30. Bölüm

360 30 7
                                    

Sevdiğini tüm insanları tanrınının yanına yolcu eden Victoria, sıradakinin Felix olacak olmasından korkuyordu. Bu, onu kendi ölümünden bile daha çok korkutuyordu. Bu karanlık dünyada elinde kim kalmıştı ki? Annesi ve kardeşleri, kendisinin sağ çıktığı bir kıyımda canlarını vermişti. Leonordo, babasıysa kendi nefretinden nasibini alarak dünyaya veda etmişti. Üstelik ölürken bile kendisine "kızım" diyen şefkat dolu sesi, hala Victoria'nın kulaklarında yankılanan bir intihar senfonisiydi.

Victoria Felix'in kollarında ağlamak, günahlarını onun karşısında haykırarak affedilmeyi istiyordu. Ama yapamazdı. Ne Felix ne de Alec artık yanında olmamalıydı. Kaybedecek bir can daha istemiyordu. Ellerinde babasının kanı varken, daha fazla günahın acısına batmak istemiyordu tüm bedeniyle. Üstelik Felix'in kaybının gerçek son olacağını da biliyordu. Babasının ölümüyle, yaşayan bir ölü olarak devam edebilirdi hayatına. Annesi ve hiç tanımadığı ailesinin yokluğunda da yaşamayı öğrenmişti. Ama aşkına kalbini açtığı bu adamın yokluğunda, kendi sonunu da görebiliyordu çıplak gözleriyle. Ayaklarının ucunda yatan cansız bedeni şimdi gözlerinin önündeydi. Kanı, Felix'in kusursuz yüzünü ıslatmış ve dünyaya küs olarak ayrılmış, hafif aralık dudakları ve sonsuza dek kapanmış gözleriyle, işte Felix'in cansız yatan bedeninin yanındaydı cesedi. Ölüm ona güzellik de bağışlamamıştı umduğu gibi. Bir porselen gibi duran yüzü, kırgınlığını haykırırcasına soluk duruyordu.

Felix aşık olduğu kadının acısına daha fazla dayanamayarak onu göğsüne bastırdı. Victoria bu soğuk ve atmayan kalbe daha önce başını koyduğu anı anımsadı. Yıllardır aynı aşktı yüreğini yakan bu ateş. Dudaklarından istemsizce bir hıçkırık döküldü ve Victoria güç almak istercesine, ellerini Felix'in kollarına sardı. Ağlamamak için direniyordu ama bu koku, kaybınını kendinde bırakacağı acıyı fısıldıyordu kulaklarına.

Felix geriye çekildi ve Victoria'nın alnına soğuk bir öpücük bıraktı "Biliyorum korkuyorsun. Dünya karanlık bir kuyu halini aldı senin için. Gözünün önünü bile görmek istemeyecek kadar nefret ediyorsun dahası yaşadığın bu yerden, senden babanı alan bu yerden..." Victoria'nın küçük ellerini kendi elinin arasına aldı "Ama her şey geçecek. Söz veriyorum Victoria, sadece beni itme güzelim. Yanında olmama izin ver. Lütfen."

Victoria bakışlarını kırmızı gözleri kendisine çevrili olan Felix'e çevirdi. Dudağını ısırdı ve başını sallamakla yetindi, boğazındaki yumru konuşmasını engelliyordu ve kırık bir sesle "Tamam." diye fısıldadı. Söylenecek binlerce kelime varken, Victoria yalnızca tamam diyebildi ve Felix'in kendisini küçük kulübeye götürmesine izin verdi.

&

Victoria yatağın üzerinde dakikalardır sessizce oturuyordu. Felix yanında hayli küçük kalan kapının önünde ayaktaydı. Her nefes alış verişi ile omuzları hareket eden, ara sıra elinin tersi ile gözlerini silen ve derin nefesler alan Victoriasını izliyordu. Victoria yatağın üzerindeki battaniyeyi yere bıraktı ve yatağa cenin pozisyonu alarak uzandı. Sağ elini yanağının altına koymuştu ve uyumaya çalışarak gözlerini kapattı, ama uyuması imkansızdı. Alec zaten günlerdir onu kendi zehriyle uykuya mahkum etmişti. Gözlerini bir anda açtı ve Felix'in duymayı beklediği son şey bile olmayan bir cümle döküldü dudaklarından "Voltera'ya yeniden dönmen gerekecek." dedi.

Felix birkaç saniye onun kahverengi gözlerine baktı boş gözlerle "Hayır, gerekmiyor."

"Ama orası senin vatanın."

"Sen benim için Voltera ve Volturilerden daha önemlisin Victoria. Ve oraya döneceksem de, yalnız dönmeyeceğim."

Victoria dudaklarını ıslattıktan sonra başını salladı.

Cadı ve Vampir · Felix Volturi ·Where stories live. Discover now