3

616 77 49
                                    

"Alo?" 

" Ginny, neredesin? Sabahtan beri sana ulaşmaya çalışıyorum." dedi telefonun diğer ucundaki kızgın ses. 

" Bir dakika bekle lütfen," Ginny, ağır alışveriş paketlerini bir koluna asarken diğer eliyle telefonunu başıyla omzu arasına sıkıştırdı. Anahtarını rastgele kapı deliğine soktu. " Birkaç saat önce eve geldim. Dolabın boşaldığını fark edince - kapıyı açmayı başardı - markete uğrayayım dedim. Her şey yolunda mı?" 

 Hermione " Şu içinde kalpler yüzen kalemim sende mi kalmış?" 

Ginny kapıdan içeri girerken tözledi.
" Beni bunun için mi aradın??" diye huysuzlandı. Ayağıyla kapıyı ittirip kapattı. 

" Onsuz hiçbir şeyi doğru dürüst yazamadığımı biliyorsun. Bana şans getiriyor." 

" Hermione Granger ın özel güçlerini ele geçirdim desene." 

" Dalgayı geçmeyi kes lütfen." dedi hattın ucundaki ses ciddiyetle.
" Benim için önemli." 

" Tamam, tamam. Etrafı kontrol ettikten sonra seni ararım." dedi Ginny. Paketlerini mutfağına bıraktı. Telefonu yeniden eline aldı. " Başka bir şey yoksa kapatıyorum. Dolaba yerleştirmem gereken yiyecekler var." 

" Tamam. Bugün ucuz kurtulduk, biliyorsun değil mi?" dedi Hermione.
" Seni beklerken soğuk terler döktüm. Neden o kadar geç kaldın?" 

" Uzun hikaye." yorgunca iç çekti.
" Neyseki Snape in iyi gününe denk geldim."

" Iyi gün sayılmaz, senden önce Cho ve Marietta vardı."

Ginny taşıdığı peynir kutusunu yere düşürdü.

" Ginny?"

Kızıl saçlı kız bir küfür savurdu.
" Buradayım."  Neyseki icindekiler dökülmemişti. Ağzının kapalı oldugundan emin olduktan sonra buz dolabına kaldırdı. " Peynir peyniri çekiyor işte."

" Anlamadım?"

" Yok bir şey." dedi Ginny. " Snape e ne söyledi?"

" Onunkinden epey keyif almış olacak ki Snape bizimkinin pek üzerinde durmadı." dedi Hermione rahatsızca.

Ginny o davaya bakmayı her şeyden çok istiyordu. Eger Hermione ve kendisinin yerine Cho ve o salak
arkadaşı seçilirse deliye dönerdi.

" O kadar beğendi mi?"

" Bilmiyorum." dedi Hermione.
" Dogruyu söylemek gerekirse onların kazanmasını tercih ederim."

Ginny ilk poşeti bitirip sonuncusunun içinden salça çıkarırken " Dalga geçiyorsun değil mi?" dedi dehşet içinde.

" Draco Malfoy a kaptırmaktan iyidir."

Ginny ona başka bir cevap verecekti ki dairesinin zili çaldı. Koridora çıktı,
" Yabancıya gitmez. Eski sevgilin değil miydi o?"

Hattın diğer ucundan Hermione nin alaycı kızgın sesini duydu. " Öyle miymiş? Tamamen unutmuşum."

Ginny kapıyı açtı, karşısında üniformalı ve kahverengi bir kutu tutan kargo görevlisi vardı. " Bir dakika Hermione... Buyrun?"

" Harry Potter için bir paket var." dedi adam.

Ginny gözlerini devirdi. Kendisi yetmiyormuş gibi bir de paketleri ile uğraşıyordu. " Bir karışıklık olmalı. Potter karşı dairede kalıyor."

" Zile bastım fakat kimseye ulaşamadım." dedi adam. " Yan komşusu olarak size teslim etmemde bir sakınca var mı?"

