O.P | 49

19.7K 854 108
                                    



Burnuma sürtünen yumuşak bir şey eşliğinde gözlerimi aralarken, Yoğurt'un kuyruğunun yüzümün önünde sallanıp durduğu aralıktan gülümseyen kocaman bir ağız çekti dikkatimi.

''Uzay!''

Sevinçle doğrularak Uzay'ı kendime doğru çektim ve sıkıca sarıldım. Yoğurt aramızda sıkışınca büyük bir miyavlamayla aradan sıyrıldı ve yataktan zıplamadan hemen önce hırlamayı da ihmal etmedi.

''Ne zaman geldin?''

''Çok olmadı. Seni uyandırmadan önce biraz seyretmek istedim.''

Gülümsemem yüzüme gittikçe yayılırken Uzay dudağını dişledi. ''Saçların dağınıkken de bir başka göründün bak şimdi gözüme...'' dedi ve dudaklarıma doğru yöneldi gözlerini kapatarak. O beni öpmeden kafamı sağa doğru çevirdim. Bu sayede Uzay'ın dudakları yanağımı yakalarken ''Oldu mu şimdi bu?'' diye sordu bozulmuşçasına.

''Sana bir şey anlatmak istiyorum!'' dedim heyecanla onun cümlelerini duymazdan gelerek. ''Gelmeseydin uyanır uyanmaz seni arayacaktım.''

''Kötü bir şey yok değil mi?''

Yatakta bağdaş kurduktan sonra derin bir nefes aldım ve gülümsedim. ''Aslında iyi bir şey.'' Gözlerimi yumarak dün gece babamla olan kısa ama hayatım boyunca hatırladığım en samimi konuşmayı yaptığımız anı bir bir anlattım. Uzay'ın yüzündeki mutluluk da heyecanıma ortak olduğunu fazlasıyla belli ediyordu. Babamın bana kızım dediği anı tekrar tekrar zihnimde canlandırışım, kalbim yerinden sökülüp de havalanacakmış gibi hissetmeme neden oluyordu. Bunu Uzay'la da paylaştığım da ''Senin için önemli olan da buydu değil mi?'' diye sordu saçlarımı okşayarak. Kafamı usulca salladım.

''Söylerken içinden gelip gelmediğini anlayabiliyordum Uzay. Bu kez kalbinden geldi bana öyle seslenmek. Bunun beni nasıl mutlu ettiğini tahmin bile edemezsin.''

''Aslında edebilirim. Hatta nasıl mutlu olduğunu görebiliyorum benim güzel kızım!''

Yanaklarımı sıkıştırarak sululuk yapma evresine geçtiğinde aklıma gelen bir detayla onu durdurdum ve ''Baban nasıl?'' diye sordum. Bir an için sorduğum soruyu aklında bir yere oturtamamış gibi boş baktı ancak saniyeler geçince ''Aynı.'' cevabını vererek kestirip attı. Bu konuda konuşmak istemediğini düşünüyordum. Bu nedenle üzerine gitmemeye karar verdim ve ''Kahvaltı yapalım, sana güzel bir tost hazırlayacağım şimdi.'' dedim. Uzay beni onayladıktan sonra yatağa iyice gömüldü ve ''Hazır olunca bana haber ver!'' diye bağırdı arkamdan. Bu tam odadan çıkacakken duraksamama neden olurken arkamı döndüm ve gözlerimi kısarak Uzay'a baktım.

''Ne dedin sen?''

''Ne dedim?''

''Hazır olunca dedin.''

''Evet, dedim.''

''Haber ver dedin.''

''Onu da dedim.''

''Uzay.''

''Gece?''

''Ben hizmetçin miyim senin sevgilim?''

Uzay gülerek yataktan kalkarken iki adımda yanıma ulaştı ve saçlarımdan öptü. Ardından ''Sen benim yıldızlar kadar parlak, ay kadar gizemli, bulutlar kadar güzel sevgilimsin.'' dedi bir anda. Bana iltifat ettiği her an dudaklarımı kemirmeye başlar, gülümsememi bir türlü gizleyemezdim. ''Hadi yapalım bakalım şu tostu, midemiz biraz bayram etsin.''

Birlikte mutfağa doğru ilerlerken çalan kapı ziliyle ''Ben açarım.'' dedim ve kapıya doğru değiştirdim yönümü. Delikten baktığımda karşımdaki yüz tanıdık değildi. Kulpu indirdim ve kapıyı fazla aralamadan açarak ''Kime bakmıştınız?'' diye sordum.

OLBERS PARADOKSU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin