Rujum çıkmayan rujlardan olduğu için çok şanslıydım.

Benim için arabanın kapısını açtı, sonra kendisi de sürücü koltuğuna geçti. Hareket etmemizden birkaç dakika geçtikten sonra, "Bugün neler yaptın?" diye sordu. Gözlerimi yoldan çekip ona çevirdim, "Hiçbir şey. Bugün bir işim yoktu, sabah çıkıp sahilde biraz koştum o kadar.. Sen neler yaptın?"

İçini çekti, "Klasik. Şirketteydim, şu geçen bahsettiğim mücevhercilerle anlaşmayı gözden geçirdik. Babam son anda gelmemeye karar verince, onun toplantılarına da ben girmek zorunda kaldım." dedi, o konuşurken suratını süzdüm. Yorgun gözüküyordu. Agah Ali, hayatımda gördüğüm en çalışkan insandı. İşine çok önem verirdi, yaptığı her şeyin mükemmel olması onun için çok önemliydi. Onu incelerken, dayanamayarak elimi yanağına götürüp sevdim. Gözlerini yoldan çevirmeden, yan yan bana baktı, "Yorgun gözüküyorsun." diye mırıldandım.

Hafifçe gülümsedi, başını biraz çevirip yanağına koyduğum elimi öptü. "Artık değilim." dedi yumuşak bir sesle. Gülümsedim, bir ışıkta durduğumuzda elimi yanağından çektim.

Arkadaşlarımla birkaç defa geldiğim, yeni açılan lüks bir restoranın önünde durduk. Kapımı açan valeye gülümseyerek teşekkür ettim, Agah Ali ile birlikte içeriye girdik. Lacivert elbiseli, ince bir esmer bizi girişte gülümseyerek karşıladı. "Hoş geldiniz Agah Ali Bey, Işık Hanım. Lütfen beni takip edin, size masanıza kadar eşlik edeyim."

Hafif esintili güzel bir yaz akşamıydı. Kadın, onları dışarıdaki masaya kadar yönlendirdi. Tam boğazın kenarında, harika bir manzaraya sahipti restoranın balkonu. Gelen garsona siparişlerimizi verdik, garson gittikten sonra ne demem gerektiğini bilemeden içimi çektim. Gözlerim, Agah Ali'ye fark ettirmemeye çalışarak etrafta dolanıyordu. İçten içe, hala tanıdık birinin bizi görecek olması beni geriyordu.

Agah Ali elbette ki bu endişemi fark etmişti. Yumuşak bir sesle, "Işık." diyerek dikkatimi kendisine çekti. "Sakin ol, burada olmamızda hiçbir yanlışlık yok. Kimse gelip bizi taşlamayacak." dedi alay edip.

Alaycı sözlerinde haklılık payı vardı. Biri bizi görse ne olacaktı ki? Kimse aramızdaki ilişkiyi tek bakışta fark edecek değildi, nasıl Fırat ile sürekli dışarıda birlikte olmam kimsenin dikkatini çekmiyorsa, Agah Ali ile olmam da çekmeyecekti.. Suyumdan bir yudum alıp, gülümseyerek, "Haklısın." dedim. "Aptallık ediyorum.. Ama ne yapayım Agah Ali?" diyerek omuzlarımı silktim, buruk bir tebessümle, "O kadar uzun süre gizlendik ki herkesten.." Agah Ali'nin suratındaki gülümsemenin de sözlerimle bozulduğunu fark edince, hemen kendime geldim. Vaktimizi böyle aptalca laflarla harcamak istemiyordum. "Beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim."

Bana bakarken gülümsedi, "Birlikte vakit geçirmek isteyen tek kişi sen değilsin Işık.." İçini çekti, "Elimde olsa bir saniye bile yanımdan ayırmam seni." Sanki sözlerine inanmamı ister gibi, duygu dolu gözlerini dikti gözlerime. İsteği imkansız olmasına rağmen içimi sıcacık etmişti. Ben de aynı şeyi istiyor, Agah Ali'nin her dakika yanımda olmasını arzuluyordum çünkü. Etrafımda bizim kadar uzun ilişkisi olan bir sürü arkadaşım vardı, çoğu büyünün bir süre sonra kaybolduğunu, artık birbirlerini gördüklerinde eskisi kadar heyecanlanmadıklarını söylüyorlardı ama bu bizim için geçerli değildi. Belki ilişkimizin gizli olmasından, dilediğimiz gibi yaşayamamızdan kaynaklanıyordu ama hala Agah Ali'yi her görüşümde kalbim uçup gidiyordu benim. On sekiz yaşımdan beri bu adamla birlikteydim, neredeyse altı senedir birlikteydik ama ona olan duygularım biraz olsun azalmamıştı.

BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)Where stories live. Discover now