[7] Teklif

649 92 120
                                    

Yorum sayılarını biraz daha mı arttırsak? Sınavlardan dolayı her gün bölüm atamasam da güncel tutmaya çalışıyorum kurguyu. Umarım hoşunuza gidiyordur. Keyifli Okumalar...

***



''Başlayalım o halde.''

''Ms.Granger?''

Genç kız, Abraxas'ın sesini duyduğunda, başını önündeki kağıtlardan kaldırıp ona baktı. ''Buyrun.''

Yaşlı adam, yorgun mavilerini kızın gözlerine sabitledi. ''Korkarım ki toplantıdan erken ayrılmam gerekecek. Ortaklarımla hızlıca görüşmek istediğim konular var. İşinize saygım var ama birkaç dakika müsaade edebilir misiniz?''

Hermione, yüzündeki hayal kırıklığıyla burukça gülümsedi. ''Elbette.'' dedi kalemi ince parmaklarının arasında sıkıca tutarken. ''Kusura bakmayın.''

''Teşekkür ederim.''

Genç kız arkasına yaslanırken, hemen yanında oturan kadın elini omzuna koydu. ''Mr.Malfoy haklı. Bu akşam şirketimize gelmek ister misin? Senin gibi genç bir yeteneği elimden kaçırmak istemem.''

Hermione, içindeki siniri gülüşünün arkasına sinsice saklamıştı. ''Çok isterim. Teşekkürler. Ben, sizi yalnız bırakayım.''

''Akşam görüşürüz.''

''Görüşürüz.''

Genç kız oturduğu sandalyeyi geriye doğru ittirdikten sonra kalkıp kağıtları alarak hızlıca kapıdan çıkmadan önce Lucius'la göz göze geldiğinde, adamın bakışlarındaki kibirli ifadeyi görebiliyordu.

Kapıyı ardından kapattığında, bir süre sırtını yaslayıp öylece kaldı. Gözleri kapandı, dudakları titredi ama çekip gidecek enerjiyi bulamadı bacaklarında.

Sinirle sıktı yumruklarını. Göz kapakları, odaya girmek için izin isteyen bir çalışanın nazik sesini duyduğunda aralandı.

Geçmesi için adama yol verirken geri çekildi. Kollarının arasında sıkıca tuttuğu kağıtlara sarılarak attı adımlarını. Doğruca ofisine çıktı. Medivenleri ikişer ikişer atlamış kadar çabuk ulaştı.

Malfoy'ların ithamlarına bir nebze olsun alışmıştı ama başka bir şirketi temsil eden ekibin karşısında, odada üçüncü kişi durumuna düşürülmek.. Belki bunu da sindirebilirdi fakat Lucius'un yine kazanan taraf olmasını kaldıramazdı.

Koltuğuna geçtikten sonra gözünden süzülen bir damla yaşla dizlerini kendine doğru çekip bacaklarına sarıldı. Lucius'un ona kendi elleriyle verdiği bilanço hala oradaydı. Öylece karşısında durmuş, dalga geçer gibi diğer evrakların arasından gösteriyordu kendini.

Her şey elindeydi. İşte yolsuzluğun açık ve net bir şekilde resmi kayıtlara işlenmiş hali. Acınası tarafıysa, kızın elinden hiçbir şeyin gelmemesiydi. Bakanlık bile sesini çıkarmıyordu.

Herkesin kör olduğu bir dünyada, gök kuşağını nasıl savunacaktı?

***

Pazartesi sabahıydı, Hogwarts'daki son sınav haftasına hazırlanmak için genç kız erkenden kalkmış ve kütüphaneye inmişti.

Önünde yalnızca üç hafta ve sekiz sınav kalmıştı. Hogwarts macerası artık sona ermek üzereydi. Sabahın ilk ışıklarının vurmaya başladığı tahta masada geriye doğru vücudunu esnetti.

Kapalı gözlerinin ardında, bu güne kadar okulda yaşadığı anılar canlanırken, duyduğu tanıdık bir sesle dudakları kıvrıldı.

''Git kendine oturacak farklı bir yer bul dağ sıçanı.'' dedi Malfoy kızın geçen dersteki ses tonunu taklit ederek, ardından ellerini Hermione'nin omzuna yerleştirdi ''Benden nefret etme 'rol'ünüzde oldukça başarılı ve inandırıcıydınız Ms.Granger.''

The Price of Power // Dramione Where stories live. Discover now