26.Bölüm

994 69 228
                                    

Can
Kapıyı açıp içeri girdiğimizde ben rahat bir şeyler almak için odama gittim. Barış ise lavaboya girmişti.

Üstümü hızlı bir şekilde değiştirip salona geçtiğimde Barış çoktan yerini almıştı.

Oturur oturmaz dudaklarıma yöneldiğinde "O adamlara bulaşmıcaksın" dedim sert bir tavırla. Barış oflayarak geri çekilmişti. "Duydun mu beni" hâlâ tavrım çok sertti.

"Can sana yaptıkları yanlarına kalmıcak o yüzden ne dersen boş" dese de ben inat ediyordum. "Hep beraber bir çaresini buluruz. Sen tek başına hiçbir şey yapmıcaksın." dediğim de Barış "Yapıcam" diyerek benle inatlaşıyordu. İkimizde inadımızdan dönücek gibi değildik.

"Barış sana zarar gelsin istemiyorum" sesim çok kırık çıkmıştı. Ona zarar gelsin istemiyordum ama bu ses tonunu biraz da bilerek yapmıştım. Belki halime acırdı.

"Bana zarar gelmicek" asla ama asla kendisinden taviz vermiyordu.

"Bak çocuk beni sinirlendirme seni bi döverim görürsün" dedim ve yastığı alarak ona vurmaya başladım. Barış hiçbir şey yapmıyor sadece gülüyordu. Bu durum benim canımı epeyce sıkıyordu.

"Karşılık versene" dememe rağmen hiçbir şey yapmıyordu. Ben ona hâlâ yastıkla vurmaya devam ederken Barış kollarımdan tutup beni koltuğa tek bir hamleyle yatırmıştı. Bende güçlü yapılı biriydim ama Barış benden daha yapılıydı bunu yaparken hiç zorlanmamıştı.

Beni koltuğa yatırırken o da üstüme gelmişti.

Kollarımdan tuttuğunda hiçbir şey yapamıyordum. Biraz ayrılmak için cebeleşsem de bu imkansız gibi görünüyordu.

"O adam-" lafımı bitirmeden Barış çoktan dudaklarıma yapışmış beni öpmeye başlamıştı. Bende aynı şekilde ona karşılık veriyordum.

Ama yine inadımdan vazgeçmeyecektim.

Dudaklarını,dudaklarımdan çektiğinde "Bulaşmıcaksın dedim" diyerek sert bir tavır takındığımda "Can uzatma kapa konuyu" dediğinde bile hâlâ üstümdeydi.

"Sana bir şey olmasından korkuyorum" sesim üzgün ve çaresiz çıktığında "Sesini değiştirerek konuşunca ikna olmuyorum" demişti.

Bu dediğine sinirlenmiştim çünkü gerçekten ona zarar gelmesinden korkuyordum. Onu ittirerek üstümden attığımda "Salak mısın sen" diye sesimi yükseltmeye başladım.

"Seni sevmesem sana zarar gelmesini istemesem neden keyfini çıkarmam gereken bir an da bu konuyu açıp tadımı kaçırayım? Seni o kadar özlemişken neden bu konuyu konuşmak istiyim? Anlamıyo musun korkuyorum işte" Barış hiçbir şey demeden sadece gözlerimin içine bakıyordu. Ben ise yüksek sesle konuşmaya devam ediyordum.

"Senin geçmişte yaşadığın olayları düşündükçe kalbim acırken,her izlerini görmem de sanki o dayaklar bana atılmış gibi hissederken bir de başına bir şey gelmesini,sana zarar vermelerini istemiyorum. Canını acıtmalarından korkuyorum. Hatta sadece onlar değil bu dünya üzerinde birinin seni üzmesinden,canını yakmasından korkuyorum. Kendim dahil eğer biri seni üzerse,canını yakarsa buna dayanamam anlıyor musun?"

Hepsini tek bir nefeste söylemiştim. Kelimeler ağzımdan çıkarken gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Barışın da gözleri dolmuş masum masum yüzüme bakarken "özür dilerim" dedi.

"Özür dileme" diyerek ellerimi yüzüne yerleştirdiğimde gözlerinin içine bakarak "Seni seviyorum." dedim.

Barış ellerimi yüzünden çekip hiçbir şey demeden sıkı sıkı bana sarılmıştı. Bende aynı şekilde kollarımla onu sarabildiğim kadar sarmaya çalışmıştım.

REGAMANCY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin