39

2.2K 167 72
                                    

 
***Hikayenin ortasında göreceğiniz '*' bu ifadeden sonra medyadaki şarkıyı açınız lütfen. Biterse başlatınız.

Cem'in yaptıklarını Türkü'ye itiraf etmesinin üzerinden iki gün geçmişti günlerden pazartesiydi ve Cem ne yaparsa yapsın bugün Arda'dan kaçamayacağını biliyordu. Yüzü şaşırtıcı bir şekilde neredeyse tamamen iyileşmişti. Cem bunu erken müdahaleye yoruyordu. Kaçmasının hiç bir yolu yokken genç çocuk bari geciktireyim diye düşünmüş olacak ki sabahın köründe psikoloğunun karşısında öylece oturuyordu. Duvardaki saate göz ucuyla baktı üç dersi çoktan kaçırmıştı. Güzel diye düşündü. Neyse ki psikoloğu konuştu. "Anladığım kadarıyla Cem. Sonuç karşısında biraz şaşırmışsın." Cem biraz düşündü. Evet, Türkü'nün sakin tepkisine biraz şaşırmıştı ama genel olarak şaşırdığını düşünmüyordu. Yavaşça, karşısındakini alaya alan bir ifadeyle kafasını iki yan salladı. "Şaşırmadım." Cevabı kısa ve netti. Her zamanki gibi. 

 "Öyle mi? Bence bu olaylar zincirine başlarken bu denli acı çekmeyi beklemiyordun ve bu yüzden şaşırdın." Psikolog söyledikleriyle sandalyesinde geriye yaslandı, kendinden emin ve rahattı. Cem bu sefer biraz düşündü. Hayır, acı çekeceğini biliyordu. "Hayır." dedi. Karşısındaki bilge insan biraz durdu. Yüzünde düşündüğünü gösteren derin çizgiler vardı. Cem'e o derin çizgiler o kadar anlamlı ve büyülü geldi ki bir an hiç bozulmamasını diledi ancak hemen sonra çizgiler sıcak bir gülümsemeyle dağılıverdi.  "Tabii ya. Sen Cem'sin. Nasıl unuttum?" Komik yüz ifadesine karşı Cem kaşlarını ilk önce çattı daha sonra ise sorgular biçimde kaldırdı. Psikolog gülümsemesini biraz daha genişletti ve Cem'i aydınlattı. "Buraya geldiğin ilk günü hatırlıyor musun Cem? Çalışan arabadan kendini atmıştın.." Cem hatırladığını kısa bir baş sallamasıyla onayladı. "O zaman da acı çekeceğini biliyordun ama yaptın. Sen böyle hareket ediyorsun. Canının acımayacağı bir çıkış yolu varken bile hep diğerini seçiyorsun. Başka kimse yapmasın diye yine kendi canını kendin yakıyorsun. O kadar odaklanmışsın ki acıya, nefrete, mutsuzluğa..."

 Cem yerdeki parkelere odaklandı. Psikolog haklıydı içten içe biliyordu Cem. Her şeyin boka saracağını en başından biliyordu ve umursamamıştı. Başka birinin daha canının yanacağını fark edene kadar.  Yavaşça kafasını kaldırdı Cem. Anlamlı gözleri ilk defa yol kat ettiklerini söylüyordu karşısındaki psikoloğa. Şimdi onun da yüzünde şefkatli, anlayışla dolu bir gülümseme vardı. Cem yine kısa ama her zamankinden daha anlamlı bir cevap verdi. "Hakettiğimi biliyordum." 

Psikoloğun kaşları biraz çatıldı ama dindin gülümsemesi solmadı. Sadece oturduğu yerde biraz öne eğildi ve Cem'in gözlerinin içine dimdik baktı. "Hakedecek hiçbir şey yapmadın." Sesi vurgulu ve uyarı doluydu, gerçekleri Cem'in yüzüne vururcasına bir tınısı vardı. Cem göz ucuyla yine saati yokladı süreleri dolmuştu. Psikolog son kez konuştu. "Daha çok gençsin Cem. Herkes gibi davranıyorsun sadece. Yolun başında değilsin evet ama sonu da değil. Eğer ellerinden kayıp gidecekse sadece veda et." Cem duyduğu sözlerin ağırlığıyla kafasını salladı ve gitti. Eğer aksilik yaşamazsa Arda'yı öğle arası yakalayabilirdi ve eğer ellerinden kayarsa ne yapacağını bilmiyordu. 

*
Anlatmıştı.

Her şeyi bir bir anlatmıştı Arda'ya. Herkesin yemeğe çıktığı sırada boş sınıfın birinde hiç ara vermeden tek nefeste, tek bir cesaretle pisliğini ortaya serivermişti işte. Duyunca daha boktan geliyor kulağa diye düşündü Cem.

"Arda ben.. Hiç öyle konuşmadım o çocukla. Bakmadım o gözle bile asla! Ben sendem başkasını sevmedim hiç." Cem dudaklarını dişlerini yolarken Arda ellerini inceliyordu. Bir şey dememiş, hiç bir yorumda bulunmamıştı. "Sence her ay orospuya giden adamlar aşkından mı gidiyorlar? Sadece yapıyorlar işte.. Senin gibi..."

Çirkin ve Güzel //bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin