1. Bölüm

39 4 14
                                    

"3... 2... 1...0!"

Hep beraber çığlıklar atarak zıplamaya başladık. 2020 sonunda bitmişti, 2021 tertemiz bir sayfa gibi önümüzde açıktı ve doldurulmayı bekliyordu.

Üniversitenin her yılbaşında yaptığı partideydik, bu üniversiteli olarak geçireceğim son yılbaşıydı, doya doya dans etmek, eğlenmek istiyordum.

Yanımdan geçen garsonu durdum ve bir kokteyl aldım. Dans edenlerin yanına gidecektim ki Ala kolumu tuttu.

"Ailene mesaj at, üzülmesinler."

Kafamı sallayıp telefonumu çıkardım, yılbaşına ailemle küs girmek istemiyordum.

Bir yeni mesaj.

Galiba benden önce davranıp atmışlardı, gülümseyip mesaja tıkladım ama kayıtlı olmayan bir numaradan gelmişti.

"Yeni yılın kutlu olsun, Sanem! Fakat bu yıl senin yılın olmayacak. :)"

Gerginlikle telefonumu masaya koyup Ala'ya doğru ittirdim, aldı ve okudu.

"Sanem, bu bildiğin tehtit mesajı. Bence polise gitmelisin. Şakası olmaz bu işlerin, neler neler görüyoruz."

"Sakin ol, belki buradan birisi şaka yapmak için atmıştır."

"Çıkıp konuşma yapacağım, tam sessizlik olduğunda mesajına cevap ver. Buradaysa bildirim sesi gelir."

Telefonumu bana geri ittirip sahneye atladı, DJ'lik yapan Özgür'le konuşup müziği kapattırdı. Kalabalıktan büyük bir "Aaaa!" sesi yükseldi. Gerçekten korkmuş olmasam 'şimdi bir de Y' diye bağırırdım, tabii yapamadım.

"Üzgünüm millet, ama küçük bir konuşma yapmak istiyorum, çok küçük."

Sarhoş gibi davranıyordu ama değildi. Ne konuşacağını bilmediği için böyle yapıyordu galiba, bilemedim.

Mesaja tekrar tıklayıp, "Kimsin?" yazdım ama göndermedim.

"2020 gerçekten korkunç bir yıldı arkadaşlar ve sevgili, saygılı, çok kıymetli hocalarım. 2021'in hepimiz için harika geçmesini -sen hariç Anıl- ve yüksek sözlü notları istiyorum. Özellikle Aykut hocama sesleniyorum! Hocam Anıl'a benden yüksek sözlü verirseniz çok darılırım haberiniz olsun."

Herkes güldü sonra Ala'nın devam etmesi için sustular ama Ala devam etmek yerine yüzüme baktı. Hemen göndere bastım.

Ses gelmedi.

Ala biraz daha konuşup yanıma geldi. Masaya bıraktığım kokteyli tepesine dikip, "Böyle bir şeyi kim yapabilir ki?" dedi.

"Bilmiyorum ki, kim bana 00.00'da tehtit mesajı atacak nefret dolmuş olabilir? Benden nefret ettiğini bildiğim sadece Ecrin var, o da burada. Başka kimse- Ala? Ala iyi misin?"

Ala gözlerini kocaman açmıştı ve titriyordu, yere düştü. Çığlık attım.

"Ala! Biri ambulans çağırsın! Ala!"

Herkes çevremize toplandı, müzik durdu. Ben bağırırken Özgür gelip Ala'yı kucağına aldı, koşarak binadan çıktık.

***

"Durumu nasıl?"

"Malesef belirsiz, yoğun bakımda kalacak, sahte alkol zehirlenmesi."

"İyi de oldukça kalabalık bir partideydik, başka kimseye bir şey olmadı. Sanem, Ala partidekiler dışında alkol aldı mı?"

"Hayır, bütün gece beraberdik."

