"Bitsin artık. Dur!" diye bağırdım yanaklarımdaki yaşlar yumruk attığım yere damlayıp, elimi ıslatırken.

"Sen yaptın!"dedi gözlerimin önünden Umut'un görüntüsü giderken.  Onun öfke dolu sesi kulağımdan gitmezken zihnimden giden görüntüsünün ardından küçüklüğümüzdeki bir anımız canlandı gözümde.

İkimizde küçüktük. İkimiz kaldırım üzerine oturmuş oyun oynuyorduk. Mahalledekiler bizi dışlamıyordu. Biz onları dışlıyorduk çünkü iki kardeş birbirine yeterdi.

"Dur, yeter!" diye çığlık attım sıktığım yumruğum yavaşça gevşerken. Artık durmalıydı. Kafamdaki sesler durmalıydı. Karanlığı görmek istiyordum ben. Rüzgarı duymak istiyordum. Elimde hissettiğim şeyin, soğuk fayansa vurmanın verdiği acı değil de yumuşak bir el olmasını istiyordum.

Yapma kızım..

"Anne!"  Vücuduma sarılı kolları itip kalkmaya çalıştığımda kolların sahibide arkamdan kalkıp beni tutmaya çalıştı. Dolu gözlerimle önümü göremesem de onu itmeye başladım. "Git başımdan! Rahat bırak beni!"

"Masal dur.." diyip bileklerimden tuttu ve ona vurmamı engelleyip beni kendine çekti. Güçlü kolları belki de en güçlü anlarını yaşıyordu ağlayan bir kızı sarıp onu sakinleştirirken. "Güzelim sadece kabus. Geçti.."

"Geçmiyor!" diye çığlık attım. Kolları arasından çıkmaya çalışıyordum çünkü beni sakinleştiriyordu. Ve ben sakinleşmek yerine ağlamak istiyordum. Kendime zarar vermek, birilerinin bana zarar vermesini istiyordum.

 "Masal sakin ol!" diye bağırdı kollarımı tam da istediğim gibi gevşettiğinde. Ama şimdi bana kollarından çıkma fırsatı vermesine rağmen çıkamıyordum çünkü gözlerime bakıyordu kızarık gözleriyle. Uykusuz ve yorgun görünüyordu. Onunla alakası bile olmayan olayda o bile böyle gözüküyorsa, ben nasıl gözüküyordum?

Ben derin bir nefes alıp dudaklarımı birbirime bastırdığımda ve ağlamamak için gözlerimi kaçırdığımda ellerini yanaklarıma getirdi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ellerim daha önceden onu itmek için göğsündeyken şimdiyse ona tutunuyordum.

Dudaklarını dudaklarımdan çektikten sonra alnını alnıma yasladı. "Sakin olman gerekiyor çünkü eğer ağlamaya devam edersen sana ağlamaya başlamayacağımın yada hastaneyi yıkmayacağımın bir garantisini veremem."

Bakışlarım siyah tshirtündeyken nefes nefeseydim. Dediği gibi artık ağlamıyordum ama bu ağlamaktan daha yorucuydu.

"Annem.." diye fısıldadım birden gözlerim gözlerine çıkarken. Kolları arasından çıkıp koridorda etrafıma bakındım.

"Annene bir şey olmadı güzelim."

"Nerede o?" diye bağırdım ellerim saçlarıma giderken. Sorunlu gibi etrafıma bakıyordum. Yabancıydı bu koridor bana. Yada bu hastane. Bana yabancıydı, herkesin yabancıladığı gibi. Annem de yabancı olacaktı bana. Tabi ölmediyse..

"Nerede?" diye bağırdım sesim çatallıyken. Koridorun sonunda Anıl'ı, Atalay'ı, Hande'yi ve Selin'i gördüğümde koşmaya başladım. Ayaz'da bağırarak arkamdan geliyordu ama şuan onu düşünemiyordum. Selin'in yanına vardığımda kollarına yapıştım ve bana bakmasını sağladım.

"Annem nerede?"

Kollarımdan kurtulmaya çalışmak yerine gülümsedi. "Üst katta ki bir odada. Yoğun bakımdan çıkardılar." dedikten sonra bana beklediğim cevabı verdi. "Durumu iyi."

Kolundaki parmaklarım gevşeyip iki yanımdan yere sarktı ve omuzlarım çökerken nefesimi titrekçe üfledim. Şimdi ağlamamam gerekiyordu ama gülemiyordum da. İçimde bir rahatlık vardı, ölürmüş gibi olduğum rahatsızlığın hemen önünde.

BENİMLE YAN (2.kitabı geliyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin