Karagün

50 3 0
                                    

Her türlü tartışmaya ve anlaşamamazlığa rağmen Dilek ile Yunus hiç bir tartışma yaşamamışlar gibi tekrar konuşmaya başlamışlardı. İkiside birbirlerine olan özlemlerini her fırsatta dile getiriyorlardı. İkisinin de içinde ufak tefek de olsa kırgınlıklar vardı. İstanbul'da buluşamamak içlerinde ukte olarak kalmıştı. Konuşmalarının arasında bunu dile getirmemek için çaba gösterseler de ister istemez nazikçe birbirlerine laf çakıyorlardı. Yunus, Dilek'in kendisi için Antalya'ya gelmesini hiç unutmuyordu. Kendisine herşeyini emanet eden Dilek'e bir vefa borcu olduğunu düşünüyordu. Dilek ise Yunus'un her zaman kendisine olan sevgisine saygı duyuyor, Yunus nişanlıyken bile kendisini ihmal etmemesini unutamıyordu. Hatta Yunus'un nişanı atmasında ki en büyük neden Yunus'un ona aşkıydı. Kalplerinde ki aşk ateşi gün geçtikçe alevleniyordu. Kıskançlıklar, özlemler ve mesafeler ikisini zaman zaman kavgaya sürüklüyordu. Yunus ne kadar agresif olsa da Dilek tatlı sözlerle Yunus'u frenliyordu. Artık karı koca gibi birbirlerine neler yaptıklarını anlatıyor çok derin konulara giriyorlardı. Dilek Yunus'a her zaman gittiği yeri söylüyor habersiz bırakmıyordu. Çünkü Yunus kendisini çok merak ediyordu. Bir akşam Dilek kız arkadaşlarıyla bovling oynamaya gideceklerini söylemişti Yunus'a. Yunus fazla gecikmemesini dikkat etmesini istediğini söylemişti. O akşam otelde olan Yunus belli bir saatten sonra Dilek'e ulaşamıştı. Mesajlar çekiyor peşpeşe arıyordu fakat Dilek'ten hiç ses çıkmıyordu. İlk defa Yunus'u habersiz bırakması Yunus'un beynin de çakan şimşekler neden olmuştu.Bu sorumsuzca davranış sonucunda Yunus çıldırmıştı. Dilek'e mesajların da küfürler ediyor hangi erkeklerle neler karışıtırıyorsun diyerek adeta kin ve nefret tohumları saçıyordu. İlk kez Dilek'e küfürler ediyor ağza alınmayacak sözler sarfediyordu. Dilek ise bovling salonun da telefonun hattı çekmediği için bunlardan hiç haberi yoktu. Arkadaşlarıyla çıktıkların da mesajları görünce buz kesmişti. Bunları yazan Yunus olamazdı. Çok şaşırdı, çok sinirlendi. Hiç günahı olmadığı halde ağza alınmayacak hakeretlere mâruz kalmıştı. Yunus'a neler yaptığını anlatmaya çalışsa da Yunus dinlemiyor küfürlerine ve hakeretlerine devam ediyordu. Dilek daha fazla dayanamamıştı o da Yunus'a karşılık vermişti. İlk defa küfürleşerek ve birbirlerine hakeret ederek ayrılmışlardı. Yunus, Dilek'ten artık uzaklaştığını hissetmişti. Hissettikleri duygular daha garip daha anlamsızcaydı. Rüyaların da bile Dilek kendisine konuşmuyordu. Aradan aylar geçmişti. Yine adım atan Dilek olmuştu. Yunus, Dilek'in mesajını görünce utandı. Ona ne söyleyecek, yüzüne nasıl bakacaktı? Fakat Dilek bu kez çok farklı gelmişti. Yunus herşeyin yine aynısı gibi olacağını düşünüyordu. Dilek'te farklı bir hava vardı. Yunus'a artık hayallerinin imkansız olduğunu söylüyordu. İlk zamanlar Yunus durumun ciddiyetini anlayamamıştı. Dilek'ten özür diliyordu. Dilek ise artık bunun hiçbirşeyi değiştirmeyeceğini söylüyordu. Yunus hiç birşey için geç kalmadıklarını söylerken Dilek noktayı koyuyordu; " Yunus ben evleniyorum "
!!!
Yunus kalbine iğne gibi batan acılar hissediyor. Bunu Dilek'in yapamayacağını söylüyordu. Oysa ki gerçekler çok acıydı. Dilek o kavgadan sonra kararını vermiş eski sevdiği adamın kapısına gitmiş " beni hala seviyorsan ve evlenmek istiyorsan ben hazırım " demişti. Yunus'un gözünün önünden geçen film şeridi artık son buluyordu. Dilek artık başkasıyla evlenecek ve kendisine haram olacaktı. Annesini kaybettikten sonra ki en büyük acıyı yaşamıştı. Yaşarken ikinci kez girdiği mezara acıyla ve gözyaşıyla " merhaba ben yine geldim " diyordu...

Senden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin