4.Bölüm

859 76 97
                                    

Can
Gitmek ile gitmemek arasında kalmıştım. Çünkü o kadar sinirliydi ki sessiz duran çocuğun arkasından canavar çıkmış gibiydi. Eğer gidersem gerçekten beni öldürebilirdi. Ama benim yüzümden ağlıyordu ve ben insanların ağlamasına dayanamazdım. Özellikle benim yüzümden ağlıyorsa bu durum beni mahvederdi. Öyle de oldu. Açmış olduğum kapıyı kapattığımda Barış daha fazla ağlıyordu. Sanırım gittiğimi sanmıştı. O yüzden hıçkırık sesi kapı kapanma sesinden sonra bir anda yükseldi.

Daha önce kimseyi istemeden de olsa bu kadar ağlatmamıştım. O ağladıkça kendimden nefret etmeye başladım. Bir vazo için mi ağlıyordu yoksa yapmış olduğum para muhabbeti mi canını sıkmıştı bilmiyordum ama buna sebep olan bendim. Ne olursa olsun hatamı telafi etmeliydim. O yüzden odasına doğru yöneldim.

Bir süre sadece ağlama seslerini dinledim. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum çünkü onu tanımıyordum. Böyle durumda ne yapacağımı bilemezdim. Hatta geri gitmeyi bile düşündüm. Ama onu böyle bırakamazdım.

"Barış.." dediğim anda gözyaşlarını hızla sildi ve sanki daha demin ağlayan o değilmiş gibi yine sinirle "SANA GİT DEMEDİM Mİ BEN!" diye tekrardan bağırmaya başladı. "Ama.." lafımı bitirmeden odanın kapısını yüzüme kapattı. Gerçekten kendimi çok kötü hissettim. O iyi olana kadar gitmek istemiyordum. Tekrar kapıyı açtığımda "Ben gerçekten ö-" lafımı bitirmeden "SEN LAFTAN ANLAMIYOR MUSUN GİT DİYORUM" Diye yine bağırdı. Özür dilememe bile izin vermemişti. Sanırım yaptığım çok büyük bir şeydi. Bir vazo için bu kadar sinirlenmesi bu kadar ağlaması beni aşırı şaşırtmıştı.

Yüzünü elleriyle kapatmıştı. Bir süre sadece gözlerim dolu ona bakmıştım. Ellerini yüzünden çektiğinde gözlerinin kıpkırmızı olduğunu görmüştüm. Gözyaşlarını silip tekrar gözlerimin içine baktığımda içime bir şey oturmuştu. Gerçekten iyi görünmüyordu ve bu benim canımı acıtmıştı. Çünkü benim yüzümdendi. Şu an bu haldeyse bunun tek sorumlusu bendim. Ne vardı ki odaya hiç girmemiş olsaydım.

Barış bir süre beni öldürücekmiş gibi baktıktan sonra tekrardan bağırmaya başladı. "BİR DAHA SAKIN GÖZÜME GÖZÜKME" dedi. Bende sesimi çıkarmadım gözlerim dolu bir şekilde odanın kapısını kapattım.

Evden çıkmaya karar verdim. Evin yakınlarında olan sahile yürümeye başladım. Sadece bu kadar sinirlendirecek ne yapmış olabileceğimi sorguladım.

Bir süre yürüdükten sonra yanımda olmasını istediğim tek kişiyi aradım. Böyle zamanlarda Danladan başka kimseyi arayamazdım. Eminim bana iyi gelecekti. Cebimden çıkardığım gibi danlayı aradım.

"Danla nerdesin?" diye sordum. Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. "Noldu Can e NOLDU" diye sordu. Endişelenmişti. Sesim kötüydü ve bunu tabi ki fark etmişti. "Nerdesin söyle" diye üsteledim. Telefonda anlatamazdım. Evde olduğunu der demez telefonu kapattım ve evine doğru yola koyuldum.

Danlaya geldiğimde sanki kapının önünde bekliyormuş gibi zili çalar çalmaz açtı ve bana sarıldı. "Noldu kuzum" diye sordu sarılırken. Bende içeri geçmemiz gerektiğini söyledim.

Olanları anlattım. Vazoyu yanlışlıkla kırdığımı ve Barışın sinirle odadan kovduktan sonra hıçkırıklara boğulduğunu..Bunları anlatırken ağlamaya başladım. Çünkü kimsenin kalbini kırmak istemiyordum. Benim sebep olduğum şeyden dolayı ağlayan bir insan bırakıp gelmiştim. Danla "Can bilerek yapmamışsın ki kuzum. Belli ki çocuk cins bir tip. Zaten hiç sevmemiştim. Her soruyu geçiştirip duruyordu. Nerden bilebilirdin ki böyle olacağını?" dedikten sonra ağlayarak "Ama Danla.." lafımı kesti. "Aması falan yok. Bilerek yaptığın bir şey değil. O da anlık sinirle öyle davranmıştır. Bir vazodan ziyade eşyalarını karıştırdığını düşünmüş olabilir. Bundan hoşlanmamış olabilir. Yarın sakinleşir o zaman gönlünü alırsın şimdi ağlama sakın" diyip bana sarıldı. Haklıydı. Ama sakin olamıyordum. İlk defa tanıştığım bir insanla daha ilk günden böyle olması canımı sıkmıştı.

REGAMANCY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin