22. Bölüm

416 38 3
                                    

Gördüğüm bu adamın Erkam bey olduğundan emin olduktan sonra beni fark etmesinler diye kalabalığın arasına karışıp onları bu kez daha dikkatli gözlemlemeye koyuldum. Yanında bizi kovalayan o iki koruma ve bir de üzerinde siyah tişört ve siyah pantolon olan başında bir şapka ve güneş gözlüğü olan tanımadığım bir adam vardı.

Erkam bey o şapkalı ve güneş gözlüklü olan adamla birlikte hararetli bir konuşma içerisindeydi. 

Bu kez daha dikkatli olup onları gözden kaçırmamalı ama yanlarına da fazla yaklaşmamalıydım. Eğer bu sefer de yakalanırsam belki de bir daha Nihat amcamı bulamayacaktım. Onu bulamamakta bir daha gerçeklerin açığa çıkmaması olacaktı.

Hemen telefonumu elime alıp Damla ve Bade' ye, "Bade Erkam Bey burada şimdi dikkat çekmeden arkanıza dönüp bana doğru ilerleyin." Dedim.

"Tamam hemen geliyoruz."
Arkalarını dönüp bana doğru geldiklerinde onlara Erkam bey in olduğu tarafı gösterdim. Gördüklerinde onlarda şaşırmışlardı. Daha ben onu bulmaya uğraşmadan gelip o beni bulmuştu.

Bu kez kesin olarak onun hafızasını yerine getirecek bir girişimde bulunmalıydım. Bir karar verip onların gittikleri her yerde takip etmeye başladık. Bir süre Taç Mahal' i gezdikten sonra nihayet dışarı çıktıklarında ileri de bir arabaya binip oradan uzaklaşmaya başladılar.

"Damla hızlı ol hemen gidip onları bulmalıyız."

"Tamam hadi gelin benimle."

Koşarak Damla' nın arabasında ki yerlerimizi aldıktan sonra Erkam bey in arabasının peşine takıldık. Agra şehrinin sokaklarında ki bir saatlik takipten sonra onları takip ettiğimizi anlamış olacaklar ki bir an da şerit değiştirip gözden kaybolmayı denediler.

Ama yanımızda Damla olduğu için çok şanslıydık. O bu sokakları iyi biliyordu ve bizi onların gidebileceği sokaklardan geçirip gözden kaybetmeden takibe devam ettik. Bir ara farklı bir sokaktan girip arabadan indiklerinde gözleri bizi arıyordu. Ama neyse ki iyi kamufle olduğumuz için bizim onları takip etmeyi bıraktığımızı sandılar.

Arabadan inip etrafa bakındıktan sonra yeniden arabaya bindiler. O sırada şapkalı adamın gözlük ve şapkayı çıkarmış olduğunu fark ettim. Yüzünü gördüğümde bu adamı sanki daha önce bir yerlerden görmüşüm gibi hissettim.

Biraz durup kim olabileceğini düşündüm ama şu an hiçbir fikrim yoktu. Yola devam ettiğimizde şehir dışında çok fark edilmeyen bir yoldan ilerleyip büyük bir evin bulunduğu bahçeden içeri girdiler.

Anlaşılan o ki bu adamların sakladığı bir şeyler vardı. Kim böyle bir yerde yaşamak isterdi ki. Hem ulaşımı zor hem de ormanın içinde tek başına duran bir evdi.

Sessizce evin arka duvarından sızıp içerde neler olup bittiğine bakmak için duvara çıktığımızda karşıma iki tane köpek çıkıvermişti. Üstelik ikisi de kocamandı ve bizi görünce bir anda havlamaya başladı.

Korumaların gelip bizi bulmadan önce hemen duvardan geriye atlayıp arabaya doğru koşmuştuk ki adamlar kaçtığımızı görüp peşimize düştüler. Son an da arabaya binip şehre doğru ilerlediğimizde adamlarda bir arabaya binmiş arkamızdan geliyorlardı.

"Damla hızlı ol. Ellerinde silahları var. Bir an önce buradan kaçmalıyız."

"Tamam Asya hızlanmaya çalışıyorum."

Gözden kaybolmak için bir süre farklı yönlerde ilerlemeyi denedik ama adamlar da en az Damla kadar, hatta belki de daha fazla, bu sokakları iyi biliyorlardı. Tam adamları atlattık derken bir an da arabamızda yavaşlamaya başladı.

Operasyon: Mühendis (Tamamlandı.)Where stories live. Discover now