Scene 13

488 53 40
                                    

Talay dün gece Win'in aramasını beklemiş olsa da arkadaşı ona Bright'ın onda kaldığına dair bir mesaj atmıştı. Kafeteryada oturmuş dışarıdaki yağmuru izlerken Win'i bekliyordu çünkü arkadaşıyla konuşması gerekliydi. Ters olan bir şeyler vardı ve Win'in sır sakladığından emindi. Böyle bir durumda sır saklamaz, yalan söylemezdi özellikle de Talay'a ne olursa olsun anlatırdı. Ortada olağanüstü bir durum olmalıydı ve Talay bunu öğrenecekti.

Yakın arkadaşı sonunda kafeteryaya girdiğinde ona elini sallayarak nerede olduğunu gösterdi. Win yanına gelip ona selam vererek karşısına oturdu. "Bright'la beraber mi geldin?"

"Evet."

"Hmm" dedi Talay. "Dün gece seni çok zorladı mı?" dedi fesatça sırıtarak. Win çekingence bakışlarını masaya çevirip "Yapmadık ki." dedi. "Ama biraz yiyişmiş olabiliriz."

Talay tam olarak bundan bahsediyordu. Win bunu diğer arkadaşlarına açıkça söylemezdi fakat Talay'a üstüne düşünmeden hemen söyleyiveriyordu. İkisi de birbirlerine çok güveniyor ve haklarındaki her şeyi biliyorlardı. Şimdi ne oluyordu da Win ona yalan söylüyordu?

"Dün gece neden aramamı istedin?" dedi Win.

"Konuşmamız lazım."

"O kadarını ben de anladım, aptal. Ne hakkında konuşmamız lazım."

Talay, nereden başlayacağını bilemedi. Sonra da ilk olarak Tay'ı sordu.

"Tay dün gece seninle ne konuştu?" dedi. Win dudağını ısırıp "Bright'la aramda bir şey olup olmadığını sordu. Sevgili miyiz falan. Ben de arkadaş ve sevgili ortasında bir şey dedim."

"Dün gece yiyişmişsiniz artık ikisinin ortasında bir şey değil bence." dedi Talay.

"Neyse işte. Ona hislerim olduğu için böyle sandığımı söyledi. Lunaparka gitmiştik ya," Win bunu da anlatmıştı ona. "Beni trendeyken öptüğünü söyledim."

"Ne tepki verdi?"

"Büyük bir hata yapmak üzere olduğunu söyledi. Bir şey söylemek üzereydi ama-"

Sustu. Gardını güvendiği insanlara çok çabuk düşürüyordu. "Ama ne? Win, bir şey sakladığına eminim."

"Off!" dedi.

"Nerede?" dedi Talay etrafına arkadaşını görebilmek içib bakınarak. "Hayır, yani sinirlendiğim için dedim." dedi Win. "Oh, tamam..." dedi Talay. "Bright da dün bana böyle konuştu ama kendimi hazır hissettiğim zaman anlatmamı söyledi!"

"Tanrım çok romantik! Ama ben Bright değilim ve sen anlatana kadar-" devamında Talay her insanın yüreğinin kaldıramayacağı bir işkence yönteminden bahsetti. "Sen çok zalim bir bireysin." dedi Win elini kalbine koyarak. "Ama anlattığın şeyleri bana yapamazsın çünkü elinde imkan yok!"

"Evet yok ama öyle boş tehdit etmek beni rahatlattı." dedi Talay. "Yine de sen anlatana kadar musallat olurum."

Win arkadaşıyla bir süre bakıştı. Talay'ın gözlerinde ciddi bir bakış vardı. Ona güvenmemekle aptallık ettiğini düşündü, Talay da onunla alay etmezdi belki de. Neden alaya alınmaktan korkuyordu ki? Hem dün gece Tay'a olan şeyden sonra ortada inanmamak için bir sebep olamazdı.

"Önce birer içecek alalım." dedi Win. "Sana neler olduğunu anlatacağım."

İçeceklerini alıp aynı masaya oturduktan sonra en başından itibaren neler olduğunu anlattı. Bright'la ilk buluşmasından dönerken gölgeyi görmesi, sarı not kağıdı, sabahın beşinde gölgeyi odasında görmesi, kül bırakmadan yanan kendi resmi ve son olarak Tay'a saldırmasını. Talay onun sözünü hiç kesmeden dinledi ve bitirince oturduğu sandalyede dikildi.

Le Fantôme de l'Opéra (BrightWin) Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon