Bölüm 4

12 1 0
                                    

"Ölüm hayatın içindeydi."

Yazarın Anlatımıyla

Serhat bey o akşam eve geç gelmişti sürekli şehir değiştirdikleri için artık iş bulmak daha da zorlaşmıştı. Henüz iş yerinde ikinci günüydü. Günler 7 Ekim'i gösteriyordu. 7 yıl önce bugün Venüs doğmuştu... güzel kızı bugün 7 yaşına basmıştı.

Kapıyı çalmasıyla ''baba!'' diyerek Venüs'ün koşa koşa kapıyı açıp babasına sarılması bir olmuştu. ''Güzel kızım'' diyerek Venüs'ü kucağına almıştı. ''Hoş geldin babacım'' diyerek babasının yanağını öptü. ''Hoş bulduk prensesim'' dedi Serhat bey. 

Aralarında ki bağ öyle güzel ve güçlüydü ki imrenilecek tarzdandı, yaşanan olaylar birbirlerine daha sıkı bağlanmayı öğretmişti.

Serhat bey karısı Sinem'in ölümünden sonra Venüs'ün daha çok üstüne düşmüştü. Küçük kızı dikkatle yere indirip içeri girdi. "Güzel kızım hadi içeri geç babayı bekle bakalım" dedi mutlulukla. 

Venüs başını sallayarak koltuğa oturup babasını beklemeye başladı. O da neydi? En sevdiği çizgi film başlamıştı bunu kaçıramazdı. Saatler saatleri kovalamıştı fakat kimseden bir ses yoktu.

Çizgi film bitince sanki yaşadığı ana geri dönmüş gibi irkildi, bazen çizgi filmlere kapılıp giderdi.

Bir anda ışıklar söndü, etraf kapkaranlık olmuştu. Neyse ki Venüs karanlıktan korkmazdı, adım sesleri duyması ile ''baba'' diye seslendi karanlığa doğru. Işık süzmesi görmesiyle rahatlamıştı.

Annesinden sonra babasının da gitmesini istemezdi.

Babası ne kadar bir gün geri döneceğini söylese de, içten içe bir daha annesinin geri dönmeyeceğini biliyordu. Ama yine de inanmak ve beklemek istedi.

Her şeyi zaman gösterecekti. Onu günler geçtikçe daha çok özlüyordu, ona sarılmak ve annesinin ona masallar okuyarak uyutmasını istiyordu. Hatta annesinin yemek yemediği için kızmasını bile özlemişti.

Bu düşüncesi ile hafif bir tebessüm etti. 'Söz' dedi içinden Venüs 'annem gelirse bütün yemekleri yerim yeterki annem geri dönsün.' Dönmemişti. Zaten inanmakta aptallıktı, şimdiye kadar dayanamazdı ki Venüs'ün yokluğuna.

"İyi ki doğdun güzel kızım" diyerek fısıldadı ve elindeki pasta ile yavaş yavaş yanına yaklaştı. Tabii ya bugün onun doğum günüydü. Nasıl da unutmuştu, halbuki her zaman anne ve babasına hatırlatılırdı.

Bugün Melek hanımın ona bez bebek vermesinden nasıl da anlamamıştı. Melek hanım Venüs ile ilgilenen bir görevliydi, yaşı küçük olduğu için babası evde tek başına kalmasının doğru olmadığını anlatmış ve Melek hanımı eve getirtmişti. Zamanla birbirlerine alışmış hatta oyunlar bile oynamışlardı.

"Keşke annemde olsaydı" diyerek sesli dile getirdi bu düşüncesini. Gerçekten de isterdi amacı babasını üzmek değildi onunda içten içe üzüldüğünü hissedip, biliyordu. "Biliyorum meleğim ona ihtiyacın var ve özlüyorsun. Bende özlüyorum keşke şuan yanımızda olsaydı ama işleri var." Yalan söylüyordu annesi gelmeyecekti.

"Yalan söylemenden bıktım neden doğruyu söylemiyorsun ki gelmeyecek işte. Gelseydi şimdiye kadar gelirdi beni bırakmazdı!" diye bağırdı.

Hayır bu yaptığı doğru değildi babası üzülecek ve kendini suçlayacaktı ama kendisine yalan söylemesini istemiyordu. Yalandan hoşlanmazdı. Bazen gerçeklerinin canını açılacağını bilse bile daima kendine doğruyu söylenmesini isterdi.

"Özür dilerim baba" dedi dolu gözleriyle "kendini suçlama olur mu? Ama bana yalan söylemeni istemiyorum" dedi.

Serhat bey o kadar şaşırmıştı ki konuşacak gücü dahi yoktu. Sonunda bir tepki vermesi gerektiğini hatırlayınca pastayı masaya bıraktı ve Venüs'ü kucağına alarak koltuğa oturdu. " Kızının az önce söylediklerini hala şaşkındı kendisi resmen büyük bir adam gibi konuşmuştu.

"Biliyorum sana yalan söylemem hataydı. Sen akıllı bir kızsın Venüs, hemde benim minik akıllı kızım. Belki şuan annen yanımızda olmayabilir ve bir daha hiç bir zaman yanımızda da bulunmayabilir. Ama seni gökyüzünden izliyor" diyerek ayağa kalktı.

Buna inanmak istedi annesi gökyüzündeydi.

"Burda bekle beni" dedi babası hemen mutfağa geçerek bir örtü ile elinde geri döndü. Babasının ne yaptığını görmek istediği için o da ayağa kalktı ve meraklı gözlerle izlemeye başladı. Gel bakalım diyerek saniyeler sonra elini uzattı bir elinde pasta ve Venüs ile sürgülü kapıdan bahçeye çıktı.

"Otur bakalım" diyerek   Venüs'ün oturması için kenara çekildi, "ilk önce üfle bakalım mumlarını'' dedi. "Dilek dilemeyi unutma sakın" diyerek hatırlattı.

Venüs hafifçe başını salladı ve bir dilek tuttu. Babasından ayrılmamayı dilemişti o akşam Venüs. "Baba annem bizi şuan izliyor öyle mi?'' dedi gökyüzüne bakarak,  "evet bizi izliyor ve o da seninle olduğu için çok mutlu" dedi.

İkiside o gün gökyüzüne bakarak sohbetler etti ve bir zaman sonra Venüs uyuyakaldı. Venüs'ü odasına çıkartıp yatağa yatırarak üstünü örttü, aşağı inerek pasta ve getirdiği eşyaları içeri taşıdı. Onunla kalması güvenli değildi, ama onsuz da yapamazdı.

Bazı anlar vardı. Arafta kaldığınız doğru ve yanlışı ayırt edebilirdiniz fakat doğruyu yapmayı gerektiğini bildiğiniz halde yanlışı yapmanız gerekmektedir. Burda ki yanlış kızıyla birlikte kalmak istemesiydi ve bu yanlış kendi canından çok kızının canın yanmasına sebep olduğuydu.

-

Biliyorum kısa bir bölüm oldu diğer bölümde telafi edeceğim. Kendinize iyi bakın.

VENÜSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin