➳ İtiraflar

2K 143 27
                                    

Uzun bir bölümle karşınızdayım! Hadi yine iyisiniz, 23 vote olduğunda yayınladım. Pazar günü yazmıştım bu bölümü. Bende dayanamadım. Yarın bir tek ben onur belgesi alacağım için bunun şerefine yayınlamak istedim. Vote verdiğiniz için hepinize teşekkür etmek istiyorum. Şu ana kadar yazdıklarımdan daha çok sevildi bu hikaye. O tatlı yorumlarınız, bu hikayeyi bu kadar sevmeniz beni mutlu ediyor gerçekten. Bu arada 5.5K olmuşuz OMG! Bir okuyucum bu hikayeyi ilk yazdığım zaman bir gün 5K olacağını söylemişti, cidden de haklıymış! Ona teşekkür etmek istiyorum.

Ben yeni bir hikaye yazıyorum. Adı The Potters. Profilimden bulabilirsiniz. Bir bakarsanız sevinirim. Konusu farklı biraz. Ama Dramione değil.

Sınır yine 30 vote. Ama bu sefer 30 yapın, lütfen! :) Sizi seviyom xx

 

Hermione, Hogwarts koridorlarındaki kalabalığa baktı. Bir sürü insan gelip geçiyordu yanından ve ayrıca onu eziyorlardı. Gözleri Harry’i bulduğunda ona doğru koşmaya başladı. “Harry!”

Hermione’nin kadife sesini işiten Harry meraklı gözlerle ona doğru gelmeye çalışan kabarık saçlı arkadaşına baktı. Hermione ona yetişmeye çalışırken yorulmuştu, alıp verdiği nefeslerini düzene sokmaya çalıştı. Ardından boğazındaki yanma hissini görmezden gelmeye çalışarak kahverengi gözlerini Harry’e dikti.

“Nasılsın? Ginny nerede?” diye sordu art arda. Harry ona hafif gülümsedi.

“Beni merak etme sen, iyiyim ben. Ginny benim keyfimi yerine getirdi,” dedi neşeyle.

Harry’nin gözlerinin parladığını gören Hermione, ona sırıttı. Arkadaşını mutlu görmek onu fazlasıyla sevindirmişti. “Biraz bahçeye çıkmak ister misin? Sohbet ederiz, ne zamandır baş başa konuşamıyoruz doğru düzgün.”

“Olur, zaten senin bir konu da fikrini almam gerekiyor Hermione. Bu benim için çok önemli.”

Bunu işiten Hermione, bahçeye çıkıncaya kadar meraklı bakışlarını Harry’den ayırmadı. Gözlerinin içi gülmesi ve sırıtmamaya çalışmasını fark eden Hermione, ona cidden önemli ve iyi bir şey diyeceğini anlamıştı.

Sonunda bahçeye çıktıklarında ileride ki banka gittiler ve oraya oturdular. Harry ona döndü yavaşça, ağzını açtı ama hiçbir şey söyleyemedi. Söylemeye nereden başlayacağını bilmiyor gibiydi.

“Evet, Harry. Seni dinliyorum,” dedi Hermione. Meraktan çatlayacaktı. Bu kadar önemli olan şey neydi? Onu bu denli heyecanlandıran? Bu düşüncelerle boğuşurken Harry’nin sesini işitti.

“Söyleyeceğim şey Ginny’le alakalı,” diye mırıldandı. İkisinin de duyabileceği bir şekilde mırıldanmıştı.

“Ne olmuş Ginny’e?” dedi Hermione sesindeki meraklılığı gizlemeye çalışarak ama pek başarılı olduğu söylenemezdi.

Harry dudaklarını yaladı ve içten bir şekilde gülümsedi. Annesinden aldığı yeşil gözleri şimdi yeşilin çok farklı bir tonundaydı. Heyecanlandığı o kadar belliydi ki yerinde duramıyordu, bir bacağıyla adeta ritim tutmuştu.

“Hermione ben Ginny’e evlenme teklif etmek istiyorum,” dedi neşeyle ve ardından derin bir nefes aldı, sonunda söyleyebilmişti. Söylediğinde ise biraz rahatlamıştı.

Hermione’nin gözleri kocaman açıldı. “İnanamıyorum, Merlin’nin sakalı! Harry, sen ciddi misin?” dedi Hermione yüzüne yayılan o büyük sırıtışıyla.

Yasak MeyveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin