ℂ𝕙𝕒𝕡𝕥𝕖𝕣 𝕥𝕖𝕟

769 43 46
                                    

Huzurla uykumun sıcak kollarının arasından sıyrılarak uyandım. Mutlu bir şekilde yatağımı düzeltip, kıyafetlerimi giydikten sonra odamın penceresini açıp derin bir nefesi çektim içime. Tertemiz hava ciğerlerime dolarken gülümsedim.

Mutlulukla aşağıya indiğimde kimsenin uyanmamış olduğunu gördüm. Buna şaşırarak saate baktığımda ise benim erken uyandığımı ve onların uyanmamış olmasının mantıklı olduğunu anladım.

Erken uyanmıştım fakat pek de erken sayılmazdı. Kaç gündür Marilla'ya ders çalışmam gerektiğinden ötürü yardım edemiyordum. En azından güne mutlu bir şekilde başlasın diye kahvaltıyı kendim hazırlamaya karar vermiştim.

Onun her zaman yaptığı gibi kolay bir şeyler hazırlayarak dolaptan kahvaltılık yiyecekleri çıkartıp masaya dizdim özenle. Herkesin önüne tabağını ve çatal bıçağını koyduktan sonra işim bitmişti. Demlenmekte olan çayı kontrol ettikten sonra hızlıca dışarı çıkıp kenardan küçük ve zarif iki çiçeği alıp birini Marilla'nın diğerini de Matthew'un tabağının yanına koyup gülümsedim. İşte şimdi olmuştu.

Birkaç adım atarak geriye çekilip uzaktan masaya bakacağımda kolum reçel kavanozuna çarpmış ve yere düşmüştü.

"Ah!" endişe ile ne yapacağımı bilemez bir halde saçma sapan hareketler yaptıktan sonra dikilip birkaç saniye durdum. Hızlıca merdivenlerden inen Marilla ve Matthew endişe ile bana bakıyorlardı.

"Ah Anne! İyi misin?" başımla korkmuş olan Marilla'yı onaylandıktan sonra yerdeki kırılmış reçel kavanozunu gösterdim. Kırıkların arasından sıyrılıp yere gittikçe yayılan mor sıvıya baktı bir süre.

"Tamam hareket etme, parçalar ayağına batmasın." onu engelleyip kırık camları toplamaya başladım.

"Okul vaktin de yaklaşıyor ne ara yemek hazırlayacağız, bunu temizlemek uzun sürer." bana soruyormuş gibi dursa da daha çok kendi ile konuştuğu belli oluyordu. Başımı kaldırıp ona baktığımda Matthew'un, kolunu dürterek masayı gösterdiğini gördüm. Merakla vereceği tepkiyi bekliyordum. Yüzünde önce şaşkınlık ifadesi varken sonra mutlu olduğu gayet aşikârdı.

Onları zorla masaya oturup yeri temizlemeye koyulmuştum. Her ne kadar oturmuş olsalar da beni bekliyorlardı. Elimdeki yıkamış olduğum bez ile son kez yeri sildikten sonra yeniden yıkamaya gitmiştim. Tamamen tertemiz olmuştu şimdi. Ellerimi yıkadıktan sonra ise masaya, onların yanındaki yerime geçtim. Ben geldiğimde Marilla bir şeyi hatırlamış gibi yerinden kalkmıştı.

"Beni bir dakika bekleyin lütfen." başımıza onu onaylandıktan sonra birbirimize baktık. Ben ne olduğunu bilmiyordum fakat Matthew'un biliyor gibi bir hali vardı.

Kısa süre sonra Marilla elinde pembe bir hırka ile yanıma geldiğinde anlamsız bakışlar atmak ile meşguldüm.

"Senin için ördüğüm hırka buydu Anne. Pembe olduğu için itiraz edeceğini biliyorum ama bunu giymeni belirleyen şeyin saçının rengi değil senin isteğin olması gerekiyor." gözlerim dolu bir şekilde ona baktıktan sonra hızlıca yerimden kalkıp kollarımı ona dolamıştım.

"Ah Marilla.. O kadar incesin ki." bir süre daha öyle kaldıktan sonra ayrılmıştık. Hırkayı bana uzattığında seri hareketlerle elindeki hırkayı alıp üzerime geçirdim. Ona baktığımda gülümsemiş ve başını aşağı yukarı sallamıştı. Matthew'a döndüğümde onun gülümsemesi daha da belirgindi.

Sonrasında ise kahvaltımızı yapmıştık ve ben okula doğru ilerliyordum. Açıkçası içimde müthiş bir endişe vardı, okulda benimle çok dalga geçerler miydi acaba?

Benim bunu umursamamam gerekiyordu, en mantıklı olan şey buydu ama söz geçiremiyordum kendime. Cole'a 'insanların ne düşündüğü önemsiz' derken ben bu cümleyi yerine getiremiyorum ki.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 11, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Anne With An "E" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin