LÂCİVERT | YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM ♤ ASKER YOLU

En başından başla
                                    

Zuhal teyze ile ikimizin ağzından korku dolu bir nida döküldü. Öne doğru bir adım attığımda Zuhal teyze kolumdan tuttu. "Dur kızım," deyince geriledim. "Sinirini çıkarmazsa daha çok delirir,"

Akif Karan'ın göğsü öfke dolu soluk alışverişinin etkisiyle hızla kabarıp sönerken tehditkâr bir sesle konuştu. "Sabrımı sınamaya kalkışma Arda! Nefesini keserim, kimsenin ruhu duymaz. Benim aileme gözünün ucu değmeyecek, bu seni son uyarım," 

Arda teğmenin biraz önceki sinir bozucu sırtışının yerini korkuyla çevrili kesik soluklar almıştı. Kesik nefeslerinin arasından zorlanarak konuştu. "Anladım, bırak lan beni!"

Akif Karan erkeksi bir hareketle boynunu kütlettikten sonra sanki onu hiç duymamışcasına parmaklarını sıklaştırdığında Arda teğmenin yüzü kızarmıştı. "Yedi sülaleni düzerim. Gökhan gibi sevdiğim kadına el uzatmana, dil uzatmana sessiz kalmam! O çocuk senin yüzünden kendi silahıyla intihar etti! Bunu bilmiyor muyum lan ben! Allah şahidim olsun Berceste'ye bir kez daha bakmaya cüret et, kimseye bırakmam ben öldürürüm seni!"

Bu adam iğrenç bir insandı. Duyduklarımla âdeta kanım donmuştu. Bir başkasının sevdiği kadına yan gözle bakabilen erkekten daha aşağılık durumda olan bir varlık yoktu. Nasıl bir vicdansızlıktı? Hiç mi üzülmemişti o adamın intiharına da hâlâ bu zihniyetini sürdürüyordu. Kapkaç olayında onu daha ilk görüşümde bakışlarından korkmuştum. Akif Karan'ın nefretinin nedenini şimdi çok iyi anlamıştım. Duyguları arasında sadece kıskançlık değil tiksinti de vardı. Ben de tiksiniyordum bu adamdan.

Eğer Gökhan'ın ölümüne sebep Arda'ysa nasıl mesleğine devam ediyordu ki?

Düşüncelerimden sıyrılarak bakışlarımı Akif Karan'a ve boğazına yapıştığı insan müsvettesinde gezdirdim. 

Boğazındaki baskının etkisiyle yüzü kıpkırmızı kesildiğinde ölüp Akif Karan'ın başını derde sokacağı korkusuyla, "Akif bırak," dedim.

Zuhal teyze de endişe dolu bir sesle, "Karan lütfen bırak annecim," dedi. O da ileri gittiğini fark etmişti.

Akif Karan, "Umarım anlatabilmişimdir derdimi!" deyip sıktığı boynu serbest bıraktığında Arda teğmen kesik kesik öksürerek dizleri üstünde yere çöktü. 

Başını kaldırarak zehir yeşiline dönen gözlerindeki kızıl çatlaklarla, "Bu burada kalmaz, Akif!" dedi, neredeyse ölecek olmasına rağmen hâlâ böyle beylik laflar edebiliyordu. 

Akif Karan yeniden onun üstüne doğru yürüyeceği an iki elimle koluna yapıştım. "Akif, lütfen söylediklerini duyma. Canımızı sıkmasına izin vermeyelim. Evimize gidelim, canımın içi."

Akif Karan onun yerde kıvranan bedenine bakarak, "Orospu çocuğu!" dedi sertçe. 

"Berceste doğru söylüyor oğlum. Belli ki arsız bir oğlan, canınızı sıkmaya değmez," Zuhal teyzeyle onu kolundan tutup Arda'dan uzaklaştırdık. 

Valizleri alarak kapıdan girdiğimizde, "Bir daha bakmaya cüret etsin, o zaman nasıl kazığa oturtuyorum onu!" diye söylendi. Öfkesi zerre azalmazken göğsü kontrolsüzce alıp verdiği nefeslerin etkisiyle hızla kabarıp sönüyordu. 

Asansörün kabinine girip kat numarasına bastım. Akif Karan'ın tüm vücudu kaskatı duruyordu.

Zuhal teyze sessiz kaldığından ben de ona uydum. Sinirlendiğinde yaklaşmamak en iyisiydi galiba.

Asansörden indiğimizde Zuhal teyze beni yanaklarımdan öptü. "Akşam gel annem, gitmeden vakit geçiririz," 

Aklım hâlâ Akif Karan'dayken, "Gelirim tabii," deyip ben de onu öptüm.

KOYU LÂCİVERT SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin