Bölüm 3

16 6 48
                                    

''Zaten hayat ölümden kaçtığımız bir oyun değil mi? ben sadece oyun oynayamayacak kadar yoruldum. Yani bir nevi işleri kolaylaştırdım.''

Önceki Bölümden

Şuan bulunduğum yer veya zamanın bir önemi yoktu, bir hiçliğin ortasında nefes nefese kalmıştım ve dönüş yolunu bulamıyordum. Geleceğe dair bir planım yoktu ya da hayallerim. Sadece hayatımı iyi ya da kötü sürdürüyordum, çünkü bana öğretilen tek şey buydu. Yaşamak, ne olursa olsun yaşamaktı. Şimdiye kadar sadece bunu düşünerek yaşamıştım, ama artık inanmıyordum. Yaşamak, için hiçbir sebebim olmadığı gibi ölmek için birçok sebebim vardı. Ve hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım.

Derin nefes alarak oturduğum yerden ayağa kalktım çatının en kenarına geçtim, her şeyin bitmesi artık sadece bir adımıma bağlıydı. Yapmak istiyor muydum? sonuna kadar hem de. ''Böyle bitmesini istemezdim'' dedim gözyaşları içinde gülümseyerek aşağıya bakmamla başımın dönmesi bir olmuştu. Tam dengemi kaybedecektim ki hızlıca toparlandım, kendim yapmam gerekti. Neredeyse on beş katlı bir okulun çatısında ayakta dikilmiştim. Gözlerimi kapattım ve nereden bildiğimi hatırlamadığım bir melodi eşliğinde kendimi boşluğa bıraktım.

🕊🌙🕊

Venüs'ün Ağzından

Birinin kolumu tutmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Arkamdaki kişi her kimse öyle güçlüydü ki anında beni kendine çekmesiyle yeri boylamıştık. Şuan resmen filmlerdeki bir anı yaşamıştım.

Ölmek bile benim için artık zordu, ölmeme bile izin vermiyorlardı. Hemen kendimi toparlayarak ayağa kalktım. "Manyak mısın sen? şurada işimiz var görmüyor musun?" diyerek öfkeyle bağırdım.

Kendini yerden kaldırarak karşımda durdu, bu boy neydi böyle ne yiyip içiyordu? kesinlikle benim kısa olmamla alakalı bir şey değildi.

''Rica ederim" diyerek gülümsedi "bir de teşekkür etmemi istiyorsun öyle mi? sence kurtarılmak ister gibi bir halim mi vardı benim!" dememle arkamı döndüm.

Ne saçmalıyordum ben kim olsa aynısını yapardı geri ona dönerek durdum. Ne diyecektim?

"Özür dilerim sanırım üstüne biraz fazla geldim" dedim masum masum ya da ben öyle olduğunu zannediyordum.

"Asıl sen manyak mısın?" diyerek gülmeye başladı. Komik olan neydi? Ben gayette haklıyım hem ben ne diye bu çocuktan özür dilemiştim ki.

"Komik olan ne?" diye sordum ciddiyetle "komik olan ne mi?" diyerek kahkahasını bastırmaya çalışıyordu. Evet anlamında başımı salladım, "elbette sensin ilk önce canını kurtardığım için bağırıp çağırdın sonra gelip benden özür diledin" dedi.

"Bak anlamadıysan bir daha tekrar ediyorum benim kurtarılmak ister gibi bir halim mi vardı?" dedim "sen cidden kafayı yemişsin" dedi, ardından gökyüzüne bakarak bir şeyler daha fısıldadı. 

Haksızda sayılmazdı ama haklıda sayılmazdı fakat bir insanın yüzüne de pat diye söylenmezdi. Daha fazla burada kalmaya dayanamayarak çatının kapısını sertçe çarparak aşağı inmeye başladım.

Filmlerde olurdu böyle şeyler değil mi? Neden en uygunsuz zamanda başıma gelmişti ki senin çatıda ne işin var.

"Hem sen kimsin ki beni kurtaracaksın sanane be adam" diyerek söylene söylene merdivenlerden indim.
"Tanışmadık tabii" diyen bir ses duymamla kaskatı kesildim.

Bu ses... az önce beni kurtaran çocuğa aitti üstelik söylediğim her şeyi duymuştu. Şuan yer yarılsa bende içine girsem ne de güzel olurdu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 17, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

VENÜSWhere stories live. Discover now