O.P | 40

21.1K 946 125
                                    




Bakışlarım Tuğba'da ve Tuğba'nın, Uzay'ın boynuna sardığı kollarında gidip gelirken Umay Hanım'ın ''Tüh!'' dediğini duyar gibi oldum. Uzay, bu sayede girdiği şoktan kurtulabilmiş ve nihayet Tuğba'yı kendinden uzaklaştırmayı başarmıştı.

''Ne işin var evimde?'' diye sordum kapıyı aralık bırakarak içeri geçerken. Tuğba'nın yüzündeki ifade, alam veremediğim bir tavra büründüğünde ayakkabılarımı çıkardım ve sakin bir biçimde portmantoya yerleştirdim.

''Evin derken, tam olarak neyi kastettiğini anlayamadım tatlım? Burası Uzay'ın evi. Doğal olarak arkadaşları da bu eve gelme hakkına sahipler. Öyle değil mi?'' dedi Umay Hanım sinir bozucu bir gülümseme eşliğinde. Bu kadına başından beri kanım ısınmamıştı. Uzay'ın anlattıklarının ardındansa, iyiden iyiye nefret olarak tanımlayabileceğim bir duygu hissediyordum artık ona karşı. Bu nedenle Uzay'ın ablasına olan davranışlarımı kafasına takmayacağına inanarak bakışlarımı ona doğru çevirdim ve alayla gülmeye başladım.

''Kusura bakmayın, esas ben sizi tam olarak anlayamadım. Eğer kafanız karıştıysa yardımcı olayım, şu an bulunduğunuz ev Uzay ve benim birlikte yaşadığımız ev. Uzay iznim dahilinde bu evde bulunduğunuzdan bahsetmedi mi yoksa?''

Uzay'ın yüzüne yayılan sırıtışı fark ettim ancak bozuntuya vermeden yeniden Tuğba'ya döndüm.

''Ama senin evimde –'' derken son kelimenin altını iyice çizdim. ''-Ne işin olduğunu hala anlayamadım Tuğba'cığım. Yolunu şaşırdın herhalde?''

Tuğba gittikçe kızarırken ''Beni Umay davet etti.'' dedi. Uzay'a döndü ve ''Uzayın da haberi var sanıyordum.'' diye ekledi. Umay ve Tuğba'nın istediğinin bu olduğu ve Uzay'a dönerek hesap sormamı bekledikleri aşikardı ancak durumdan habersiz olduğuna emin olduğum sevgilimi, önyargılarımın kurbanı olarak saçma bir nedenden ötürü suçlamayacak kadar akıllanmıştım.

''Hiç sanmıyorum.'' dedim Uzay'a doğru adımlayıp ona sarılarak. Ardından kolumu beline attım ve başımı göğsüne dayayıp konuşmaya devam ettim. ''Şu an karşımda durduğuna göre Uzay'ın bundan haberi yokmuş. Eğer olsaydı, seni evimde istemeyeceğini bildiğinden buna izin vermezdi.''

Tuğba kızaran yüzü, mor bir renk almaya başlarken ''Ben gidiyorum Umay.'' dedi ve sarmaş dolaş olan bedenlerimizin yanından hızla geçip aralık kapıdan çıktı. Umay hayretle Tuğba'nın arkasından bakıyordu. Ona bu zamana kadar cevap vermemiş oluşum, anlaşılan beni pısırık ve ev kedisinden hallice biri olduğumu düşünmesine neden olmuştu. Ancak mutluluğumu ve ilişkimi bozmaya yeltendiği anda tırnaklarımı çıkarabileceğimden habersizdi ve bu yüzümle karşılaşmış olmak, onu besbelli şaşırtmıştı.

''Ee?'' diyerek devam ettim Umay Hanım'a dönerek. ''Siz daha ne kadar burada kalacaksınız? Malum, boş odamızda henüz yatak yok. Gerçi olsa da o oda, gerekli ve yararlı eşyalar için kullanılacağından sizin orada kalmanız pek uygun kaçmazdı.''

Umay, karşımda sinirden köpürür bir vaziyette dikiliyorken bakışlarını benden çekti ve Uzay'a çevirdi. ''Ablanla böyle konuşabilen bir kızla beraber olduğuna inanmıyorum.'' dedi sitemkar bir tonda. Ardından ''Sustur şunu!'' diye ekledi. Uzay'ın keyfi öyle yerindeydi ki bir kıkırdama firar etti dudakları arasından.

''Aslına bakarsan, Gece'nin söylediği her şeyin altına imzamı atmaktan başka bir şey yapabileceğimi sanmıyorum ablacığım.''

Şimdi daha da sinirlenmişti. Ne yapacağı belirsiz bir halde bir salona bir kapıya doğru bakmaya başladı. Ardından omuzlarını düşürdü ve çantasını omzuna alarak ''Ben evde bekleyeceğim. Koray'dan haber geldiğinde beni aramayı unutmamalarını söyleyebilirsen sevinirim.'' deyip kapıyı araladı.

OLBERS PARADOKSU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin