''Ben de o yazıyı gördükten sonra telaşa kapıldım zaten.'' dedikten sonra kaşları çatılan Nurgül Abla anlam veremez bir halde ''İyi de şimdi ben anlamadım. Bu gönderiyi paylaşan kişi sizin arkadaşınız değil mi?'' diye sordu. Ancak ona o an sahte hesabın ne olduğunu anlatmakla uğraşacak gücü kendimde bulamıyordum. Başım hala zonkluyordu ve bileğimin sızısı da geçmiş sayılmazdı. Üstelik Nurgül Abla'nın gelişi, bizi hayli zora sokacağa benziyordu.

''Merhaba, misafirimiz mi var?''

Melisa elindeki poşetlerle salona girene dek eve döndüğünü fark etmemiştim. Ancak az kalsın atlamak üzere olduğumuz bir detay, her şeyin mahvolmasına neden olacaktı ki Ecem birden ayaklandı. Nurgül Abla ''Bu kızımız kim?'' diye sorarken gülümsüyordu ancak Ecem, Melisa'nın konuşmasına izin dahi vermeden onu kolundan tuttuğu gibi salondan çıkardı. İşte şimdi telaş yapılması gereken asıl noktadaydık. Nurgül Abla'nın doğrudan bu eve gelişi, beni burada Ecem'le beraber yaşıyor sanmasından kaynaklanıyordu. Neyse ki kahvaltı için Ecem'lere gelmiştik ve zaten zor olan durumu daha da karmaşık bir hale getirmemiştik kendimiz için.

''O benim yeni ev arkadaşım.'' diyen Uzay sözü devralarak Nurgül Abla'nın karşısına oturmadan önce elini uzattı ve ''Size de hoşgeldiniz diyemedim, kusura bakmayın. Hala şaşkınım doğrusu.'' deyip gülümsedi. Krizler karşısında benim aksime soğuk kanlı oluşu avantajdı. Ancak Nurgül Abla'nın ilişkimizi biliyor olması ve bu sebepten, Uzay'ın başka bir kadınla aynı evde yaşamasına ses etmiyor oluşuma karşı doğan merakını gözlerinden okuyabiliyordum. Yine de bir şey söylememeyi tercih etti o an. Yalnız kaldığımızda ilk iş beni sorguya çekeceğinden emindim oysa.

Uzay'la ikisi güzel ve normal bir durumun içinde olsak mutlu olabileceğim kadar keyifli bir sohbete dalmışken ayaklandım. Ecem'in, durumu Melisa'ya nasıl açıkladığını ve sarışın kızın ne tepki verdiğini merak ediyordum. Daha da önemlisi, eğer Nurgül Abla bugün gitmeyecek ve burada kalacaksa ne yapmamız gerektiği konusunda bir an önce Ecem'le konuşmalıydım.

Mutfağa girdiğimde Melisa oturuyor, Ecem'se tezgaha dayanmış bir şekilde sessizce bekliyordu. İçeri girdiğim an Ecem bileğimden yakaladı ve beni kendine doğru çekerek mutfak kapısını kapattı. Bileğimdeki zonklama böylece daha da artarken inlememek adına kendimi fazlasıyla zor tutuyordum. Ecem'i yüzü anında buruştu ve ''Özür dilerim! Tamamen unuttum!'' diye söylendi.

''Sorun değil. Ne yapacağız?''

''Ben de bunu düşünüyorum.''

Melisa ''Neden yalan söylüyorsunuz kadına, hiçbir şey anlamadım. İlişkinizi bilmiyor mu?'' diyerek araya girdiğinde küçümser tavrına gözlerimi devirdim. Nedense her cümlesinde sinirimi bozacak bir şeyin altını çizmeyi beceriyordu. Ve yine nedense, Uzay ile olan ilişkimin bir şekilde onu rahatsız ettiğine inanmaktan vaz geçemiyordum.

''Biliyor.'' dedim keskin bir şekilde. Ardından yeniden Ecem'e döndüm ve ifadem hemen yumuşadı. ''Şimdi tutup da geldin, gördün, iyiyim hadi git diyemem ki kadına. İlla ki kalmak isteyecektir. Of! Melisa'nın odasında benim kaldığımı sanıyor ve Melisa'nın tarzı benimkine pek uymuyor. Ya bir şey anlarsa?''

Gözlerim doldu. Nurgül Abla'ya yalan söylüyor olmanın verdiği vicdani rahatsızlık, şimdi kat kat daha büyümüştü ve içimden onun yanına gidip olan biteni anlatmaktan başka bir şey gelmiyordu. Bana olan güveninin kırılmayacağından ve bana eskisi kadar çok güveneceğinden emin olsam, bir dakika bile durmazdım. Ancak ailemle aramda kalmasını istemiyordum ve böyle bir bilgiyi ailemden saklaması için ondan bencilce bir istekte bulunamazdım.

''Otur biraz, sakinleş.'' diyen Ecem su doldurduğu bardağı bana doğru uzattı ve düşünür pozisyonuna döndü tekrar. ''Melisa'nın odası fazla kalabalık değil, bence Nurgül Abla oranın senin odan olmadığından şüphe etmeyecektir. Asıl mesele, Uzay'ın az önce söyledikleri... Melisa'nın yeni ev arkadaşı olduğunu söyledi. İşte bu biraz sıkıntılı olacak.''

OLBERS PARADOKSU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now