''Bugüne özel bir istisna yapabilirsin.''

Mira sadece gülümsedi. Sonra gözlerini kapıya çevirdi. ''Benim için açmayacak mısın?'' deyip bir adım geriledi.

Bora açmak için kapıya uzandı. Aynı anda kalçasına yediği şaplağın üzerine başını geri çevirdi.

''Ne yapıyorsun?''

''Sorunu şimdi cevapladım. Hadi, aç şu kapıyı artık.''

Bora utanmış gibi gülümseyip gözlerini oraya buraya kaçırarak konuştu. ''Delirdin mi? Biri görecek.'' Kapıyı açarken bir yandan da etrafa bakındı. Arabaya binmek için kapının diğer tarafına gelmiş Mira ile göz göze geldi. Yine gülümsedi ona Mira, koltuğa oturdu. Bora da kapıyı kapattı. Arabanın önünü dolaşırken içeri doğru kaçamak bakmayı ihmal etmedi. Sürücü koltuğundaki yerini alıp arabayı çalıştırdı.

''Şimdiye herkes toplanmıştır, değil mi?''

''Evet, bizi bekliyorlardır. Heyecanlı mısın?''

''Aslında olmamam gerekir, çocuk değilim. Ama birazcık öyleyim sanırım.''

''Bu gece hiçbir şeyin keyfini kaçırmasına müsaade etme. Harika bir gece olacak.''

Son cümlesinde Mira'ya doğru bakmıştı Bora. Bir süre bakıştılar. ''Yola bak!'' diye onu uyarırken güldü Mira. ''Evvela bir sağ salim varalım.'' Bora'nın yüzünü yola doğru döndürdü.

''Aras uyanır uyanmaz bizi sormuş.''

''Ya! Üzülecek demiştim sana. Öylece bıraktık çocuğu.''

''Uyuyordu. Başka ne yapacaktık Mira? Annesi onu yatağına kadar senin taşıdığını anlatmış, yine görüşeceğimizi söylemiş de öyle teselli etmiş.''

''Yine görüşecek miyiz?''

''İyi arkadaş oldunuz, görüşmek istersiniz diye düşünüyorum. Hatta bir hafta sonu bizim eve getiririz onu. Bütün günü beraber geçiririz.''

''Bizim ev?''

''Evet, bizim evimiz. Buna kendini alıştırmaya başla.''

Mira bir şey söylemeden yola baktı. Bizim kelimesi hem çok iyi hisler uyandırıyordu içinde hem de bir yandan içini acıtıyordu.

''Aramanı çok bekledim.''

''Ne için?''

''Herhangi bir yardım için... Elbisenin fermuarını çekebilirdim mesela.''

''Çıkarırken yardım edersin.''

Bora bir kere daha ona dönüp baktıktan sonra arabayı kenara çekti. Bir eli direksiyonun üzerindeyken gözlerini Mira'ya çevirdi.

''Bora'nın sabrı ne kadar testi mi bu?''

''Eğleniyorum Bora.''

''Ben çok ciddiyim ama.''

''Bora, lütfen gidebilir miyiz? Geç kalacağız.''

''Bitti Bora'nın sabrı, buraya kadardı. Vena'ya gidiyoruz.''

''Aklını mı kaçırdın?'' dedi Mira, telaşla. Onu durdurmasa aklından geçeni yapabilirdi. ''Herkes bizi bekliyor.''

''Tuna idare eder onları. Eğlendirir de. Hatta senin yerine mumları bile üfler.''

Mira dayanamayıp güldü. ''Doğum günü partimi kaçırmak istemiyorum.''

''Vena'ya gidelim Mira.''

''Hayır Bora!''

''İnat etme, beni dinle.''

''Partime gitmek istiyorum.''

''Son kararın mı?''

''Evet!''

Bora arabayı çalıştırdı. ''Pişman olacaksın.'' dedi, camın dışına bakarken. Araba tekrar hareketlendi.

''Tehdit miydi bu? Eğer öyleyse esas sen zararlı çıkarsın.''

''Hayır, tehdit değildi. Ama keşke Bora istediğinde Vena'ya gitseydik, diyeceksin.''

Bora'nın yüzünü asmasını, keyfinin kaçışını anbean izledi Mira. Elini uzatıp parmak uçlarını çenesine değdirdi, bakmasını bekledi.

"Gülümse. Lütfen."

Bora yüzünü yola döndürdüğünde gülümsedi. Hem onu memnun etmek hem de bu geceyi iyi geçirmek için. Bu yüzden inat etmeyecekti.

Mekânın kapısına vardıklarında anahtarı verip arabanın önünü dolaştı Bora. Mira onun için kapıyı açmış gence gülümseyerek teşekkür ettikten sonra Bora'nın yanına yürüdü. Eteğini ve kollarındaki şalı düzeltip onun koluna girdi.

Kapının girişine doğru yürüdüler. Onları karşılayanlara gülümseyerek ilerlediler. Partinin olduğu salonun kapısına varmışlardı. Kapı açıktı, içeriden sesler geliyordu.

"Bora!"

"Evet?"

"Bu gece yanımda olacaksın, değil mi?"

"Nasıl bir soru bu? Elbette. Bunun için buradayım."

"Bora."

Bora tebessüm etti. "Biraz abartıyorsun sanki. Alt tarafı bir parti."

"Onun heyecanı değil. Ben..."

"Söyle Mira."

Mira bir şey söyleyecek gibi dudaklarını araladı. Ama sonra "Şimdi değil." diyerek gülümsedi. Bir elinin avucunu Bora'nın yanağına bastırdı, yaklaşıp diğer yanağını öptü. Ondan uzaklaştığında tekrar koluna girmek için hamle yaptı. Bora elini tutup ona mani oldu, gözlerine baktı.

"Ben de..."

"Hayır." diyerek sözünü kesti Mira. "Bunu sakın sesli söyleme!"

"Neden?"

"Çünkü ilk kez ben söyleyeceğim."

Bora kabul ettiğini belli etmek ister gibi gülümsedi, aynı anda başını salladı. Dirseğini kırıp ona uzattı. Mira tekrar koluna girdi. Kapıya doğru yürüdüler.

İki AşıkOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz