"Çok zayıflamışsın." Dedi. Mert "Evet." Dedi ve ekledi "Sen yokken yemek yiyemiyordum.". Kız "İşte şimdi yanındayım. Bundan sonra yine eski haline dönmeni istiyorum. Eskisi gibi kilo almanı ve gözlerinin eski rengine dönmesini istiyorum." Dedi. Mert "Bunu neden istiyorsun?" diye sordu. Gerçekten merak etmişti. Çünkü o kendisinin bu haline alışmıştı ve bu durumda bir tuhaflık görmüyordu. Kız "Çünkü o zaman daha yakışıklıydın." Dedi. Biraz düşünmüş ve onu teşvik edici bir cevap vermek istemişti. Ona bu halinin korkunç olduğunu söyleyerek onu incitmek istememişti.

Böyle bir şey söyleyecek kadar gaddar değildi. Mert "Madem sen o halimi daha çok beğeniyordun. O zaman ben de eski halime dönerim." Dedi. Sonra birden aklına gelmiş gibi "Ama uyku ile ilgili kesin bir şey söyleyemem. Çünkü ne olacağı hiç belli olmuyor. Genellikle bana pek uğramıyordu. Seni hatırlamak uykularımın kaçmasına sebep oluyordu. Ancak şimdi durum çok farklılaştı. Şimdi geldin ve yanımdasın. Bu gece uyuyabilecek miyim merak ediyorum." Dedi gülümseyerek. Mert gülümsüyordu. Çünkü kız ilk defa kendisi ile ilgili güzel bir şey söylemişti.

Daha doğrusu dış görünüşüyle ilgili ilk kez yapıyordu bunu. Kız "Umarım bu gece uyuyabilirsin. Benden istediğin bir şey var mı?" diye sordu. Bunu çok masumca sormuştu. Sonradan sorunun ne kadar açık uçlu olduğunu fark etti. Karşıdaki kötü niyetli birisi olsa bu soruyu gayette yanlış anlayabilirdi. Ama Mert bu kızı öyle çok seviyordu ki onun hiçbir sözünü yanlış anlamaya meyilli değildi. "Aslında var." Dedi Mert. Kız endişelendi. Yoksa kendisini yanlış mı anlamıştı? Ya şimdi olmadık bir şey isterse diye düşündü. Bütün her şeyi mahvetmişti.

Nasıl olmuştu da böyle saçma bir soru sormuştu. Mert'e ne istediğini soracaktı ama çekiniyordu. Duyacağı cevaptan korkuyordu. Mert onun sessiz kaldığını görünce "Ne olduğunu sormayacak mısın?" dedi gülümseyerek. Kız tereddüt içindeydi. Ama Mert'in kendisinden daha ilk günden saçma şeyler istemeyeceğine inanıyordu. Çekinerek de olsa "Nedir?" diye sorabildi. Mert cevabını çoktan hazırlamıştı. O yüzden çok beklemeden söze girdi.

"Seni düşünerek uykuya hasret kaldığım zamanlarda önce alkole sığındım. Bir süre onunla yaşadım. Ancak sonra aslında sadece kendimi uyuşturduğumu fark ettim. Bu sadece geçici bir çözümdü. Ben de daha etkili ve daha kesin bir çözüm aradım. Uyku hapı kullanmam da böyle oldu. Zaten tek bir gece kullandım. Çünkü o da bana fayda etmedi. Sonra ben bir şey keşfettim, kendimi rahatlamamı sağlayan bir şey. İşte senin de okuduğun o yazılardan bahsediyorum. O yazıları yazmak için hep seni yanımdaymışsın gibi hayal ettim. Senin yanımda olduğuna inanan kalbim biraz rahatlıyordu ve esir aldığı gözlerimi rahat bırakıyordu. Ben de bu sayede üç dört saatte olsa uyuyabiliyordum. Şimdi senden yanımda olmanı istiyorum. Ben yine o yazılarımdan birini yazacağım. Senin de yanımda durmanı istiyorum." Dedi.

Kız Mert'e belli etmeden derin bir oh çekti. Mert'e güveninin boşa çıkmaması da onu ayrıca mutlu etmişti. Onun bu aşkı kendisini çok özel hissettiriyordu. "Elbette yanında olurum. Zaten hep nasıl yazdığını merak etmiştim. Şimdi buna en yakından tanıklık etmek benim için çok heyecanlı olacak." Dedi. Bir çocuk gibi heyecanlanmıştı. Mert "O zaman kanepeye geçelim." Dedi. İkisi birden kalkıp kanepeye gittiler. Yan yana oturdular. Mert onunla bu kadar yakın olmasından dolayı çok heyecanlandı. Bir an ne yapacağını unuttu. Kız sabırsızlıkla "Haydi başlayalım." Deyince hatırladı ne yapacağını. Telefonunu çıkardı ve yazısını yazmaya başladı.

"Hoş geldin Kızıl Saçlı Kız,

Sen gittiğinden beri kaç gece sensiz geçti bilmiyorum? Kaç gece senin hayaline kurban verdim uykularımı hatırlamıyorum. Odam da bir aşağı bir yukarı dolaşıp uykusuzluk içinde kıvranırken sayısız defa ismini zikrettim. Ne tarafa gitsem hep senin kokunu duydum. Hep senin o aşk kızılı saçlarını gördüm. Senin ipek kadar yumuşak sesini işittim. Sanki sen varmışsın gibi kalemimi beyaz kâğıtla buluşturup aşk türküleri söylettim.

İşte şimdi buradasın. Şuracıkta yanımda otururken nasıl heyecanlıyım bir bilsen. Parmaklarımın titrediğini saklamaya çalışıyorum senden. Ama fark edeceksin biliyorum. Ziyanı yok. Sen yanımda olduktan sonra hiçbir şeyin önemi yok. Sen yanımdayken hangi hadsiz düşünce, hangi hadsiz endişe, hangi hadsiz telaş kendini değerli addedebilir zaten.

Öyle güzel geldin ki bak yüreğim ceketinin düğmelerini ilikliyor karşında. Bu ne asil bir geri dönüştür kızıllar prensesi. Bu ne büyük bir hediyedir bana. Bayram ilan edilsin bugün. Kızıl saçlı güzel kızların dönüşünün bayramı olsun bugün. En çok da ben gibi yokluğunda nefes bile alamayanlar sevinsin bu bayramda. En çok âşıklar kutlasın bu bayramı.

Yanımda duruyorsun işte. Gerçek mi hayal mi ayırt edemiyorum bazen. Ancak gerçek olmasını diliyorum. Ama insan aklı bu kadar güzelliğin gerçek olduğunu öyle kolay kabullenemiyor. İçimde bir çocuğun en sevdiği oyuncağı almışlar gibi bir sevinç var. Yüreğim çığlıklar atarak belli ediyor neşesini. Sen geldin diye dilim güzel kelimeler dizip kolyeler yapmak istiyor sana. Gözlerim her ayrıntını ayrı ayrı fotoğraflayıp yolluyor belleğime. Ne de olsa bundan daha güzel bir şey göremeyeceğini biliyor.

Hoş geldin güzel kadın. Bak sevindirdin bu garibi. Uykularım da var mı valizinde? Sen kadar olmasa da özledim onları da. Senle birlikte gelmişti o hainler. Beni burada böylece bırakıp senin peşinden gelmişlerdi. Olsun. Sen geldin ya artık uykularım da gelir iştahım da. Sen istedin ya artık bütün ömrüm çiçek bahçesine döner. İyi ki geldin kızıl saçlı, aşk kokulu kadın. Yokluğunda buralar mezarlık gibiydi.

Geride kalan"

Mert daha yazısını yazarken kızın başının omzuna düştüğünü hissetmişti. Bir an korkuyla ona bakmış, bir şey olduğunu sanmıştı. Ama sonra sadece uyuduğunu anlamıştı. Onu rahatsız etmeden yazısına devam etmişti. Belki o yazısını bitirene kadar kız uyanırdı. Ama kız yerini sevmişe benziyordu. Hiç uyanmak gibi bir niyeti yoktu.

Mert onun omzundaki başına, saçlarına dokunmak istedi. Hatta elini de kaldırdı. Ama onu uyandırırım, korkusuyla bundan vazgeçti. Ama bütün gece burada böyle duramazdı. Kızı uyandırmadan yatağına götürmek en iyi fikirdi. Bunun için oldukça yavaş ve dikkatli olmalıydı. Mert tekrar ona baktı. Nasıl da güzel uyuyor, diye düşündü. Canım benim, bugün yolculuk da yaptı. Çok yorulmuştur dedi kendi kendine. Onu içeri yatağına götürmeliydi. Zaten evde başka yatakta yoktu. Onu kanepede yatırmaya ise gönlü razı olmadı. O en güzel yataklara en güzel yastıklara layıktı. 

İnstagram:bzkrtmslm1

ÖZGÜR-TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin