3: Aile

129 16 42
                                    


Tarih: 21.07.2020

Güneş tüm heybetiyle gökyüzünde doğduğunda iki aşık huzurlu bir şekilde uyuyordu. Birbirlerinin kolları arasında olmak, sabah fırından taze çıkmış ekmek kokusunun verdiği huzurlu etkiyi bırakıyordu üstlerinde.. Çok aşıklardı birbirlerine.. Çok seviyor, çokça seviliyorlardı..

Birbirleri için yapamayacakları ya da karşılarına alamayacakları hiçbir şey yoktu iki genç aşığın. Birinin tırnağına diken batsa diğerinin kalbi yerinden sökülmüşçesine canı yanardı. Mesela onlar bu zamana kadar ilişkilerini bu noktaya getirecek -rüyadaki gibi- şekilde kavga etmemişlerdi. Elbette ki tartışmaları olmuştu fakat en fazla 1 saat sonra sarmışlardı kollarını birbirlerine. Kaybetmekten korkarak seviyorlardı birbirlerini.. Sinir anında ikisi de konuşmazdı mesela, sakinleşip net bir kafayla konuşup sorunlarını hallederlerdi her zaman. Birbirlerinin düşüncelerine önem vererek, karşısındaki kişiye değersiz hissettirmeden tatlıya bağlarlardı tartışmalarını.

Bu yüzdendi işte Taehyung'un günlerdir o rüyanın etkisinden çıkamayışı ve huzursuz hissetmesi. Korkuyordu çünkü. Rüyasının gerçek gibi hissettirmesi bir yana sevgilisinin o yıkılmış halini hatırlaması nefesini kesiyordu. Seokjin'in üzülmesine bile dayanamayan Taehyung için o görüntü, unutulmaz ve dayanılmaz hale gelmişti... Taehyung kadar Seokjin de huzursuz hissediyordu. Taehyung'un konu kendisi olduğu zaman ne kadar hassaslaştığını biliyordu fakat rüya olduğunu bilmesine rağmen sevgilisinin düşünceli hali sıkıyordu canını ve elinden bir şey gelmeyişi daha fazla çaresiz hissettiriyordu..

Birkaç gündür olduğu gibi güne gözlerini ilk aralayan Seokjin olmuştu. Görüşü netlik kazandığında kollarının arasında her şeye rağmen melek gibi uyuyan sevgilisini izlemeye başlamıştı. Biçimli kaşlarına, gözlerini örten kirpiklerine, elmacık kemiğine özenle yerleştirilmiş olan benine, küçük burnuna bakmıştı uzun uzun. Her şeyiyle mükemmel olan biriydi Taehyung. Sürprizlerle doluydu sevgilisi. Feminen tarzının yanı sıra oldukça seksi bir görüşüne sahipti ve bütün bunların altında yatan bir de çocuksu yanı vardı ki Seokjin hiç şüphesiz en çok o hallerini seviyordu.. İçindeki çocuğu hiçbir zaman öldürmeyen, bir çocuğun masumluğunu bakışlarında ve dokunuşlarında hissettiren bu adama çok aşıktı Seokjin..

Aşk demişti içinden.. Aşk nasıl da böyle kudretli bir duygu olabilirdi? Aşkın bu denli kudretli olduğunu düşündürten kollarının arasında olan minik sevgilisi miydi?

Sevgilisinin yüzünü izlerken geçmişe dalmıştı zihni. Ona aşık olduğunu fark ettiği ilk anı anımsadığında kalbi teklemiş ufak bir kıkırtı dökülmüştü dudaklarından. Kim playstation oynadığı arkadaşına bakarken ona aşık olduğunu fark ederdi ki? Seokjin ilk o zaman fark etmişti Taehyung'a aşık olduğunu. Attığı her golde yüzünde oluşan kare gülümsemesini görmek az önce olduğu gibi kalbinin teklemesine neden olmuş, ilk defa o zaman gülüşünden öpmek istemişti. O an anlamıştı Taehyung'dan hoşlandığını. İnkar etmemişti hiçbir zaman ya da sorgulamamıştı neden diye. Sanki nefes almak gibi bir şeydi Taehyung'u sevmek Seokjin'e göre.. O kadar olağandı..

Çenesin de hissettiği dudaklarla düşüncelerinden uzaklaşmıştı Seokjin. Bakışları Taehyung'un güzel yüzünde olsa bile onunla olan anıları zihnine dolduğu için uyandığını fark etmemişti. Gülümseyerek burnuna küçük bir öpücük bıraktığında sevgilisinin yeni uyandığı için hırıltılı çıkan sesini duymuştu.

"Günaydın sevgilim"

"Günaydın sevgilim, rahat uyudun mu"

"Senin kollarında çok rahattım" demiş kıkırdayarak köprücük kemiklerine öpücüklerini sıralamaya başlamıştı Taehyung. Son birkaç gecenin aksine oldukça güzel bir şekilde uyumuştu ve enerjisi oldukça yerindeydi. Bunun en büyük etkeni bütün gece bedenini saran kollar olsa da o 'rüyanın' tek bir saniyesi bile düşmemişti zihnine bu gece. Nasıl güzel uyumazdı ki?

Veil Of Secrets / Taejin Where stories live. Discover now