgun ve aç hissettim kendimi, tekrar eve nasıl yürüyecektim? Yanıma para almadığıma inanamayarak arkama yasladım. Geri dönüşü düşünmeyi sonraya bırakarak sadece dinlenmeye çalıştım, derken çok geçmeden telefonum çalmaya başladığı için yeniden cebimden çıkarak ekrana baktım. Bu tanımadığım numara kaşlarımı çatmama sebep olurken ısrarla çalan telefonumu dayanamayarak açtım.

"Efendim?" dedim belirsiz bir sesle.

"Merhabalar efendim," dedi duymayı asla beklemediğim tanıdık bir ses, alayla gülüyordu. "Ben Çağan,"

"Çağan?" şaşkınlığım adeta dalgalar halinde tüm benliğime vuruyordu. "Sen numaramı nereden buldun?"

"Uzun bir araştırma sonucunda elde edebildim,"

"Araştırma mı?"

"Tamam, Arzu'dan aldım," dedi sanki bir itirafta bulunurmuş gibi hızlıca. "Rahatsız etmedim değil mi?"

"Hayır," dedim hemen. "Sadece şaşırdım,"

"Kusura bakma, Arzu'dan almaktan başka seçeneğim yoktu,"

"Önemli değil," oturduğum yerde dikleştiğimde içimdeki merak boğazımı kurutmuştu. "Bir sorun mu var?"

"Hayır," dedi ve hemen ardından bir kapının açılma sesi geldi. Neredeydi acaba? "Ben, senden bir iyilik istemek için aramıştım,"

"Nasıl bir iyilik?" engel olamadığım bir heyecan içimde canlandı, yine engel olamadığım bir gülümseme dudaklarımda belirmişti.

"Bugün görüşebilir miyiz, o zaman bahsederim,"

"Bugün mü?" diye sordum ama Çağan'dan ziyade bu soru kendimeydi. Oldukça meraklandırmıştı Çağan beni, istediği iyilik neydi öğrenmeyi çok istiyordum. Ayrıca ona yardımımın dokunacağı fikri de bana iyi hissettirmişti, o yüzden sanki görebiliyormuş gibi kafamı olumlu şekilde salladım.

"Olur,"

"Harika. Uygunsan hemen çıkabilir misin?"

Başımı eğip kılığıma baktım. Bu halde onunla görüşmem uygun olur muydu? Eve gidip üstümü değiştirmeyi düşündüm ama param olmadığı için eve yürüyerek dönmem gerekecekti ki düşünürken bile yorulmaya başlamıştım. Çağan'ın da acelesi olmalıydı ki hemen çıkabilir misin diye soruyordu, şimdi saatler sonrasında çıkmayı teklif etmem uygun kaçmayabilirdi. O yüzden kılığımı umursamayarak kabul etme kararı verdim.

MESELWhere stories live. Discover now