bölüm on sekiz

13.7K 1K 164
                                    

İçimdeki, hala 18 yaşında kalmış Işık aynadaki aksine bakarken bir taraftan zıplıyor, diğer taraftan ağlayarak haykırıyordu. "Evleniyoruz! Evleniyoruz!"

Evleniyordum.

Ezelden beridir sevdiğim adamla. Asla bu noktaya ulaşamayacağımı düşündüğüm adamla.

Eskiden, Agah Ali yanımda huzurlu bir surat ifadesiyle uyurken ondan erken uyanır ve saatlerce suratını izlerdim. Onu izlerken her zaman hep çok mutlu hem de çok üzgün olurdum. Yanımda uyuduğu için, uyanıp bana güzel gözleriyle bakıp tatlı tatlı gülümseyeceğini bildiğim için, beni öpüp sevdiğini söylediği için çok mutlu olurdum. Ona asla dışarıda sahip olamayacağım için, asla bu beyaz elbiseyi kolları arasında giyemeyeceğim, dışarı çıkıp özgürce bu adam benim diye bağıramayacağım için hep çok üzgün olurdum.

Ama şimdi... şimdi uzun boy aynasının karşısında, üzerimde gelinlikle kendime bakıyor ve her şeye rağmen, kalbimin mutluluk ve heyecanla atmasına engel olamıyordum. Evet, buraya ulaşmamız kolay olmamıştı. Çok zorlu ve engebeli bir yoldu. Pes etmek istediğim çok zaman olmuştu. Ondan vazgeçebilmek için Allah'a yalvardığım çok gece.. ama her şeye rağmen buradaydık. Üzerimde bir gelinlik ve karnımda sevdiğim adamın çocuğu vardı.

Gelinliğim sadeydi... yani, olabildiğince. Straplezdi, üst kısmı hepsi özenle eklenmiş minik pırlantalarla süslüydü. Belinden aşağısı ise tüllü ve hafif kabarıktı, saçlarım minik bir topuzla toplanmıştı. Topuzuma takılmış duvağım yere kadar uzanıyordu. Suratımda hafif bir makyaj vardı, zaten herkesin gözü bizim üzerimizde olacağı için ben olabildiğince sade olmak istemiştim.

Basının içeri girmesi yasaktı ama davetlilerin her anı magazinci gibi telefonlarıyla çekeceğine dair hiç şüphem yoktu. Eminim hepsi şimdiden aralarında fısıldaşıyorlardı. Yine de suratımıza gülüp bizi kutlayacaklardı. Yarın tüm haberlerde biz olacaktık, zaten ilişkimiz ortaya çıktığından beri hem Türk, hem de uluslararası basın kaynıyordu. Şok şok! Ünlü manken üvey abisiyle evleniyor!

Ama benim midemi sıkıştıran insanların konuşacak olması değildi.. Dilek Hanım'ın burada bulunmasıydı. Olanlardan beri ilk defa annem ve Asım Bey ile yüzleşecekti.

Agah Ali bir hafta önce yanıma geldiğinde o kadar suratsız, o kadar mutsuzdu ki ona bakar bakmaz bir problem olduğunu anlamıştım. Annesinin düğüne gelmeyeceğini söylerken küçük bir çocuk kadar üzgündü. Agah Ali'nin o haline dayanamamış, haddime olmasa bile Dilek Hanımla görüşmeye gitmiştim. Ona ne söyleyeceğime emin değildim, ama Agah Ali'nin düğün günümüzde annesini göremeyip, mutsuz olmasındansa Dilek Hanım'a yalvarmayı tercih ederdim..

Bahçeye adım attığımda, o güzel çiçek kokularının beni karşılamasıyla gülümsedim. Dilek Hanım, bahçenin kenarındaki koltuk takımında oturmuş, çiçekleri seyrederek limonatasını yudumluyordu. Tam yanında durduğumda dikkatini çekebilmiştim. Kafasını kaldırıp bana baktı, ilk önce gözleri şaşkınlıkla irileşse de sonra gülümsemişti. "Işık! Hoş geldin kızım.."

Utangaç bir gülümsemeyle, "Hoş buldum Dilek Hanım. Umarım rahatsız etmiyorumdur." dedim. Başını iki yana salladı, "Olur mu öyle şey! Ne rahatsızlığı? Çok sevindim gelmene. Hadi, gel otur." Yanına oturdum. Kafasını çevirip, içeriye doğru, "Ayten, Işık için limonata getirir misin?" Bana dönüp, "Taze sıktık." dedi.

Ayten Hanım limonatamı önüme koyduğunda teşekkür ettim ve kurumuş dilimi ıslatmak için bir yudum aldım. "Agah Ali yok mu?" diye sordu Dilek Hanım.

BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)Where stories live. Discover now