Gece boyu Ala'nın içtiklerini düşünürken nefesim kesildi.

Ala en son benim kokteylimi içmişti.

Zehirlenmesi gereken bendim.

"Sanem iyi misin? Kireç gibi oldun."

Özgür beni sandalyelere doğru götürüp oturdu.

"İyiyim ben bir an başım döndü sadece."

Beni başıyla onayladı, o sırada telefonuma bir bildirim daha geldi.

"Arkadaşına yazık oldu, tatlı kızdı."

"Seni bulduğum an kendi ellerimle geberteceğim."

"O zamana kadar ölmezsen... :)"

"Benden ne istiyorsun Allah'ın cezası?"

"Hayatının mahvolmasını, benim olduğu gibi."

"Ben kimsenin hayatını mahvetmedim."

"Bunu bilemezsin."

Okuldan birkaç kişi ve Aykut hoca gelmişler, doktorla konuşuyorlardı. Ala'nın yakın arkadaşı Çağla deli gibi ağlıyor, sevgilisi Oktay onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Anıl kıpkırmızı olmuştu, ağlamamak için kendini sıktığı belliydi. Üniversitenin ilk senesinden beri Ala ve Anıl arasında garip bir ilişki vardı. Birbirlerini hem çok seviyorlar hem de nefret ediyorlardı. Hep onların ruh eşi olduğunu düşünmüşümdür.

Aykut hoca Anıl'ın omzunu sıktı. "Ala bir kalksın, onun sözlü notlunu 100, senin 10 vereceğim."

"O iyileşsin de, isterseniz sınıfta kalayım."

Güldüm. "Ona muhteşem vaatlerde bulundunuz, koşturarak gelmesi lazımdı şimdi."

Anıl yanıma çöktü. "Çok geç kaldım Sanem."

"Neye?"

"Ona uzun süredir aşığım ama ben bunu söylemek yerine saçma sapan sataşmalarımıza devam ettim."

"Ala iyileşecek ve ben düğününüzde nikah şahidi olacağim, göreceksin. Ben sizi hep yakıştırmışımdır."

Kısa bir sessizlik oldu, sonra ben cesaretimi topladım ve ona olanları anlattım.

"O şerefsizi bir bulalım evveliyatını s**eceğim ben onun!"

"Anıl, hastane burası!"

"Başlarım hastanesine! Benim sevdiğim kadını zehirlediler!"

Onu zar zor sakinleştirdim, birkaç saat daha hastanede bekledik. Ala uyanmadı.
Ailesi geldi, annesi Ala'yı öyle görünce bayıldı. Kardeşi ağlarken kolukta uyuyakaldı. Babası camın önünde voltalar atıp durdu, bir saniye oturmadı. Çağla, Aykut hoca ve Oktay gittiler.

"Sanem, hadi Özgür seni evine bıraksın."

"Burada kalmak istiyorum."

"Yarın karakola gideriz, birazcık uyu."

"Anıl ben kendimi çok suçlu hissediyorum. Ala'nın değil benim orada olmam lazımdı."

"Saçma sapan konuşma, bu gece kimse burada olmamalıydı. Suçlu sen değilsin. Özgür, Sanem'i evine bıraksana."

Anıl'a sarıldım ve Özgür'le birlikte hastaneden çıktık.


Eve nasıl geldiğimi hatırlayamayacak kadar üzgün ve yorgundum. Üstümdeki elbiseyi yere fırlatıp odamın ışığını açtım.

Ala'nın benim bardağımdan zehirlendiğini fark ettiğim andan, ilk tehtit mesajının geldiği andan daha büyük bir korkuya kapıldım.

Geriye doğru sendeledim ve çığlık atmak istedim, atamadım. Sesimi çıkartamıyordum.

Yatak başlığımda kocaman, kan kırmızısı bir çarpı vardı.

Kırmızı Yılbaşı Where stories live. Discover now