Ginny ne söyleyecegini bilemedi. Başını salladı, kutuyu aldı - ne kadar ağır olduğunu fark etmeden edemedi- adamın elindeki kağıdı imzalayıp içeri girdi. 

" Orada mısın? Ne oldu?" dedi Hermione.

" Hiç, kargo. Kapatıyorum, yemek yapacağım."

" Tamam." dedi Hermione. " Kalemi unutma sakın."

Ginny telefonu kapatıp cebine kaldırdı. Kutuyla birlikte salona girdi.

Ne de ağır bir şeydi. Birkaç dakika kutuyla uzun uzun bakıştı.

Ne var acaba?

Eliyle kutuyu salladı. Sanki metal gibiydi. Birkaç dakika sonra pes etti.

Agh, boşversene.

Üstünü değiştirmek üzere salondan çıktı.

•••••••

" Harry?"

" Benim büyükbaba."

Harry anahtarını holde duran tabağa bıraktı, siyah paltosunu çıkardı. Büyükbabasını sallanan sandalyenin üzerinde uyuklarken buldu.

" Uyandırdım mı?"

" Hayır, hayır gel evlat." kır saçlı adam esnemesini bastırmaya çalıştı, göğsünde açık kalan kitabı kapattı.
" Biraz içim geçmiş. Nereden geliyorsun bakalım?"

" İşteydim." geveledi Harry, adamın karşısındaki koltuğa oturdu. " Benim için herhangi bir teslimat görevlisi gelmiş olamaz, değil mi?"

" Sanmıyorum." dedi Fleamont. Harry'e tuhaf bir bakış attı.
" Çalıştığını bilmiyordum. Ne işiymiş bu?"

" Bugün buldum." diye açıkladı Harry. " Bir arkadaşımın lokantasında."

" Oh, iyi. Buna sevindim." dedi yaşlı adam. " Sen şimdi acıkmışsındır. Bir şeyler hazırlayayım-"

" Hayır, hayır hic gerek yok büyükbaba." Ayağa kalkmaya çalışan yaşlı adamı durdurdu Harry.
" Lokantada bir şeyler atıştırdım zaten."

Zil sesi kulaklarını doldurdu. Harry yerinden kalktı ve hole yürüdü. Kolu çevirip açtıgında karşısındaki yüz dudaklarının yukarı kıvrılmasına neden oldu.

" Bir avukat tuttuğumu hatırlamıyorum. "

Ginny ona dik dik baktı. Elindeki ağır kutuyu oğlanın eline tutuşturdu. " Bu senin için geldi."

Kutu tok bir sesle Harry nin göğsüne çarptı.

" Harry? Kim geldi?"

Kuzguni saçlı oğlanın arkasında Fleamont Potter belirdi. Ginny i görünce gülümsedi. " Oh merhaba tatlım. Bir şeye mi ihtiyacın var?"

" Hayır Mr. Potter, kargonuzu bana bıraktılar."

" Oh, benim hatam. Zili duymamış olmalıyım." dedi Fleamont mahçup bir gülümsemeyle. " Seni torunum Harry ile tanıştırayım. Dün sabah geldi. Harry, bu da komşumuz Ginny. Hukuk öğrencisi." 

" Sabah tanışmıştık." dedi Harry, yüzünden eğlenen bir ifade vardı.
" Biz de tam akşam yemeği yiyecektik. Neden bize katılmıyorsun?"

Ginny nin ağzından nahoş birkaç cümle kaçmak uzereydi ki kendini durdurdu. " Aslında ben de tam makarna pişirmek üzereydim-"

" Tavuk varken makarna yemek olur mu hiç?" Fleamont Potter kaşlarını çattı. " Itiraz istemiyorum. Içeri geç bakalım."

□ □ □ □ □ □ □

Devam Edecek...

Occisor ~ HinnyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin