Bölüm 26 🌺

14.4K 974 319
                                    

Bölüm Şarkıları :

Hozier - Take Me To Church
Yaşlı Amca - Götürün Beni
Yüzyüzeyken Konuşuruz - Dinle Beni Bi'

Multimedya : Kerem Alptekin

2 hafta sonra...

Bavulumu son kez kontrol edip fermuarını çektim ve yatağın üzerinden indirdim. Komodinin üzerindeki küçük anahtarı avuçlarımın arasına alırken titreyen parmaklarımla sıkıca kavradım.

Bu bizim içine ilk adımımızı birlikte attığımız kitapevimizin anahtarıydı.

Anahtarı küçük zarfın içine koyup yerleştirdim ve ağzını kapattım. Gitmeden önce yapacağım tek bir şey kalmıştı artık.

Bavulumu kapının önüne kadar getirdikten sonra hızlıca ayakkabılarımı giydim ve elimdeki zarfla aynadan öylece kendime baktım.

Tükenmiştim.

Daha fazla kendimi görmeye tahammül edemediğim için kapıyı çarparak çıkmıştım evden. Kerem'in gelip beni almasına bir saat vardı, bu süre içerisinde işimi çoktan bitirmiş ve hafiflemiş olurdum bile.

Kaskı kafama geçirip motorun aynasını düzelttiğimde istemsizce gülümsedim. Artık korkmuyordum.

Artık, korkmuyordum. Bugünümden ve yarınımdan.

Sakin bir yolculuğun ardından motordan inmiş ve elimdeki zarfa daha sıkı tutunmuştum.

Pars'ın büyük bahçesinden içeri girdiğimde son kez baktım etrafıma. Bugün her şey bitecek ve birbirimizin hayatından çıkacaktık.

Kapıyı çalıp ellerimi aynı o günkü gibi arkamda birleştirip beklemeye başladım. Tek fark bugün canı yanan kişi ben olmayacaktım.

Kapı açılıp görüş alanıma Murat girerken şaşırsamda belli etmedim. Belki de böylesi çok daha iyiydi. Onu bir daha görmeyecektim ve her şey burada bitecekti.

"Gece ?" Murat'ın şaşkın sesine karşılık boğazımı temizlemiş ve elimdeki zarfı ona uzatmıştım.

"Bu da ne ?"

"Pars'ın bende kalan küçük bir eşyası. Onda kalması daha doğru." dediğimde hafifçe omuzunun arkasında salona bakmıştı.

"Onu çağırmamı ister misin ?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım.

"Gerek yok elindekini versen yeter." Tam arkamı dönmüş gidiyordum ki Murat'ın sesiyle yönümü tekrar eve çevirmiştim.

"Gece, Pars perişan halde. Ne uyku uyuyor ne de yemek yiyor, hayaletten farkı yok. Lütfen bize izin ver de bu yanlış anlaşılmayı düzeltelim." dediğinde başımı omzuma eğip güneş gözlüğümü saçlarımın üzerine çıkardım.

"Ben ortada bir yanlış anlaşılma göremiyorum Murat. Pars bana kendi ağızıyla söyledi üstelik gittiğini." Murat sessiz bir küfür mırıldanırken omuzumdaki çantayı düzelttim.

"Lütfen daha fazla zorlama. Hiç olmazsa sen benim için iyi kal Murat. Ne de olsa en yakın arkadaşımın sevgilisisin." Tam o sırada duyduğum adım sesleriyle gözlerimi kapattım.

DERS NOTU 'yarı texting -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin